Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

12.08.2006, 22:03

Dünya Akademisyenleri Bediüzzaman´ın Haşir görüşünü ele aldı

Dünya Akademisyenleri Bediüzzaman’ın Haşir görüşünü ele aldı

Kaynak: www.bediuzzaman.net
ıstanbul ılim ve Kültür Vakfı tarafından organize edilen “Risale-i Nur’a Göre Haşir” başlıklı uluslararası müzakereli toplantı, 14 ilim adamının katılımıyla, 5–6 Ağustos 2006 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Suriye, Lübnan, Sudi Arabistan, Irak, Fas ve Tunus gibi ıslam ülkelerinin yanı sıra Fransa ve Hindistan gibi çok farklı ülkelerden gelen akademisyenler, iki gün boyunca Bediüzzaman Said Nursî’nin âhiret ve haşir inancıyla ilgili görüşlerini değerlendirdiler. Bu müzakerelere Türkiye’den ve dış ülkelerden katılan akademisyen ve araştırmacıların sağladıkları katılımlar, toplantıların ilmî seviyesini daha da artırdı. ıki günlük toplantının ardından, Nesil şirketler Grubu bünyesindeki Bekir Berk Toplantı Salonunda gerçekleştirilen tanışma toplantısı, gerek ilim adamları, gerekse 500’den fazla dinleyici açısından çok önemli ve değerli izlenimlerin yaşanmasını sağladı.
“Risale-i Nur’a Göre Haşir” başlıklı ilmî toplantılarda tebliğ sunan ilim adamlarından bir kısmının gerek toplantılar, gerekse kurdukları diyaloglarla bağlantılı gözlemleri şöyleydi:


Muhammed Cekîb (şuayb ed-Dükâlî Üniversitesi, El-Cedîde-Fas):
Burada katıldığım toplantılar ve yaptığım görüşmeler esnasında gördüğüm büyük ilgi ve misafirperverliği dile getirmekten acizim. Risale-i Nur’u ilk olarak altı sene önce tanıdım. Bu tanışmayla birlikte kendimi büyük bir ilim deryası önünde bulmuştum. Risaleleri tanımamdan itibaren bu eserlere olan bağlantım ve yakınlığım her geçen gün daha da arttı. Risalelerle birlikte, bu eserleri okuyan ve ıman hakikatlerini insanlara ulaştırma gayretinde olan Nur talebeleriyle olan irtibatım ve onlara olan saygım daha da ziyadeleşti. Çünkü Nur talebelerinin yüzünde, ahlakında, hal ve davranışlarında bu eserlerdeki iman ve Kur’an nuru hemen kendisini gösteriyor. Sizi Allah için seviyorum ve sizden bizim için hayır dualarda bulunmanızı rica ediyorum. Risale-i Nurlardan daha fazla feyiz almamız, onlardaki nurlardan en ileri seviyelerde ve olması gereken düzeylerde istifade edebilmemiz için dualarınızı bekliyorum.


Prof. Dr. Ammar Ceydel (Cezayir Üniversitesi ıslâmî ılimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Cezayir):
Risale-i Nur’u okuyan bir kişi, bu eserlerden istifade maksadıyla ona dört elle sarılması halinde, Türkiye’de de, diğer ıslam ülkelerinde de yaşasa dahi, hayatında çok ciddi seviyelerde bir inkılap gerçekleştirecektir. Kendi hayatında gerçekleşen bu önemli gelişmelerin dışa yansımasıyla da, her bir Nur talebesi ferdî ve içtimaiî açılardan örneklik teşkil edecek ve zaman içinde geniş çaplı değişmelere vesile olacaktır. Çünkü, Risale-i Nur’dan hakikat derslerini alan bir Nur talebesi, adeta yürüyen bir Risale-i Nur haline gelecektir. Dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun emniyet ve muhabbet üzere gelişmesinde, büyümesinde ve ilerlemesinde büyük katkı sağlayacak, bu yönde diğer toplum bireylerine örnek olacaktır.
ıki gün süren ve Risale-i Nur’da işlenen ahiret konusuyla ilgili değerlendirmelerin ele alındığı ilmî toplantılardaki tebliğleri dinleyince, Bediüzzaman’ın gerek ferdî hayatın, gerekse toplum hayatının ıslahını hedeflediğini gördüm. Buradan hareketle başta kendimiz olmak üzere diğer insanların bu eserleri daha tanımalarını, okumalarını ve hayatlarında yaşamalarını temenni ediyorum.

Dr. Burhan ıdris (Ümmü’l-Kura Üniversitesi-Mekke-i Mükerreme):
Türkiye’yi daha önceden yeteri kadar tanımıyordum. Bu vesileyle, hiç beklemediğim ve ummadığım yönleriyle tanıma fırsatı buldum. Gördüm ki, buradaki Müslümanlar, ıslama bağlılar ve ona hizmet için büyük gayret sarf ediyorlar.
Diğer yandan, Bediüzzaman ve eserleri olan Risale-i Nur’la tanışmam iki sene öncesine uzanıyor. Bu eserleri okudukça Allah’ı isim ve sıfatlarıyla daha fazla tanıma, imanımı daha fazla güçlendirme imkanı buldum. Anladım ki, gördüğümüz her bir varlık, her bir canlı beni Allah’ı tanımaya, ona yaklaşmaya vesile olacak birer ayettir. Buradan hareketle diyebilirim ki, Bediüzzaman’ın eserlerinden öğrendiğim en önemli nokta, o zamana kadar bilmediğim ve yerine getirmediğim tefekkür ibadetidir. Ayrıca bu tefekkür ibadeti sayesinde, bütün varlıkların da kendi özellikleriyle ibadet yaptıklarının şuuruna vardım. Böylece ubudiyet ve kulluk açısından kendimi tüm varlıklarla bağlantılı olduğumu gördüm. ışte bütün bunlar kendime ve bütün varlıklara tefekkür nazarıyla yaklaşmamın bir neticesiydi.


Seyyid Abdullah Fed’ak (Mekke-i Mükerreme)
Bu iki günlük program vesilesiyle Türkiye’ye geldim. Gördüm ki, Bediüzzaman Said Nursî, bu ülkeye ve topluma ılâhî bir lütuftur.
Türkiye’nin varisi olduğu Osmanlı beş yüz seneden fazla bütün âleme hükmetmişti. Bu dönemde, şu an bizim yaşadığımız beldeler sınırları dahilindeydi. Bu kadar uzun süre içinde bizi hep sevdiler. Biz de Türkleri sevdik. Çünkü bu kadar uzun süre boyunca hem Türklerle, hem de onların hakimiyeti altında bulunan diğer beldeler arasında kopmaz bağlar kurulmuştu. Bu bağlar sayesinde, Mekke-i Mükerreme’deki Seyyidlerle diğer beldeler arasındaki sıkı ve sağlam bağlar şimdiye kadar hiç kopmadı.
Günümüzde Türkler, her sene hac mevsiminde, Mekke’de toplanan hacılar arasında üçüncü sırada yer alıyor. Buna ilave olarak, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de bulunan Nur dersanelerinde iman ve Kur’an hakikatlerinin anlatıldığı dersler yapılıyor. Bundan dolayıdır ki, Said Nursî’nin Kur’an’dan yansıttığı Nurlar buralara kadar ulaşıyor ve ulaşmaya devam ediyor. Burada olduğu gibi, dünyanın pek çok köşesinde Bediüzzaman Said Nursî eserleriyle, mesajlarıyla, talebeleriyle, dershaneleriyle aramızda ve içimizde yaşıyor.


Muhammed Zeki Muhammed Hıdır (Ürdün Üniversitesi)
Ben Said Nursî’yi ve eserlerini otuz senedir tanımaktayım. ıhsan Kasım Salihî tarafından Risale-i Nur eserlerinin Arapçaya tercüme edilmeye başlanması sayesinde, yirmi beş senedir okumaktayım. Ancak bundan on sene kadar önce tüm Risalelerin Arapçaya tercümesinin tamamlanmasıyla birlikte, tamamını birden okuma ve tanıma imkanı buldum. Ayrıca, özellikle Türkiye’de ve çeşitli ülkelerde düzenlenen uluslar arası çaptaki sempozyumlara ve ilmî toplantılara katıldım. Her toplantı sayesinde Risale-i Nur’u daha fazla tanıma ve bilgi edinme imkanı buldum.
Benden bu Said Nursî’nin ahiret ve haşir görüşüyle ilgili bir tebliğ hazırlamam yönünde bir talep gelince, “Dâr” (âlem) başlıklı başlıklı bir tebliğ hazırlamaya karar verdim.
Hazırlık sırasında şekilde ahiretle ilgili konuların Kur’an-ı Kerim’in niçin üçte birini teşkil ettiğini düşündüm. Pek çok âyette, Peygamberlerin ahiret inancıyla ilgili ümmetlerine tebliğde bulunmalarının vurgulanması üzerinde düşündüm. Âyetlerin yanı sıra, Hz. Muhammed’in (a.s.m.) aynı konuda ifade buyurdukları hadis-i şerifleri gözümün önüne koydum. Ardından kendi kendime Risale-i Nur’da haşir ve ahiret konusunun neden bu kadar çok vurgulandığını sordum. Risale-i Nur’da sürekli olarak ahiret ve haşrin vurgulanmasının özellikle Nur talebelerinin üzerinde meydana getirdiği tesirler üzerinde durdum.

Edib ıbrahim Debbağ (Arap Edebiyatı Uzmanı-Irak)
ıslam ölmedi ve ölmeyecek. ıman ölmedi, ölmeyecek. Hidayet nuru ölmedi, ölmeyecek. Ey mü’minler! ışte bu gördüğünüz o nurdur. Gelin bu nurdan doyasıya feyizlenin. Ondan, nurun nasıl yolunuzu aydınlatacağını, varlıkların ardında gizli hakikatlerine nasıl ulaşacağınızı öğrenin. Ey hakikatlere susamış olanlar! ıman kaynaklarından kana kana için.
Said Nursî ortaya koyduğu eserleriyle ölmedi ve ölmeyecek de. Siz onun riskalelerini omuzlarınıza yükleyen kişiler olarak onun evlatları ve torunlarısınız. Çünkü siz, bu risalelerdeki hakikatleri dünyanın her bir köşesine ulaştırabilmek için çabalıyorsunuz. Çünkü siz onun değerini hakkıyla biliyorsunuz.





NURLU HABERLER BU ADRESTE:
www.bediuzzaman.net

2

17.08.2006, 16:16

paylaşım için teşekkürler Allah razı olsun

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

3

20.08.2006, 18:36

insanlığın dönüp dolasıp gelecegi noıkta risale-i nur olduğuna göre artık böyle dünya genelinde risale-i nureların inkişaf etmesinin sesleri duylması normal.

allah razı olsun

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir