Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.12.2004, 23:59

Ceza olarak :ebedi cehennem

selamün aleyküm

bir kac gün evvel ebedi cehennemin adalet oldugunu sorgulayan birisine cevap veremedim. Üstadin bu soruya Nurlarda cevap verdigi aklimdaydi, lakin daha önceki okumalarimda dahi o yerleri pek anlayamamistim.

Yardimci olursaniz cok sevinirim,Allah razi olsun.

vslm
Sefine 1989

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

2

28.12.2004, 02:20

Cevap vermek icin liyakatsiz oldugum icin bu isi ustalarina birakiyorum. Lakin benim de dikkatimi ceken bir kac seyden sorayim:

1. Ustad isaratul icazda cehennemdeki hayatin bir sure sonra ulfet peydah etmesi uzerine yaziyor. Bu konuyu acabilirmiyiz?

2. Cehennemin atesle sarili olmasi ve de cennetin guzel seylerle dolu olarak gosterilmesi Allahin merhametinden baska ne olabilir?

hurmetler
Barish

not: dikkat cekici birsey: "Kur'anda cehennemi hakeden insanlarin hicbirinin buna sikayet ettiklerine sahit degiliz. Aksine kendim ettim kendim buldum psikolojisi hakim."
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

3

28.12.2004, 07:44

Meselenin geçtiği yeri bulabilirsek müzakere edebiliriz.Ben aradım henüz bulamadım.

barish;
Cennetliklere "said" (saadete ermiş)
cehennemliklere "şaki" (şikayet,şekva eden) denir,
anlatmak istediğini biraz daha açar mısın?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

4

28.12.2004, 08:34

Sual: Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir zaman Cehennemde hapis nasıl adalet olur?

Elcevap:Sene 365 gün hesabıyla, bir dakikada katl, 7 milyon 884 bin dakika hapis iktizası kanun-u adalet iken, bir dakika küfür bin katl hükmünde olduğundan, yirmi sene ömrünü küfürle geçiren ve küfürle ölen bir adam, kanun-u adaletle, 57 trilyon 201 milyar 200 milyon sene, beşerin kanun-u adaletiyle hapse müstehak olur. Elbette * adalet-i ılâhî ile veçh-i muvafakati bundan anlaşılıyor.
Birbirinden gayet uzak iki adedin sırr-ı münasebeti şudur ki:
Katl ve küfür, tahrip ve tecavüz olduğu için, gayre tesirat yapar. Bir dakikada katl, lâakal, zâhirî âdete göre, on beş sene maktulün hayatını selb eder, onun yerine hapse girer. Bir dakika küfür, bin bir esmâ-i ılâhîyi inkâr ve nukuşlarını tezyif ve kâinatın hukukuna tecavüz ve kemâlâtını inkâr ve hadsiz delâil-i vahdâniyeti tekzip ve şehadetlerini reddetmek olduğundan, kâfiri, bin seneden ziyade esfel-i sâfilîne atar, ’de hapseder.

*"Orada ebedî olarak kalacaklardır." Nisâ Sûresi, 4:169.



Bir insanı katletmek insanların kanununda bile belki 20 yıl hapis ediyor, Üstad da diyor ki, bir dakika küfür, bin katl hükmündedir,o zaman 20 sene küfreden 57 trilyon küsur yıl hapse mahkum olur ve bu da anayasa vs. gibi beşeri kanunlara göre. Üstad yine şöyle diyor "Birbirinden gayet uzak iki adedin sırr-ı münasebeti şudur ki:" ,tahminim burada bahsettiği "niye sonu yok?" Cevabı ise biraz ileride.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

5

28.12.2004, 09:47

değerli arkadaşlar;
ve değerli sefine kardeşim;
evvela, sualleriniz ve bu güzel sohbetiniz için size ve sizlere teşekkür ederim.

bu konuda kısaca bir-iki fikir beyan etmek gerekirse:

Cenab-ı Hak şu gördüğümüz şehadet alemini büyük bir şecere, yani büyük bir ağaç şeklinde yaratmış.
bu ağaç iki mühim meyve yetiştiriyor.
birisi hayır, diğeri şer.
hayır, güzellik, iman, ibadet velhasıl tüm iyiliklerin mahzeni cennet.
şer, çirkinlik, küfür, isyan velhasıl tüm kötülüklerin mahzeni ise cehennem.
cennet ve cehennem Cenab-ı Hakkın iki ülkesi.
Birinde celal ve azametinin tecellisi var;
diğerinde rahmet ve şefkatinin...

cennetin güzelliği ve cehennemin dehşeti izafidir.
yani insana göre bir şekil alır.
yoksa her iki ülke de Allah'ın harika sanatları ile doludur.
cehennemde yaşayan Zebani denilen mahlukların bir şikayeti yoktur.
zebani de huri de Allah'ın kuludur.

izafiyeti şöyle tanımlayabiliriz.
şimdi insan karada, balık ise denizde yaşamaktadır.
her iki mahluk da yaşadığı yerden memnundur.
şayet siz hiç bir koruma olmadan denizde yaşamaya kalsanız sizin için deniz bir cehennem olurdu.
hayatınız mahvolurdu.
balık da karada yaşamaya kalkışsaydı o da aynı akıbete uğrardı.

işte bunun gibi,
insanın duyguları, bedeni, hisleri ve fıtratı cennette yaşamaya uygun.
ancak orada ebedi mutlu olabilir.
imanla, ibadetle, hayırla, güzel işler yapmakla olgunlaşan insan meyvesinin de düşeceği havuz elbette ki cennet olacaktır.
iman bir zırhtır.
ibadet bir elbisedir.
bu zırh ve elbiseyi giyen insan ebedi olarak mesut olur.
bu zırhı cehennem yakamaz. ıbrahim(as)'ın gömleğini ateş yakmadığı gibi.
bu nedenle mümin bir insan istediği zaman cehenneme gider oranın mahlukalrı ile görüşüp konuşabilir. ateş onu yakmaz.

zerre miktar imandan hissesi olamayan, ibadete hiç uğramayan, hayatını şer ve kötülük üzerine geçirmiş, şu haraika kainatın hiç bir güzelliğine dikkat etmemiş bir kişinin de varacağı yer elbette ki cehennem olacaktır. orada imansızlık kirlerini, küfür lekelerini, haksızlık, zulüm, zalimlik kötülüklerini temzilemeden vicdanı rahat etmeyecektir.
küfür bir kirdir. şirk insandan çıkmayan kara bir lekedir. fısk insan ruhuna işlemiş kalıcı bir pisliktir.
bütün bu kötülük ve pislikleri ancak ateş temizleyebilir.
müminlerin de üzerinde bulunan bazı lekeler var elbette.
ama bu lekeler cennete girmeden önce hayat suyunda temizlenecek.
ama küfür ve şirk lekesini su temzileyemez.
ancak ateş temizler.
öyle ki kafir ve şirk ehli bütün kirlerinden temzileninceye kadar ateş ile temziliğe devam edecekler. işin sonunda elbette ki ateşle temizlenip bir nevi cehennem ile ülfet peyda edip azap ve sıkıntıları hafifleyecektir.

işte ömrünü hep küfür ve isyanla geçirmiş, zerre miktar olsun imandan nasip almamış,incecik bir telle bile cennete irtibat sağlayamamış bir insanın ebedi olarak cehennemde kalması ayn-ı hak, ayn-ı adalettir,ayn-ı rahmettir..
aynı haktır, çünkü ömrü boyunca Cenab-ı hakkın cennete davetine itiraz etmiş, kabul etmemiş.
aynı adalettir, çünkü ancak yaptığı kötülüklerin karşılığını görmüş. nasıl yaşadı ise öyle bir neticeye sahip olmuş.
aynı rahmettir, çünkü ebedi yokluğa inandığı halde, Cenab-ı Hak ona bir varlık alemini ikram etmiş. evet cehennem de olsa varlık ve yaşamak ebedi yokluktan iyidir.

şimdilik bu kadar inşallah devam edelim.

6

29.12.2004, 11:08

Evet ebedi cehennem ehli şirk için adaletli oluyor şöyleki burda 60 sene yaşayan ehli şirk 60 yaşına kadar iman etmeden yaşıyor 60 yaşında ölüyor ve cehennemde ebediyen cezasını çekiyor burda şöyle bir durum sözkonusu Cenab-ı Hak o kişiye 60 sene değilde 60000 sene ve çok büyük bir hayat versede imansız olacak ölçü burdaki yaşamın kısa ordaki yaşamın ebedi olması değilde o kişinin kendi o zaten iman etmiyorki

Ahmed Said kardeşe ilaveten;
Cehennemde ateş ehli şirk için ülfet peyda ediyor ama ondan sonra merak hissi uyanıyor. Rabbimizi görme merakı ve ebediyen göremiyecek olmaları onlar için iman etmeyenler için ebedi bir ceza...

7

29.12.2004, 11:34

Meseleyi Risale-i Nur talebesi/okumuş/dostu/kardeşi kişilerden müteşekkil bir ilim heyetinden oluşan Sorularlaıslamiyet'e sordum.Cevap ise şu oldu;

Değerli kardeşim;

ınsanlar işledikleri suçlarının cezasını, bu suçu işledikleri zaman süresi kadar çekmiyorlar. ışledikleri suçun sonuçlarına göre cezasını çekiyorlar. Bir adamı bir saniyede öldüren bir katilin bir saniye ceza çekmesi adalet olur mu? Kafirin kısa gibi görünen bir zamanda işlediği cinayet çok büyüktür. Bu nedenle ebedi ve sonsuz olarak cehennmede kalması gerekir ki işlediği suçuna karşılık bir ceza olsun.

Esasen küfür öyle büyük bir cinayettir ki affedilmemesi gerekir. Ancak Allah’ın rahmeti gazabını geçtiği için o kafirleri yok olmaktan kurtarıp hayatta kalmalarına müsaade ediyor. Nitekim bir tek adamı öldüren birisini idama mahkum etseler, tam idamını beklerken cezasının müebbet yani ömür boyu hapse çevrildiğini duysa elbette sevinecektir.

Bunun gibi yok olmayı hak etmiş bir kafirin cezasının müebbete yani ebediyen cehennemde kalmaya çevrilmesi de bir ikramdır.

Kafirin işlediği cinayet nedir?

Kainatta bulunan bütün varlıklar Allah’ın varlığına ve birliğine şahittirler. Bunları inkar eden bir adam kainat kadar cinayet işlemiş demektir. Ayrıca o varlıkların hukukuna bir hürmetsizlik ve saygısızlık olduğundan nihayetsiz bir cinayettir.

Sizin de bildiğiniz gibi, elmasla kömürün aslı karbondur. Ancak diziliş farklılığından dolayı biri elmas diğeri kömür oluyor. şimdi kömür olmuş bir şeyin artık elmas olma ihtimali kalmamaıştır. Ne kadar kalırsa kalsın o kömürdür. ışte insanın aslıda birdir. Babası Adem (as), yapısı topraktır. Ama diziliş farklılığından biri elmas gibi, diğeri de kömür gibi oluyor. ışte kafirliği seçip kafir olarak ölen birisinin mayası bozulduğundan ne kadar yaşarsa yaşasın elmas yani iman sahibi olma özelliğini kaybetmiştir. Bu nedenle ebedi de kalsaydı kafir olarak yaşayacaktı. Demek ki kafirin cinayeti sonsuzdur.

Allah insana sonsuz nimetler vermiştir. Örneğin bunlardan birisi sonsuzluk duygusudur. Bu duygu sonsuz olan Allah’ı ve ebedi yaşayacağımız ahiret alemlerinin varlığını anlayalım diye verilmiştir. Böyle sonsuz bir duyguyu inkar etmek ve bu nimete gerekli şükrü yapmamak sonsuz bir cinayettir.

Allah’ın zatı, sıfatları ve isimleri sonsuzdur. Sonsuz bir zatı ve sıfatlarını inkar etmek sonsuz bir cinayettir.

Bunlar gibi sonsuz cinayetleri işleyen birisine sonsuz bir cazanın verilmesi adalettir. Yok etmeyerek müebbete çevirmesi ise Allah’ın bir ikramı ve lütfudur.

ınsan yok olmak iser mi?

1- ınsan şuurlu ve bilinçli düşününce sonsuz duygu ve düşüncelere sahip olduğunu görecektir. Yani ruhunda, ebedi ve sonsuz kalmak ve dostlarıyla devamlı beraber olmak arzusunu taşımaktadır. Bu nedenle şuurlu ve bilinçli olarak yok olmayı istemesi mümkün değildir. Nitekim idamı istenen bir adam, müebbet cezası verilmesini bir ikram olarak grmektedir. Nasıl ki uyku hissi gelince istemediği halde uyuyup kalıyor ve sorsanız uyumak istemediğini ve şoför ise kaza yapacağını bilir. Ancak o hisse dayanamayıp uyur ve kaza yapar. Yapacağı iş arabayı durdurup dinlenmek ve sonra yola çıkmaktır. Bunun gibi ölümü isteyen insanlar bir hastalık veya musibete dayanamadıkları için sanki yok olmak istediklerini zannederler. Halbu ki, biraz manen dinlenseler ve istirahat etseler, yokluğun ismini bile akıllarına getirmeyeceklerdir. Ayrıca yokluğu isteyenler sadece dünya hayatı açısından düşünüyorlar. Nasıl olsa ebedi bir hayat var diyerek içten içe bir ebedi ve sonsuz alemin hasretini çekerek bunu yapmak istiyorlar.

2- ınansın inanmasın hiçbir kimse yok olmayacaktır. Cennete veya cehenneme giden her insan ve cin ebedi olarak var olacak ve kendine verilen sonsuz duyguların karşılığını görecektir.

3- ınsan şuurlu düşününce yok olmak istemeyecektir ki, Allah yok etsin. Her çekirdekte bir ağaç olma özelliği vardır. Buna rağmaen bir çekirdeğin torbada dururken toprağa girip ağaç olmayı istememesi görünüşte normal görülebilir. Halbu ki, ağacı görünce ne kadar yanlış düşündüğünü anlayacak ve özür dileyecektir. Burada dünya torbasında çekirdek gibi olan insanın, ebediyette ağaç olduğunu görünce nasıl özür dileyip yalvaracağını şimdiden anlamak zor değildir.

Kafirlerin haşirde toprak olmak istemeleri:

Bir insan akıl ile değilde, his ile hareket ettiği zaman ne yapacağını bilmemekte, kendi lehinde ve aleyhinde bulunan bir şeyin farkına varamamaktadır. Bu nedenle ehl-i küfür olduğu halde, ahireti bilmediği halde, intihar edenlerin durumunun izahını bu şekilde yapmak mümkündür. Çünkü, bir hayvan bile hayatından memnun olsa, – mesela onu döveceğini ya da öldüreceğini bilse, kaçmaya çalışır. Demek hayatını sever- elbette insanların hayatından memnun olmaları daha çok beklenmektedir.

Ölümü isteyen akıl ve idrak değil, aksine akibeti görmeyen his ve hevestir.

Amme suresinde kafirlerin toprak olmayı istemeleri yok olmayı istemek değil keşke toprak gibi olaydıkta bu duruma düşmeseydik anlamındadır. Nitekim yok olaydık değil, toprak olaydık diyecekler. Toprak olmak da bir var olmaktır.

Toprak olmayı istemeleri ikinci bir mana olarak, tevazu olmayı arzulamak anlamında da olabilir. Yani: Keşke dünyada gururlanmasaydım, azgınlıkla kafa tutmasaydım, alçakgönüllü olup Allah'a iman ve itaat etseydim.

Cevap 2:

Bu sorunuzu cevaplamadan evvel bu sorunun başlangıcı durumunda olan bazı soru ve cevaplara kısaca bir göz gezdirelim. Olduğu gibi Bediüzzaman’ın eserlerinden alınan ve birazda sadeleştirilen 3 soru ve cevabı veriyoruz. Risale-i nurları okuyan birisi olduğunuzdan, fazla izahata gerek duyulmayacağı kanaatindeyiz.
S - Bir kâfirin küfür ile ilgili günahı, mahduttur, kısa bir zamanı işgal ediyor. Ebedî ve sonsuz bir ceza ile cezalandırılması ılâhi adalete uygun olmadığı gibi, Ezeli hikmete de muvâfık değildir; merhamet-i ılâhiye müsaade etmez.
C - O kâfirin cezası gayr-ı mütenahi olduğu ve kısa bir zamanda irtikâp edilen o küfrün, sonsuz bir cinayet olduğu altı cihetle sabittir:
Birincisi: Küfür üzerine ölen bir kâfir, ebedî bir ömürle yaşayacak olursa, o sonsuz ömrünü herhalde küfürle geçireceği şüphesizdir. Çünkü kâfirin cevher-i ruhu bozulmuştur. Bu itibarla, o bozulmuş olan kalbin sınırsız bir cinayete istidadı vardır. Binaenaleyh, ebedî cezası, adalete muhalif değildir.
ıkincisi: O kâfirin günahı sınırlı bir zamanda ise de, sonsuz derecede büyük olan umum kâinatın, vahdaniyete olan şehadetlerine gayr-ı mütenahi bir cinayettir.
Üçüncüsü: Küfür, sonsuz nimetlere hakaret olduğundan, sonsuz bir cinayettir.
Dördüncüsü: Küfür, sonsuz olan zat ve sıfât-ı ılâhiyeye cinayettir.
Beşincisi: ınsanın vicdanı, görünüşte sonlu ise de, gerçekte ebede bakıyor ve ebedi istiyor. Bu itibarla, sonsuz kabiliyeti olan o vicdan, küfürle pislenerek mahvolur, gider.
Altıncısı: Zıt, zıddına ters ise de, çok hususlarda aynı özellik taşır. Binaenaleyh iman, ebedi lezzetleri meyve olarak verdiği gibi, küfür de elim ve sonsuz elemleri âhirette intaç etmesi, şe'nindendir.
Bu altı cihetten çıkan netice ve gayr-ı mütenahi olan bir ceza, gayr-ı mütenahi bir cinayete karşı ayn-ı adalettir.
Bu konu ile ilgili başka bir sual: Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir zaman Cehennem'de hapis nasıl adalet olur?

ELCEVAB: Sene, üçyüz altmışbeş gün hesabıyla, bir dakikada cinayet, yedi milyon sekiz yüz seksen dört bin dakika hapis iktizası kanun-u adalet iken; bir dakika küfür, bin katl hükmünde olduğundan, yirmi sene ömrünü küfürle geçiren ve küfür ile ölen bir adam, kanun-u adaletle elli yedi trilyon ikiyüz bir milyar iki yüz milyon sene beşerin kanun-u adaletiyle hapse müstehak olur.

Elbette “Halidina fiha ebeden” adalet-i ılahî ile vech-i muvafakatı bundan anlaşılıyor.
Birbirinden gayet uzak iki adedin sırr-ı münasebeti şudur ki: Katl ve küfür, tahrib ve tecavüz olduğu için, gayre tesirat yapar. Bir dakikada katl, lâakal zâhirî âdete göre onbeş sene maktulün hayatını selbeder, onun yerine hapse girer. Bir dakika küfür, binbir
esma-i ılahîyi inkâr ve nukuşlarını tezyif ve kâinatın hukukuna tecavüz ve kemalâtını inkâr ve hadsiz delail-i vahdaniyeti tekzib ve şehadetlerini reddetmek olduğundan.. kâfiri, binler seneden ziyade esfel-i safilîne atar, Halidine de hapseder. (Lem’alar)

S - Pekâlâ, o ebedî ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i ılâhiyeye ne diyorsun?
C - Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir, ya yokluğa gidecektir veya daimî bir azap içinde mevcut kalacaktır. Varlığın -velev Cehennemde olsun- yokluktan daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zira yokluk sırf şerr olduğu gibi, bütün musibet ve kötülüklerin de merciidir. Vücut ise, velev Cehennem de olsa, hayırdır. Buna binaen kâfirin meskeni Cehennemdir ve ebedî olarak orada kalacaktır.
Fakat kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmişse de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateşle bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları hayırlı amellerine mükâfaten, şu merhamet-i ılâhiyeye mazhar olduklarına dair işârât-ı hadisiye vardır. ( ı.ı’caz. 81)


Yukarıda ki soru ve cevaplardan sonra anlaşıldı ki, bir insanın sınırlı bir hayatta işlediği küfür suçu yüzünden ebedi cehennemde kalacaktır. Bu adamın imanı olmadığından cennete girmesi mümkün değildir. ışte yukarıda yapılan hesaplamalar ışığında, Rahmet-i ilahiye-yi de göz önünde bulundurmak suretiyle, cehenneme girecek insanların ebedi cehennemde kalsa bile ateşe ülfet edeceğini Bediüzzaman, hadislere dayanarak bildiriyor. Bu cümlenin izahına gelince, iki – üç tarzda izahı yapıla bilir.
1- “sebekat rahmeti ala gadabi”, meali: “rahmetim gazabımı geçti” hadis-i kudsisinden ders çıkarılabilir. Yani, Allah’ın rahmeti, belirli bir zaman sonra bu insanı rahatlatacak ve ateşe karşı bir ülfet verecektir. Yani, Allah gazabından ziyade rahmetiyle muamele edecektir. Çünkü yukarıda ki ifade de geçtiği gibi, dünyada yaptıkları iyiliklere mükafaten, merhamet-i ilahiyeye mahzar olacaklar.

Konuyla ilgili bir not:
Muhyiddin Arabî Hazretleri, “onlar orada ebedî kalacaklardır” mealindeki âyet-i kerimeyi tefsir ederken, kâfirlerin cehennemde ebedî kalmakla birlikte, azabı ebedîyen aynı seviyede tatmayacaklarını kaydeder ve zamanla oraya mahsus ayrı bir hayat çeşidine girip eski azaplarından bir bakıma kurtulmuş olacaklarını söyler. Nur Külliyatında geçen şu cümleler de o büyük velînin bu keşfini, az farkla, doğrular mahiyettedir:

“Kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden âzade olur.” ışaratü’l-ı’caz, 81
“Evvelki şiddetlerden âzade olma” ifadesinden, azabın ebediyen devam edeceği, ama şiddetinin öncekilerden daha hafif olacağı anlaşılıyor. Muhyiddin Arabî Hazretleri ise azabın, yerini âdî, süflî, bayağı bir hayata bırakacağı ve kafirin cehennemde bu hâliyle ebediyen kalacağı kanaatindedir.

Nur Müellifi, naklettiğimiz ifadelerinin sonunda, buna dair “işarat-ı hadîsiye” olduğunu kaydeder. Sözü edilen hadisin metni hakkında bir bilgimiz yok. Ancak, Muyyiddin Arabî Hazretlerinin bu konuyu işlerken sıkça nazara verdiği bir hadis-i kutsî var; Üstadın sözünü ettiği hadis de o olsa gerek:
“Rahmetim gazabımı geçti.”


2- Adalet-i ilahiye noktasından bakılabilir. Yani bu insanın -yukarıda yapılan hesaplardan da anlaşılacağı gibi- yaptığı ve işlediği günahlardan dolayı azap görecektir. Ama bu insanlar, Bediüzzaman’ın dediği gibi, yaptıklarının cezasını çektikten sonra, ateşe ülfet yani alışma vermesi adaletinin neticesidir.
3- Kainatta ne varsa, Allah’ın bir ismini gösterir, onun aynasıdır. Bu durumda, cehennemde olan insanların da Allah’ın bazı isimlerine mahzar olması da mümkündür. Kim bilir belki de Allah’ın “Metin” ismine mazhariyet verilecek ve ateşe karşı dayanıklılık verilecektir. Keyfiyetini Allah bilir. Bize düşen iman etmek ve O dehşetli cehennemden kurtulmak için, ibadet, istiğfar ve taat siperine girmektir.selamlar



Selam ve dua ile...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

29.12.2004, 14:00

abdülkadir kardeşim;

size önceden söylemiştim.
tekrar edeyim:

lütfen böyle uzun nakiller yapmayınız.
ya kısa bir link verebilirisiniz.
ya da o yazıdan anladığınızı buraya yazarsınız.

zaten sizin naklettiğiniz yazı da başka bir kitaptan nakildir.

bu kısa hatırlatmadan sonra bu konu ile ilgili bir hususa dikkat çekmek istiyorum.

değerli kardeşlerim;

cennetin en büyük saadeti Cemalullah'tır;
yani Allah'ı görmek ve O'nunla sohbet etemektir.
ikinci büyük saadeti ise Peygamberimiz ile sohbet etmektir.
üçüncü saadeti ise Üstad gibi büyük evliyalar ile sohbet etmektir.
dördüncüsü ise dostlarla, ahbabalarla sohbet etmektir.
beşincisi ise kendi dairen içinde hanımın, çevren ile hoşca vakit geçirip cennet nimetlerinden ebedi olarak istifade etmektir.

cehennemin en büyük azabi ise ;
Allah'tan ayrı kalmaktır, yani O'nun cemalini görememektir.
ikincisi Peygamberimizden ayrı kalmaktır.
üçüncüsü dost ve ahbabtan ayrı kalmaktır.
beşincisi cennetin nimetlerinden ayrı kalmaktır.
altıncısı cehennem ateşinde yanmaktır.

evet kafir-i mutlak olan bir kişi belki bir zaman sonra cehennem ateşine ülfet peyda edebilir. lakin yukarıda saydığımız dostlardan ayrılığını azabı ebediyen devam edecektir.

velhasıl cennet olmazsa cehennem yakmaz.
cehennem olmazsa cenentin nimetleri tam anlaşılmaz.

saygılar

10

29.12.2004, 17:48

pek muhterem ahmetsaid abi;
forumdaki bu meseleyi üye mesajlarından alıntılar yaparak malum ve mezkur yere sordum, cevabı e-mail olarak geldi, link vermem zor, anladığımı buraya yazarsam nakıs olabilir,
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

11

30.12.2004, 08:54

bence nakıs olmazdı.

"alın teri" en güzel kazanç olduğu gibi,
"bilgi teri" de misk gibi kokar.


sözün tesiri ihlas, samimiyet ve bilgi teri akıtmaktadır.
saygılar

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

12

31.12.2004, 08:32

Ahmed Said abi,

Abdulkadir kardesi bu defalik maruz gorunuz. Inshallah faydali bir yazi paylasmis oldu. Hem bu konu oyle kisa bir yazi ile gecistirilebilecek bir konu degil. Bakarsaniz sizin yazinizda uzun olmus. Cunku kisa bir yazi degil herzaman care.

Abdulkadir Said Abi,
Muhim olan noktalardan birisi su. Siz kendiniz bu yolladiginiz yazidan mutmain oldunuz mu? Eger olmadan yolluyorsaniz bu iyi bir sey degil.

-------------------

Lakin bir baska konu da su. Kisilere cevap vermek cozum degil herzaman. O cevabi arayan kisinin kendisinin bulmasi gerekiyor. Baskalarinin sorularini "Abi ben anladim(ve ya anlamasam da olur) ama su zata bir cevap bulup vereyim" turu bir dusunce iyi niyeti gostermesine ragmen saglikli degildir.

Eger ciddi mana da sifaya muhtacligimizin farkinda isek o zaman doktoru da buluruz, eczaciyi da. Aynen onun gibi bu sorunun cevabina muhtac bir kardesimiz var ise burda ona da biraz gayret gosterip sevap kazanma firsati tanimak lazim. Hem hakikat su ki kisi icin en iyi bildigi konular genelde kendisinin emek sarfettigi konulardir. Bu yuzden ben A.kadir kardesime Allah razi olsun demekle beraber, bu soruyu soran kardesime konusmak istiyorum:

Kardesim. Bu sorunuzun cevabi ne iki Said abilerimizin verdigi cevapta bulunur, ne de baskalarinin size sunacagi cevaplarda. Cunku o cevaplar sizin icin gecici bir tatmin saglasa da unutulacak ve de yokluga mahkum olacaktir. Velev ki siz bu cevaplari ve de bunlar gibilerini kendinize mal edersiniz. Bu yuzden sizden ricam belki de bu kardeslerimizn gonderdigi yazilari sorgulayarak okumanin yaninda baska arayislara girip, tabiri caizse bir miktar bu konuda izdirap cekmenizdir. O zaman kendi mana firininizda pisirdiginiz bir gidali yiyecek olarak size geri doner. Yoksa amerikalilarin dedigi gibi "EAting paper" olur hadise "Seluloz yemis olursunuz". Tokluk verir ama bir sure sonra fayda saglamadan cikar gider bedenden...

hurmetler
barish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

13

31.12.2004, 19:17

**@Barish Abi sorumun degerlendirmesini yapmissiniz. Allah razi olsun
Verdiginiz nasihatlarin bazilarina itiraz etmek mümkün degil.

Lakin,
"saglikli" bulmadiginiz soru sorma ihtiyacimi yorumlamakla ("Abi ben anladim(ve ya anlamasam da olur) ama su zata bir cevap bulup vereyim") su- i zan etmissiniz.


Bazen Risale okumalarimda öyle cümlelere ve hakikatlere rastliyorum ki, cok derin manalari icerdikleri asikar, lakin Üstadin tabiriyle herkes ayni sekilde istifade edemediginden, baskalarinaDA danismayi faydali buluyorum..
Yazilarinizin sonuna su ifadeyi yazmissiniz:

"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

Keske bu cümleyi baskasininda icinden gecebilecegini düsünseydiniz.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

14

01.01.2005, 00:26

Ah sersem nefsim!
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

15

18.02.2005, 15:04

selam

kardeşler ufak bi ekleme de bulunmak isterim Kafirin ebedi cehennemde kalmasının bi nedeni de onun Ebediyen kafir kalmaya niyet etmesidir.Yani eğer o 1 milyon kalsa da kafir kalacağı için onun sonsuz bir cehennemi olacaktır... tam tersi de muminler için geçerlidir...Yani Allah ın ilmi, her şeyi kuşatmıştır herşeyi bilendir...Selametle ...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir