Ali FERşADOğLU
Riyazet ve nefis terbiyesi
Riyâzet; maddî, nefsî arzularını meşrû dairede karşılamak, en asgarî seviyeye, geri plana itmek; rûhî, mânevî, ulvî, yüce duyguları önplana almak, nefsi terbiye etmek, perhiz ve mânevî idman yapmaktır. Bunu şöyle açabiliriz: Hareket ile formu korumak, moral gücünü yüksek tutmak; az yemek/içmek; rejim; düzenli ve ölçülü uyumak; zamanı israf etmeden tefekkür ile değerlendirmek...
Bir hadîste, “Kişi yeme içmeyi azalttığında içine nur, ışık, mânâ dolar”1 denmesinin sırrı budur. Zaten tasavvuf terbiyesinde, bu psiko-fizyolojik ve psişik kazanımlar; kıllet-i taam, kıllet-i menam, kıllet-i kelâm (az yemek, az uyumak, az konuşmak) şeklinde formüle edilmiştir.
Bunun yanında katıksız, hâlis sevinç, mutluluk ve huzûrun helâl dairede, yâni, kuvve-i şeheviyenin tatmin edilmesinde yattığı; gayr-i meşru zevk ve lezzetlerin bizatihi mutsuzluk, huzursuzluk ve zehirli bal olduğu akıl, kalb ve hisler ikna edilerek anlatılır.
Aynı zamanda nefsî/olumsuz duyguları müsbete kanalize eder. Gayr-i meşrû lezzetlerin ve günahların verdiği zevkten kat kat elemleri beraberinde getirdiklerini izah ve ispat ederek o bataklıklara düşmekten alıkor.
Emmâre denen serkeş nefsimizden kurtulup, terbiye etmenin, rûhu ve duygularımızı tekâmül ettirmenin, geliştirmenin yollarından birisi de dengeli ve ömürboyu riyâzet/perhiz/rejim ve spor yapmak; başta yeme içme olmak üzere dengeli bir hayat yaşamak; aşırılıklardan kaçınmaktır.
Böylece, Bediüzzaman’ın tesbitiyle; akıl midemize, rûh cesedimize, kalb nefsimize hâkim olur; Sünnet-i Seniyye dâiresinde kalıp israftan sakınır; az yemekle iktifa eder; enerjimizi ulvî hakikatlere, tefekküre, ilme, zikre, tesbihe, virde ayırıp mânevî seyahat ve gözlemde mesâfeler kat’etmenin yollarını gösterir.
Hareket, çalışmak sporun/riyâzetin diğer cephesini oluşturur. Nefsi harekete getirmek, rûh/duygu ve bedenimizi çalıştırmak bu noktada da önem arzeder. Çünkü; heyecanlı ve hareketli bir fıtratta yaratılan insanın rahatı, huzuru; çalışma, gayret, emek sarf etmektedir. Hareketsizlik, tembellik ise sıkıntı ve üzüntü kaynağıdır.2 Bu da insanın hem moral, hem de beden açısından çökmesi demektir.
Dipnotlar:
1-Camiü’s-Sağîr, Hadîs No., 469; 2-Münâzârât, s. 139
30.03.2005
E-Posta: afersadoglu@ttnet.net.tr
Kaynak