Pek muhterem abi;
Türkçe için konuşayım; risalelerin sadeleştirilmesi, Osmanlıcası varken doğru değildir. Risaleleri fakirleştireceğimize, okuyarak kendi dil dağarcığımızı zenginleştirme yollarını aramalıyız. Üstelik sadeleştirmenin getireceği çok büyük bir tehlike ise Osmanlıcanın tamamen geri plana atılması, unutturulması... Yani, söz konusu olan Türkiye ve Türkçe olunca, ortaya çıkan bir de cihad var bu konuda. Yani, bu dili tamamen katlederek geçmişle bağlantıyı koparmak isteyenlerle buna izin vermek istemeyenler arasında bir mücahede. Katletmek isteyenlerin amacı da, bu milletin dindar geçmişiyle olan bağlantısını koparmaktır. Buna hala çalışıyorlar, Öss sorularında artık parantez içinde edatın yanında "ilgeç" gibi komik şeyler vermeye başladılar. Edat > ılgeç, Sıfat > Niteleç, önad. Hem muazzam bir kahkaha patlattıracak derecede sırıtan uyduruk kelimeler, hem de geçmişle bağların koparılması...
Risaleleri ilk kez birine anlattığınızda, otobüste falan otururken, tabiri caizse, yanınızdaki kişiye dağdan, böcekten taş atıp sohbeti başlattığınızda, Osmanlıca anlatırsanız dinlemez, sıkılır. Ne yaparsınız? Ona misalleri anlatırsınız, onun ufku açılır, mana ve duygu aleminde yeni pencereler açılır, ondan sonra artık o müştak hale gelir, kendi çabalar, Osmanlıca konusunda zamanla aşama kaydeder, gayretliyse, tam bir mübarek olur.
Almanca ise tercüme, bir kere adının tercüme olması, yukarıda saydığım tehlikeleri kaldırıyor. Misalleri anlatmanız güzel, tedrici olarak Almanca daha ağır kelimelere yönlendirebilirsiniz, o da şu yüzden, bir süre sonra, daha ağır meseleleri anlaması gerektiğinde basitleri kifayet etmeyebilir... Bu arada, bu bahsettiğiniz çocuklar Türk çocukları mı, Türkçe biliyorlar mı? Eğer öylelerse, Türkçelerinin gelişmesine ehemmiyet verilmeli. Yok, eğer Türkçe bilmeyen, Almanca konuşan biri ise, Türkçe öğrenmeyi istemesi için, Risale-i Nur'a adeta aşık olması lazım, öyle birini zaten tutamazsınız, kendi öğrenmenin yollarını araştırır, mihmandarlık da edersiniz. Türkçe bilmeyip de Almanca bilenleri muhatab kabul edersek, Almanca risalelerde (adresin Risale-i Nur olduğunu gösterek) yaptığınızda pek de bir mahzur görmüyorum, bilmiyorum diğer abiler ne der.