Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

22.03.2007, 21:50

Said Nursi´nin şeyhi kim?

Bediüzzamanin kendi seyhi var diyorlar.

bu dogrumu?

varsa kim hangi zat?
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

2

22.03.2007, 21:53

Re: Said Nursinin seyhi kim?

Alıntı sahibi ""seher""

Bediüzzamanin kendi seyhi var diyorlar.

bu dogrumu?

varsa kim hangi zat?


Hazreti Kuran Azimussan
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

3

22.03.2007, 21:54

:?:
yani biraz aciklasaniza su konuyu
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

4

22.03.2007, 22:05

Üçüncü Nokta

Bundan otuz sene evvel, Eski Said'in gafil kafasına müthiş tokatlar indi, -1- Ölüm kesin bir gerçektir. kaziyesini düşündü. Kendini bataklık çamurunda gördü. Medet istedi, bir yol aradı, bir hâlâskâr taharri etti. Gördü ki, yollar muhtelif; tereddütte kaldı. Gavs-ı Âzam olan şeyh-i Geylânî Radıyallahu Anhın Fütuhu'l-Gayb namındaki kitabıyla tefe'ül etti. Tefe'ülde şu çıktı:

-2- Sen dârü'l-hikmettesin; önce, kalbini tedavi edecek bir tabip ara.

Aciptir ki, o vakit ben Dârü'l-Hikmeti'l-ıslâmiye âzâsı idim. Güya ehl-i ıslâmın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim. Halbuki en ziyade hasta bendim. Hasta evvelâ kendine bakmalı; sonra hastalara bakabilir.

ışte, Hazret-i şeyh bana der ki: "Sen kendin hastasın. Kendine bir tabip ara."

Ben dedim: "Sen tabibim ol." Tuttum, kendimi ona muhatap addederek, o kitabı bana hitap ediyor gibi okudum. Fakat kitabı çok şiddetliydi. Gururumu dehşetli kırıyordu. Nefsimde şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı. Dayanamadım, yarısına kadar kendimi ona muhatap ederek okudum; bitirmeye tahammülüm kalmadı. O kitabı dolaba koydum.

Fakat sonra, ameliyat-ı şifakârâneden gelen acılar gitti, lezzet geldi. O birinci üstadımın kitabını tamam okudum ve çok istifade ettim. Ve onun virdini ve münâcâtını dinledim, çok istifaza ettim.

Sonra ımam-ı Rabbânî'nin Mektubat kitabını gördüm, elime aldım. Hâlis bir tefe'ül ederek açtım. Acaiptendir ki, bütün Mektubat'ında yalnız iki yerde "Bediüzzaman" lâfzı var. O iki mektup bana birden açıldı. Pederimin ismi Mirza olduğundan, o mektupların başında "Mirza Bediüzzaman'a Mektup" diye yazılı olarak gördüm. "Fesübhânallah," dedim. "Bu bana hitap ediyor." O zaman Eski Said'in bir lâkabı Bediüzzaman idi. Halbuki Hicretin üç yüz senesinde, Bediüzzaman-ı Hemedânî'den başka o lâkapla iştihar etmiş zatları bilmiyordum. Halbuki ımamın zamanında dahi öyle bir adam vardı ki, ona o iki mektubu yazmış. O zâtın hali benim halime benziyormuş ki, o iki mektubu kendi derdime devâ buldum.

Yalnız ımam, o mektuplarında tavsiye ettiği gibi, çok mektuplarında musırrâne şunu tavsiye ediyor: "Tevhid-i kıble et." Yani, "Birini üstad tut, arkasından git. Başkasıyla meşgul olma."

şu en mühim tavsiyesi, benim istidadıma ve ahvâl-i ruhiyeme muvafık gelmedi. Ne kadar düşündüm: Bunun arkasından mı, yoksa ötekinin mi, yoksa daha ötekinin mi arkasından gideyim? Tahayyürde kaldım. Herbirinde ayrı ayrı cazibedar hâsiyetler var; biriyle iktifâ edemiyordum.

O tahayyürde iken, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle kalbime geldi ki: Bu muhtelif turukların başı ve bu cetvellerin menbaı ve şu seyyarelerin güneşi Kur'ân-ı Hakîmdir. Hakikî tevhid-i kıble bunda olur. Öyleyse, en Âlâ mürşid de ve en mukaddes üstad da odur.

Ona yapıştım. Nâkıs ve perişan istidadım elbette lâyıkıyla o mürşid-i hakikînin âb-ı hayat hükmündeki feyzini massedip alamıyor. Fakat ehl-i kalb ve sahib-i hâlin derecâtına göre, o feyzi, o âb-ı hayatı, yine onun feyziyle gösterebiliriz. Demek, Kur'ân'dan gelen o Sözler ve o nurlar, yalnız aklî mesâil-i ilmiye değil, belki kalbî, ruhî, hâlî mesâil-i imaniyedir. Ve pek yüksek ve kıymettar maarif-i ılâhiye hükmündedirler.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

5

23.03.2007, 08:41

24.lemada üstad diyorki 80 bin zattan ders aldığım halde,en tesirli dersimi annemden aldım ...
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

6

23.03.2007, 09:09

:!:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

7

24.03.2007, 15:08

Alıntı sahibi ""seher""

:!:


Said Nursi Hazretlerinin bu konuda yazdıklarını arkadaşlar sağolsunlar buraya yazmışlar. Okumuşsanız bu ünleme anlam veremedim.

Kuran ve Sünnet ışığında yaşamış bir ıslam aliminin şeyhi kim diye sormaya gerek yok. Risale-i Nur un meşrep ve mesleğinde mürşid sadece Kuran'dır. Hal böyleyken bu yola hayatını adamış ve bu uğurda ölmüş birinin başka şeyhinin olabileceğini düşünmek dahi cahilliktir...

8

24.03.2007, 15:19

hulusi5 abinin söyledigi cok anlamli bir söz oldugu icin ünlem isareti koymustum.
Nurcular hakkinda söylenen bir ton sözlerden bazilarini burda abi ablalara danismak aklimdaki soru isaretini kaldirmayi arzulamak cahillik oluyorsa evet cahilim...
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

9

24.03.2007, 15:24

Alıntı sahibi ""seher""

hulusi5 abinin söyledigi cok anlamli bir söz oldugu icin ünlem isareti koymustum.
Nurcular hakkinda söylenen bir ton sözlerden bazilarini burda abi ablalara danismak aklimdaki soru isaretini kaldirmayi arzulamak cahillik oluyorsa evet cahilim...


Seher kardeşim, hakkınızı helal edin. ınanın ben sizden daha da cahilim. Ama biraz düşününce zaman tarikat değil cemaat zamanıdır diyen birinin şeyhinin olamayacağını anlamak için çok da bilgili olmaya gerek yok sanırım...

Özür dilerim sizi kırdıysam...

10

24.03.2007, 15:30

"Zaman tarikat degil cemaat zamanidir"

kardes ben yeniyim. Üstadin bu sözünü de ilk defa senden duyuyorum.


Vesselam
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

12

24.03.2007, 15:58

sagolasin!
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

13

24.03.2007, 16:00

Amin cümlemizden...

14

25.03.2007, 02:29

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

24.lemada üstad diyorki 80 bin zattan ders aldığım halde,en tesirli dersimi annemden aldım ...


Bu noktayı neden kaçırdınız.

Üstad burda ne demek istedi acaba, düşünmediniz mi ?



15

25.03.2007, 02:37

Üstad veli bir zattı. Hz. Abdülkadir-i Geylani ve Hz. Ali başta olmak üzere gelmiş geçmiş evliya ve müceddidlerle birlikte ıslam alimlerinin bıraktığı eserlerle yaşayan alimlerden ders almıştır. Ama bir şeyhten ders almak, o şeyhin şeyhliğini kabul edip rabıtası altına girmek demek değildir. Merak edenler Osmanlı'daki medrese kurumları üzerine araştırma yapabilir...

16

25.03.2007, 10:52

Bana kalırsa Üstad Hazretlerinin 5 tane şeyhi vardı.

Birincisi, ahlakta Peygamber Efendimiz
ıkincisi, doğrulukta Hz. Ebubekir
Üçüncüsü, adalettte Hz. Ömer
Dördüncüsü, edepte Hz. Osman
Beşincisi ise ilimde Hz. Ali

bunlar insanın şeyhi olurda kim kutbu azam olmaz ?*
Oturup Mehdiyi beklemek Mümine yakışmaz, mümin en azından bir konuda dahi olsa mehdi olabilmelidir. O da Allah'a halis kul olmak...

17

26.03.2007, 06:57

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Üstad veli bir zattı. Hz. Abdülkadir-i Geylani ve Hz. Ali başta olmak üzere gelmiş geçmiş evliya ve müceddidlerle birlikte ıslam alimlerinin bıraktığı eserlerle yaşayan alimlerden ders almıştır. Ama bir şeyhten ders almak, o şeyhin şeyhliğini kabul edip rabıtası altına girmek demek değildir. Merak edenler Osmanlı'daki medrese kurumları üzerine araştırma yapabilir...


Anlayamadigim bir konu var.
bazi seyhlerin dahi kendi seyhi oldugunu onlarin rabitasi altina girdigini biliyoruz.
yani seyhlerin veya müceddidlerin kendi seyhleri olamaz mi?

bide üstadin en tesirli dersi annemden aldim sözünü acarmisiniz?
ne gibi bi ders?
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

18

26.03.2007, 08:10

Alıntı

Üstadin bir şeyh i olmuşmudur?

Değerli Kardeşimiz;

Bediüzzaman Hazretleri çocukluğunda ders alırken bazı şeyhlerden de ders aldığını söyler. Ancak bu tarikat dersi olmaktan çok ilim, yani eski medreselerde öğretilen arapça ilmi kasdedilmektedir.

Tarikat, ıslamın yaşanma tarzlarından biridir. Yani, ıslam tarikatla da yaşanır, tarikatsız da... Bediüzzaman, günümüz şartlarında “ilim içinde hakikate bir yol bularak” yeni bir yol, yeni bir çığır açmıştır.

Kendisi doğrudan tarikatta olmamakla birlikte tarikatların zikirlerini okumuş, o yolların feyzinden istifade etmiştir. “Nur risalelerinin 12 tarikatın hülasası olduğunu” söyler.

Dolayısıyla, Bediüzzaman, tarikatın içinde olmamakla birlikte -haşa- ona karşı da değildir. 29. Mektup'ta yer alan “Telvihat-ı Tis’a” isimli eseri tarikatı artılarıyla ve eksileriyle ele alan harika değerlendirmelerle doludur. Böyle bir esere, tarikat mensuplarının da ihtiyacı vardır


Selam ve dua ile...

Editör
www.sorularlarisaleinur.com

19

27.03.2007, 07:32

Allah razi olsun..

tek kelime ile tarikatin tanimi yapilcak olsa ne derdiniz?
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

20

27.03.2007, 13:29

Alıntı sahibi ""nurciv""

Allah razi olsun..

tek kelime ile tarikatin tanimi yapilcak olsa ne derdiniz?


Dolaylılık

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir