Giriş yapmadınız.

1

21.11.2006, 20:18

Risale-i Nur Sünnet-i Seniyye'yi Nasıl İhya Edecek?

Yirmidokuzuncu Mektub ALTINCI ışARET

Hazret-i Mehdi'nin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek, yani Âlem-i ıslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cemiyetinin mucizekâr mânevî kılıcıyla öldürülecek ve dağıtılacak.

Üstad Mehdinin cemiyeti- i nuraniyesini teşkil eden şakirtlerin Risale-i Nur'u rehber edineceğini söylemiş.O zaman Sünnet-i Seniyyeyi ihya edecek o zatlardır ve bunu Risale-i Nur'dan aldıkları talimle yapacaklar.

Peki Risale-i Nur bu ihya dersini nasıl vermiş. Bid'alara bulaşmış ifrata girmiş ehl-i sünnetin tarafgir ve başka cemaaatlere husumetli yaklaşımı buna engel oluyor. Bu insanlara sünnet diye gösterilen tahrifi izale etmek için ne yapılacak, ne söylenecek, hangi dersler verilecek, bu insanları dinletmek nasıl olacak?
Kısaca Sünnet-i Seniyye Risale-i Nur'la nasıl ihya olacak?



Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

2

22.11.2006, 09:15

11.lema ne diyor önce onu bilelim?
11.lemda cevabı vardır herhalde,
Niye yazılmış,amacı nedir?
iyi bilinmeli,
o zaman nasıl ihya olur sünnet öğreneceğiz kardeşim,

3

22.11.2006, 21:05

Zaten benim arzum 11.Lema üzerinde teat-i efkar yapmak.

Ben bu meselenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Elbette Abiler bu konuuda üstlerine düşeni yapıyorlar. Biz de bu Lema hakkında onlardan duyduklarımızı yada kendi istihraçlarımızı paylaşmamız lazım. Hem Üstad bir meselede sadece Risale-i Nur'un bir kısmından alıntı yapmıyor konuyu destekleyen sair Risaleleri de meseleye destek olarak sunuyordu. Biz de bu metodla hem Risale-i Nur'u araştırırız diye düşündüm.
Kendi tespitlerimden birini paylaşmak istiyorum. Bu sorudaki amacımı belki biraz tarif eder

Muhakemat-On Birinci Mukaddeme
Kelâm-ı vahidde ahkâm-ı müteaddide olabilir. Bir sadef, çok cevahiri tazammun edebilir. Zevil'elbabca mukarrerdir: Kaziye-i vâhide, müteaddid kazayâyı tazammun eder. O kaziyelerin herbiri ayrı birer madenden çıktığı gibi, ayrı ayrı birer semere de verir. Birbirinden fark etmeyen, haktan bîgâne kalır. Meselâ, hadiste denilmiş: tavassut edecek peygamber yoktur. Veya hadisin muradı ne ise haktır. şimdi bu hadis üç kaziyeyi mutazammındır:
Birincisi: "Bu kelâm peygamberin kelâmıdır." Bu kaziye ise, tevatürün-eğer olsa-neticesidir.
ıkincisi: "Kelâmın mânâ-yı muradı hak ve sadıktır." Bu kazıye ise, mucizelerden tevellüd eden bürhanın neticesidir.
Bu ikisinde ittifak etmek gerektir. Fakat birincisini inkâr eden, mükâbir, kâzip olur. ıkincisini inkâr eden adam dalâlete gider, zulmete düşer.
Üçüncü kaziye: "Bu kelâmda murat budur. Ve bu sadefte olan cevher budur; ben gösteriyorum." Bu kaziye ise, teşehhî ile değil, içtihadın neticesidir. Zaten müçtehid olan başka müçtehidin taklidine mükellef değildir.
Bu üçüncü kaziyede ihtilâfat feveran ederler. Kal u kîl buna şahittir. Bunu inkâr eden adam, eğer içtihadla olsa, ne mükâbirdir ve ne küfre gider. Zira âmm, bir hâssın intifasıyla müntefi değildir. Binaenaleyh, her eve kendi kapısıyla gitmek lâzımdır. Zira her evin bir kapısı var. Ve her kilidin bir anahtarı vardır.


