Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

14.05.2007, 02:49

Dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksa ne demek?

Divan-ı Harbi Örfi'de

Alıntı


Sekiz-dokuz ayda gazetelerin heyecan verici neşriyatıyla ve fırkaların cemiyetlere fedai yazmakla ve inkılabı vücuda getiren zevatın tahakkümatıyla ve itaat-i askeriyeye münafi olan hürriyet-i mutlaka efrada sirayetle ve âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla ve itaat bozulduktan sonra müstebitler, cahil mutaassıplar, dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan olanlar, iyilik zannıyla o bataklık zeminde tohum ekmeye başlamasıyla ve devletin umum siyaseti cahil efradın elinde kalmakla ve bir milyona yakın fişek havaya atılmakla ve dahil ve hariç müddeîler parmak vurmakla ortalık anarşistlik haline girdiğinden, bu hâdisenin istidad-ı tabiîsi, hercümerc ve müdahale-i ecnebî iken, min indillâh, ism-i şeriat, o müteaddit sebeplerden çıkan ervah-ı habîse ve münteşireyi yuvalarına irca ile, on üç asırdan sonra bir mucize daha gösterdi.

Kaynak: http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5057


şeklinde bir kısım var. Burada koyu olarak belirttiğim ifade tam olarak ne anlama geliyor ve bunun başka örnekleri neler olabilir?

2

14.05.2007, 21:16

"cahil mutaassıplar, dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan olanlar, iyilik zannıyla "

Dinini geregince yasiyan , samimi dindar olan, fakat taasup altinda kalan,
Düsünerek ölcerek karar veremiyen dindarlar.

Böyle anlasilmasi gerekir anladigim kadariyla.

Münazarat s.131 Üstad hz söyle ibir ifade kullaniyor :
Taassup ya cehilden, ya da adem-i muhakemeden nes`et eder.

Yani dindar olmakla taassup`tan ve cahillikten kurtulmus olmuyoruz.
Zaten müslümanlarin basina ne geliyor ise ya körü körüne taraftarliktan,
veya cahillikten geliyor.
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

3

14.05.2007, 22:19

Allah razı olsun Muhammed Ali abi. Biraz yüzeysel kalmış paragrafa göre. Mesela aynı kişilerin müstebit= baskıcı olduğunu söylemiş Üstad Hazretleri. Dinde hassas olan kişi din adına baskı yapmaz, müstebit olmaz zannımca. Bu dediğimle beraber;

iyilik zannıyla o bataklık zeminde tohum ekmeye başlamasıyla ve devletin umum siyaseti cahil efradın elinde kalmakla ve bir milyona yakın fişek havaya atılmakla ve dahil ve hariç müddeîler parmak vurmakla ortalık anarşistlik haline girdiğinden

burayı da düşünürsek, muhakeme-i akliyede noksan olmak nasıl anarşistlik haline gelebilir ki?

4

14.05.2007, 22:47

Sagci ve Solcu derdini basimiza nasil bela ettiler ?
Bir Provokatör cikiyor bir senaryo duzenliyor ve bizim
dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan olanlar, iyilik zannıyla
ortaligi karistiriyorlar.
Zaten adamlarin maksati fitne ve fesat cikarip, irtica ve Atatürk
ilkeleri gerekcesiyle müslümanlarin basina ucusmak.
Böylece oyunlarina gelmis oluyoruz
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

5

14.05.2007, 22:54

Peki âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla ifadesindeki olaya günümüzden örnek verebibilir miyiz?

6

15.05.2007, 01:11

Müstebit dindar olmaz olurmu, peki Abdulhamit han hazretlerinin yaptigi, zoraki de olsa, öyle deyilmiydi ?

âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla ... buraya gelince

Üstad hazretleri mesrutiyeti mesrua adina demokratlara sahip cikmis,ve bizde sahip cikiyoruz.Ellerinde ölcüleri olmayanlar mukayese edemedikleri icin buna akil erdiremiyorlar, dinde samimiyetlerinden dolayi kim dindar olarak siyaset yaparsa onlara yöneliyorlar.Ve bize bu noktadan saldiriyorlar. Ve Refah gibi veya simdi uzantisi olan akp gibi partilere sahip cikiyorlar.
Halbuki Erbakan hocada oldugu gibi, dindar halk en cok zarari dindarlarin hükümete cikmasindan gördü. Simdiki cektigimiz sikintilar ordan kalma deyilmi ?
Aynen onun gibi, simdi Cumhurbaskanligina dindarlar oturursa,
Kuvveti elinde bulunanlar hücuma gececekler ve basimiza daha büyük felaketler acacaklar.
Daha köske cikmadan kutlu dogum haftalarindan dolayi irtica hortladi filan diye nara atmiya basladilar.
Buna göre , basimiza gelebilecekleri siz düsünün.
Türkiye Cumhuriyet kurulali dindarlar daima dinlerini yasama noktasinda Demokratlarin devrinde refaha ermislerdir.
Ben burda susuyorum,cünki Tarih konusuyor....
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

7

15.05.2007, 01:19

Peki istibdat ıslam'a göre meşru mudur?

Ve de;

bu hâdisenin istidad-ı tabiîsi, hercümerc ve müdahale-i ecnebî iken, min indillâh, ism-i şeriat, o müteaddit sebeplerden çıkan ervah-ı habîse ve münteşireyi yuvalarına irca ile, on üç asırdan sonra bir mucize daha gösterdi.


kısmındaki hadise hangi hadisedir? Bu hadisenin benzeri günümüzde var mıdır? Burada kast edilen mucize nedir?

8

15.05.2007, 12:40

istibdat ıslam'a göre meşru mudur?
Keceli, istibdadin hicbir nevi mesru olamaz.

Bak Üstad hz. ne diyor :

Suâl: "ıstibdat nedir; meşrûtiyet nedir?"

Cevap: ıstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir. Sefâlet derelerinin esfel-i sâfilînine insanı tekerlendiren ve âlem-i ıslâmiyeti zillet ve sefâlete düşürttüren ve ağrâz ve husûmeti uyandıran ve ıslâmiyeti zehirlendiren, hattâ herşeye sirâyet ile zehrini atan, o derece ihtilâfâtı beyne'l-ıslâm îkâ edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır.

Münazarat s. 22

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=4732
-------------------------------------------------------------------

Idarede kuvvet kanunda olmali. Ve ilimde de kuvvet hakta olmali. Yoksa istibdad hükümferma olur.

Asar-i Bediye s. 374
--------------------------------------------------------------------

Devaminida sonra islemeye calisalim insallah.
Yav yardim edecek kimse yokmu yav :-(
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

9

15.05.2007, 17:45

Demek ki ıslam'ı tam anlamıyla bilen ve yaşayan insanların baskı, tahakküm ve zorlamayla iş görmemeleri gerekiyor. Böyle dememiz yerinde olur mu abi?

Bir de bir önceki sorumu tekrarlıyorum, gidişatı bozmamak açısından;

bu hâdisenin istidad-ı tabiîsi, hercümerc ve müdahale-i ecnebî iken, min indillâh, ism-i şeriat, o müteaddit sebeplerden çıkan ervah-ı habîse ve münteşireyi yuvalarına irca ile, on üç asırdan sonra bir mucize daha gösterdi.

kısmındaki hadise hangi hadisedir? Bu hadisenin benzeri günümüzde var mıdır? Burada kast edilen mucize nedir?

Ayrıca âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla ifadesindeki olaya günümüzden ve dar daireden örnek verebibilir miyiz? Ya da başka bir deyişle Müslüman bir babanın oğlunun namaz kılmayışını dikkate almayıp da top sakal bıraktığı veya sakal uzattığı için azarlaması ve rencide edici ölçüde kırıcı davranması da bu ifade kapsamına girer mi? Bu olaya ilişkin dar dairedeki örnekleri çoğaltabilir miyiz?

10

16.05.2007, 01:11

Demek ki ıslam'ı tam anlamıyla bilen ve yaşayan insanların baskı, tahakküm ve zorlamayla iş görmemeleri gerekiyor. Böyle dememiz yerinde olur mu abi?
Evet olur

hadise hangi hadisedir?
Meshur 31 Mart hadisesi

Bu hadisenin benzeri günümüzde var mıdır?
Tabiri caiz ise , Cumhurbaskanligi secimi diyebiliriz.
Fakat 31 Mart hadisesinde askerler seriat adina
harekete geciyor, simdi ise askeriye Atatürk adina
ve Laiklik adina hareket ediyor.


Burada kast edilen mucize nedir?
dahili ve hariçi müddeîlerin istedikleri neticeye varilmadigi,
ehl-i kıyamın lisanına daima mucizesini gösteren ism-i şeriat geldigi.
O inkılâp, inkılâpların kaide-i tabiîyesini hark ile şeriatın tesir-i mucizânesini gösterdigi.
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

11

16.05.2007, 09:15

Allah razı olsun abim.

Ayrıca âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla ifadesindeki olaya günümüzden ve dar daireden örnek verebibilir miyiz? Ya da başka bir deyişle Müslüman bir babanın oğlunun namaz kılmayışını dikkate almayıp da top sakal bıraktığı veya sakal uzattığı için azarlaması ve rencide edici ölçüde kırıcı davranması da bu ifade kapsamına girer mi? Bu olaya ilişkin dar dairedeki örnekleri çoğaltabilir miyiz?

12

16.05.2007, 21:35

Ya da başka bir deyişle Müslüman bir babanın oğlunun namaz kılmayışını dikkate almayıp da top sakal bıraktığı veya sakal uzattığı için azarlaması ve rencide edici ölçüde kırıcı davranması da bu ifade kapsamına girer mi?

tesbihte hata olmaz, girer...
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

13

16.05.2007, 21:51

Peki burada geçen başlıkta ki ifadeyi biraz daha özelleştirerek, Risale-i Nur'da hassas, muhakeme-i akliyede noksan olarak değiştirsek ve üzerine konuşmak istesek bu ifade uygun bir ifade olur mu? Buna örnek olarak oy kullanmaktan bile kaçınan ve günlük gazeteleri Yeni Said dönemini örnek alaraktan okumayan kardeşlerimizi bu kategoriye koyabilir miyiz? Neden?

14

16.05.2007, 22:10

ifade uygun bir ifade olur mu?
Tabiri caizdir

kardeşlerimizi bu kategoriye koyabilir miyiz?
Evet

Neden?
Istikrarsizlik
Ey Kardes bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. Onların fesadı ise ucb, riya ve gösteriş iledir.
Mesnevi-i Nuriye

15

31.05.2007, 11:44

Bismillahirrahmanirrahim


Kardeslerim okudugunuz Risale i nur dur Risale inura muhatabsiniz Risale i nurlari gazete gibi okumayiniz dikkat ile teenni ile okuyunuz
yazilanlar sunlardir:

Sekiz-dokuz ayda gazetelerin heyecan verici neşriyatıyla
ve fırkaların cemiyetlere fedai yazmakla
ve inkılabı vücuda getiren zevatın tahakkümatıyla
ve itaat-i askeriyeye münafi olan
hürriyet-i mutlaka efrada sirayetle ve
âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri
bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla
ve itaat bozulduktan sonra müstebitler,
cahil mutaassıplar,
dinde hassas,
muhakeme-i akliyede noksan olanlar,
iyilik zannıyla
o bataklık zeminde
tohum ekmeye başlamasıyla
ve devletin umum siyaseti cahil efradın elinde kalmakla
ve bir milyona yakın fişek havaya atılmakla
ve dahil ve hariç müddeîler parmak vurmakla
ortalık anarşistlik haline girdiğinden,
bu hâdisenin istidad-ı tabiîsi,
hercümerc ve müdahale-i ecnebî iken,
min indillâh, ism-i şeriat,
o müteaddit sebeplerden çıkan ervah-ı habîse
ve münteşireyi yuvalarına irca ile,
on üç asırdan sonra bir mucize daha gösterdi.

16

31.05.2007, 11:55

resha_resha abi ne demek istedin sen şimdi, ben bişiy anlamadım? Yani bizi gazete okur gibi okumakla itham etmek yerine yanlışımızı beyan etseydin olmaz mıydı?

NOT: Habire Risale-i Nur'dan alıntıları yapıştırmakla iletişim kurulamıyor malesef. Bizahmet kendinize ait görüşlerinizi, Risale-i Nur'u karıştırmadan yazar mısınız lütfen?

17

31.05.2007, 12:14

Bismillahirrahmanirrahim

Sekiz-dokuz ayda gazetelerin heyecan verici neşriyatıyla
(evvela isi baslatan gazetelerdir)
ve fırkaların cemiyetlere fedai yazmakla
(cemiyetlere mensub firkalarki gelecez oarayada ki sanki partilere oy toplamak icin firkalara taraf bulmak icin üye yazmak gibi yaziyor)
ve inkılabı vücuda getiren zevatın tahakkümatıyla
(memleketimizde hangi inkilablar yapildi o inkilab nedir yapanlar kimlerdir acaba)
ve itaat-i askeriyeye münafi olan
(askerin hali itaattir)
hürriyet-i mutlaka efrada sirayetle ve
(Hürriyet ( diye ifade ettikleri) dedikleri seyin nasil bir bataklik oldugu belli seyin ne menem bir is ve tohum oldugunu o inkilablar ile ortaya cikardiklari hürriyet ile su an dahi onun tohumlari degilmidir su rezaletler)
âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyleri
(adab-i diniyeye muhalif zannettikleri deniliyor :yani adabi diniyede olana söz yok edilemz ki üstadimizin sünneti seniyye risalelerinde adab diye ifade ettiklerine bakisi bunu aciklar yani bir zan ile mecra kaydirmak)
bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla
(bunu dahi dikkatten mahrum efrad denilen Allahu alem epey bir yetki veya insanlar icinde söz gecirenlerden olsa gerek)
ve itaat bozulduktan
(bozulan itaat askerer arasinda olan haldir)
sonra müstebitler,
(müstebir istibdad edenler ki onlar ne imis anlasak gerek kim kime yapiyormus)
cahil mutaassıplar,
(Allahu alem bu taassub belki o anin sartlarinda istismar vardir ki o zaman diliminde aciklanan hadiselerde oluyor)
dinde hassas,
(Dinde hassas olanlar rin hassasiyetlerinde sorun olmamistir olmasi gerekende hassas olmaktir)
muhakeme-i akliyede noksan olanlar,
(Muhakeme i akliyede noksan olanlarin dahli ile yani inkilabi yapanlar ne yapiyor bilmeyerek , taassub sahibi dinde hassas olursa ve muhakeme-i akliyede noksaniyeet varsa BUNDAN ORTAYA CIKSA CIKSA SU MANA CIKAR ODA SÜNNETI SENIYYEYI TERK ETMEK ADABI SERIATA UYMAMAK zira KATRENIN ZEYLINDE SÜNNETLER ITTIBA EDENLER SEMALARA YÜKSELIR DERKEN ONA MUHALEFET EDIPTE AKLA DAYANLARA....bunu aciklar, yanlis islama uymayan is cikiyor yok sa hasa üstadimizin sünneti seniyyeye olan itiibai ni dusunursek kimse cikip üstadimiza sen sarik sariyorsun diye bizi rahatsiz ediyorlar, biz barlada rahat rahat yasiyorduk bu ne istir sen geldin rahatimiz kacti sümme hasa dememisler isabette etmisler.. bu sunnetide isleme rahat edelim hasa bunu dememis denilmezde o gun ki olaylara iyi bakin bu gun tersinden anlasilmasinki ne yaptiklarini bilmediginiz ve sünnet-i seniyye olarak ifade edilen amelleri yasayanlara ilisilmesin zira vebali aynen o zamanlarda ustadimizin muslumanlarin sarik ve sunnetlerine ilisenlerinki nevinden olur)
iyilik zannıyla
( burda ise iyilik zanni ile alemi islamin ÜSTADIMIZIN IFADESI ILE
SÜNNET-I SENIYYE CILDDIR DERIDIR bu cildi tahrib ettiler bizim SÜNNET DERKEN KASDIMIZ ELBETTE SADECE SARIK SAKAL DEGILDIR TÜM SÜNNETLERI KENDI AMELELRI HALLERI ICINDE IFADEDIR.islamin menbaindan icinlen cesmeleriavami nasin imanini muhafaza eden seyleri tahrib edip ...)
o bataklık zeminde
( o bataklik öyle bir batakliktirki: (Hürriyet dedikleri sey serserilir anarsistlik tir. ( yani nefsi emmareninde planlari ile oraya ekilen öyle tohumdurki o zamandan simdiye müslümanlari o camura cekmeye batakliga ve o tohumlarda o isi yapanlarin islerinin tohumlari olup iste onlar dahi bellidir.)
tohum ekmeye başlamasıyla
ve devletin umum siyaseti cahil efradın elinde kalmakla
(devletin siyasetinin cahillerin elinde olusu ( islama uygun siyasetin islamiyetin tatbik edilmeyisinden vede bunu idrak dahi edemyisleri nevinden bir ifade olsa gerk üstadimizin da euzubillahiminesseytani vessiyase dersini der hatir etse gere...)
ve bir milyona yakın fişek havaya atılmakla
(askerlerin attigi mermilerden bahsediliyor)
ve dahil ve hariç müddeîler parmak vurmakla
(dahilden ve haricten o isi tezgahlayanlar ve yapanlarin )
ortalık anarşistlik haline girdiğinden,
(ortalikta itaatin bozulmasi)
bu hâdisenin istidad-ı tabiîsi,
(bu hadisenin de istida-i tabisi olarak)
hercümerc ve müdahale-i ecnebî iken,
( tam da ecnebilerin istedikleri olacak iken)
min indillâh, ism-i şeriat,
( ser-i atin isminin dahi)
o müteaddit sebeplerden çıkan ervah-ı habîse
( o müteaddid sebeblerle cikan seyleri yuvalarina sokmustur burdaki ervah-i habisede Allahu alem o saf lar degilde ecnebiler olsa gerektir...)
ve münteşireyi yuvalarına irca ile,
(sorunu halledip her seyi yerliyerine koymustur)
on üç asırdan sonra bir mucize daha gösterdi.

(bu metini parantezler acarak anlayisimizin bir kismini ifadeye calistik birde böyle baksak ne görünüyor)

18

31.05.2007, 12:16

Bismillahirrahmanirrahim

kardesim teenni ile yavas yavas gidelim yaziyoruz lakin yazmak okumak degil ki okurken bile daha agir ve hazmederek yol almak en iyisi olsa gerek hele böyle Risale i Nur eserlerindeki meselele de...

19

31.05.2007, 12:49

Olabilir elbette abicim. O zaman Divan-ı Harb-i Örfi eserini iyice tetkik gerekiyor. Bir de zannımca kelime kelime ayırınca anlam bozulabiliyor. Keşke komple olarak yorumunuzu yazsaydınız. Bakın bir de ben anladığımı yazayım.

31 Mart olayından sonra kurulan Divan-ı Harbi Örfi mahkemelerinde müdafaa mahiyetinde olan Divan-ı Harbi Örfi isimli eserden alınmıştır.. Bu yüzden 31 Mart ayaklanmasını hatırlayalım;

Alıntı


31 Mart Ayaklanması, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra ıstanbul'da yönetime karşı girişilen büyük bir ayaklanma. Rumi takvimle 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) çıktığı için bu adla anılmıştır.

Meşrutiyetçi hareketin en güçlü kanadı olan ıttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarı tam olarak geçiremeyerek dolaylı bir denetim kurması, siyasal istikrarsızlığa yol açmış, halk arasında da yaygın çalkantılar doğurmuştu. Bu koşullar bütün muhalefet gruplarının kısa sürede ıttihat ve Terakki'ye karşı birleşmelerine zemin hazırladı. Siyasal istikrarsızlık ve çatışmalar, ıttihat ve Terakki'ye muhalefet eden tanınmış gazetecilerin öldürülmesiyle daha da şiddetlendi.

Derviş Vahdeti'nin yayımladığı ve yer yer Prens Sabaheddin'in adem-i merkeziyetçi görüşlerine de yer veren Volkan gazetesi, ıttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'nin yayın organı durumuna geldikten sonra özellikle din adamları ve ıttihat ve Terakki'nin uygulamalarından zarar gören alaylı subaylar üzerinde etkili oldu.

12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükümet üyeleri tek tek istifa etti.

Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu. O gün ıttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler. Bazıları ıstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi. Bu arada ayaklanmacılar ıttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu. Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi.

ıstanbul'da denetimi elinden kaçıran ıttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3. Ordu'yu harekete geçirdi. Böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu. Ayaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece ıstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı.

Ayaklanmaın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri divan-ı harpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmed'in geçirilmesini kararlaştırmasıydı. Ayrıca II. Abdülhamid'in ıstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü. Divan-ı harp II. Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi.

1912'ye kadar Selanik'te ikamet eden Abdülhamit daha sonra Beylerbeyi Sarayı'na getirilecek ve 1918'deki ölümüne kadar burada "kafes hayatı" sürdürmek zorunda kalacaktı.


şimdi bu eksende bakarsak bu olayın sarıkla sakalla alakalı olmadığını görürüz. Muhakemat'ta bir sözün tahkik edilirken kimin söylediğine, ne zaman söylediğine, kime söylediğine ve hangi makamda söylediğine göre dikkate alınması gerektiği anlatılır. Bu Divan-ı Harbi Örfi'den aldığımız, sizin de açıklamaya çalıştığınız kısım, 1923'ten önce yazılmış. Osmanlı döneminde yazılmış. Dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan diye ifade edilen kısım şeriat adına isyan edip Divan-ı Harp'te yargılanan Müslümanlardır. Bediüzzaman Hazretleri Osmanlı ıttihad ve Terakki cemiyetine üyeydi. Ahrarlar diye de bilinen Jön Türkler'in hürriyet hareketine taraftardı. Hatta Jön Türkler'den olan Namık Kemal için "hürriyet kahramanı" ifadesini de Eski Said dönemindeki makalelerinden birinde kullanmıştır. Adab-ı diniyeye muhalif zannedilen şey meşrutiyet, yani demokrasidir, hürriyettir. Anarşist konumuna düşen ve bir nevi anarşizm hadisesi ortaya koyan kesim o zaman ki muhakeme-i akliyede noksan fakat dinde hassas olup olayları iyiden iyiye değerlendiremeyen Müslümanlardır. Zira Bediüzzaman Hazretleri "Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal" derken de buna dair mesaj vermekteydi.

Ancak Müslümanlar devlet geleneğini ıslam'la özdeşleştirip, halifelik makamının da etkisiyle Saltanatı ıslam'a ait gibi görüyorlardı ve padişahın yetkilerinin bir şekilde meclise devredilmesine karşı çıkmaktaydılar. ıttihadcıların bir kısmının mason ve ayyaş olmasının da bunda etkisi vardı. Ayrıca gayr-ı müslim olan azınlıkların da yönetimde söz sahibi olacak olması Müslümanların aklına yatmıyordu.

Netice itibariyle sarıklarla, sakallarla, Atatürk ilke ve inkılaplarıyla veya Türkiye Cumhuriyet'iyle doğrudan ve direkt olarak alakası olmayan bir meseleyi tahkik ve müzakere etmeye çalışıyoruz. Bu girizgahtan sonra bu kısımdan ne anladığımı yazmam gerekirse;

Gazetelerin ve özellikle de Volkan Gazetesi'nin provakatif yayınları dini konularda hassas olan ancak meseleleri tahkik konusunda ehliyetsiz bulunan ve yeterli olmayan Müslüman kardeşlerimizi tahrik etti. 2. Meşrutiyetin ilanıyla siyasi partiler de üye toplamak maksadıyla propagandalarında tahrik edici unsurları kullandılar. ıttihadcıların yanlış ve ıslam'a uygun olmayan hürriyet tariflerini etrafa telkin ettiler bunun üzerine Volkan gazetesi gibi düşünen kişiler, bu tür insanların devlette söz sahibi olmalarının dinsizlik getireceğini halka telkin ederek halkı galeyana sürüklediler. ıslam'a iyilik yaptıklarını zanneden bilinçsiz Müslüman halk oyuna gelerek bir nevi anarşizm olan isyana kalktılar. Bir çok Müslüman katledildi. Ortalık karıştı. Fırsatçı ve kurnaz olan ama cahil ve bir o kadar da ehliyetsiz kişiler devletin başına getirildi. Ancak bundan sonraki olaylarda Allah yardım etti de ortalık duruldu. ınsanları fitneye sürükleyen o kötü ruhlar yuvalarına çekildi.

Gazete okur gibi okumayalım elbette ama meseleleri anlamak istediğimiz yöne de çekmeyelim lütfen abicim.

Muhabbetle..

20

31.05.2007, 14:36

Bismillahirrahmanirrahim


Allahim sana yalvariyoruz su Sünneti seniyye ve sarik ve islami olan bir amelinki o asirda onun muhafazasi icin ehl-i ilim iman veliler seyhler can vermisler neler cekmisler... Sünnete Fitne dedirtme Allahim diyenleri af ed dogruyu ac göster
Allaha siginiriz sünnetin o zamani bu zamanni degip üstadimizin risale i nurlarin ne anlattigini görmez gibi yazmaktan...

Ne diyelim o nasil batakliktirki icine giren yüzüne gözüne misk diye sürer
Sünnettemn baska yolmu var
Sünnetlerden saglam ismi var
Sünnetlerden saglam rehmermi var
herkes her meselesini yapamaz yasayamaz peki diyemezmi üstadimizin dedigi gibi
iki Sünneti yapamadim biri evlilik biri sakal insallah cektigimmiz iskenceler esaretler ve hizmeti kuraniyemiz kefaret olurda kurtluruz
diyemezmi
yapamamiyorsan
sev
taraf ol yapana yapmayi iste
yapamiyorsun diye itiraz etme
zira o sünnetleri hafife alana risalede neler denilir birde hsa sümme hasa onun tatbikini kabil görmemek ten allaha siginir ve bu hal eger varsa birilerinde Allah af edip islah ede bu hal yoktur mesele anlasilmiyordur kafalar karisiyiordur diye dusunerek ve
Küre i arzdaki bogusmalari takib edip merak ile bakanlar zarar görme ihtimali var
ya aklini kaybeder.. gibi hallerden Allaha siginir ve eger hateen düsen var ise onunda kurtulmasini Allahtan isteriz...
son sözümüz
hasbunallahuveniamelvekil...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir