Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
01.02.2005, 00:11
(ımkân-ı zâtî, yakîn-i ilmîye münafi değil ve zaruret-i zihniyeye zıddiyeti yoktur.) Meselâ, Barla Denizi su olarak yerinde bulunduğuna yakînimiz var. Halbuki, zâtında mümkündür ki, o deniz, bu dakikada batmış olsun. Ve batması mümkinattandır. Bu imkân-ı zâtî, madem bir emâreden neş’et etmiyor; zihnî bir imkân olamaz ki, şek olsun. Çünkü, yine ilm-i usul-i dinde bir kaide-i mukarreredir ki, 
Yani, "Bir emâreden gelmeyen bir ihtimal-i zâtî ise, bir imkân-ı zihnî olmaz ki şüphe verip ehemmiyeti olsun." Acemi
Konum: sakarya/kastamonu
Meslek: öğrenci
Hobiler: edebiyat, psikoloji, (sanatsal olarak da bağlama, ebru, ney) yazmak ve düşünmek için özel zaman ayırmak, tefekkür...
19.02.2005, 14:43
07.04.2005, 18:55
Alıntı sahibi ""nurefşan!""
kardeşler bu formun bir güzelliğide ne biliyor musunuz mutlaka hissediyorsunuzdur aslında hepimizde yezahur edebilecek halllerin aklımıza takılabilecek sorunların ifade edilişinde empati yapabilme ihtimalimizin olması ve tavsiyelerden istifade fırsatımız yani yaramıza kendi kendimize merhem sürebilmeyi öğrenmemiz.
03.10.2005, 07:34
şeytanın vesvesesine gelirsek, 25 yıl çöllerde uzlet yaşayan Abdulkadiri Geylani hazretleri bile, onunla karşılaşıyor. Allah'ın rasulü, Eyyub aleyhisselam da şeytanla karşılaşıyor, karısı hakkında şeytan ona vesvese veriyor, evladı malı... Davud aleyhisselam da keza, Kur'an'ı Arapça okursan ve Arapça bilgin varsa, bu bölümlere geldiğinde, daha hissederek anlarsın olayı. Son nefesi verene kadar şeytan sana vesveseden vazgeçmeyecek, bunu bil, bunu kabul et.
Ama şunu da hatırla ki, "inne keyde'ş-şeytani daiyfa" , muhakkak şeytanın tuzağı pek zayıftır, yanlış hatırlamıyorsam ayet ve meâli bu şekilde. şeytanın bir yaptırım gücü yok. Zaten, Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz, senin muhlis kullarım üzerinde hiç bir "sultan"ın, yani saltanatın, gücün kuvvetin yoktur diyor.(Allahu â'lem bissavab, en doğrusunu her zaman Allah bilir.) Ben muhlis değilim deme, muhlis ile, muhlis olmamak diye de ayırma, siyahla beyaz yok sadece, arada grinin tonları da var, tam beyaz olamadım, bari kara olayım diye koyverme, Üstad da buyuruyor, bir şey bütün bütün elde edilemezse, o şeyden bütün bütün de vazgeçilmez. Sen, hedefini beyaz koy, Rabbina dua et, tevekkül et, gayret et. Sen o yolda ölürsen, inşa'Allah Allah seni beyazlardan yazar, bunu Allah'ın rahmetinden umabilirsin. Bizim misalimiz, hacca giden karıncaya benzer. Demişler, "Ey Karınca! Senin boyun posun, bacakların ne ki, yürüyerek haccedeceksin, Kâ'be'ye varacaksın, niye böyle bir işe giriştin?" . "Olsun." demiş, "En azından o yolda ölürüm ya." ışte bu benim tüylerimi diken diken eden sözlerden biridir.
şeytan, nefis, iman mücadelesi ömür boyu sürer, bunun bedavadan kurtulma yolu yok. Nebîler bile onunla karşılaşmış, cihad etmiş, bizim ne ayrıcalığımız var. şeytanın vesvesesine karşı da hazırlıksız olma demek istemiyorum, 13.Lem'a, vesvese konusunda kaynak bir eserdir, inşa'Allah istifade edersin.
"De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, yâ Rabbi, Sana sığınırım." Mü’minûn Sûresi, 23:97-98.
28.10.2006, 14:58
http://www.sorularlaislamiyet.com/moduller.php?modul=makale&op=1&id=50
Sitemiz yenilendiğinden dolayı, eski linkler değişmiştir. Sitemizde arama yaparak istediğiniz içeriğe ulaşabilirsiniz...
Anlayışınızdan dolayı teşekkür ederiz.... www.sorularlaislamiyet.com