şimdi bazı Ehl-i Sünnet kardeşlerimiz kendi müçtehitlerinin içtihadını Sünnet gibi göstererek veya görerek bazı kardeşlerin aynı meselede farklı içtihatlarını bidat gibi görüyor. Bazen bu durum husumete inkılap edip muhattabını muarız görerek merdut ilan etme noktasına götürüyor.
Bu noktada bidatı çok iyi anlamak gerekiyor ki hem onların vartasına düşülmesin hem onlara doğrusu anlatabilsin.

Bidatı ben şöyle anlıyorum. Ayetin murad edilen hak manasına aykırı her türlü görüş bidattır.Sünnette veya ayette muradı olmayan bir mananın mana budur denmesi ile ortaya çıkan tahriftir. Yada ayetin veya hadisin eksiltilmesi ve yerine mücazefe yada mübağlağa ile yada tarafgirlik damarı ile yeni bir hüküm konmasıdır. Veya hükme tamalayıcı eklemeler yapılmasıdır. Bu noktada içtihatlar hadislerin ve ayetlerin birincil manalarına veya diğer değişle esas murad edilen manalarına aykırı bir durum taşımıyorsa haktır. Diğer içtihatların tam tersi bir içtihat olsada haktır.
ıçtihatlara aykırı gele hususun Hadise veya ayete muhallif gösterilmesi ise bidattır, ayrılıklara sebep oluyor..

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

4

23.11.2006, 09:13

Bida;Resulullah sas efendimizin getirdiği,açıkladığı,uyguladığı ve tamamen dinin herşeyinin gösterilmesinden sonra ,ortaya çıkan şeylerdir,
Madem ki efendimiz asm göstermiş,herşeyi,
ne istesen cevabı ve uygulaması vardır,
bunları beğenmiyerek yeni şeyleri çıkarmak bidadır.

5

23.11.2006, 09:31

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

bunları beğenmiyerek yeni şeyleri çıkarmak bidadır.


Evet kardeşim, ancak bazı kardeşlerimiz bu işi ifrat derecesine taşıyor. ıçtihatı sünnet, sünnetin yorumunu hadis gibi gösteriyor tefrit çıkıyor. Ayrılıklar başlıyor. Üstad'ın en birinci meslekleride biri bu vartayı tamir etmektir. Biz Nurcular olarak onun bayrağını taşımamız gerekmektedir. Bu ifratı kırmak lazım ki tefrite girip Sünneti hadisi inkar edenleri iskat edebilelim. Çünkü, birini tamir ettikçe yeni bir mesele çıkarıyorlar. Öyle külli bir formül vermeli ki o formülle bidatı sünneti tam anlayabilsinler. O formül Kur'an'ın kerametli tefsiri Risale-i Nurlarda var.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

6

23.11.2006, 10:12

Evet vardır,herhalde 24.sözün üçüncü dalında hadislerle ilgili yorumlar vardır.
Bu yorumları iyi anlayıp,hadislere bu ışıkta bakmalıyız.
zaten 4 mezhep imamı buna çok dikkat etmiş.
Onlar neye sünnet,neye farz,neye vacib demişlerse başüstüne demeliyiz.

Neden sünnet,bunun cevabını veriyor 11.lema,
O halde o lemada dersini alan,hemen ilmihali eline almalı,
Ve hemen ilmihaldeki sünnetleri uygulamaya başlamalı,
Hepsini yapmak zor amma niyetin halis olsun,
Yapabildiğin kadar yap,niyetinde halis olsun,
O zaman inşaallah sana verirler yüz şehidin ecrini,
O halde ne duruyoruz,haydi uygulamaya.
soruyor neyi uygulamaya;Aslanım Sünneti,sünneti.

7

23.11.2006, 10:43

Hangi ilmihal en doğru peki. Muhtelif ilmihallar aynı meselede bazen farklı hükümler yazabiliyor. Hem sünnetten kasıt sadece ameli meseleler değildir.

ınsanlara bir kriter lazım ki doğruyu yanlış ayırt edebilsin.

Mesela; bir insan ayakta bevl etse sünnete aykırı hareket etmiş olur. Lakin, harama girmez. ınkar etmek ise -hiç bir sebep olmasa- Kuddüs ismine muhalefet olmasından caiz değildir. Terki caiz inkarı haramdır.Ayakta bevl etmeyi adet haline getirmek mekruhtur. Edepsizlik olduğundan ve necis olduğundan ve Allah edepsizleri ve necaseti sevmediğinden günaha girme ihtimali var.
Eğer bu hadisi Peygamberden görüp red ederse merduttur, eğer kaynak güvensiz deyip Peygamber böyle bir şeyi söylemedi derse münkirdir. ıtab yok. Mesele, Rasulullah'a itaattir. Rasulullah'tan geldiğine şüphe duyulan şeyin terki caiz olabilir. Lakin, hikmetini bilmeden inkar eblehin işidir. Kur'an'a aykırı değilse, sünnet dahi olmasa uymak elzemdir.
Tüm ıslam'ın şikayet ettiği, önümüze hadis diye konulan, üstelik tarafgir bir fikir ile sağlam delil, diye sunulan,Kur'an'a aykırı husular bizim meselemizdir. Tabi ki ,Rasulullah Kur'an'a aykırı bir şey yapmadı. Yapamazdı da, Allah dinini ,anlamamış, hatalı bir insanın üstüne bina etmez. Benim itirazım bu rivayetlerin geliş metoduna. Mecazların hakikat gibi görülmesine , hakikatlerin mecaz gösterilmesinde, alimlerin tevillerinin ve hikayelerinin kanun zannedilmesine. Hadisten ve ayetten zamanın ihtiyacına göre hüküm çıkaranların ,hüküm koyan gibi gösterilmesine.Menfaatlerine göre hüküm verene,dini rüşvet verene.
Yanılıyor muyum kardeşim?
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

8

23.11.2006, 10:48

Dört mezhebe göre yazılanlara,
Mesela,mehmek dikmen abinin var.
Üstadın tashihinden geçmiş,şafii ilmihali said özdemir abide var,satıyor neşriyatında,
Ömer nasuhi bilmenin var.

Sakın ben kendim hadislere bakarak yaşacağım,
4 mezhebe uymadanda yolumu bulurum dersen,,

Sana 27.sözü tavsiye ederim.baştan sona okursun.
Bizede dua edersin.

9

23.11.2006, 10:54

Her dikenin içinde gülde çıkar,
Siz o gül olan ilmihallere bakın,
çünkü onlar risaleden dersleri almışlar,
Mehmet dikmenin yazdığı islam ilmihali,ısmail Mutlunun yazdığı Hanifilere ve şafilere göre ilmihal,
vakıflarda bulunan Ömer nasuhi bilmenin ilmihali(iyi olmasaydı abiler vakfa koymazlardı),
Bir müslümanın yol haritası adında ilmihalede bak,

ilmihalde farz,vacip,sünnet,adap yani hepsi vardır.

Üstadımız 11.lemada sünneti üce ayrıyor;farz,vacip,sünnet, birde adabı nazara veriyor,
uyarsanız adaba ,yapmış olduğunuz hareket ibadet olur diyor.
Adabda çok önemlidir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

10

23.11.2006, 13:12

ben risale-i nurların sünnet-i seniyyeyi ihya edecek tabirinden ''risale-i nur dini eski saf ve bozulmamaış haline getirecek bu sayede sünet ihya olacak olarak anlıyorum... yani şu anda islamiyet tam anlamıyla yaşanmadığından ve bir çok bidalar içine girdiğinden risale-i nur dinin saf halini ortaya çıkaracak ve sünnet-i seniyye tekrar hayat bulacak... yani artık uygulanmayan rafa kalkmış(aslında bilinen)sünnetler risale-i nurlar sayesinde tekrar ihya olucak...
muhabbetle..
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

11

23.11.2006, 23:13

Alıntı sahibi ""alkan_unal""

ben risale-i nurların sünnet-i seniyyeyi ihya edecek tabirinden ''risale-i nur dini eski saf ve bozulmamaış haline getirecek bu sayede sünet ihya olacak olarak anlıyorum... yani şu anda islamiyet tam anlamıyla yaşanmadığından ve bir çok bidalar içine girdiğinden risale-i nur dinin saf halini ortaya çıkaracak ve sünnet-i seniyye tekrar hayat bulacak... yani artık uygulanmayan rafa kalkmış(aslında bilinen)sünnetler risale-i nurlar sayesinde tekrar ihya olucak...
muhabbetle..


Tespitin güzel ve dogru fakat sunuda eklemek yanlis olmaz herhalde. Su an nurcular bir sahs-i manevi olarak sünnet-i seniyyeyi ihya ediyor ve kiyamete kadar bu bayragI tasiyacak insaallah. Ehl-i sünnet ve-l cemaat olmaktan daha güzel bir nimet yoktur elbet. Fakat ben Ehl-i sünnettenim diyen cok soytarI oldugundan bu sözüm biraz mübalagalI olabilir -soytarIlar- icin.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

12

24.11.2006, 10:45

Remiz

Arkadaş! Vesvese ve evham zulmetleri içinde yürürken, Resul-i Ekrem’in (a.s.m.) sünnetleri birer yıldız, birer lâmba vazifesini gördüklerini gördüm. Her bir sünnet veya bir hadd-i şer’î, zulmetli dalâlet yollarında güneş gibi parlıyor. O yollarda, insan zerre miskal o sünnetlerden inhiraf ve udûl ederse, şeytanlara mel’ab, evhama merkeb, ehval ve korkulara ma’rez ve dağlar kadar ağır yüklere matiye olacaktır.

Ve keza, o sünnetleri, sanki semâdan tedellî ve tenezzül eden ipler gibi gördüm ki, onlara temessük eden yükselir, saadetlere nâil olur. Muhalefet edip de akla dayananlar ise, uzun bir minareyle semâya çıkmak hamakatinde bulunan Firavun gibi bir firavun olur.

Mesnevî-i Nuriye, s. 66

13

24.11.2006, 13:07

Fahr olmasın, zaman-ı sabâvetimden beri üssü'l-esas-ı meslekim, ifrat ve tefritle hakaik-i ıslâmiyete sürülen lekeleri temizlemek ve o elmas gibi hakikatlerine saykal vurmak idi

Muhakemat-12. Mukaddeme

Evet mesele budur. Ehl-i sünnetteki ifratı kırmaktır. ıfrat ile mecazı hakikat göstere göstere ehl-i tefrit olan zahiriyun türedi. Mehzebsizler meydana doluştu. Sünneti ısraliyattan ve Yunan felsefesininin kirlerinden arıdırmak lazımdır. Bunu için ölçü Kur'an'dır.
Ehl-i Sünnete önceliğin Kur'an hakikatleri olduğunu anlatmak ve mücezefe ,mübağla ve israiliyetle karışmış hadis hükmüne geçmiş mesaili ayırt etmeyi öğretmek lazımdır. Kur'an'ı bilmeyen onun yüksek düsturlarını anlamayan Sünnet diye pekçok hurafeyi amel ediniyor, iman ediyor, itikatı var. ıslama perde çekiyorlar. Bu kabuklardan ıslamı kurtrmak ve Kur'an hakikatlerini cilalamak Nurcuların Üstadın kavli ile imandan sonra en önemli görevlerindendir.
vesselam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

14

24.11.2006, 18:42

Hak olan bir cemaatin amacı, kendine taraftarı toplamak ve hak olduğunu ıspatlama çabası değil, imana ve ıslam'a hizmet etmektir. O cemaatin dairesine veya kanununa girmek zorunda olmadan, hatta kendi hak olan mesleklerini terk etmelerini istemeden, kendi hak gördüğü cemaatindeki hakikatli malumatını içirseler necat ihtimali var. Başkaların yaptığı gibi hakkı kemiyette sanıp Müslümanları kendi cemaatlerine dahil olmadan necata ulaşmadı, ilanı yapmak cehallettir.
Zaten, 73. fırkanın özelliği şudur:kimseyi kafir ve merdut ilan etmeden, mesleklerinde olan ifrat ve tefriti görmelerini sağlayarak, o fırkaları hakka yaklaştırıp ıslam birliğini oluşturmak.Yoksa 73. fırka benim fırkamdır, diyerek; başka meslek ve meşreblerin cemaatlerine necat vaad ederek,onları o fırkadan olmaya davet; tarafgirliğe sebeb olmakla beraber hak olan o mesleği, herkesi 72 fırka içinde gören ve cehennemlik ilan eden fırkalarla aynı katagoriye sokmaktır. Bu da o hak cemaatin ruhunun hiddetini celp eder.

ışte, isterdim ki, ifrat ve tefriti çok iyi analiz edelim ve bu çukura düşmüş ehl-i ıslam'a yardım elimizi uzatalım. Kur'an şakirtlerinin bu zamanda önemli görevlerinden biri bu olsa gerek.

Selam ve dua ile
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

15

24.11.2006, 19:47

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri diyor ki:

«Müteşabih hadisleri aklına sığıştı­ramadığı için, eğer inkâr etse, dehşetli bir kapı açar; yani küçücük aklına sığışmayan kat’î hadisleri dahi inkâra yol açar.» (Mektubat sh: 351)

ıfrat'a giren kişiler müteşabih bir hadisi aslına uygun olmayan bir şekilde yorumladıklarından tefrite kapı açıp o hadisin aslını inkar yolunu seçenler çıkıyor, üstadın dediği gibi dehşetli bir fitne kapısı açıyorlar. Hatta bazı mezhebsizler o kadar ileri gitmiş ki, hadisleri toptan red etmeye kadar varmışlar. Bu tefritkarların tamiri ifratçıları tamirle olur. Zira ifratkarlar tefritkarlara göre daha hakikat perest oluyorlar.
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

16

24.11.2006, 22:18

ceka kardeşim;

soru önemli.
şimdi bu noktada,
sünnet-i seniyeden ne anlıyoruz?
eğer sünnet olarak yemek, içmek, uyumak, ibadet etmek vs gibi sünnetleri anlıyorsak bu sünnetler için hiç bir zaman engel olmamıştır.
kişi evinde bu sünnetleri her zaman ihya etmiştir.
peki sünnet nasıl ihya edilecek?
engel çıkacak, o sünneti işlemek yasaklanacak ki ihya edilsin.
nedir bu sünnetler?
Ezandır, Kuranın okunmasıdır, cemaatle namaz kılmaktır, dini tedirsat yapmaktır, iman hizmeti yapmaktır.
peki bunlar ne zaman yasaklandı?
tek parti devrinde.
ne zaman serbest oldu 1950 sonrasında.
demek ki sünnet-i seniyye 1950 sonrasında ihya edilmiş.

saygılar

17

24.07.2009, 20:00

CEVAP: Risale-i Nur Sünnet-i Seniyye'yi Nasıl ıhya Edecek?


Üstad Mehdinin cemiyeti- i nuraniyesini teşkil eden şakirtlerin Risale-i Nur'u rehber edineceğini söylemiş.

O zaman Sünnet-i Seniyyeyi ihya edecek o zatlardır ve bunu Risale-i Nur'dan aldıkları talimle yapacaklar.

Peki Risale-i Nur bu ihya dersini nasıl vermiş.


Ezân
-ı Muhammedînin (a.s.m.) yasak edildiği

ve bid'aların cebren umûma yaptırıldığı

zulümâtlı ve dehşetli bir devirde,

Nur Talebeleri, o uydurma
ezanı okumamışlar

ve böyle bid'alara karşı, kendilerini kahramanca muhafaza ederek, bid'alara girmemişlerdir.


Sözler | Konferans | 711

18

24.07.2009, 20:34

Muhacir Hafız Ahmed'dir. O kendisi söylüyor:

Evet, ben itiraf ediyorum ki, hizmet-i Kur'âniyede âhiretim nokta-i nazarında içtihadımda hata ettim.

Hizmete fütur verecek bir arzuda bulundum.

Şefkatli, fakat şiddetli ve kefaretli bir tokat yedim. Şöyle ki:


Üstadım yeni icadlara Haşiye taraftar olmadığı için-benim camim onun komşusudur;

şuhur-u selâse geliyor-camimi terk etsem, hem ben çok sevap kaybediyorum,

hem mahalle namazsızlığa alışacak.

Yeni usul yapmazsam, men edileceğim.

İşte bu içtihada göre, ruhum kadar sevdiğim Üstadımın muvakkaten başka bir köye gitmesini arzu ettim.

Bilmedim ki, o yerini değiştirse, başka bir memlekete gitse,

hizmet-i Kur'âniyeye muvakkaten fütur gelir.

Tam o sıralarda ben tokat yedim.

Şefkatli, fakat öyle dehşetli bir tokat yedim ki, üç aydır daha aklım başıma gelmedi.

Fakat, lillâhilhamd, Üstadımın kat'î ihbarıyla, ona ihtar edilmiş ki,

o musibetin her dakikası bir gün ibadet hükmünde olduğunu rahmet-i İlâhiyeden ümitvar olabiliriz.

Çünkü o hata bir garaza binaen değildi. Sırf âhiretimi düşünmek noktasında o arzu geldi.

Haşiye: Yani, Türkçe ezan gibi, şeâir-i İslâmiyeye muhalif bid'atlardır.

10. Lem´a | 48

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir