Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

17.03.2006, 16:18

ya said nursiye inanacağız, ya hadis inkar edeceğiz

üstad hz.lerinin mesih ve mehdi mevzuusuyla alakalı şahsı manevi vurgusu ve tevili kimi çevrelerce kabul görmemekte,itiraza uğramaktadır....

oysaki bu insanlar bir hakikatın farkında değiller....

kütübü sitte hadislerini okuduğumda gördüm ki....

ya üstadın teviline uyacaklar veya hadislerin bir kısmını bir kısmına tercih edecekler....

yani bir kısım hadisi inkar etmek durumunda kalacaklar....

çünki hadislerde....

hem mehdi ali beyttendir deniyor....

hem mehdi ve müceddid mesih(a.s)dır deniyor...

hemde müceddid her asırda bir gelir deniliyor.....

üstad yaptığı tevillerle 400 dolayında hadisin bulunduğu ve zahiren 4 çelişki varmış gibi görünen mehdi-mesih meselesini muhteşem bir şekilde formule ediyor ve bütün hadisleri hak olduğunu ortaya koyuyor.....

bunuda şahsı manevi vurgusuyla ortaya koyuyor....

şöyle bir tablo ortaya çıkıyor....

mehdi ve mesihin şahsı manevi olarak birleşeceğini yani mehdi cemaatinin mesih cemaatine(müslüman isevilere)önderlik etmesi suretiyle birleşeceklerini dolayısıyla bir olduklarını....

böylece mehdinin ali-beytten olmasınada engel olmadığını....

aynı zamanda

hadislerde buyrulduğu üzere deccal çıkmadan 30 yalancı deccal çıkacağı hakikatine binaen...

her asırda gelen müceddidlerin,asfiyanın birer öncü mehdi hükmünde olduğunu,ahirzamanda mesihin şahsı manevisinin yapacağı mücadeleyi ve müceddidlik misyonunuda böylece ifa ettiklerini....

söyleyerek 400 hadisin tamamın hak olduğunu ortaya koyuyor....

........................................................................
üstelik mesihin inmesinin şahsı maneviden ibaret olduğunu,ancak allah dilerse bedenende gelebileceğini ancak bu durumda kendisini gizleyeceğini ifade ederek....

ayetlerce ve hadislerce sabit...

hz.peygamber muhammed mustafanın(a.s)son nebi olduğu hakikati....

hz.isa peygamberin(a.s) bir nebi olduğu hakikatı....

kurana dönemsellik biçilemeyeceği hakikati....

hz.isanın allahın giydirdiği nebi gömleğini çıkartamayacağı hakikati....

allahın kendi zamanlar üstü beyanına mukabil hz.isanın her zaman peygamber olduğu,ancak şahsının değil şahsı manevisinin müceddid olacağı hakikatlerine uygun bir tevil yapmışdır....

üstadın yaptığı teviller dışındaki teviller bazı hakikatlerin göz ardı edildiği izlenimini vermektedir....

vesselam...

2

17.03.2006, 16:22

ayrıca kimi hadislerde müziğin haram olduğu anlatılırken,kimisindede müziğin helal ve resulullah tarafından dinlenildiği haber verilmiş....

üstad ruhani müziklerin helal ve güzel,şehvet içeren müziklerin haram,bunun dışında kalan müziklerin kişinin iradesine göre dinlenebileceğini söyleyerek zahiren çelişki varmış gibi görünen hadislerin hepsinin hak olduğunu ortaya koymuşdur.....

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

3

19.03.2006, 22:06

Malesef öyle cevreler varki Said Nursi´nin alim oldugunu bile inkar ediyorlar..

Ve o kendisine Mehdi demiyor, öyleyse Mehdi degildir diyorlar..

Halbuki Bediüzzaman Mehdiyi tarif ederken kendini tarif ediyor ama bu ben degilim diyor..

Böyle yalan olurmu?..

En son Müceddid Bagdadi hazretleri "En son Müceddid benim benden sonra Mehdi gelecek" buyuruyor..

ezcümle: Ya Bediüzzaman herhangi bir hoca
Ya da Mehdi-i Azam

Baska secenek gören beni haberdar etsin lütfen!!!
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

4

20.03.2006, 13:15

üstadın mehdiliğini bilmem ama mehdi,mesih konusuyla alakalı üstadın tevillerine uymayanlar ya hadislerin tamamından haberdar değiller veya hadislerin bir kısmını diğer kısmına tercih ediyorlar....

konu ile alakalı tüm hadisleri okuyup üstene üstadın tevillerini okuduğunuzda kaçarı yok ya şahsı maneviye inacaksınız veya isterseniz alleme-i cihan olun haddinizi aşıp bir kısım hadisleri inkar etmek veya görmezlikten gelme çukuruna düşeceksiniz.....

keza musiki konusuda böyle....

5

20.03.2006, 17:41

mehdi ve süfyan meselesi

5. şuâ'yı ve sonrasını okursanız. Mehdi ve Deccal'ın yani ıslâm Deccalı Süfyanı tanımış olursunuz. Süfyan geldiğine göre Mehdide gelmiştir. fakat her ikisininde şahsı manevileri devam etmektedir. biri tahriple görevli, diğeri ise Hz. Mehdi ise tamirle görevli. Tabii ki tamir yaparken ısevi ruhanilerinin yardımınıda alacak. Risaleler biraz dikkatli okunursa kimin kim yada şahsı manevi olduğu ortaya çıkar.

6

21.03.2006, 19:27

bu konu daha evvel çokça tartışıldı,kimi kısımlardada mehdinin henüz gelmediği gibi bir sonuç çıkıyor... ben kendimi üstada mehdi (bir bütün olarak) cemaate mehdi cemaati veya değil demeye ehil görmüyorum....

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

7

26.03.2006, 09:33

Alıntı sahibi ""faraklit_""

ayrıca kimi hadislerde müziğin haram olduğu anlatılırken,kimisindede müziğin helal ve resulullah tarafından dinlenildiği haber verilmiş....

üstad ruhani müziklerin helal ve güzel,şehvet içeren müziklerin haram,bunun dışında kalan müziklerin kişinin iradesine göre dinlenebileceğini söyleyerek zahiren çelişki varmış gibi görünen hadislerin hepsinin hak olduğunu ortaya koymuşdur.....


Bununla alakası olan üstadın bir mektubu. Külliyatta geçmiyor. Mufassal Tarihçe-i hayatı karıştırırken gözüme çarptı. Buraya yazıyorum.


..................
Hazret-i Üstad'ın, eski mahpusların birbirine düşman adamlarının irşad ve ıslâhı için kaleme almış olduğu nurlu ve tesirli yazılarından az ilerde bazı ör¬nekler vereceğiz. Ancak hemen burada mahpusların umumi barış gününde vuku bulan bir hatırayı ve Hazret-i Üstad'ı o hadise üzerine kaleme almış olduğu hakikatli ilmî bir yazısını kaydetmek istiyoruz, şöyle ki:
Tahminen 1948'in güz aylarında o nurani ve güzel umumi barış üzerine, koğuşların kilitli kapıları açılmasıyla, barış şenliğini düzenliyen eski mahpus ve mahkûmlar, her türlü çalgı aletlerini çalıyor ve neşe içinde oynayıp keyf ediyorlarmış.
Birçok Nur talebeleri ağabeylerden duyduğum kadarıyla; o günü Merhum Tahirî Mutlu Ağabey, o umumi çalgı ve neşe seslerini duymamak için kilim üzerinde oturmuşken kulaklarını kapamış imiş.
Tahirî Ağabeyin bu masumane hareketi, Hazret-i Üstad'm dikkatini çekmiş ve uzaktan, penceresinden onu seyretmiş.. Bunun üzerine Hazret-i Üstad şu gelen yazıyı kalame alarak, takva ehli olan talebelerine göndermiştir. Mektup aynen şöyledir:

Alıntı

Aziz Sıddık kardeşlerim!
Bu medrese-i Yusufiye'nin koğuşlarının birden açılmaları, biçare mahpuslara bir bayramdır., ve çobanların kavalı ve Mevleviler'in neyi ve dervişlerin tekkelerde def çalmaları gibi, burada düdük ve def çalınması dinliyenlere, ya şafiî mezhebini takliden ve ehl-i tarikatın ve Mevlana Celâleddin'in fetvalarına., ve Kur'an'ın neş'e ve şevk-i uhrevî veren edebiyatının, toprağı altın yerine çeviren bir nevi müsaadesine., ve ehl-i kalbe mahsus haram olmıyan ayn-ı sefahet ve lehviyatta bir çeşit zevk-i manevi te'minine binaen muvakkaten dinlenebilir. ınşallah hüsn-ü niyete göre ve "ameller niyetlere göredir"sırrıyla zararı olmaz. Hem istemeden kulağa kendi kendine gelen çalgı seslerinin zararı yoktur.
Fıtratımda ziyade şefkat bulunmasından, hapistekilerin sıkıntıları ve teneffüse beraber çıkmamaları beni sıkıyor, sıkıntılarıma yüz sıkıntıları ilâve ediyordu. Bu hal beni o sıkıntıdan kurtardığı için, hem kendimi hem onları tebrik ederim.
SAıD-ı NURSı
Afyon Hapsi mektupları -2. Siyah defter Zübeyr, S: 123


Hz. Üstad'm verdiği şu fetvanın icmali daha evvel "Lemat " eserinde ve "Yirmibeşinci Söz"de ve "ışarat-ül ı'caz" eserinde de geçmektedir. Ancak buradaki ifade daha sarih ve şümullüdür.
(Mufassal Tarihçe-i Hayattan .Cilt 3 s1297)

8

28.03.2006, 12:55

konuyla alakalı prof.dr ibrahim cananın akçağ yayınlarından çıkan kütüb-ü sitte hadis ansiklopedisinin müzik bahsiyle alakalı hadislerin akabinde ibrahim cananın,üstadı refans vererek hadislere yaptığı tevil incelenebilir...

9

28.05.2006, 12:06

Değerli abiler
Ben Kendim Risale-i Nurdan Aldığım derslerime ve abilerden aldığımız derslere göre Ahirzaman Mehdisi Üstad (K.S) nun ta kendisidir.Ve Risale-i Nurlarda Mehdinin devamıdır.
Bu Risalelerde üstü kapalı olarak anlatılmaktadır.5. şua da bize bunu ispat etmektedir.
Üstad kendisine verilen makamları kesinlikle kabul etmemiş,her konudaki makamı tevazusu nedeniyle istememiştir.Bu da kendisini daha üstün ve büyük kılmıştır.
Risale-i nuru dikkatlı okuyan ve çeşitli yerlerde bulunan konunun tümünü birlikte değerlendiren arkadaşlar buna hak verecektir.
Değerli bilgileriniz için Allah razı olsun sizlerden

10

28.05.2006, 13:39

mehdi süfyan ile uğraşacak onun getirdiği düzeni yıkacak(veya şöylesi daha doğru olur onun yaptığı tahribatı düzeltecek)
mesih deccal ileuğraşacak onun tahribatını düzeltecek
ama bunları yaparken aynı dönemde yaşamasına gerek yok herhalde (allahu alem)

11

29.05.2006, 02:31

Mehdî'nin 3 görevi var.

12

29.05.2006, 18:33

...ve bunların en büyüğü imani meselelerin vazıh bir şekilde izah ve ıspatıdır. Diğer ikisi ikinci ve üçüncü derecededir.
şimdi Risaleler ortadadır. Üstad bu noktada tevazu yapmamış,bu işi Riselelerin ifa ettiğini belirtmiş. şimdi Mehdi'nin en büyük, en birinci vazifesini Risaleleler yapsında ,ikinci ve üçüncü dereceden önemli olanları Mehdi-i Azam mı yapsın.
Avam nazarında parlak ve şaşalı gözüken bu, diye, en büyük vazifeyi küçük bir zata yükleyip nisbeten önemsiz olanı Mehdi-i Azam mı yapsın. Adetullah'a uyar mı sizce.
Neyse yöneticimiz kötü kötü bakıyor yine.Yeri burası değil biliyorum.
vesselam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

13

30.05.2006, 00:23

mehdi üçünüde yapmalı değil mi

14

30.05.2006, 08:55

Değerli Abiler
Mehdinin 3 vazifesi olacaktır bu doğrudur.gerçektir.Ama Avam-ı nas nazarında diyanet ve siyaset vazifesi daha üstün görülmüştür.Halbuki Hakikatte ıman vazifesi diğer 2 vazifeden daha büyük ve ehemmiyetlidir.
Üstadın tabiri ile Eski mücedditler bu zamanda olsa ile bütün kuvvetleri ile imana hizmet edecektiler.Bazı mücedditler hayatlarının sonlarına doğru bu yola girmiş ve bütün kuvvetleriyle iman hakikatlerine sarılmışlardır.
Daha öncede ifade ettiğim gibi bu benim kanaatimdir.Risaleleri dikkatle okuyanlar bu düşüncenin gizli ve bazı yerlerde açık olarak vurğulandığını göreceklerdir. diyanet ve siyaset vazifesinin yapılabilmesi için çok büyük bir kuvvet ve ordular lazımdır.ki ahirzamanda kuvvet bulan dinsizlikle mücadele etsin.Bu imtihanı fevt etmektedir.Ama buna parelel bir takım islam lehine gelişmelerin olacağıda bir gerçektir.(mesala 1990 larda almanyadaki berlin duvarının yıkılması ve ayrıca da rusyada ki dinsizlik ve ateizimden uzaklaşılması ve laik bir sistemin yavaş yavaş benimseniz sosyalizm fikrindeki materyalzimz ve maddiyunluk düşüncesinden uzaklaşılarak kapıtalime geçilmesi bu aşama da dine dokunulmaması olarak müspet gelişmeler olabilir ve olacaktır da)
bu nedenle ahirzamanda gelen mehdi bütün kuvveti ile iman hizmetine sarılacak ve bütün mesaisini iman kuvvetine sarfederek manen dinsizlikle mücadele edilecektir.ikinci ve üçüncü vazifeleri risalei nur ve cemaati manen üstlenecek ve manen futuhat olacaktır.
diye kanaatim vardır.
Bu kanaatim kesindir,gerçektir diye bir düşüncem yoktur.olamaz da
Risale-i nur öyle bir hazinedir ki herkes istidadına göre istifade eder.

15

30.05.2006, 09:06

üç vazifeyi mehdi mi yapacak.cemaatimi.
elbette cemaati.

risalede üstad üç vazifeyi bizzat mehdi yapacak diyormu .
demiyor.
isterseniz emirdağ lahikasındaki mektubun başını okuyunuz.
ne diyor.
mehdii ala resulun temsil ettiği kudsi cemaatinin şahsi manevisinin üç vazifesi vardır.diyor değilmi.
sonra diyor eğer kıyamet kopmazsa ve insanlar yoldan çıkmasa o üç vazifeyi onu cemaatı ve seyyidler cemaatı yapacak diyor.
değilmi.
peki nerden çokardınız.
üç vazifeyi mehdi nin bizzat kendisi yapacağını.
onun için dikkatli okuyun.

mehdi muhammed said okurdur.
onun ayarında bir zat yok.
gören göstersin.
harunyahya ne biliyorki.ilmi ne.müçtehidmi.daha doğrusu diyorki ben kuranı arapçasında okuyamıyorum.selam.

16

30.05.2006, 11:30

Abi
Bizim Vazifemiz müsbet hareket etmektir.Menfi hareket etmek değildir.
eleştireceğimiz daha çok insan var sırada o yüzden eleştirilere yanıt vermekten ziyade kendi mesleğimizin muhabbetiyle ,kendi mesleğimizle ilgilenmek ,anlatmak,izah etmek daha iyi olacağına inanıyorum.
saygılarımla

17

30.05.2006, 14:50

şu zamanda birinci vazife tamamlandı mı yoksa içi içe geçmiş daire misali birinci vazife merkezde kalmak şarı ile daire genişleyerek mi ikinci üçünçü vazifeler yapılacak
buna bağlı olarakda dar dairede kalmak mı yosa geniş dairede ilerlemek mi?

18

30.05.2006, 15:46

Abi
bir kere birinci vazife olan iman hizmeti bazen inceleşip bazan kalınlaşıp kuvvetleşerek kiyamete kadar devam edecektir.iman hizmeti cihetinde manevi çok futuhatlar olacaktır.manen ehli iman dinsizliğe galebe çalacak ve alemi islam cihetiyle hem siyaset ve hem de diyanet aleminde bir çok gelişme yaşanacaktır.bütün bunlar mütadahil daireler gibi birbirini etkileyerek devam edecektir.senin de dediğin gibi fatih kardeş iman hizmeti daima merkezde kalacak yani en önemli ve ehemmiyetli bir mesele olarak mevcudiyetini muhafaza edecektir.ıman hizmetinin genişlemesiyle siyaset ve diyanet aleminde de bir çok gelişme yaşanacaktır.dahilden harice doğru büyüyerek genişleyen bir daire şeklinde bu hizmet yürüyecektir.Zaten Allahın izniyle de bu hizmet yürümektedir.
Buna binaen bize düşende bu hizmetin içinde kendi imanımızın kurtulmasıyla birlikte aktif bir şekilde başkalarının imanına kuvvet verecek şekilde hizmet edilmesidir.bu da cemaate istinad ederek kendimizin azami bir derecede istifadesiyledir.
saygılarımla

19

30.05.2006, 15:59

abi
dar daireden maksat anladığım kadarıyla iman hizmetini ifade etmek istedin
her nekadar avam-ı nas nazarında iman hizmeti diğer 2 vazifeye göre ehemmiyetli görünmesede hakikatte iman hizmeti daha büyük ve daha ehemmiyetlidir.
buna binaen risale-i nur talebeleri her zaman imana kuvvet verecek bir şekilde hizmetlerini devam ettirmektedirler.yani dairenin daima merkezinde faaliyetlerini devam ederler.
Yüce Rabbimiz Manevi futuhatlar nasip etsin ve hizmeti nuriyeye mani olan şeyleri ortadan kaldırsın.Amin

alisaid

Stajyer

Mesajlar: 58

Konum: ankara

Meslek: müh.

Hobiler: moderatörlük,araştırma,inceleme,enerji,strateji,uluslarası ilişkiler

  • Özel mesaj gönder

20

30.05.2006, 17:15

Muhterem kardeşim,
iman hayat ve şeriat dairesinde hizmetlerle ilgili olarak http://www.ittihad.com.tr/iman-hayat-seriat.htm adresinde çok güzel bir değerlendirme mevcuttur..giriş kısmında da özet olarak ikinci vazifenin henüz başlamadığı ve başlaması için ittihad-ı islamın sağlanması ve seyyitler cemaatinin desteğinin temin edilmesi gerektiği nazara verilmektedir..


Senelerden beri bu üç vazife hakkında çeşitli tefsirler ortaya konuldu. Fakat Risale-i Nur müvacehesinde ve şahsî temayüllerden azade olarak ve yanlış ve usulsüz te’villere gidilmeden ve Risale-i Nur’dan hüsn-ü niyetle alınan kısımları aynen naklederek yapılacak tahkiki tesbitleri nazara vermek, mes’elede isabetli tesbit için gereklidir. şahsî anlayışlarla, Bediüzzaman Hazretlerinin kasdettiği mana ve maksadı başka istikamet ve gayelere doğru çekmek, hatalı ve gayet mesuliyetli bir hareket olur.

Bazı çevreler bu üç vazifenin iç içe olduğunu, bazıları da ikinci devreye girildiğini ve ona göre faaliyetlerin yapılması gerektiğini hatta iman hizmeti ile beraber bu vazifeyi deruhte ettiklerini ve zamanın şartlarına göre ve hikmetin iktizasınca yeniden ihdas edilen hizmet prensipleriyle oturaklı bir faaliyet sistemleştirildiğini; diğer bir anlayış dahi gelecek zatın proğramını Risale-i Nur’dan hazırlamak gerektiğini ve bir başkası da tarikat tarzında biat veya niyabet silsilesine uymak zaruretini ve hakeza buna benzer muhtelif anlayışlara nazarları çevirmek isterler. Fakat Risale-i Nur Külliyatı ve müellifine atfen ortaya atılan bu tarz anlayışlara mesned teşkil edecek delilleri kitabından net bir şekilde ve umum Risale-i Nur müvacehesinde göstermekte tatminkâr bir tesbit şekli ortaya konmamıştır.

Esasen Risale-i Nur bu meseleyi sarahat üzere halletmiştir. Fakat herkes Risale-i Nur’dan ihatalı bir şekilde mes’eleleri bilebilmek için yeterli okuma ve tetkik etme imkanı bulamadıklarından ve böyle muhtelif fikirlerin merak uyandırması neticesi olarak bazıları soruyor ve Risale-i Nur’dan isabetli cevap istiyorlar. Bu sualler sebebiyle yapılan araştırmalara verilen cevaplar ciddi bir tahkik neticesi olduğundan; bu cevapları, istifade sahasına arzetmeyi faydalı bulduk.
Muhterem Üstadım Bediüzzaman Said Nursi; anam,babam ve tatlı canım sana feda olsun....Zübeyir Gündüzalp

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir