değerli gulahya kardeşim;
sualinize kısa bir cevap yazmak gerekirse:
ınsanı dalaletlere sürükleyen cihetlerden biri de şudur ki:ısm-i zahir ile ısm-i batın'ın hükümleri ayrı ayrı oluyor.Bunların birbirine karıştırıp merci'lerini kaybettmek mahzurludur.
Kezalik, kudretin levazımı ile hikmetin levazımı bir değildir.Birisine ait levazımatı ötekisinden taleb etmek hatadır.
Ve keza daire-i esbabın iktizası ile daire-i itikad ve tevhid'in iktizası bir değildir.Onu bundan istememeli.
VE keza, kudretin teallukatı ayrı,vücudun cilveleri veya sair sıfatın tecelliyatı ayrıdır.Birbirlerine iltibas edilmemeli.Mesela
ünya'da vücudun tedricidir.berzahi ayinelerde ani ve def'idir.Çünki, icad ile tecelli arasında fark vardır.
değerli kardeşim;
cenab-ı Hakkın isim ve sıfatlarındaki tecellileri iyi anlamak lazım. Dünya hikmet dünyasıdır. Bu nedenle her hadise hikmet noktasında cereyan eder. yani her hadise hikmet sınırı ile çizilir.
Bir başka deyişle isimlerin tecellileri hikmete bakar.
bir misal vermek gerekirse:
Bir çifçinin bir tarladan buğday ürünü alabilmesi için önce tarla, tohum, bakım, hasad gibi yollara teşebbüs etmesi gerekir.
yoksa hiç tarlaya bakmadan, tohumu ekmeden elini allaha açıp, "ya rabbi senin her şeye gücün yeter. bana kudretinle buğday ver" dese, o yıl çoçuklarını aç bırakacak demektir.
evet Allah yoktan da kudreti ile buğday yaratır, ama bu dünyada kudret hikmete bağlı olduğu için çifçinin duası bir netice vermeyecektir.
umarım kısa bir cevap olmuştur.