Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.12.2007, 14:46

Kim Söylemiş? Kime Söylemiş? Ne İçin Söylemiş?

Öyle ise, sözde "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?" ise bak.

25.Söz /"ıkinci şûlenin Üçüncü Nuru şudur ki" nüktesi- sayfa 395

Bu umdenin uygulama sahası nasıldır? Bu prensib tarafgirliğe girilmeden nasıl uygulanır? Nasıl metoda haline getirilir?

Üstad'ın fena ve fena adamların hakikatlerden alıntı yapması ile nasıl bağdaştırılabilir?

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

2

08.12.2007, 18:36

Aslında bu umdenin ilk önce uygulama alanlarına bakmak lazım. O zaman prensibin nasıl uygulanacağı ve nasıl metod haline getirilebileceği daha net teati edilebilir.

Bu konuya bir örnek vermek istiyorum.

Özellikle Risale-i Nur'a gelen itirazlarda Risale-i Nur telebelerine münhasır ve onlara ait ,söylenmiş meselelere itiraz ediliyor. Mesela, diyorlar Nurcular Rüyalardan medet umuyor veya rüyalarla Kur'an ilmi yapıyor. Risale-i Nur'u büyük alimlerin gaybi haber verdikleri yazıyor veya Said Nursi Risalelerin yazdırıldığını söyleyerek vahiy olduğunu iddia ediyor.

ışte bu tür konularda hem hakperest hem de hakikatperest olan bu umde-i ammı işletir.

Bakalım, mesela Risale-i Nur talebelerine şevk vermek için kullanılan müjdeli rüyalar kısmını ele alalım.
Kim söylemiş, Üstad
Ne için söylemiş, bir musibet zamanında , zor bir anında görülen müjdeli rüyalardan her insanın fıtratı gereği şevki arttığı için söylemiş.
Ne makamda söylemiş, teşvik makamında ve Üstadlık makamında ve belki komutanlık makamında söylenmiş.

Peki bir Kur'an hizmetkarı -ki hizmeti yanlış veya doğru olsun- talebelerini Kur'an'a hizmet için hem teorik hem pratikte eğitirken başlarına gelen zorluklar, musibetler, işkenceler hengamında şevkleri ve belki sabırları tükenme noktasında iken gördüğü müjdeli bir rüyayı teşvik makamında ve ona talebe olanlara Üstad'lık makamında ve belki komutanlık makamında tabir olunan rüyalar kime söylenmiştir. Elbette doğru yanlış bir davası olan ve o davaya hizmet eden talebelerine.

Peki, bir de şöyle diyelim

Aynı rüya örneği ile devam edelim

Kim söylemiş; Bir müçtehid veya bir müceddid veya Kur'an müfessiri
Ne için söylemiş, Bir Kur'an ayetini tefsir etmek için veya bir konuda içtihad yapmak için söylemiş.
Hangi makamda söylemiş, ders makamında ve-veya müçtehid makamında yada müceddid makamında.

ışte böyle bir durumda itiraz haklı olabilirdi.

Ancak müteriz sadece "kim söylemiş" diye baktığından diyor "bunu söyleyen kişiye talebeleri Müçtehid ve müceddid diyor. O zaman rüya ile amel ediyor. Rüya ile Kur'an ilmi yapıyor?

.....

Bu sefer zıt bir örnek verelim.

SAid Nursi'nin sürekli "Bize öğretildi, bize gösterildi" gibi cümlelerle kendine mistik bir hava vermek istiyor. Bununla Risale-i Nur'un vahiy olduğunu iddia ediyor, demektir.
ınceliyelim,
Kim söylemiş, bir müceddid, bir müfessir
Ne için söylemiş, "Senin öğrettiklerinden başka bir ilmimiz yoktur" ayetini tefsir etmek ve o ayetle amel etmek ve "Risale-i Nurdaki bilgiler benim aklım ve ilmimden çıktı" diyerek nemrutane bir kibire girmemek için söylemiş.
Ne makamda söylemiş, tevazu,mahviyet, müfessirlik makamında söylenmiş.

şimdi ne için söylendiğini bildiğimiz de onu söyliyenin aslında yanlış bir şey söylemediği ortaya çıkmıyor mu?

Ancak şöyle dense

Kim Söylemiş; Üstad
Ne için söylemiş, Talebelerine şevk vermek için
Hangi makamda söylemiş, Teşvik makamında, Üstadlık makamında, komutanlık makamında

O zaman tevazu değil kibir olurdu.

şimdi Risaleleri karalamak için bunları ortaya koyanlar bu meseleleri biliyor. Aslında Said Nursinin hangi sözü ne için ve hangi makamda söylediğinide çok iyi biliyor. Ancak, kandırmak istediklerine ya sadece sözü söyliyenin kim olduğunu söylüyorlar veyahut ne için veya hangi makamda söylendiğini saklıyor veya değiştiriyorlar.

...

ışte Risale-i Nur talebeleri bu umde-i amm'ı uygulama alanlarını bilmesi gerekiyor. Hangi konuda olursa olsun, ister siyaset, ister fen, ister dini meselerde olsun söylenen sözün ne için olduğunu ve hangi makamda söylendiğini bilmeli.

Herkezin farklı makamlar ve mevkilere sahip olduğunu bilmek lazım. Mesela, biz Padişah'ın en büyük makamı Padişahlık mevkisinde ve reislik makamında biliyor ve tanıyoruz. Ancak, onun hilafet makamında söylediği sözü reislik makamında söylemiş gibi anlamayız.

Aslında konunun daha derin açılımları var. Hem size söz vermek , hem yazdıklarımdaki hatayı göstermek veya ilave yapmanız için kesiyorum.
Bu sözleri yazan bir talebedir ve teat-i efkar için sözylenmiştir. Elbette ki talebelik makamında. Ona göre değerlendiriniz.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

3

11.12.2007, 13:06

demk ki asrın vekili söylemişse diğerlerinin pek hükmü kalmıyoır...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir