Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

03.11.2006, 21:42

cüz-i ihtiyari neden nazari ve ilmi degildir?

Alıntı

Kader ve cüz-i ihtiyârî ıslâmiyetin ve imânın nihayet hududunu gösteren, halî ve vicdânî bir imânın cüz'lerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir.



http://www.risaleara.com/oku.asp?id=417


kader ve cüz i ihtiyari islamiyetin hududunu gösteren vicdani bir cüz müdür

neden nazari ve ilmi degillerdir

oysaki kaderi ilimlede anlayabiliriz mesela çekirdekdeki program bir

düzenden haber veriyor eğri bügrü hudutlar kaderin anlaşılmasına

yardımcı oluyorlar yukarıdaki vecizeyi nasıl anlamalıyız

şimdiden Allah sizlerden razı olsun

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

2

03.11.2006, 21:59

kader ve cüz-i ihtiyari meselesi yüzünden bir çok fırka dalelete gitmiş... mutezile ve cebriye gibi gruplar ortaya çıkmış... ama üstad çok güzel bir biçimde açıklamış...
o vecizeden sonki bölmü aktaralım...

Yani, mü'min, her şeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenâb-ı Hakka vere vere, tâ nihayette teklif ve mesuliyetten kurtulmamak için, cüz-i ihtiyârî önüne çıkıyor; ona "Mesul ve mükellefsin" der. Sonra, ondan sudûr eden iyilikler ve kemâlât ile mağrur olmamak için, kader karşısına geliyor; der: "Haddini bil, yapan sen değilsin."

Evet, kader, cüz-i ihtiyârî, ımân ve ıslâmiyetin nihayet merâtibinde; kader, nefsi gururdan; ve cüz-i ihtiyârî, adem-i mesuliyetten kurtarmak içindir ki, mesâil-i imâniyeye girmişler. Yoksa, mütemerrid nüfûs-u emmârenin işledikleri seyyiâtının mesuliyetinden kendilerini kurtarmak için kadere yapışmak ve onlara in'âm olunan mehâsinle iftihar etmek, gururlanmak, cüz-i ihtiyârîye istinat etmek, bütün bütün sırr-ı kadere ve hikmet-i cüz-i ihtiyâriyeye zıd bir harekete sebebiyet veren ilmî meseleler değildir.


burada neden imanın ve islamiyetin son hududu olduğunu açıklıyor üstad... yani insanın nihayette geleceği nokta kader ve cüz-i ihtiyari de bitiyor... mesela kul çok iyilik yaptığında karşına kader çıkıyor diyor fahr ve gururlanma diyor ''yapan sen değilsin''... veya bir kötülük yapacağında kaderimde variherşeyi yapan Allah benim suçum yok dememesi için cüz-i ihtiyari karşısına çıkıyor haddini bil diyor....

işte bu önemli noktalar yüzünden islamiyetin ve imanın esasları arasına girmiş...

amma ilmi ve nazari olmamasının nedeni cüz-i ihtiyarinin ilmi olarak açıklaması yok vicdanla hissediliyor... aynen ruh gibi... yani herkes yaptığı işte cüz-i ihtiyariyi hissediyor... bir işe karar vermede olsun ,en ufak bir işte olsun insan ihtiyarını kullanıyor... bundan anlaşılıyor ki cüz-i ihtiyari vardır... yani kul yaptıklarından sorumludur kader onu hapsetmemiştir...
burada cebriye ve mütezilenin yaptıkları yanlışlıklar ortaya çıkıyor... cebr kulu kaderine mahküm gibi gösteriyor halbuki insanın cüz-i ihtiyarisi var... mütezile de kulu -haşa- kendi amelini yaratmış gibi gösteriyor..halbuki insan cüz-i ihtiyarisiyle birşeyi yapmak ister Allah da o fiili yaratır...
dua ile...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

3

03.11.2006, 22:12

Alkan ünal abi elinize kolunuza saglık Allah razı olsun

4

04.11.2006, 16:20

alkan ünal kardeş güzel izah etmiş.Bende şunu ilave etmek isterim.
Burda ılim nevinden olmayan yani avamı ilgilendiren kader meselesi anlatılmaktadır. Yoksa, Kaderin bir meselesi var ki ; ilim nevindendir.
Maluma tabi tatkik isteyen ilmi olan kader meselesi için üstad şöyle demiş; Bu ıkinci Mebhas, en derin ve en müşkül bir sırr-ı kader meselesidir. Bütün ulemâ-i muhakkikînce en ehemmiyetli ve münâzaralı bir mesele-i akaidi kelâmiyedir; Risâle-i Nur tam halletmiş.
Hem demiş;
Kader, ilim nevindendir. ılim, mâlûma tâbidir. Yani, nasıl olacak, öyle taallûk ediyor. Yoksa, mâlûm, ilme tâbi değil. Yani, ilim desâtiri, mâlûmu, haricî vücud noktasında idare etmek için esas değil. Çünkü, mâlûmun zâtı ve vücud-u haricîsi, irâdeye bakar ve kudrete istinat eder.

Yani Kader ve cüz-i ihtiyari ıslamiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, halle ilgili ve vicdani bir imanın cüz'lerindendir.Yoksa ilmi ve teorik değillerdir, dendiğinde kıyas ile sonuç çıkar. Yani hal ve vicdan ile ilgil meseleler bir desatir bir prensip altına alınamazki bir ilime konu olsun. Dolayısı ile nasıl olacak diye bilinmemesinden kurallar içine dahil edilemez. Hem sadece senin malumuna dahil bir şey ilim olamaz. Hal ve vicdan senin malumuna tabidir.ılime dahil olması için harici vucudu iradene kalmamalıdır.

Ben böyle anlamıştım. Kimseye soramamıştım. Hem düşüncemi eleştiriye de açmış oldum

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

04.11.2006, 17:26

cevat abide konuya başka yönden bakmamıza yardımcı olmuş sagolsun buda beni tatmin etti

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir