Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

17.06.2005, 15:55

Suâlim var: Risale-i Nur'da rüya bahisleri?

Risalelerde geçen rüya bahislerini bilen var mı? Rüya ile ilgili açıklamalar olabilir, Üstadın veya talebelerin gördüğü rüyalar... Katkılarınızı bekliyorum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

2

17.06.2005, 17:15

Alıntı sahibi ""SÖZLER : 646""

Hem kim bilir kaç yerde! Azrâil’in bir anda Allah bilir kaç yerde ruhları kabz ediyor. Peygamberin bir anda, Hem keşf-i evliyâda, hem sâdık rüyalarda ümmetine görünür, hem haşirde umum ile şefaatle görüşür. Velîlerin abdalı çok yerlerde bir anda zuhur eder, görünür.


Alıntı sahibi ""MEKTUBAT : 49""

Hem Eczacıya de ki: Merhum pederi hakkında gördüğü rüya için hatırıma şöyle bir mânâ geldi ki: Merhum pederi doktor olmak münasebetiyle, çok salih ve mübarek, belki velî insanlara faydası dokunmuş ve ondan memnun olan ve menfaat gören o mübareklerin ervahları, onun vefatı hengâmında kuşlar suretinde, en yakın akrabası olan oğluna görünmüş; onun ruhuna şefaatkârâne bir hoşâmedî nevinden bir istikbal ettikleri hatırıma geldi. O gece burada beraber bulunan bütün dostlara selâm ve dua ederim.


Alıntı sahibi ""MEKTUBAT : 82""

Fütuhat-ı Mekkiye sahibi Muhyiddin-i Arabî (k.s.) ve ınsan-ı Kâmil denilen meşhur bir kitabın sahibi Seyyid Abdülkerim (k.s.) gibi evliya-yı meşhure, küre-i arzın tabakat-ı seb’asından ve Kaf Dağı arkasındaki arz-ı beyzâdan ve Fütuhat’ta "meşmeşiye" dedikleri acaipten bahsediyorlar, "Gördük" diyorlar. Acaba bunların dedikleri doğru mudur? Doğru ise, halbuki bu yerlerin yerde yerleri yoktur. Hem coğrafya ve fen onların bu dediklerini kabul edemiyor. Eğer doğru olmazsa, bunlar nasıl veli olabilirler? Böyle hilâf-ı vaki ve hilâf-ı hak söyleyen nasıl ehl-i hakikat olabilir?

Elcevap: Onlar ehl-i hak ve hakikattirler, hem ehl-i velâyet ve şuhuddurlar. Gördüklerini doğru görmüşler; fakat ihatasız olan hâlet-i şuhudda ve rüya gibi rüyetlerini tabirde verdikleri hükümlerinde hakları olmadığı için, kısmen yanlıştır. Rüyadaki adam kendi rüyasını tabir edemediği gibi, o kısım ehl-i keşif ve şuhud dahi rüyetlerini o halde iken kendileri tabir edemezler. Onları tabir edecek, "asfiya" denilen veraset-i nübüvvet muhakkikleridir. Elbette o kısım ehl-i şuhud dahi, asfiya makamına çıktıkları zaman, kitap ve sünnetin irşadıyla yanlışlarını anlarlar, tashih ederler, hem etmişler.


devam edecek.

3

17.06.2005, 17:18

Alıntı sahibi """MEKTUBAT : 174""

ıkincisi: Meşhur şam kâhini Satîh’tir ki, kemiksiz, âdetâ âzâsız bir vücut, yüzü göğsü içinde bir acûbe-i hilkat ve çok da yaşamış bir kâhindir. Gaibden verdiği doğru haberler, o zaman insanlarda şöhret bulmuş. Hattâ, Kisrâ, yani Fars Padişahı, gördüğü acip rüyayı ve velâdet-i Ahmediye (a.s.m.) zamanında sarayının on dört şerefesinin düşmesinin sırrını Satîh’ten sormak için, Mubezan denilen âlim bir elçisini göndermiş. Satîh demiş: "On dört zat, sizlerde hâkimiyet edecek, sonra saltanatınız mahvolacak. Hem birisi gelecek, bir din izhar edecek. ışte, o sizin din ve devletinizi kaldıracak" meâlinde Kisrâ’ya haber göndermiş. ışte o Satîh, sarih bir surette, Âhirzaman Peygamberinin gelmesini haber vermiş. 4

Hem kâhinlerden Sevad ibni Karibi’d-Devsî ve Hunâfir ve Ef’a Necran ve Cizl ibni Cizli’l-Kindî ve ıbni Halasati’d-Devsî ve Fatıma binti Numan-ı Necâriye gibi meşhur kâhinler, siyer ve tarih kitaplarında tafsilen beyan ettikleri vecih üzere, Âhirzaman Peygamberinin geleceğini, o Peygamber de Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olduğunu haber vermişler. 5

4

17.06.2005, 17:23

Alıntı sahibi ""MEKTUBAT : 264""

Hakikatli bir rüya-yı hayaliyede, Harb-i Umumînin beşinci senesinde, bir acip rüyada benden soruldu: "Müslümanlara gelen bu açlık, bu zayiat-ı maliye ve meşakkat-i bedeniye nedendir?"

Rüyada demiştim: "Cenâb-ı Hak bir kısım maldan onda bir HAşıYE 1 veya bir kısım maldan kırkta bir, HAşıYE 2 kendi verdiği malından birisini bizden istedi-tâ bize fukaraların dualarını kazandırsın ve kin ve ha-setlerini men etsin. Biz, hırsımız için tamahkâr-lık edip vermedik. Cenâb-ı Hak, müterakim zekâ-tını, kırkta otuz, onda sekizini aldı.

"Hem senede yalnız bir ayda, yetmiş hikmetli bir açlık bizden istedi. Biz nefsimize acıdık; mu-vakkat ve lezzetli bir açlığı çekmedik. Cenâb-ı Hak, ceza olarak, yetmiş cihetle belâlı bir nevi orucu beş sene cebren bize tutturdu.


Alıntı sahibi ""MEKTUBAT : 331""



Saniyen: Üç sene evvel benimle görüştükten üç gün sonra tabiri çıkmış, tevili tezahür etmiş eski bir rüyanızın, şimdi tabirini istiyorsunuz. şimdilik o güzel, mübarek, müjdeli rüya mürur-u zamana uğramış. Mânâsını göstermiş olan o rüyaya karşı böyle desem hakkım yok mu?



Evet, kardeşim, seninle mahz-ı hakikat dersini müzakereye alışmışız. Hayalâtlara karşı kapısı açık olan rüyaları tahkikî bir surette mevzubahis etmek, tahkik mesleğine tam uygun gelmediğinden, o cüz’î hadise-i nevmiye münasebetiyle, mevtin küçük bir kardeşi olan nevme ait ilmî ve düsturî olarak altı nükte-i hakikati, âyât-ı Kur’âniyenin işaret ettiği vecihte beyan edeceğiz. Yedincisinde, senin rüyana kısa bir tabir verilecek.
Birincisi: Sûre-i Yusuf’un mühim bir esası rüya-yı Yusufiye olduğu gibi, -3- âyeti misilli çok âyetlerle, rüyada ve nevmde perdeli olarak ehemmiyetli hakikatler var olduğunu gösterir.
...

Yedincisi: Senin müjdeli, mübarek ve güzel rüyanın tabiri, Kur’ân için ve bizim için çok güzeldir. Hem zaman tabir etti ve ediyor, tabirimize ihtiyaç bırakmıyor. Hem kısmen tabiri güzel olarak çıkmış. Sen dikkat etsen anlarsın. Yalnız bir iki noktasına işaret ederiz. Yani bir hakikat beyan ederiz; senin hakikat-i rüya nevinden olan vakıalar, o hakikatin temessülâtıdır. şöyle ki:
O vâsi meydanlık, Âlem-i ıslâmiyettir. Meydanlığın nihayetindeki mescid, Isparta vilâyetidir. Etrafı bulanık, çamurlu su, hÂl ve zamanın sefahet ve atÂlet ve bid’atlar bataklığıdır. Sen selâmetle, bulaşmadan,süratle mescide eriştiğin, herkesten evvel envâr-ı Kur’âniyeye sahip çıkıp, kalbini bozmadan sağlam kaldığına işarettir. Mesciddeki küçük cemaat ise, Hakkı, Hulûsi, Sabri, Süleyman, Rüştü, Bekir, Mustafa, Ali, Zühtü, Lütfi, Hüsrev, Refet gibi, Sözlerin hameleleridir. Ufak kürsü ise, Barla gibi küçük bir köydür. Yüksek ses ise, Sözlerdeki kuvvet ve sürat-i intişarlarına işarettir. Birinci safta sana tahsis edilen makam ise, Abdurrahman’dan sana münhÂl kalan yerdir. O cemaat, telsiz Âletlerin âhizeleri hükmünde, bütün dünyaya ders işittirmek istemek işareti ve hakikati ise, inşaallah tamamıyla sonra çıkacak. şimdi efradı birer küçük çekirdek iseler de, ileride tevfik-i ılâhî ile birer şecere-i Âliye hükmüne geçerler ve birer telsiz telgrafın merkezi olurlar. Sarıklı, küçük, genç bir zat ise, Hulûsi’ye omuz omuza verecek, belki geçecek birisi, naşirler ve talebeler içine girmeye namzettir. Bazılarını zannederim, fakat katî hükmedemem. O genç, kuvve-i velâyetle meydana atılacak bir zattır. Sair noktaları sen benim bedelime tabir et.

--------
1 "Eğer rüya tabirini biliyorsanız." Yusuf Sûresi, 12:43.

2 Ben ne geceyim, ne de geceye kulluk ederim. Ben bir hakikat güneşinin hâdimiyim ki, size ondan haber getiriyorum. Evliyaya tuzak olan hayaller, ilahî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir.

3 "Uykunuzu bir istirahat kıldık." Nebe’ Sûresi, 78:9.


5

17.06.2005, 17:46

abi, enstitüde kayıtlı olan külliyattan yaptığım arama sonuçlarında 120 küsür sayfafa "rüya" kelimesi geçiyor. bunları tek tek buraya aktarmak istiyorum. nasibse zamanla buraya aktarırım.

6

17.06.2005, 18:51

Yukarıda Hulusi abiyle takılacak bir gençten bahsediyor, hem de veli diyor, merak ettim şimdi.

Bu arada, lahikalardan birinde , bir rüya var, birisi rüyasında "Hz.Peygamberin a.s.m. yaveri geliyor" diye nida edildikten sonra, Üstadın geldiğini görüyor. Yanlarında Hz.Ebu Bekr ile Ömeri de r.anhüm görmüş olabilir, ya da hafızam beni yanıltıyor.

Aratılacak anahtar kelime berber, terzi gibi bir meslek olabilir, o kelimelerin yakınlarında geçiyordu bu rüya.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

7

17.06.2005, 19:39

bu olabilir mi
SADAKATTE MEşHUR OLAN BARLALI SÜLEYMAN’IN VAZıFE-ı SADAKATıNı TAMAMIYLA YAPAN ISPARTA SÜLEYMAN’I RÜşDÜ’NÜN BıR FIKRASIDIR.

Aziz Üstadım,

Kardeşlerimin Yirmi Yedinci Mektuba giren fıkralarını, kendi fikrime ve hissiyatıma muvafık bulduğumdan, onlar bu nokta-i nazardan kendi fıkralarımdır diye başka fıkra yazmaya lüzum görmedim. Fakat bu âhirlerde Risale-i Nur’un kerametine temas eden bazı hadiseler benimle de münasebetdar olarak vücuda geldiğinden, ondan bir ihtar hükmünde idi ki, onlar münasebetiyle, benim de bir hususî fıkram kardeşlerimin hususî fıkraları içine girsin diye, o hadiselerden bazı lâtif tevafukatı ve bazı rüya-yı sadıkayı ve birkaç hadiseyi yazıyorum.

Bu rüyalar, birbirine yakın ve birkaç gün zarfında görülmüş ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm içinde bulunduğu cihetle, rüya-yı sadıkadır. Çünkü, hadisçe sabittir ki, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm görülen rüyada, şeytan o rüyaya karışamıyor. Bu rüya-yı sadıkadan herbiri, gerçi rüyadır, delil ve hüccet olamaz; fakat herbirinin aynı mealde ittifakları bir müjde veriyor ve Risale-i Nur’un makbuliyetine ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın daire-i rızasında bulunduğuna bizlere kanaat veriyor.

Ezcümle:

Birincisi: Risale-i Nur şakirtlerinden Rıza görüyor: Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, camide Hazret-i Ebu Bekri’s-Sıddık Radıyallahü Anha emrediyor: "Çık, hutbe oku." Ebu Bekri’s-Sıddık koşarak minberin en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur. Hutbe içinde cemaate der ki: "Bu söylediğim hakikatlerin izahatı Yirmi Dokuzuncu Sözdedir."

ıkincisi: Risale-i Nur’un şakirtlerinden Osman Nuri diyor ki: Rüyamda, şemâil-i şerife muvafık, gayet nuranî bir surette Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm. Bu anda bir sadâ geldi ki, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın bir yaveri geliyor. Kapılar birden bire kendi kendine açıldı. Risale-i Nur naşirlerinin Üstadı olan zat içeriye girdi. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, Üstadımıza şefkatkârâne bir iltifat göstererek, dayandığı vaziyetten doğruldu. Ben de ağlayarak uyandım.

Üçüncüsü: Risale-i Nur şakirtlerine köşkünü tahsis eden şükrü Efendidir. Rüyada ona diyorlar ki, "Senin o köşküne Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm gelmiş." O da koşarak gidip, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı çok nuranî ve sürurlu bir halde bulup ziyaret etmiş.

Dördüncüsü: Risale-i Nur şakirtlerinden Nazmi’dir. Rüyasında ona diyorlar ki: "Risale-i Nur şakirtleri imansız ölmezler; kabre imanla girerler."

Bu rüyalar Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ile münasebettar olmak cihetiyle, o rüyalar zamanında Mucizat-ı Ahmediye Risalesi münasebetiyle lâtif ve küçük bir iki tevafukun letâifini zikredeceğim. şöyle ki:

Risale-i Nur eczalarından birkaç vecihle kerameti görülen mu’cizât-ı Ahmediyeye dair On Dokuzuncu Mektubun tashihi zamanıda, yedi mu’cizât-ı Ahmediyeye (a.s.m.) mazhar yedi çocuğun bahsine geldiği vakitte, Meliha isminde yedi yaşındaki kızım, umulmadık bir vakitte hanemden çıkıp Üstadımın oturduğu köşke geldi, o yedi çocuk bahsini mâsumane çocukcasına dinlemeye başladı. Çay içmesini çok sevdiği halde, kendine verildi; çocukların bahsi bitinceye kadar içmedi.

O saatten on dakika evvel, hem On Dokuzuncu Mektup, hem Miraç Risalesi ayrı ayrı tashih ediliyordu. On Dokuzuncu Mektubun yüz elli sayfası içinde birtek sayfada kuru direğin ağlamasından bahis var. Miraç Risalesinde altı yüz satırdan birtek satır ondan bahseder. Muhtelif tarzlarda, muhtelif vakitte, muhtelif adamlar, muhtelif kitaplarda birden birtek sözü siylediklerini ben işittim. O da kuru direğin ağlaması idi. Herbiri iki kişiden ibaret iki kısım tashihçiler, aynı kelime üstündedirler, o kelimeyi söylüyorlardı. Ben hayretle dedim, "ıki taraf da bir kelimeyi söylüyorsunuz." Sonra baktık, Miracın tashihi aynı kelimeye geldiği gibi, On Dokuzuncu Mektubun tashihi de aynı kelime üzerindedir. Biz hazır olanlar şüphemiz kalmadı ki, yedi yaşında Meliha’nın yedi çocuk bahsine tevafuku ve bu iki kısım musahhihlerin aynı kelimede ittifakları, o mu’cizât-ı Ahmediye bahsinin bir kerametinin bir şuasıdır.

Yine Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm mektubuyla münasebettar üçüncü bir tevafuk: Milas’tan gelen ve oraya gönderilen kitapların listesini bir sebebe binaen saklamak lâzım gelmişti. Üstadım, bu listeyi saklamak için bana verdiğini biliyormuş. Bir gün o listeye lüzum olacağını düşünerek benden isteyecekti. Fakat istememişti. O gece kalkar o listeyi seccadesinin yanında görür, hayret eder. Bu, saklandığı yerden çıkıp, nasıl burada bulunsun? Sabahleyin benden soruyor, "Ben getirmedim, haberim yok" dedim. Zaten gece yanına çıkmamıştım. Bunda bir mânâ var. Biz düşündük, aynı gün Milas’tan listeye göre kitap istemeye bir hak kazanmak için, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın Mısır azizi Mukavkıs’e yazdığı mektup, eski Mısırlılara ait kitaplar içinde bulunarak ıstanbul’a gönderilmiş. Bu mektubun fotoğrafla alınan aynının bir sureti, o gecenin gündüzünde bize geldi, o geceki liste hadisesine tevafuk etti. Bunda şüphemiz kalmadı ki, saklı olan o listenin kendi kendine orada bulunması, bu mektub-u Nebeviyenin gelmesine bir istikbal ve bir işaret idi.

8

17.06.2005, 20:09

Allah razı olsun, evet bu, Üstad rüyaya dair başka nasıl izahatlar yapıyor, enstitütdeki bazı başlıklar neler?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

18.06.2005, 08:55

rüya linkleri

Alıntı

Kitap : Sözler / / 646
Kitap : Mektubat / / 12
Kitap : Mektubat / / 13
Kitap : Mektubat / / 49
Kitap : Mektubat / / 82
Kitap : Mektubat / / 83
Kitap : Mektubat / / 174
Kitap : Mektubat / / 264
Kitap : Mektubat / / 331
Kitap : Mektubat / / 332
Kitap : Mektubat / / 333
Kitap : Mektubat / / 334
Kitap : Mektubat / / 410
Kitap : Lem'alar / / 23
Kitap : Lem'alar / / 24
Kitap : Lem'alar / / 34
Kitap : Lem'alar / / 35
Kitap : Lem'alar / / 52
Kitap : Lem'alar / / 118
Kitap : Lem'alar / / 277
Kitap : Lem'alar / / 409
Kitap : şualar / / 273
Kitap : şualar / / 420
Kitap : şualar / / 611
Kitap : şualar / / 617
Kitap : şualar / / 618
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 26
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 107
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 127
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 166
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 166
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 107
Kitap : Mesnev-i Nuriye / / 127
Kitap : Asa-yı Musa / / 247
Kitap : Barla Lâhikası / / 50
Kitap : Barla Lâhikası / / 61
Kitap : Barla Lâhikası / / 99
Kitap : Barla Lâhikası / / 100
Kitap : Barla Lâhikası / / 102
Kitap : Barla Lâhikası / / 103
Kitap : Barla Lâhikası / / 111
Kitap : Barla Lâhikası / / 113
Kitap : Barla Lâhikası / / 114
Kitap : Barla Lâhikası / / 115
Kitap : Barla Lâhikası / / 118
Kitap : Barla Lâhikası / / 123
Kitap : Barla Lâhikası / / 158
Kitap : Barla Lâhikası / / 168
Kitap : Barla Lâhikası / / 174
Kitap : Barla Lâhikası / / 183
Kitap : Barla Lâhikası / / 187
Kitap : Barla Lâhikası / / 207
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 17
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 19
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 66
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 71
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 80
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 81
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 82
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 83
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 90
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 91
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 94
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 96
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 99
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 101
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 102
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 103
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 114
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 130
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 166
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 167
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 185
Kitap : Kastamonu Lâhikası / / 193
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 15
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 44
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 50
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 57
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 106
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 122
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 184
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 211
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 230
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 257
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 299
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 305
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 344
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 345
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 346
Kitap : Emirdağ Lâhikası / / 380
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 17
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 22
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 23
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 24
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 26
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 27
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 28
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 47
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 85
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 91
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 92
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 150
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 153
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 154
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 155
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 164
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 176
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 184
Kitap : Sikke-i Tasdik-i Gaybi / / 198
Kitap : Tarihçe-i Hayat / / 12
Kitap : Tarihçe-i Hayat / / 30
Kitap : Tarihçe-i Hayat / / 36
Kitap : Tarihçe-i Hayat / / 41
Kitap : Tarihçe-i Hayat / / 117
Kitap : Tarihçe-i Hayat / / 260
Kitap : Münazarat / / 55
Kitap : Münazarat / / 74
Kitap : Münazarat / / 123
Kitap : Muhakemat / / 57
Kitap : Muhakemat / / 80
Kitap : Sünuhat / / 13
Kitap : Sünuhat / / 26
Kitap : Sünuhat / / 47
Kitap : Sünuhat / / 48
Kitap : Sünuhat / / 55
Kitap : Sünuhat / / 71
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 39
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 96
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 105
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 281
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 282
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 283
Kitap : Beyanat ve Tenvirler / / 286


"rüya" kelimesini içeren sayfalar bunlar. toplam 133 sayfa.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir