Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

25.03.2006, 17:32

Risale-i Nur Kur'an'ın malıdır

Risale-i Nur Kur'an'ın malıdır
Hem bunu katiyen îlân ediyorum ki; Risâle-i Nur, Kur’ân’ın malıdır. Benim ne haddim var ki, sahip olayım; tâ ki kusurlarım ona sirâyet etsin. Belki o Nurun kusurlu bir hâdimi ve o elmas mücevherât dükkânının bir dellâlıyım. Benim karma karışık vaziyetim ona sirâyet edemez, ona dokunamaz. Zâten Risâle-i Nur’un bize verdiği ders de; hakîkat-i ihlâs ve terk-i enâniyet ve dâimâ kendini kusurlu bilmek ve hodfüruşluk etmemektir. Kendimizi değil, Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevîsini ehl-i îmâna gösteriyoruz. Bizler, kusurumuzu görene ve bize bildirene-fakat hakîkat olmak şartıyla-minnettar oluyoruz, "Allah râzı olsun" deriz. Boynumuzda bir akrep bulunsa, ısırmadan atılsa, nasıl memnuz oluruz; kusurumuzu-fakat garaz ve inat olmamak şartıyla ve bid’ alara ve dalâlete yardım etmemek kaydı ile-kabul edip minnettar oluyoruz. (T.H. sahife: 416)

Beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan menetmek ile beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i mâneviyelerini kırmak ve benden ve Risâle-i Nur’dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garip, kimsesiz bir bîçareye, binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerden maddî bir hastalık nevinden insanlar ile temas ve ihtilâttan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halklan ürkütmek ki, en ziyâde merbût görülen bâzı dostlan bana selâm vermemek, hattâ bâzı namazı da terk etmek derecesinde ürkütmekle kuvve-i mâneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyârım haricinde bütün o mânilere karşı Risâle-i Nur şâkirtlerinin kuvve-i mâneviyelerinin takviyesine medâr ikramât-ı Ilâhiyeyi beyân ederek Risâle-i Nur etrafında mânevî bir tahşidât yaptırmak ve Risâle-i Nur kendi kendine, tek başıyla, başkalarına muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksa, hâşâ, kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek, hodfüruşluk etmek ise, Risâle-i Nur’un ehemmiyetli bir esâsı olan ihlâs sırrını bozmaktır. Inşaallah, Risâle-i Nur kendi kendini hem müdâfaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de mânen müdâfaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesîle olacaktır. (T.H. sahife: 417)

Azîz, sıddîk kardeşlerim,
Maddî ve mânevî bir suâl münâsebetiyle hatıra gelen bir cevaptır.
Deniliyor ki: "Neden Nur şâkirtlerinin kuvvetli hüsn-ü zanlan ve katî kanaatleri, senin şahsın hakkında Nurlara daha ziyâde şevklerine medâr olan bir makamı ve kemâlâtı şahsına kabul etmiyorsun? Yalnız Risâle-i Nur’a verip, kendini çok kusurlu bir hâdim gösteriyorsun?"
Elcevap: Hadsiz hamd ve şükür olsun ki; Risâle-i Nur’un öyle kuvvetli ve sarsılmaz istinad noktaları ve öyle parlak ve keskin hüccetleri var ki, benim şahsımda zannedilen meziyete, istidada ihtiyacı yoktur. Başka eserler gibi, müellifin kabiliyetine bakıp, makbuliyeti ve kuvveti ondan almıyor; işte meydanda. Yirmi senedir katî hüccetlerine dayanıp, şahsımın maddî ve mânevî düşmanlarını teslime mecbur ediyor. Eğer şahsiyetim ona ehemmiyetli bir nokta-i istinad olsaydı, dinsiz düşmanlarım ve insafsız muârızlarım kusurlu şahsımı çürütmekle, Nurlara büyük darbe vurabilirdiler. Halbuki, o düşmanlar, dîvâneliklerinden, yine her nevî desîselerle beni çürütmeye ve hakkımda teveccüh-ü âmmeyi kırmaya çalıştıkları halde, Nurların fütuhâtına ve kıymetine zarar veremiyorlar. Yalnız bâzı zaif ve yeni müştakları bulandırsa da vazgeçiremiyorlar. (T.H. sahife: 442-443)

................................................

Risâle-i Nur sâir telifât gibi, ulûm. ve fünûndan ve başka kitaplardan alınmamış. Kur’ân’dan başka me’hazı yok, Kur’ân’dan başka üstâdı yok, Kür’ân’dan başka mercîi yoktur. Telif olduğu vakit hiçbir kitap müellifın yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur’ân’ın feyzinden mülhemdir ve semâ-i Kur’ânîden ve âyâtının nücûmundan, yıldızlarından iniyor, nüzûl ediyor.
Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, s. 79.

Risâle-i Nur, Kur’ân’ın Î’câzını gösteren bir tefsirdir
Eski Harb-ı Umûmiden evvel ve evâilinde, bir vâkıâ-ı sâdıkada görüyorum ki, Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilak etti. Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum vâlidem yanımdadır.
Dedim: "Ana korkma; Cenâb-i Hakkın emridir. O Râhim’dir ve Hâkim’dir."
Birden, o halette iken baktım ki, mühim bir zât bana âmirâne diyor ki: "Î’câz-ı Kur’ân’ı beyan et."
Uyandım, anladım ki bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılâptan sonra, Kur’an etrafındaki surlar kırılacak.Doğrudan doğruya Kur’an
kendi kendini müdâfaa edecek.Ve Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda
izhârına, haddimin fevkınde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Barla Lâhikası, s.9.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

2

26.03.2006, 08:41

Risale-i NurTalebeleri RNK dairesi haricinde nur aramamali ve aramaz.Eger ararsa RNK penceresinden isik veren manevi gunese bedel bir lamba bulur belki gunesi kaybeder
28.lema

3

08.05.2006, 21:02

Allah Hayy'dır.Hayy'ın en mühim meyvesi de Allahın binbir isminin tecelligahı kainattır.Kainatın en mühim meyvesi Semavatla eş tutulmuş Arz'dır.Arzın halifesi ısm-i Azam'ın tecelligahı ınsandır.ınsan;kainatın en mühim,en nazlı,en munis,en antika,en sevgili,en harika olmakla beraber;en aciz,en zayıf,en muhtaç; hayattar misafiridir.Madem insan bu kadar mühimdir,hem de cahildir ve madem ona bir mübareze ve nizam kapısı açılmıştır;o zaman mübarezeyi kazanacağı,ona nizamı öğretecek Sahib-i Hakiki'sinini emir ve yasaklarını bildirecek, Rabbü'l Alemin'in hikmet ve gayesini anlatacak Malik-i Hakikisini tanıttıracak bir rehber ister.O rehber Kur'an'dır.Kur'an ise;manasını insanlara öğretecek,tanıttıracak,bildirecek, ve en önce kendisi onunla amel edecek,terbiye olacak bir Yaver-i Ekrem ister.
Madem kainatın en mühim meyvesi halife-i arz olan insandır.ınsanlığa tahkiki imanı öğreten saadet-i ebediyenin muhbiri ve müjdecisi,sınırsız Rahmet'in keşşafı ve miftahı ve ilancısı O Zat (s.a.v)'dir.O zaman diyebiliriz ki, insanlığın medar-ı iftiharı,kainatın bir gaye-i hilkatidir.
Madem Rasul-i Ekrem(asm) Hayatın en mühim meyvesidir.Tüm zamanların Seyyididir .Akıl bunu böyle kabul etmek iktiza eder. Ondan sonra gelen,onun öğrettikleriyle talim edip talim ettiren, onun yüksek karakterinin ve ali seciyesinin, Sünnetinin, en yüce meyvesi bir zatın var olması iktiza eder.Madem Rasul-i Ekrem(asm)'in en birici görevi imandı.O Zat(asm)'nin varis-i azamıda en birinci görevi iman olacaktır ve olmuştur.O varis-i azamında eserleri Malik-i Hakiki'yi tanıttrıran Kur'an rehberinin en büyük ve en doğru talimgahı olması icab eder.
ışte O Zat Said Nursi'dir.Eserleride Risale-i Nurlar'dır.Bak; Bediüzzaman namlı o zata,şeksiz insafı olan görür ki hayatını Kur'an' a ve O Zat(asm)'ın
yoluna vakfetmiş.Ameli Peygamberimizin ameline uygun.Mesleği Sahabe ile aynı.Ziakıl bilir ki;bir damla su kaynağını hatırlatır,yada bilir ki ;odanı aydınlatmanın en iyi yolu güneşi eve devet etmektir,kameri değil.Risale-i Nur, Kur'an'dan damlamış, Peygamberimizden ders almış, bir hidayet rehberi; bir Zülkarneyn'dir.Değdiği yerde ab-ı hayat fışkırtan Asa-ı Musa'dır
vesselam

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

4

15.06.2006, 08:17

Allah razı olsun. Zâten Risâle-i Nur’un bize verdiği ders de; hakîkat-i ihlâs ve terk-i enâniyet ve dâimâ kendini kusurlu bilmek ve hodfüruşluk etmemektir.

5

15.06.2006, 10:08

Değerli Cevat Abim

Kainatın yaratılış gayesini ve insanın gayesini silsile yoluyla o kadar güzel anlamışsın ki okurken çok feyizli oldu.Maşallah Allah razı olsun.

buna binaen bizlerin de vazifesi o nurlara karşı layık olabilmek,onun tecellilerinden kalbimize,aklımıza,ruhumuza nurlar serpmektir.Risalelere liyakat kesbetmeliyiz.ve onun nurunu kalbimize yerleştirmeliyiz.bu da azami risalelerle meşguliyet ister.

6

15.06.2006, 10:21

Kur'andan ve hadisten sonra en mühim hüccet-i imaniye, Risale-i Nur'dur. G. Münteşir

Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan; bu zamanın mühim, hakikatlı bir âlimi olabilir. Lem'alar


Ben bir hizmetkârım, çekirdek gibi çürüdüm gittim. Risale-i Nur ise, Kur'an-ı Hakîm'in tefsiridir, manasıdır. Emirdag L.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir