Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

1

04.07.2008, 15:25

''Nurcuların Çok Dikkat Etmeleri Elzemdir''

Nurcular çok ihtiyat ve dikkat ve temkinde bulunmaları lâzımdır. Çünkü, mânevî fırtınalar var; bâzı dessas münâfıklar her tarafa sokulur. Istibdâd-ı mutlaka dinsizcesine taraftarken, hürriyet fırkasına girer; tâ onları bozsun ve esrarlarını bilsin, ifnâ etsin.

Hem Salâhaddin'in, Asâ-yı Mûsâ'yı Amerikalıya vermesi münasebetiyle deriz

"Misyonerler ve Hıristiyan ruhânîleri, hem Nurcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, her halde şimâl cereyanı; ıslâm ve Isevî dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, ıslâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak. Tabaka-i avâma müsaadekâr ve vücub-u zekât ve hurmet-i riba ile, burjuvaları avâmın yardımına dâvet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde Müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir." Her ne ise, bu defa sizin hatırınız için kaidemi bozdum, dünyaya baktım.

Said Nursî
(Tarihçe-i Hayat,434)

arkadaşlar burda anlatılanı anlamamda yardımcı olabilirmisiniz? yardıma ihtiyacım var.
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

2

04.07.2008, 15:28

Neresini anlamadınız kardeşim? Anlamadığınız yeri söylerseniz daha iyi yardımcı olabileceğimize inanıyorum.

3

04.07.2008, 15:30

Hakikaten öğrenmek istediğine bizi nasıl ikna edeceksin? Soru sorma libasıyla, bize toplumsal mesaj mı veriyorsun? O dessas münafıklar, malum cemaatin içine işlemiş durumda, kaç tane ajanı var, manevî fırtına orada.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

4

04.07.2008, 15:35

Mektubun tamamı şu şekildedir:

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Said Nursi""



Azîz. sıddîk kardeşlerim,

Geçen kışta bana karşı sû-i kastların, inâyet-i ılahîye ile ve duânız yardımıyla gelen sabır ve tahammülüm neticesinde akîm kalan plânı pek geniş bir tarzda olduğuna delil ise: Bu yakında Reisicumhur, Afyon'da demiş: "Bu vilâyette dînî cihette bir karışıklık çıkacağını zannederdik."

Demek, gizli komite beni sıkıştırmakla bir hâdise çıkarmak istiyordular. Bir ecnebî müdâhalesi hesâbına ve Müslümanlar ve vatandaşlar arasında, bütün bütün kanunsuz ve keyfî bir tarzda, damarıma şiddetle dokunan ihânetler ve sıkıntılarla tâzibleri, onlara dünyada tam zarar, âhirette Cehennem ve sakar; ve bize, dünyada mükemmel sevap ve zafer ve âhirette, inşaallah, Cennet ve Âb-ı Kevseri kazandırır. Demek bu gizli plânı Heyet-i Vekîle ve Reis hissetmiştiler ki, buralarda umum memurlar, hattâ vâli ve kaymakam ve zâbıta benimle görüşmekten kaçıyor ve ürküyordular. Ben de hayret ederdim. Fakat, elimizde yalnız Nur bulunduğunu ve siyaset topuzu bulunmadığını zerre kadar aklı bulunanlar anladılar. Gariptir ki, en ziyâde lehime çalışması lâzım olan bâzı vazifedarlar, aleyhimde istimâl ve istihdam edildi.

Nurcular çok ihtiyat ve dikkat ve temkinde bulunmaları lâzımdır. Çünkü, mânevî fırtınalar var; bâzı dessas münâfıklar her tarafa sokulur. Istibdâd-ı mutlaka dinsizcesine taraftarken, hürriyet fırkasına girer; tâ onları bozsun ve esrarlarını bilsin, ifnâ etsin.

Hem Salâhaddin'in, Asâ-yı Mûsâ'yı Amerikalıya vermesi münasebetiyle deriz

"Misyonerler ve Hıristiyan ruhânîleri, hem Nurcular, çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, her halde şimâl cereyanı; ıslâm ve Isevî dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, ıslâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak. Tabaka-i avâma müsaadekâr ve vücub-u zekât ve hurmet-i riba ile, burjuvaları avâmın yardımına dâvet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde Müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir." Her ne ise, bu defa sizin hatırınız için kaidemi bozdum, dünyaya baktım.

Said Nursî



Aslında kardeşimiz çok güzel bir mektuba temas etmiş. Üstad'a ne gibi saldırılar olduğu ve kendisinin de ne derece tavizsiz bir şekilde hareket ettiğini, ve taviz için en ufak bir mazeretimiz dahi bulunmadığını anlatan süper bir mektup bu. Ve taviz vermemeye, korkmamaya, dim dik durup süfyanın oyunlarına karşı durmaya çağırıyor. Ve diyor ki Müslümanlar aldanabilir ama siz aldanmayınız!

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

5

04.07.2008, 15:36

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Hakikaten öğrenmek istediğine bizi nasıl ikna edeceksin? Soru sorma libasıyla, bize toplumsal mesaj mı veriyorsun? O dessas münafıklar, malum cemaatin içine işlemiş durumda, kaç tane ajanı var, manevî fırtına orada.


güzel düşünen güzel görür.
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

6

04.07.2008, 15:38

ben orda üstadın islam ve misyoner itifakından bahsettiği noktayı tam abnlayamdım. miyoner ile ittifak nasıl olabilir. misyoner kavramı aslında bizim aklımızda çok farklı manalar oluşturuyor. ben üstadın bu noktada anlatmak istediklerini anlamamıştım.
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

7

04.07.2008, 15:38

Güzel gören güzel düşünür. Seninki Hz.Ali'nin r.a. anlattığı duruma uyuyor.
ınandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

8

04.07.2008, 15:41

Alıntı sahibi ""Seyda""

ben orda üstadın islam ve misyoner itifakından bahsettiği noktayı tam abnlayamdım. miyoner ile ittifak nasıl olabilir. misyoner kavramı aslında bizim aklımızda çok farklı manalar oluşturuyor. ben üstadın bu noktada anlatmak istediklerini anlamamıştım.


Kardeşim,

Misyonerler, Hakiki ıseviler ve Müslümanlar bir tek Allah'a inanırlar. şimal cereyanı olarak geçen cereyan ise komunizmdir, dinsizliktir. Dinsizliğe karşı ittifak etmeye davet ediyor Üstad Hazretleri. Ancak komunizm bugün yıkılmasına rağmen süfyanizm gibi bir tehlike bulunmaktadır ve o da yıkılacaktır biiznillah..

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

9

04.07.2008, 15:43

bana yardımcı olurmusunuz. her başlık altında tartışabiliriz ama burda tartışmasak. gerçekten anlamadığım ve merak ettiğim için sordum. hatta bu konu daha önce de çıkmıştı karşıma. ve pek iyi cevap verebildiğimi sanmıyorum. rica ediyorum eğer bilginizi benimle paylaşacaksanız tartışmadan yapsak. yada laf sokmadan.
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

10

04.07.2008, 15:44

Sence insan psikolojisinde bu kadar ani değişimler çok mu normal?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

11

04.07.2008, 15:45

Ben dinsizliğin her türlüsüne karşı tevhid inancı bulunan herkesi Üstad Hazretlerinin ittifaka çağırdığını anlıyorum kast ettiğiniz kısımdan. Çünkü dinsizlik; anarji, terör ve zulüm demektir!

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

12

04.07.2008, 15:48

haklısınız. sadece hristiyanlığın günümüzdeki durumuna göre değerlendirdim ben. misyonerlerin aslında kominizme karşı bir tepkisi var. o yüzden düşman aynı olunca müslümanlarla bir ittifak söz konusu. ama isevilerin yani en azından bizim gördüklerimizin ıslamiyete karşı da bir tepkisi var. yada bir çıkarı.. ittifak bu durumda bize de zarar vermez mi? yada bunu zararsız hale getirebilecek bir çözüm var mı?
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

13

04.07.2008, 15:52

Söz konusu tepkiyi kırmanın tek yolu ıslam'ı layıkıyla yaşamaktan geçiyor. Çünkü o insanlar Haçlı seferleri hikayeleriyle yetişmişler. Kafalarında bir önyargı var. O önyargı ise fıtrat dini olan ıslam'ı yaşamakla kırılır. Bugün batı insanı kafayı yemiş durumda. Para, teknoloji, sefahat,.. vb.. hiç bir şeyden tatmin olamıyorlar. Araryış içindeler. Ve eminim çevresinde güvenilir, huzurlu, disiplinli bir Müslüman görseler koşa koşa bunun yolunu soracaklardır.

Yani diyorum ki ; "din hayatın hayatı, hem nuru ve hem de esası. ıhyay-ı din ile olur bu dünyanın ihyası"

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

14

04.07.2008, 15:53

Öyleyse önce anlatmak sonra ittifak gerekiyor. sanırım burdan bu çıkarılmalı.peki ittifakın sınırı ne olmalı?
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

15

04.07.2008, 16:00

Önce onları olduğu gibi kabul etmek ve her yerde doğru ıslam'a layık olan doğruluğu yaşamak lazım. Sonra onlar gibi bizim de Allah inancımız olduğunu ve insanlığın barış içinde yaşaması gerektiğine inandığımızı samimiyetle anlatmalıyız. Ve de toplumu kaosa sürükleyen asıl sebeplerin dinsizlikten geldiğini onlara göstererek, bu dinsizlik düşmanına karşı insanlığın huzuru ve barışı adına ittifaka davet etmeliyiz. Bediüzzaman Hazretleri'nin Patrikhaneye yazdığı mektub bize örnek teşkil edebilir niteliktedir.

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

16

04.07.2008, 16:03

her konuda ittifak gerekmiyordur tabi. yani hareketlerimizi beraber yapmak sanırım biraz fazla olur. çok çok gönül birliğinden bahsediliyor sanırım üstadın mektubunda
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

  • "Sükrü Bulut" bir erkek

Mesajlar: 60

Konum: Köln / İstanbul

Meslek: Eğitimci - Yazar

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

17

05.07.2008, 06:36

Alıntı sahibi ""Seyda""

Öyleyse önce anlatmak sonra ittifak gerekiyor. sanırım burdan bu çıkarılmalı.peki ittifakın sınırı ne olmalı?


Müslüman-Hıristiyan diyaloğu zaman içinde önyargıları bertaraf eder. ılmin ilerlemesi ve hürriyetin inkişafıyla tarihin tortuları niteliğindeki yanlışları taraflara gösterir. Zamanı geçmiş ifade, metod ve tartışmaları tecdid eder.

Her iki dinin mensuplarına asıl gayenin “saadet-i ebediye” olduğunu ders vermekle birlikte, mevcut “semavî din düşmanlarının” dehşetini tüm çıplaklığıyla ortaya koyar. Bu felâketler karşısında ittifakın önemini bize vurgularken, ıncil’in âyetlerinden başlayarak tâ günümüze kadar gelen çizgideki birliktelikleri ve ittifakları öne çıkarır.

Diyalog ehli arasında rekabet de olmaz. Zira karşılıklı bir münazara ve münakaşaya girişmezler. Doğru ıslâmiyet ile hakiki ısevîliğin ana çerçevesini ortaya koyacak olan taraflar, çerçeve içinde ittifak ve beraberliğe gidip; (dünya ve ahiret düşmanlarına karşı) dinsizlik, ahlâksızlık, tahrip ve insanî tereddîyi esas alan “tahripkâr cereyanlara karşı” hem dinlerini, hem insanlığı ve hem de çevreyi müdafaa edip, karşıtlarını mağlup ederler.

Müslüman ve Hıristiyanların gayet dikkat etmeleri gereken ince bir sırrın olduğuna inanıyorum. Bir Müslüman Hz. ısa (as) ve ıncil-i şerife inanmadığı takdirde Müslüman sayılmaz. Hz. ısa’nın (as) peygamber ve ıncil’in hak kitab olduğuna inanan bir Müslüman Hıristiyan olmadığı gibi, Hz. Muhammed’in (asm) peygamber ve Kur’ân-ı Kerîm’in hak kitab olduğunu kabul eden Hıristiyanların da Müslüman ve mü’min olabilmeleri için Hz. Muhammed’in (asm) tüm şeriatına inanmaları ve güçleri yettiği nisbette uymaları gerekir. Yani Kur’ân Hıristiyanlara “Dinlerinizi terk ediniz” demiyor. Hz. ısa’dan (as) önceki peygamberlerin dinlerine inandığınız gibi, Hz. Muhammed’in (asm) dini olan ıslâmiyeti de kabul ediniz. Bu kabul Hıristiyanların Hz. ısa (as) ve Meryem’e sevgilerini arttıracak ve ebedî saadet için şevk verecektir. ışte bu ince çizgi tam anlaşılmadığından geleneksel sloganlarla, Kur’ân’ın ve hakiki ısevîliğin men ettiği ifadelerle maalesef zaman zaman Hıristiyan ve Müslümanlar birbirlerini üzüyorlar.

Bazılarımız yukardaki ifadeler ile herhangi bir reform hareketi arasında ilgi kurmaya çalışabilir. Fakat Kur’ân’ın ne reforma, ne tecdide ve ne de tekâmüle ihtiyacı yoktur. Biz o­nun, zaman ihtiyarladıkça gençleşeceğine inanıyoruz. Arz etmeye çalıştığımız çizgi, asrımızın müceddidinin Kafkas cephesinde Ruslarla savaşırken at üstünde kaleme aldığı tefsirindeki tatminkâr, manidar ve doyurucu ifadelerinden alınmıştır. Zamanını ve zamanımızı en güzel şekilde yorumlayan Bediüzzaman Hazretleri istikbale yönelik Münazarat ve şam Hutbesinde verdiği müjdeleri burada Kur’ân’la perçinler. 1909’dan 2009’a doğru dehşetini arttırarak Müslüman-Hıristiyan ittifakının üzerine yürüyen “tahripkâr cereyanlara” karşı zamanlı olarak insanlığı uyaran Said Nursî Hazretleri Müslüman-Hıristiyan diyaloğunun karşısındaki tehlikeleri de eserlerinde bize bildirmiştir.

Müslüman-Hıristiyan diyaloğu ve bu diyaloğun meyvesi olan ittifak ve beraberlikler yeni değildir. Müslümanlar bu birlikteliğin köklerini Yuhanna ıncilinde bulurlar. Hz. Muhammed’in (asm) peygamberliğini müjdeleyen Buheyralı Bahira ile şamlı Nastura gibi büyük Hıristiyan ruhanilerle; Yemen padişahı Tubba, Habeş kralı Necaşi ve Bizans meliki Heraklius’un kabulleri Müslümanlar için iki kardeş dinin temel diyaloglarıdır. ıslâmiyetin henüz dördüncü senesinde vuku bulan ateşperest Farslılar ile Hıristiyan Romalılar arasındaki savaşta, Kur’ân Rumları müdafaa eder. Hatta bu müdafaanın geçtiği sûrenin ismi de Rum’dur. 26 bin Yahudinin Kisra II. Hüsrev’e iltihakıyla tâ Nil deltasına ulaşan Farslıların “bir kaç sene” zarfında tekrar Rumlarca mağlup edileceğini müjdeler. O günkü şartlarla günümüzdeki şartlar o kadar örtüşüyor ki… Tarih o günden bugüne bu kadar benzeşen zamanları göstermiyor. ınananların üzerine yürüyen dinsiz, imansız ve putperest ordular… Asr-ı Saadet ile asrımız… Yani helâket ve felâket asrı… Kızlarını diri diri toprağa gömen, sihir ve fal ile hayatlarına yön verenlere vahşî ve cahil dediğimiz halde; ana rahmindeki bebeleri parçalayan, kadınları sokaklarda süründüren, ihtiyarları perişân eden, insan neslini tüketen ve “zındıka enstitülerinde” hazırladıkları sihir, manyetizma ve hipnotizma metodlarıyla tüm insanlığı iğrenç emellerine alet etmeye çalışanlara modern, çağdaş ve medenî derseniz; hüküm hem ilmen, hem de insaniyeten yanlış olur. Çöldeki vahşî Arabın veya cadı avındaki vahşî Avrupalı’nın zulümleri o zaman da lokaldi. O ateşlerde yananlar sınırlıydı. Ya şimdi… Dünyanın yedi kıtasını ateşe vermek isteyen bu insanlık düşmanı sefih ve tahribatçı cereyanlara karşı Müslüman-Hıristiyan ittifakını zaafa uğratmak isteyenler ya çok ahmak veya çok bilinçli münafık düşman olmalıdırlar, diye düşünüyoruz.
Şükrü Bulut

Seyda

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Seyda"

Mesajlar: 136

Konum: ıstanbul

Meslek: Öğrenci

Hobiler: Tarih, Politika vs.

  • Özel mesaj gönder

18

05.07.2008, 13:39

Allah razı olsun kardeşler. aklımdakilere gayet iyi cevap aldım.
"Nefrete sevgiden daha fazla güvenirim" dedi şeytan,

"çünkü nefretin sahtesi olmaz"

19

05.07.2008, 18:34

Amin ecmain kardeşim

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir