Giriş yapmadınız.

21

12.06.2004, 01:37

miftahulkuluub, hasanileri19 ve diğer üyelere Forum kurallarından bir hatırlatma!

2- ... Bu nedenle aşağıda sayılan fiil ve davranışları sergilemesi uygun değildir.

2.11 Konu başlıklarını ve/veya yazı metnini sadece büyük harfler ile yazmak ve aynı yazıyı bir kaç foruma eklemek.
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

nurladol

Stajyer

  • Konuyu başlatan "nurladol"

Mesajlar: 53

Konum: fransadan

Meslek: ogrenci olabilmek

Hobiler: talebelik gorevine devam etmek

  • Özel mesaj gönder

22

12.06.2004, 04:11

Insan hem Nurcu hem NAk$i olabilirmi ?

Oncelikle ALLAH'in selami tum inanalarin uzerine olsun ...

Sevgili karde$lerim, inanin bu sorunun bole olumsuz neticeler verebilecegini hiç mi hiç beklemiyordum. Nak$i kardesler nak$iligi yuceltmi$ler, ve nur cemaatine saldirma gibi bir izlenim dogmu$... Diger taraftan nur talebesi karde$lerimde bu cahillige ve suizana du$ebilmisler... Dogrusu bu ba$ligi sadece bu sorunun cevabini aramak için açtik , ama gelin gorun ki , kardê$lerimizin bir çogu soruyu konu di$i birakip ba$ka yerlere kaydirmi$...

Soruyu aslinda $ole sormak heralde daha dogru olacakti ,

Nur cemaatine giren ve bu yolda yuruyen biri, Nak$i tarikatine de devam edip bir Mur$ide baglanabilirmi ve Nak$i tarikatine bagli olup bir Mur$iddde ir$ad olan bir ki$i Ustad Bediuzzamn Said Nursi'nin talebesi olabilirmi ?

Bu sorunun birinci kismini Nur Cemaatine vermeli : " Nur cemaatine giren ve bu yolda yuruyen biri, Nak$i tarikatine de devam edip ordaki Mur$ide baglanabilirmi ? ""

ikinci kismini ise Nak$i karde$ler vermeli : "Nak$i tarikatine bagli olup bir mur$idde ir$ad olan bir ki$i Ustad Bediuzzamn Said Nursi nin talebesi olabilirmi ? "



ALLAH rizasi için konu ve sorunun haddini a$mayalim ...
Burda sadece soruya cevap verilmeli, birbirimize ustunluk taslayarak degil...


NURCULUK farkli bir yeni asin ihtiyacina uygun bir Islami metod ve bir cemaattir topluluktur...Imam Rabbani bu asirda olsa idi Nurcu olurdu...
NAK£ILIK de çok farkli bir Yol , bir tarik dir, asirlardir suregelmi$ bir yol.

Ikiside Ehlisunnet vel cemaat kaidelerine uygun, ama birbirimizi anlamada zorlaniyoruz. Guzel tarafini gorelim bu yollarin. Hepimizin Dini Islam Kitabimiz Kuran-i-Kerim, Peygamberimiz Hz Muhammed (sas)' dir Ehli sunnet velcemaatiz.
Temelimiz ayni hedefimiz ayni, ama farkliyiz .Sadece asrin getirdigi ihtiyaçtan doguyor bu ayrilik... Onemli olan Allah rizasini kazanmak, buna ermenin de bir çok yolu var, biz $u "21.Asirda ALLAH rizasini" Ustad Bediuzzaman Said Nursi Hzlerinin RisaleiNur'lariyla kazanacagimiza kanaat ettik ve bu Yola ba$koyduk.

Said Kardesin dedigi gibi dusunuyorum, yani bu asirda Risale-i-Nur talebesi olan bir kimse Nak$i olamaz, veya bu Nurlari hakiki imani elde ettikten sonra birakmasi imkansizdir... Ama insan hurdur, kendi yolunu kendisi tayin eder...
Diger taraftan bir Nak$i karde$in , Nurcu olmasinda hiç bir sakinca gormuyorum... $oyle ki, Nak$i tariki uzun bir geçmi$e sahiptir, Ustad Bediuzzaman Nak$iligi kotulememi$tir, aksine daha da metinle$mesine RisaleiNur'larla katki saglami$tir Allah'in inayetiyle...

Ustad'in O Veciz sozunu iyi anlamak gerek, genellikle tam tarikati iyice sindirememi$ tarikler o sozu koz olarak kullanmaktalar haksiz olarak, birde bunu olumlu olarak du$unun...
Yani "Bu zaman tarikat zamanı değil imanı kurtarma zamanıdır.Zira tarikatsiz cennete giden çoktur, fakat imansız cennete giden yoktur" sozu umuma yoneliktir, tarikate saldiri degil. Once bir bakalim genel olarak Islam toplumuna... Kufur oyle hizli i$liyor ki "dogru soyleyeni dokuz koyden kovuyorlar " ... Bir de Ahirzamanla ilgili kiyamet alametlerinin oldugu Efendimizin mubarek hadislerini okuyalim bu veciz Ustadin sozuyle birlikte, anlarsin ki bu Kufrun hizini Kesecek bir Kiliç gerek Oda bu asirda RISALE-I-Nur olmus ve olmaya da devam edecek...
Insanlarimizin çogunun imani gitmi$ ve sonmu$ durumda , kafirler dort cepheden saldiriyor içli di$li, ne yapmak gerek bu durumda, hatta muslumanim diyen kardeslerimiz bile ALLAH'cc' dan gafiller... $unu kesinlikle Ustad gibi soleylerim ki IMANsiz Cennete gidilmiyor, ama IMANLI tarikatsiz cennete gidebilir .... Bu çok dogru ve meselenin ozunu anlatmakta...


Soylenecek soz çok ama Ustad BEDIUZZAMAN'in RISALE-I-NUR'lari okuyan ve feyiz alan çok Nak$i tanimaktayim, Ustadin dedigi gibi herkese bir pay vardir...Herkes seviyesi ve konumuna ve rutbesine gore ders alir... Ama $u kesindir ki Risale-i-Nur dairesinde bir talebe olan Tarikate yonelmekle zaman kaybedecenden emin olabilirim, tabi neticede ayni yere varilabilir, ama $uphe yokki Risale-i-Nur'un az zamanda çok $eyler kazandiriyor... Nefsi emmareyi yenebilecek tum mazemeler çok basit ve kolay bir $ekide aklen mantiken ve kalben anlatilmi$ ve uygulandiginda aninda sonuç verdigi kesindir... Zaten Nefsi Emmerayi yenmek le
Iman yanmaktan kurtulmakta...

Mevlam cumlemizi son nefesimizde buyurun: "Eshedu enla ilahe illallah ve Eshedu enne Muhammeden Abduhu ve Resuluhu " demeyi kavlen ve kalben nasip eylesin...
En hayırlı genç odur ki ihtiyar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışandır...

23

12.06.2004, 07:27

Değerli miftahul kuluub kardeşim;

size bir sual sorayım.

Nakşi Tarikati Süleyman Hilmi Tunahan Hz. ile son bulmuş mudur, bulmamış mıdır?

kısa bir açıklama:
arkadaşlar biz asla ki tarikatlere bir şey demiyoruz.
ama burası Risale-i Nur adına kurulmuş bir forum.
elbette ki mesleğimizin hukukunu savunmak bizim temel görevimiz.
Bir Nur talebesine artık kapanmış olan yolları tavsiye etmek bize yakışmaz.


saygılar...

24

12.06.2004, 12:36

Alıntı sahibi ""ahmetsaid""

Değerli miftahul kuluub kardeşim;

size bir sual sorayım.

Nakşi Tarikati Süleyman Hilmi Tunahan Hz. ile son bulmuş mudur, bulmamış mıdır?

kısa bir açıklama:
arkadaşlar biz asla ki tarikatlere bir şey demiyoruz.
ama burası Risale-i Nur adına kurulmuş bir forum.
elbette ki mesleğimizin hukukunu savunmak bizim temel görevimiz.
Bir Nur talebesine artık kapanmış olan yolları tavsiye etmek bize yakışmaz.


saygılar...


Evet bizim itikadımıza göre tariki nakşi olarak 33 tane olacağı hadisi şerifle de sabit silsilei saadat son bulmuştur.Yalnız tarihe inerseniz mürşşidi kamiller osmanlı tarihindeki gibi ölenden ölene hemen geçemeyedebilmiştir.
Bu çerçeve de Süleyman Hilmi Tunahan k.s hazretlerinin ölmesi tarikatin son bulduğu anlamına asla gelemez ki...



Olayın biraz daha derinine inersek;Tasavvufta mürşidi kamil 2 kısımdır.Biri vefatuyla tasarrufu nihayete eren mürşid, diğeri ise irtihalinden sonra da irşad ve salahiyeti devam eden mürşidi kamildir.Eğer vefat eden mürşid kendisinden sonra irşad yetkisini devretmediğini, kendisiyle beraber devam edeceğini bildirirse, o mürşid vefatından sonra da tasarruf sahibidir.
Bazı zaatların kabirlerinde de irşad ve hidayet vazifelerini sürdürüp selahiyetlerinin devam edeceğine dair rivayetlerde tasavvuf kitaplarının pek çok yerinde rastlamak mümkündür.Bunlardan bazılarını nakletmek icab ederse:
Öncelikle Peygamberimiz s.a.v efendimizin şu hadisi şerifini zikredebiliriz.
"Dünya işlerinde şaşırıp, hayrete düştüğünüz zaman kabir ehlinden yardım isteyiniz."(Acluni,Keşfül Hafa cilt 1 sahife85)
Nitekim bütün tasavvuf kitaplarında da mezkurdur ki Ebul Hasan-il Harakani ks hazretleri tam 12 yıl Beyazıd-ı Bestami k.s hazretlerinin kabirinden istifade ederek feyz almış ve seyri sülukunu tamamlamıştır.Ondan sonra da irşad ehli bir mürşidi kamil olarak silsilei saadatın 6. halkasını oluşturmuştur.
Aynı şekilde şah Nakşibendi hazretlerinin, Abdul Hak Gucduvani hazretleri ile aralarında 5 vasıta olmasına rağmen onun ruhaniyetinden feyz almıştır.
Hanefi ımamlarından Ahmed Bin Muhammed el - Hanevi "Nefahat-ul Kurb " isimli eserinde buyurur ki :
"Evliyaullah, ruhaniyetlerinin cismaniyetlerine galip olması sebebiyle bir çok surette görünebilirler.Onların tasarruf ve kerametleri, hayatlarında olduğu gibi, mematlarından sonra da devam eder."
Yine hanefi büyüklerinden Allame Seyyid şerif Curcani (k.s.)"şerh-ul Mevakıf" isimli eserinde
"Mürid ve saliklere evliya suretlerinin zuhuru ve o suret vasıtasıyla, mürşidin hayat ve ölümü halinde feyiz verdiğini" bildirir.
Ehlullahın vefatından sonra irşad ve tasarruflarının devamına aklen delil ise şudur:
Rasülüllah efendimiz vefat ettikleri zaman da ıslamla şereflenenler mahdud ve belli bir sayıda idi.Vefatından sonra futuhatlar neticesidir ki, islam bir çığ gibi büyümüş ve tüm cihana yayılmıştır.Eğer irtihalleriyle irşat ve selahiyetleri munkati [kesik] olsaydı, o güne kadar iman edenler de dinden çıkarlardı.Rasülüllahın muktedir olmadığına, ondan sonrakilerinin güçlerinin hiç yetmemesi lazım gelirdi.ırşad ve salahiyetlerinin devam etmesinin neticesidir ki, islam 14 asır gün be gün inkişsaf etmiş ve etmektedir.Bu durum şüphesiz onun varisleri içinde geçerlidir.Bütün bunlar irşad ve tasarruflarının, ahirete intikallerinden sonra da kemaliyle ve tamamıyla intikal ettiğinin apaçık göstergesidir.
Hatta şuda bir gerçektir ki; vefat eden kişinin ruhu cesed kafesinden kurtulduğu için çok daha müessir ve süratli olmaktadır.ımamlardan ıbni Kemal el- Vezir buyurmuşlardır ki :
"Dünyada bulunan ruh, kınındaki kılıca benzer.Ölümünden sonra ise cismani alakalardan soyulduğu için kınından çıkmış kılıç gibi olur."
Fatih Sultan Mehmet Hazretlerinin hem hocası hem de şeyhi Akşemseddin-i Veli Hazretlerinin bu mevzuda güzel bir beyti vardır.
Dü cihanda tasarruf ehlidir ruh-u veli
Dime kim mürdedir, bunda nice derman ola
Ruh şimşir-iHüdadır ten gılaf olmuş ona
Dahi a£la kar eder, bir tığ ki, üryan ola....
[Evliyaullah iki cihanda tasarruf ehlidir.Bu ölüdür bundan nasıl derman olur deme.Mevlanın kılıncıdır, vücudu ona kılıf olmuştur.Bir kılıç ki çıplak olduğu zaman daha fazla tesir eder.] (mecmuat-ül cevahir)

Keza Fahreddin Razi (r.a.) "Metalibi Aliye isimli eserinde ölüleri ve kabirleri ziyaret ederek onların ruhaniyetinden faydalanma şeklini özetledikten sonra :
"Bedenlerden ayrılan ruhlar bazı yönlerden bedenlerle alakalı ruhlardan daha kuvvetlidir." buyurmuş ve orada bunu izah etmiştir.
Hulasa olarak diyebiliriz ki , ehlüllahın vefatına ve ahiret diyarına intikallerinde dünyaya dünyaya irtibat ve iltifatları kalmaz şeklindeki düşünceler yanlıştır.Zira böyle bir kanaat ve itikad, Evliyaullahın vefatından sonraki tasarrufunu inkardır.Bu tasaruf, Rasülüllahtan intikal etmesi bakımından , bu inkarın ona da zirayet etmesi ihtimali vardır ki; çok büyük delalet ve hatadır.
Bu gibi düşüncelerden Allaha sığınırız.
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

25

12.06.2004, 13:27

Nakşibendilerin de kendilerine ait evrad ve ezkarı (vird ve zikirleri) var bildiğim kadarıyla,

benim gittiğim cami cemaatinden biri ayrıca Nakşibendi,

hem Nur hem Nakşi vird ve zikirlerini yapmak,
hem ikisinin sohbetlerine vakit ayırmak,
hem ikisinin çeşitli şeyleri ile ilgilenmek kolay olmasa gerek,

Nakşiler Risale-i Nur dersi yaparsa bilemem...
ya da Nurcular Nakışa başlarsa...

26

12.06.2004, 13:29

EN AZINDAN PAPANIN YANINA GITMIYOR : MIftahkulup bey ne alakasi varki simdi ? SIKISINCA bu tür seylere basvuryain bu sizi aciz bir konuma düsürmüstür, üstadimizin dedigi gibi dünyada en büyük hakikat imandir.

Ve agabeylerin ihlasla yaptigi diyalog sureci meyvelerini vermistir.

Lütfen yani, miftah bey bari tmm ben kabul ediyorum deyin.

Bu arada ahmetsaid bey bende sizi bir güzel kiniyorum, uslubunuz serkan abiye benziyo :lol: :lol: :lol:

27

12.06.2004, 15:46

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Nakşibendilerin de kendilerine ait evrad ve ezkarı (vird ve zikirleri) var bildiğim kadarıyla,

benim gittiğim cami cemaatinden biri ayrıca Nakşibendi,

hem Nur hem Nakşi vird ve zikirlerini yapmak,
hem ikisinin sohbetlerine vakit ayırmak,
hem ikisinin çeşitli şeyleri ile ilgilenmek kolay olmasa gerek,

Nakşiler Risale-i Nur dersi yaparsa bilemem...
ya da Nurcular Nakışa başlarsa...


Zaten Nakşi birisinin ayrıca Nur cemaatinin evradü ezkarı ile meşgul olmasına zaten gerek yok ki?Orada öğrenececğimiz ilimkleri fazlasıyla öğreniliyor zaten.Hem iman kurtarılıyor hemde manen ilerleniyor :wink:
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

28

12.06.2004, 16:07

şimdi Allah aşkına nereye sıkışmışım.Gerçekten gülünecek durumdasınız.
Hiç bir dini akli bilmi,ilmi, itiakdi vs.vs. geçerliliği olmayan tamamen yazan kişinin kendi cümleleri olan mum güneş örneklerine mi alınacağım, sıkışacağım cevap veremeyeceğim.Bana tasavvufu tenkit eden ilmi bir izahat ver o zaman sıkışayım.
Benimle bir konu da tartışıyorsanız ya da tartıştığınızı sanıyorsanız lütfen yorumlarımı okuyarak bana karşı cevap vermeye yüzünüz olsun.Çok alakasız klasik cümleleri getirip durmayın.Ben sizin her cümlenizi teker teker okuyorum.Ben diyorum islamın şartı neden beş.Arkadaş diyor, çünkü karadenizde dağlar denize paralel.
hALA soruma cevap arıyorum.Tasavvufun imanı kurtarmadan başka amacı mı var da, imanı kurtarmak ibtidai hedefimiz değil mi diyor da tasavvuf zamanı olmuyor bu asır.
Ve tasavvufun hangi emirleri iman kurtarmaya mani.şu kitapta şöyle diyor gibi klasik laflardan ziyade somut örneklerle ikna edin..
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

29

12.06.2004, 16:38

Allah razı olsun ondan ve diğer ıslam'a hizmet edenlerden,
Üstad der ki :
Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye hizmettir ki, ımam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.
ıkincisi: Ferâiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir.
Üçüncüsü : Tasavvuf yoluyla emrâz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyla sülûk etmektir. Birincisi farz, ikincisi vacip, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.

Madem hakikat böyledir. Ben tahmin ediyorum ki, eğer şeyh Abdülkadir Geylânî (r.a.) ve şah-ı Nakşibend (r.a.) ve ımam-ı Rabbânî (r.a.) gibi zatlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-i imaniyenin ve akaid-i ıslâmiyenin takviyesine sarf edeceklerdi. Çünkü saadet-i ebediyenin medarı onlardır. Onlarda kusur edilse, şekavet-i ebediyeye sebebiyet verir. ımansız Cennete gidemez; fakat tasavvufsuz Cennete giden pek çoktur. Ekmeksiz insan yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir. Tasavvuf meyvedir, hakaik-i ıslâmiye gıdadır. Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i imaniyeye ancak çıkılabilirdi. şimdi ise, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaike çıkılacak bir yol bulunsa, o yola karşı lâkayt kalmak elbette kâr-ı akıl değil. ışte, otuz üç adet Sözler, böyle Kur'ânî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar.
Madem hakikat budur. Esrar-ı Kur'âniyeye ait yazılan Sözler, şu zamanın yaralarına en münasip bir ilâç, bir merhem ve zulümatın tehacümatına maruz heyet-i ıslâmiyeye en nâfi bir nur ve dalâlet vâdilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu itikadındayım.
Bilirsiniz ki, eğer dalâlet cehaletten gelse, izalesi kolaydır. Fakat dalâlet fenden ve ilimden gelse, izalesi müşküldür. Eski zamanda ikinci kısım binde bir bulunuyordu. Bulunanlardan ancak binden biri irşadla yola gelebilirdi. Çünkü, öyleler kendilerini beğeniyorlar. Hem bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar. Cenâb-ı Hak şu zamanda, i'câz-ı Kur'ân'ın mânevî lemeâtından olan malûm Sözleri, şu dalâlet zındıkasına bir tiryak hâsiyetini vermiş tasavvurundayım.

5.Mektub;



-------------------------------------------------- --


BıRıNCıSı
Bu biçare Said'dir. Her ne vakit hizmete fütur verir, neme lâzım deyip hususî, nefsime ait işlerle meşgul olduğum zaman tokat yemişim. Hem de kanaatim geliyor ki, ihmalimden tokat yedim. Çünkü, hangi maksadım beni iğfale sevk etmişse, onun aksiyle tokat yerdim. Sair hâlis arkadaşlarımın da yedikleri şefkat tokatları, dikkat ede ede, benim gibi, hangi maksat için ihmal etmişse, onun aksiyle şefkat tokatlarını yediklerinden, kanaatimiz gelmiş ki, o hadiseler hizmet-i Kur'âniyenin kerametindendir.
Meselâ, bu biçare Said, Van'da ders-i hakaik-i Kur'âniye ile meşgul olduğum miktarca, şeyh Said hâdisâtı zamanında vesveseli hükümet, hiçbir cihette bana ilişmedi ve ilişemedi. Vakta ki neme lâzım dedim, kendi nefsimi düşündüm, âhiretimi kurtarmak için Erek Dağında harabe mağara gibi bir yere çekildim. O vakit sebepsiz beni aldılar, nefyettiler; Burdur'a getirildim.
Orada yine hizmet-i Kur'âniyede bulunduğum miktarca-o vakit menfilere çok dikkat ediliyordu; her akşam ispat-ı vücut etmekle mükellef oldukları halde-ben ve hâlis talebelerim müstesna kaldık. Ben hiçbir vakit ispat-ı vücuda gitmedim, hükümeti tanımadım. Oranın valisi, oraya gelen Fevzi Paşaya şikâyet etmiş. Fevzi Paşa demiş, "Ona ilişmeyiniz, hürmet ediniz." Bu sözü ona söylettiren, hikmet-i Kur'âniyenin kudsiyetidir. Ne vakit nefsimi kurtarmak, yalnız âhiretimi düşünmek fikri bana galebe etti, hizmet-i Kur'âniyede muvakkat fütur geldi; aksi maksadımla tokat yedim. Yani bir menfâdan diğerine, Isparta'ya gönderildim.
Isparta'da yine hizmet başına geçtim. Yirmi gün geçtikten sonra bazı korkak insanların ihtarlarıyla, "Belki bu vaziyeti hükümet hoş görmeyecek. Bir parça teennî etsen daha iyi olur" dediler. Bende, tekrar yalnız kendimi düşünmek hatırası kuvvet buldu. "Aman, halklar gelmesin" dedim. Yine o menfâdan dahi üçüncü nefiy olarak Barla'ya verildim.
Barla'da ne vakit bana fütur gelmişse, yalnız kendimi düşünmek hatırası kuvvet bulmuşsa, bu ehl-i dünyanın yılanlarından, münafıklarından birisi bana musallat olmuş. Bu sekiz senede seksen hadiseyi, kendi başımdan geçtiği için hikâye edebilirim. Usandırmamak için kısa kesiyorum.
Ey kardeşlerim, başıma gelen şefkat tokatlarını söyledim. Sizlerin de başınıza gelen şefkat tokatlarını, izin verirseniz ve helâl etseniz, söyleyeceğim. Gücenmeyiniz. Gücenen olursa ismini tasrih etmeyeceğim.

şefkat Tokatları Risalesi, 10.Lem'a

30

12.06.2004, 18:00

ışte bu ve bunun gibi hakikatleri yaşamış idrak etmiş, anlatmıştır. Üstad.

Bütün iman hakikatlerini akla, kalbe kabul ettirmiştir. Buna senin şüphen olmasın. şüphen varsa senin bileceğin bir iştir.

Bediüzzaman lakabı boşuna verilmemiştir. Bütün ilmi, dini,fenni, tıbbi,ilimleri bilen, adeta yürüyen bir kütüphane olan, Her soruya cevap verilir ancak sual sorulmaz diyen, bunuda en güzel şekilde ömrü boyunca yaşamış,kendisine sual soracak alim aramış bulduklarına tam cevap vermiş, daha sonra hocalarına hoca olmuş, kendisine sual soracak bir tek alleme kalmamış,Bütün doğuanadoluda Said-i Meşhur ünvanını almış, daha sonra Bediüzzaman lakabına layık görülmüş, ılmin izzetine azami özen göstermiş,kendisine mana alemi açılmış,şah-ı Geylani Hazretleri ile sürekli görüşmüş, onun himmetini almış, Peygamber efendimiz (SAV) efendimizden rüyasında sadece ilim istemiş, Peygamber efendimizde (SAV.) sana ilim verilecek ancak ümmetimden kimseye sual sormayacaksın diye karşılık vermiş, istemediği halde ehli keşf biri olduğu talebelerine gösterilmiş, Bütün ömrü hayatını hiçbir dünyevi zevk yaşamadan sırf Rıza-i ılahi için sürgünlere, eziyetlere, binlerce taarruzlara karşı metanetle göğüs germiş, ıman hakikatlerinin inkişafını binlerce keşfe keramete tercih etmiş ve daha daha çok meziyetlere haiz bir Üstad elbette kabule şayan bir zattır. Bunda şüphemiz yoktur. şüphesi olanlara Tarihçe-i Hayat, Son şahitler ve daha bir çok araştırma yazılarını gösteririz. Bu yaşanmış hadiselere binlerce tanık olmasına rağmen hiçbiride çıkıp bu olay böyle yaşanmamıştır dememiştir. Bu bu delillerin doğru olduğunu % 100 gösterir.

Üstad Hakkında konuşurken lütfen çok dikkat edelim.Mifta kardeş"Hiç bir dini akli bilmi,ilmi, itiakdi vs.vs. geçerliliği olmayan tamamen yazan kişinin kendi cümleleri olan mum güneş örneklerine mi alınacağım, sıkışacağım cevap veremeyeceğim.Bana tasavvufu tenkit eden ilmi bir izahat ver o zaman sıkışayım. "

31

12.06.2004, 19:39

Ahmed Said kardeşim bari bu bizim görüşümüzdür deyin paçayı kurtarın.
Kim demiş ımamı rabbanilerin vesair mürşşidi kamillerin bu zamanda gelseler sizin gibi olacaklarını.Bu insanlara böyle hakaret etmeye kimsenin hakkı yok.ımamı rabbani ki tarikatsiz şeriatin olmayacağını söylüyor, imamı rabbani ki kitabının bu asırda artık anlaşılmadığını söyleyenlere ithafen "bu kittabı ahir zamanda gelecek olan varisi rasülün evlatları için yazdım. " diyor.Sizde tutmuşsunuz Said Nursinin mesneviyle ilgili olan sözünü ımamı rabbani vs mürşidi kamiline teşbih yapıyorsunuz.AZıM BıR HATA :!:

Sizin mantığınızla ve kendi düşünceelerinizle olaya yaklaştığınıza inanmıyorum.Siz Risalede yazan yazıyı kesinlikle doğru ithaf edip risaleyi kaynak olarak kabul etmeyen bana sunmaya çalılşıyorsunuz.Bende diyru ki bırakalım risaleyi vesair kitapları olaya dinsel ve akaidi yönden bakalım..
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

32

12.06.2004, 19:44

"Hz.Mevlana benim zamanımda gelseydi, Risâle-i Nur'u; ben onun zamanında gelseydim Mesnevî'yi yazardım.O zaman hizmet Mesnevî tarzındaydı,şimdi ise Risâle-i Nur tarzındadır."

"Bu sözleri Üstad'a söyleten neydi?" diye düşünürsek şöyle bir sonuca varma imkânı var mıdır sizce?


Tasavvuf yoluyla ilerlemek daha çok ilerleyen kişinin şahsına fayda sağlar,ama Kur'an'a bağlı olan Nurlara sarılmak sadece o kişiye fayda sağlamaz.Tasavvufun faydası yok demiyorum.

Nurları okuyan kişi bunu başkalarına da anlatabilir, çünkü hem kalbe hem akla hitab eder.Fakat tasavvuf böyle değildir, yaşaması gerekir.Veliler gel,çık makama,müşahade et der imani gerçekler konusunda.Bunu Üstad Mektubat'da söylemişti sanırım.Üstad Risale-i Nur da değişik yerlerde ....-de,-da kesinlikle isbat ettiğimiz gibi der.Ama tasavvufta sen bilsen de bunu başkalarına ispat edemezsin.

Deccâlizmin,inkâr-ı Uluhiyetin bir çok yerden taarruza geçtiği,insanların dünyaya daldığı -ki ben kendimi bundan hariç tutamam-,hacının hocanın dahi harama düştüğü bu fitneli günlerde insanları zorla tutup tasavvufa sokup orada ilerletemezsin.Sabır,ihlas,şevk,azim ister.Ama Risale-i Nur müthiş temsillerle olaya noktayı koyar.Üstadın deyimiyle "En muannid feylesoflar dahi insaf sahibi olsalar iman ederler".

Sadece Risale-i Nur külliyatının fihristlerine baksanız en azından her kitabda ilginizi çekecek şeylerle karşılaşırsınız,açar bakarsınız.Aklınıza gelebilecek bir çok konuda Risale-i Nur akılları ve kalbleri aydınlatıcı olmuştur.

Misal "Namaz usanç verir mi?"
ınsanın ebedi hayatı için şu kısa hayatında çok işi olduğunu çok güzel temsillerle anlatır Üstad.24 saatin 1 saatini namaza ayırmamak,yani ömrün 24 de birini namaza vermemek ebedi bir hayat için ne kadar hilaf-ı hakikat olur.


Herkes ihtiyacına göre faydalanır külliyattan.Üstad da "Temsillerdeki hakikatları anladığınız size kâfidir.Bir bahçeye giren o bahçedeki elma ağacından boyunun yetiştiği dallarından eli yetiştiği elmaları yemesi kâfidir.Yüksekteki elmalar ise boyu uzun olanlarındır.Anlayamadık diye üzülmeyin.Ben bile Risale-i Nur'a muhtacım.Tekrar okudukça dersimi alıyorum" demiştir.(Son şahitler;Ahmet Gümüş'le ilgili olan yer,sayfa 318,sanırım birinci cilt,kitabın üzerinde cilt numarası yok.)


Hûlâsa;
Bir önceki mesajda 5.Mektub ve 10.Lem'a dan alıntı yapmamın sebebi bunu biraz da olsa benim anladığım kadarıyla anlatmaktı.

Abdullah Yeğin ağabeyin hazırladığı lûgatta tasavvufun tanımı şu "Kalbi dünyanın fani işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlamak.Tarikat ehli olmak."
Zaten Risale-i Nur da temsillerle bunlar çoğu yerde güzel şekilde anlatılıyor.
Meselâ 24.Söz'ün 5.Dal'ını en son sohbette okumuştuk buradaki abilerle.Allah'tan başkasından korku ve Allah'tan başkasına sevgiyi anlatıyordu bir kısmında.Allah'tan korkarsan O'nun rahmetine koşarsın,nasıl ki bir anne çocuğunu bağrına basmak için öcü var diyerek korkutur.Allah'tan başkasına da Allah'a besleyeceğin sevgiyi beslersen ya cevapsız kalırsın ya da tahkir edilirsin.Ama bu sevgi,yani mecazi aşk hakiki aşka,Allah aşkına da inkılap edebilir.Bu inkılap olayı da çok güzel bir şekilde 8.Mektub da vardır.


Nurlar adeta bir okyanus.Tasavvufa benim de ilgi beslediğim oldu ama Nurlardan ayrı kalmaktan Allah korusun...
Ama hem Nurları,hem de süluk şeklinde tasavvufu herkes kaldıramaz,zor olur..

33

12.06.2004, 19:46

değerli miftahulkuluub kardeşim;
bir konuyu yanlış anlıyorsunuz.
burada kimse tarikat ve tasavvuf mesleğini tenkit ya da inkar etmiyor. tarikat dediğimzi meslek yüzlerce sene alem-i ıslamda büyük hizmetler vermiş.
Özellikle de tarikatin Kadiri ve Nakşi kolları...
burada birisi tarikat mesleğini tenkit etmeye kalsa önce biz karşı çıkarız.
ama bu müzakereye neden olan konu ise tamamen farklı.
biz ifadelerimizde bu zamanda tarikatin çok zor olduğunu, zaten buyolun da kapalı olduğunu ifade etmeye çalıştık.
bu durumu siz de teyid ettiniz.
Süleyman Hilmi Tunahan hz. ile bu yol artık son bulmuştur.
ama yukarıda ifade ettğiniz "öldükten sonra irşad" fikrine saygı duyarım.
bu konuda özellikle "Abdülkadiri-i Geylani Hz. vefatından sonra irşad etmeye devamettiğini biliyorum. Süleyman Hilmi Tunahan Hz. durumu hakkında kesin bir bilgim yok.
bizi mum ve güneş misali dolayısyla tenkit etmişsiniz.
evet tarikatler, özellikle de Nakşi ve Kadiri kolu bir zamanlar ıslam aleminin iki büyük irşad güneşi idi.
ama bizim kanaatimize göre bu yollar artık kapandı.
zahiren açık gibi görünse de hakikatte kapalı.
Çünkü Süleyman efendi kendi arkasında kimseyi bırakmadı.
bunu siz de itiraf ettiniz.

iman kurtarma konsuna gelince:
Bu gün herkes iman kurtarma hizmeti yapabilir.
buna engel yok.
zaten sizin de belirttiğiniz gibi tarikatler büyük ölçüde bu yola süluk ediyorlar.
artık bu meselenin fazla uzamasının anlamı yok.
siz yolunuza, biz yolumuza devam edelim.
Rabbimizin cenneti çok geniş.
zaten dışarıda bir sürü insan var irşad bekleyen.
gelin onlara hizmet götürelim.
birbirmizi yıpratmayalım.
saygılar...

34

12.06.2004, 20:05

saygıdeğer miftahulkuluub kardeşim;

bildiğiniz üzere siz özeldenbiraz da şiddetli ve sert bir şekilde ikaz ettim.

sebebi de Bediüzzaman Hazretlerinin bazı sözlerini mantıksızca tenkit etmeye kalkışmanızdı.
bakıyorum ısrarla bu tenkide devam ediyorsunuz.

ımam-ı Rabbani konusunu Üstad Beşinci Mektubda ifade etmiş.
siz hala onu ve bizi itham ediyorsunuz.
Anlaşılan sizde Abdülhakim Arvasi mesleği ve meşrebi var.
bu nedenle size artık bir şey söylemeyeceğim.
son sözüm;
sizin bilginiz size, bizim bilgimiz bize...
siz kendi yolunuza biz kendi yolunumuza...
eğer bir daha Risale ve Üstadı tenkit emeye kalkışırsanız buna tedbir alacağımı da peşinen söylüyorum...

saygılar

35

12.06.2004, 20:06

Alıntı

Tasavvuf yoluyla ilerlemek daha çok ilerleyen kişinin şahsına fayda sağlar,ama Kur'an'a bağlı olan Nurlara sarılmak sadece o kişiye fayda sağlamaz.Tasavvufun faydası yok demiyorum.

Daha ilk cümleden hurafelere başlamışsınız.Ya Allah aşkına söyler misiniz gerçekten çok merak ediyorum bir insan tarikate girince Kurana bağlı olan nur diye tabir ettiğiniz mezvulara nail olamıyor mu?Durumu öyle bir noktaya getiriyorsunuz ki sanki siz iman kurtarma vazifesi yapıyorsunuz bizde imanı ziyadeleştirme vazifesi.Aklım mantığım almıyor benim.Ne kadar alakasız ve saçma.Hiç bir tasavvuf ehli sizin gibi düşünmez ki.Herkes insaların hidayetine vesile olmaya çalışır.Bu ara da kendini de geliştirmek için seyri sülük aşamasındaki deryalara dalar. Ki bu bırakın insanları imana daveti alıkoymayı daha da fevkalade etki yapar.Çünkü malumdur ki bu kadar manevi rütbelere ermiş ermeye çalışan bir insanın tebliğiyle
kuru kuru nur nur deyip daha nur almaktan aciz olan nurun alınmasının yegane müsebbebi olan evradü ezkarı inkar eden insanın tebliği arasında bana göre dağlar kadar fark vardır.Siz kendi imanlarınızdan emin misiniz de insanların imanını kurtarıyorsunuz.Dada da açıkçası iman Standart bir ölçümü ki insanların imanını kurratıyorsunuz.Hala kuru laflar.Hala....
Mevalana benim zamanınmda gelse risaleyi yzardı sözü bana göre ne bir ayet ve ne de bir hadis.O yüzden bana onu delil gösteremeniz sizin acziyetinizden kaynaklanır.Sana göre yüzde yüz doğru olabilirken bana göre yanlış bir cümledir.Bana göre de değil tüm ehli tasavvufa göre de böyledir.
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

36

12.06.2004, 20:11

Alıntı sahibi ""miftahulkuluub""

Alıntı

Tasavvuf yoluyla ilerlemek daha çok ilerleyen kişinin şahsına fayda sağlar,ama Kur'an'a bağlı olan Nurlara sarılmak sadece o kişiye fayda sağlamaz.Tasavvufun faydası yok demiyorum.

Daha ilk cümleden hurafelere başlamışsınız.Ya Allah aşkına söyler misiniz gerçekten çok merak ediyorum bir insan tarikate girince Kurana bağlı olan nur diye tabir ettiğiniz mezvulara nail olamıyor mu?Durumu öyle bir noktaya getiriyorsunuz ki sanki siz iman kurtarma vazifesi yapıyorsunuz bizde imanı ziyadeleştirme vazifesi.Aklım mantığım almıyor benim.Ne kadar alakasız ve saçma.Hiç bir tasavvuf ehli sizin gibi düşünmez ki.Herkes insaların hidayetine vesile olmaya çalışır.Bu ara da kendini de geliştirmek için seyri sülük aşamasındaki deryalara dalar. Ki bu bırakın insanları imana daveti alıkoymayı daha da fevkalade etki yapar.Çünkü malumdur ki bu kadar manevi rütbelere ermiş ermeye çalışan bir insanın tebliğiyle
kuru kuru nur nur deyip daha nur almaktan aciz olan nurun alınmasının yegane müsebbebi olan evradü ezkarı inkar eden insanın tebliği arasında bana göre dağlar kadar fark vardır.Siz kendi imanlarınızdan emin misiniz de insanların imanını kurtarıyorsunuz.Dada da açıkçası iman Standart bir ölçümü ki insanların imanını kurratıyorsunuz.Hala kuru laflar.Hala....
Mevalana benim zamanınmda gelse risaleyi yzardı sözü bana göre ne bir ayet ve ne de bir hadis.O yüzden bana onu delil gösteremeniz sizin acziyetinizden kaynaklanır.Sana göre yüzde yüz doğru olabilirken bana göre yanlış bir cümledir.Bana göre de değil tüm ehli tasavvufa göre de böyledir.



Kur'an'a bağlı olan Nur dedim,
çünkü sizin de tevhidwebden bildiğiniz üzere biraz çekinerek yazıyorum çünkü direk Nurlara sarılmaktan bahsedilince Kur'an ı ikinci plana atmakla suçlanabiliyorsunuz,

benim asla tasavvufu kötülemek gibi bir meşrebim yok zira siz de şahitsinzi ki o şiddetli insanlara karşı tasavvufu sizin yanınızda savunanlardan biri bendim

Sultan

Stajyer

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

37

12.06.2004, 20:12

miftah kuzum baska isin gücün kalmadi mi senin. Yerinde olsa Miftah kitabini internete kazandirma projesi üzerinde yogunlasirdim. Deneyim olarakta keasud kitabini duzenlerdim. Senin adina üzülüyorum. ;))

bu kadar harcadigin zamana yazik. Yarin bunlarin hepsi silinip gidecek. Seni buraya bu kadar yazdiran firtinaya internete kitap kazandirmak icin harca.

Zaten yukarda kardeslerimiz kendileri yaziyor, biz insanlarin imanini kurtarmasinda yardimci oluyoruz. Daha fazlasi haddimiz degil diye. Sen hala kavga pesindesin. Ayrica Süleyman Efendinin vefati ile tasavvufun bitimini anlatan kardese ufak bir mesaj birakayim: "Peygamberimizin fefatindan 1400 yil gecti"

Dünyada Hz. Muhammed'den daha sevimli bir insani yüreginde besliyorsan, Allahin Ayetlerinden daha baska kitaplari ayet gibi okuyorsan var olan imanini tekrar kontrol etmelisiniz.
Sevgi Çiçekleri

38

12.06.2004, 20:16

Ben kutb-u azamım,mehdiyim de demedim, hissettiğimi bildiğimi yazdım.Tasavvufu tenkit gibi bir işim de yok,tarafınızdan iyi anlaşılmadığımı düşündüğümü belirtmekle birlikte söylemeliyim ki eğer haddi aştıysam özür dilerim.

Tevhidweb de tasavvuf ehlini savunurlarken bana da cephe almışlardı.inşa'Allah hafızanızda o günlerden bir şeyler kalmıştır.

39

12.06.2004, 20:20

Alıntı

Nurlara sarılmaktan bahsedilince Kur'an ı ikinci plana atmakla suçlanabiliyorsunuz,

Ben ikinci plana atmakla suçlanmıyordum, aksine ben bazılarının kuranı kerimden daha çok önem verdikleri kitabın olduğunu söylüyordum.Dikkatinizi çekerim..
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

40

12.06.2004, 20:22

Tevhidweb'den kalan bir alışkanlık olarak Kur'an'a bağlı Nurlar dedim,siz durumu iyi bilirsinzi oradaki.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir