Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

oNUR

Stajyer

  • Konuyu başlatan "oNUR"

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

1

22.06.2005, 13:22

Manevi Cihad

S.a.
Risale-i Nur'da, zamanın manevi cihad zamanı olduğuna dair risaleler hangileridir? Bu konuda yardımcı olur musunuz?
Allahın rahmet ve bereketi üzerinize olsun selametle
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

2

22.06.2005, 13:32

sanırım şu sözden anlaşılıyor:

bizim düşmanımız cehalat ,zaruret,ihtilaftır.
bu 3 düşmana karşı sanat,marifet ,ittifak silahıyla mücadele edeceğiz....

ama nerde hangi risalede geçtiğini hatırlamıyorum
sayın mod.larımız bilirler herhalde.selametle

3

22.06.2005, 13:48

Alıntı sahibi ""insirah""

sanırım şu sözden anlaşılıyor:

bizim düşmanımız cehalat ,zaruret,ihtilaftır.
bu 3 düşmana karşı sanat,marifet ,ittifak silahıyla mücadele edeceğiz....

ama nerde hangi risalede geçtiğini hatırlamıyorum
sayın mod.larımız bilirler herhalde.selametle


Tarihçe-i Hayat sayfa 57 de

Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse halîfedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tabî olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar. Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkîye sevk eden hakîki kardeşlerimiz Türklerle ve komşularamızla dost olup el ele vereceğiz. Zîra husûmette fenalık var; husûmete vaktimiz yoktur. Hükûmetin işine karışmayacağız. Zîra, hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz...

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

4

22.06.2005, 13:50

Alıntı sahibi ""Alperdini""

Alıntı sahibi ""insirah""

sanırım şu sözden anlaşılıyor:

bizim düşmanımız cehalat ,zaruret,ihtilaftır.
bu 3 düşmana karşı sanat,marifet ,ittifak silahıyla mücadele edeceğiz....

ama nerde hangi risalede geçtiğini hatırlamıyorum
sayın mod.larımız bilirler herhalde.selametle


Tarihçe-i Hayat sayfa 57 de

Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse halîfedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tabî olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar. Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkîye sevk eden hakîki kardeşlerimiz Türklerle ve komşularamızla dost olup el ele vereceğiz. Zîra husûmette fenalık var; husûmete vaktimiz yoktur. Hükûmetin işine karışmayacağız. Zîra, hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz...



HAY ALLAH RAZI OLSUN:)

5

22.06.2005, 14:30

Re: Manevi Cihad

Alıntı sahibi ""oNUR""

S.a.
Risale-i Nur'da, zamanın manevi cihad zamanı olduğuna dair risaleler hangileridir? Bu konuda yardımcı olur musunuz?
Allahın rahmet ve bereketi üzerinize olsun selametle


a.s.

bazı araştırmalarım sonucunda elde ettiğim ve sadece mânevî cihad'ı ele alıp yaptığım araştırmalarım sonucunda iki veri bulabildim. Lemalar Sayfa 159'da ve Barla Lahikası Sayfa 70'te.


Lemalar 159

Alıntı

ALTINCI SEBEP
Ehl-i hakkın ihtilâfı nâmertliklerinden, himmetsizliklerinden, hamiyetsizliklerinden olmadığı gibi; gafletli ehl-i dünyanın ve ehl-i dalâletin hayat-ı dünyeviyeye ait işlerde samimâne ittifakları dahi mertlikten, hamiyetten, himmetten değildir. Belki, ehl-i hakkın, ekseriyetle âhirete ait olan faydaları düşünmekle, o ehemmiyetli ve kesretli meselelere hamiyeti, himmeti, mertliği inkısam eder. Hakikî sermaye olan vaktini bir meseleye sarf etmediği için, meslektaşlarıyla ittifakı muhkemleşmiyor. Çünkü meseleler çok, daire dahi geniştir.

Gafletli ehl-i dünya ise, yalnız hayat-ı dünyeviyeyi düşündüklerinden, bütün hissiyatıyla ve ruh ve kalbiyle, şiddetli bir surette hayat-ı dünyeviyeye ait meselelere sarılır. Ve o meselede ona yardım edene kuvvetli yapışır. Ve hakikat nokta-i nazarında beş paraya değmeyen ve ehl-i hak ona on para kıymet vermeyen meselelere, divane olmuş elmasçı bir Yahudinin beş paralık cam parçasına beş lira fiyat verdiği gibi, beş yüz lira kıymetindeki vaktini o meseleye hasreder. Elbette bu kadar fiyat verip ve şiddetli hissiyatla sarılmak, bâtıl yolunda dahi olsa, samimî bir ihlâs olduğundan, o meselede muvaffak olur ve ehl-i hakka galebe eder. Bu galebe neticesinde ehl-i hak zillete ve mahkûmiyete ve tasannua ve riyâya düşüp ihlâsı kaybeder. O nâmert, himmetsiz, hamiyetsiz bir kısım ehl-i dünyaya dalkavukluk etmeye mecbur olur. Ey ehl-i hak! Ey hakperest ehl-i şeriat ve ehl-i hakikat ve ehl-i tarikat! Bu müthiş maraz-ı ihtilâfa karşı birbirinizin kusurunu görmeyerek, yekdiğerinizin ayıbına karşı gözünüzü yumunuz. edeb-i Furkanî ile edepleniniz. Ve haricî düşmanın hücumunda dahilî münakaşâtı terk etmek ve ehl-i hakkı sukuttan ve zilletten kurtarmayı en birinci ve en mühim bir vazife-i uhreviye telâkki edip, yüzer âyât ve ehâdis-i Nebeviyenin şiddetle emrettikleri uhuvvet, muhabbet ve teavünü yapıp, bütün hissiyatınızla, ehl-i dünyadan daha şiddetli bir surette meslektaşlarınızla ve dindaşlarınızla ittifak ediniz, yani, ihtilâfa düşmeyiniz. "Böyle küçük meseleler için kıymettar vaktimi sarf etmektense, o çok kıymetli vaktimi zikir ve fikir gibi kıymettar şeylere sarf edeceğim" deyip çekilerek ittifakı zayıflaştırmayınız. Çünkü bu mânevî cihadda küçük mesele zannettiğiniz, çok büyük olabilir. Bir neferin, bir saatte, mühim ve hususî şerâit dahilindeki nöbeti bir sene ibadet hükmüne Bazen geçmesi gibi, bu ehl-i hakkın mağlûbiyeti zamanında, mânevî mücahede mesâilinde, küçük bir meseleye sarf olunan senin kıymettar bir günün, o neferin o saati gibi bin derece kıymet alabilir, bir günün bin gün olabilir. Madem liveçhillâhtır, o işin küçüğüne, büyüğüne, kıymetli ve kıymetsizliğine bakılmaz. ıhlâs ve rıza-yı ılâhî yolunda zerre, yıldız gibi olur. Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rıza-yı ılâhîdir ve mayası ihlâstır; o küçük değildir, büyüktür.

"Onlar boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler." Furkan Sûresi, 25:72.

6

22.06.2005, 14:42

barla lahikası sayfa 70

Alıntı

Affınıza mağruren şunu diyeceğim ki: Madem mânevî cihad zamanıdır, muvazzaf askeriz ve askerlikten lezzet aldığımızı söylüyoruz, düşman hem dessas, hem sûrî kuvvetlicedir. "Kılıç hasma göre çekilir" düsturuyla, sizin telâşsız, ârâmsız sa’yiniz gözönünde iken, cephemize hile tuzağı addedilen hubb-u câh ve sermaye-i dünya gibi, çok câzibedar şeylerle bizi aldattıklarını bilmeliyiz. Ve cepheyi bırakıp, âfil şeylere aldanıp, çok mübârek ve mukaddes şeylerin ayak altında kalmasına sebebiyet vermemek için, ancak ve ancak Cenab-ı Kibriyânın azamet ve kudretinden ve şümullü rahmetinden ve ?âh-ı Levlâkın himmet-i âmmesinden ve Zat-ı Üstadânelerinin makbul ed’iyelerinden gece ve gündüz hissemend olmamızı niyaz ediyorum ve böyle imanım var ve her dakika ârâmsız bekliyorum.
Hâfız Ali

7

22.06.2005, 15:27

ılk olarak ittihad.com.tr dan, Arşiv > Risalede cihad ile ilgili yazıyı okuyun.

Bir mesele yanlış anlaşılmasın:
Gerektiği zaman harb şeklinde cihad farzdır. Manevi cihad ise muvakkat değildir, her zamandır.

Üstad da medenîlere galebe ikna iledir, icbar ile değildir diyor. Ama bunu maddî ve harbî cihadı bırakalım diye söylemiyor. ıttihad.com.tr da ki mezkur makalede bu tür harb için zaten yorum yapmış Üstad. Galiba o zamanın ve durmun şartlarını göze alarak, şu an ve bizim üzerimize vazife değildir diyor.

Biz madden geri düşmemeliyiz, zamanımızda harpler eskisi kadar kolay çıkmıyor, gerçi A.B.D. gibi zalimler sudan sebeplerden çıkarıyor. Ama dikkatinizi çekmiştir, harp çıktığı zaman, zaten madden zor durumda olan ülkeye karşı açılmış oluyor. Bir ülke kolay kolay savaş açmayı göze almaz, çünkü masrafı çok. Harp sırasında ise -kâmil manada- galebe edebilmek için karşı tarafın çok üstünde efor sarfetmek lazım. şu anki Irak'ta, direnenlerin sayısının ve imkânlarının azlığına bakarsanız anlarsınız. Yaklaşık 400.000 ABD artı koalisyon askerine karşı, sayısının taş çatlasa 20.000 i geçmeyeceği mücahidler... ABD'nin şu anki masrafı nereden baksanız 200 milyar $'ı geçmiştir. Mücahidlerinkinin 1 milyar $ olduğuna bile şüpheliyim. Mücahidler Allah yolunda severek savaşıyor, ABD'liler, kaportayı çizdirmeden kurtulma derdinde, ee, ne demişler, en ziyade zarar gören, siperini terkedip kaçandır. Ölümü göze almayanlar da, büyük zarara uğruyor. Bu ayrı meseledir, bahistir. Allah, mücahidleri fî sebîlillah çizgisinden ayırmasın, ayaklarını kaydırmasın, onları muvaffak kılsın, amin...

ışte, bunu göze alamayan devletler, ilk olarak o devleti zayıflatır, açarsa harbi öyle açar, öteki türlü malayanî harp açmak israftır. ılk olarak o devletin maneviyatını sarsar, sonra o devletin elini daraltır, ambargo koyar, bir sürü katakulli yapar. Sonra iş başına geçer. Ona rağmen ehl-i himmetin biraz mukavemeti harbi pahalılaştırır. Zaman ekonomi, iktisat devri, zengin adamlar bile otomobil alırken "Abi bu kaç para yakıyor?" demeye başladı.

Biz müslümanlar olarak, madden ve manen güçlü olursak, kimsenin harp açmaya gücü yetmez. Eskiden olduğu -dünya topraklarının ekseriyetine göre- gibi bir ülkede dîni tebliğ edebilmek için harp mecburiyeti de yok. Tahayyül edin, Bizans imparatorundan harpsiz izin alabilir miydiniz ıslam'ı tebliğ edebilmek için Bizans topraklarında?

şimdi öyle değil, internet var, basım-yayın organları var, onları da bırak, al bir pasaport, git anlat o ülkede.

O yüzden, maddî cihad önemini kaybetmedi ama, manevî cihad önemini çok çok arttırdı...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir