Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.09.2006, 07:48

şuur, kemal ve saire, ancak batından zahire süzülmüşmüdür

Alıntı

zahirde görünen hayat, şuur, kemal ve saire, ancak batından zahire süzülen zayıf bir tereşşuhtur. Yoksa batın camid, meyyit olup da ilim ve hayatı dışarıya vermiş olduğuna zehaba ihtimal yoktur.



yukarıdaki kelimeleri anlayamadım anlamama yardımcı

olurmusunuz

2

20.09.2006, 07:49

devamında da şöyle deniyor



Evet, karnın (miden) evinden, cildin gömleğinden ve kuvve-i hafızan senin kitabından, nakış ve intizamca daha yüksek ve daha gariptir. Binaenaleyh, alem-i meleküt alem-i şehadetten, alem-i gayb dünya ve ahiretten daha ali ve daha yüksektir. Maalesef, nefs-i emmare, heva-i nefisle baktığı için, zahiri, hayatlı, ünsiyetli bir perde gibi meyyit ve zulmetli ve vahşetli zannettiği batın üstüne serilmiş olduğunu görüyor.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

3

11.11.2006, 01:00

bu soru cevaplanmadan kalmış biraz araştıralım inş...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

4

12.11.2006, 13:01

Ne acayip cümle ya beklyorum alkan bey.

5

13.11.2006, 13:39

Birinci sır: Vücub ve tecerrüdün hadsiz kolaylığa ve nihayetsiz suhulete sebebiyet vermeleri, gayet derin bir sırdır. Onu bir temsil ile fehme takrib edeceğiz. şöyle ki:
Vücut mertebeleri muhteliftir. Ve vücut âlemleri ayrı ayrıdır. Ayrı ayrı oldukları için, vücutta rüsuhu bulunan bir tabaka-i vücudun bir zerresi, o tabakadan daha hafif bir tabaka-i vücudun bir dağı kadardır ve o dağı istiab eder.


20 Mektubta "şu kâinatta, şu görünen ef'âl ile tasarruf eden Zât-ı Kadîrin kudretine nispeten Cennetin icadı bir bahar kadar kolay olmasını açıklayan üç sırdan birincisi olan "Sânideki vücub ile tecerrüd" nüktesini anlayamıyorum. Ayrıca yazıda geçen "vücutta rüsuhu bulunan bir tabaka-i vücudun bir zerresi" cümlesinde geçen Rüsuh ne demek.
Baki Selam

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=944&a=rasih&k=2&p=24
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

6

13.11.2006, 13:48

devamında üstad örneklendiriyor...daha iyi anlamak adına koydum
Meselâ, âlem-i şehadetten olan kafadaki hardal kadar kuvve-i hafıza, âlem-i mânâdan bir kütüphane kadar vücudu içine alır. Ve âlem-i haricîden olan tırnak kadar bir âyine-i vücudun âlem-i misal tabakasından koca bir şehri içine alır. Ve o âlem-i haricîden olan o ayna ve o hafızanın şuurları ve kuvve-i icadiyeleri olsaydı, bir zerrecik vücud-u haricîleri kuvvetiyle, o vücud-u mânevîde ve misalîde hadsiz tasarrufat ve tahavvülât yapabilirlerdi. Demek, vücut rüsuh peydâ ettikçe, kuvvet ziyadeleşir; az bir şey, çok hükmüne geçer. Hususan vücut rüsuh-u tam kazandıktan sonra, maddeden mücerred ise, kayıt altına girmezse, o vakit cüz'î bir cilvesi, sair hafif tabakat-ı vücudun çok âlemlerini çevirebilir

soruya cevap olmayacak ama vucüdda rüsühu bulunan derken(rüsüh: ılim ve fennin derinliğine vukufiyet'' diye geçiyor lugatta) yukarıda örnekten yola çıkarak vucüdda görevi olan vucüdla alakadar olan deniyor diye anlıyorum...yani aklımız,hafızamız vucüdta rusuh sahibi; bir nevi kontrol memuru gibi olduğundan vücüdta rüsüh sahibi deniliyor olabilir-Allah-u alem bissevab---
dua ile...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

7

13.11.2006, 13:54

Ya doğru. Ben rüsüh'u sağlamlık olarak bakıyorum. Kelimelin manasını bilmek yetmiyormuş. Geldiği kökleride iyi bilmek lazımmış. Rüsüh'un bu manasını koyarak nükteyi tekrar okumak istiyorum inşaallah. Daha takılırsam yine kafanızı şişiririm.

Allah Razı olsun kardeşim.
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir