Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

25.01.2011, 09:11

Risâle-i Nur’un bu vatana pekçok faydası var

Risâle-i Nur’un bu vatana pekçok faydası var
25.01.2011












Hükümet, bu millet ve vatanın hayat-ı dünyeviyesine ve


siyâsiyesine ve uhreviyesine


pekçok faydası bulunan bu Kur’ân lemeâtlarına ve Kur’ân dellâlı olan Risâle-i Nur’a, değil


ilişmek, belki tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir







Evvelâ: Leyle-i Kadirde kalbe gelen pek geniş ve uzun bir hakikate, pek kısaca bir işaret edeceğiz.

Şöyle
ki: Nev-i beşer, bu son Harb-i Umuminin eşedd-i zulüm ve eşedd-i
istibdâdı ile ve merhametsiz tahribâtı ile; ve birtek düşmanın yüzünden
yüzer mâsumu perişan etmesiyle; ve mağlûpların dehşetli
me’yusiyetleriyle; ve gàliplerin dehşetli telâş ve hâkimiyetlerini
muhâfaza ve büyük tahribâtlarını tâmir edememelerinden gelen dehşetli
vicdan azablarıyla; ve dünya hayatının bütün bütün fânî ve muvakkat
olması ve medeniyet fantâziyelerinin aldatıcı ve uyutucu olduğu umuma
görünmesiyle; ve fıtrat-ı beşeriyedeki yüksek istidâdâtın ve mahiyet-i
insaniyesinin umumî bir sûrette dehşetli yaralanmasıyla; ve gaflet ve
dalâletin, sert ve sağır olan tabiatın, Kur’ân’ın elmas kılıcı altında
parçalanmasıyla; ve gaflet ve dalâletin en boğucu, aldatıcı, en geniş
perdesi olan siyâset-i rûy-i zeminin pek çirkin, pek gaddarâne hakiki
sûreti görünmesiyle; elbette ve elbette, hiç şüphe yok ki, Şimâlde,
Garbda, Amerika’da emâreleri göründüğüne binâen, nev-î beşerin mâşuk-u
mecâzîsi olan hayat-ı dünyeviye böyle çirkin ve geçici olmasından,
fıtrat-ı beşerin hakikî sevdiği, aradığı hayat-ı bâkiyeyi bütün
kuvvetiyle arayacak; ve elbette, hiç şüphe yok ki, bin üç yüz altmış
senede, her asırda üç yüz elli milyon şâkirdi bulunan; ve her hükmüne ve
dâvâsına milyonlar ehl-i hakikat tasdik ile imza basan; ve her dakikada
milyonlar hâfızların kalbinde kudsiyet ile bulunup, lisânlarıyla beşere
ders veren; ve hiçbir kitapta emsâli bulunmayan bir tarzda, beşer için
hayat-ı bâkiyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde veren; ve bütün beşerin
yaralarını tedâvi eden Kur’ân-ı Mû’cizü’l-Beyânın şiddetli, kuvvetli ve
tekrarlı binler âyâtıyla, belki sarîhan ve işareten, on binler defa dâvâ
edip haber veren; ve sarsılmaz katî delillerle, şüphe getirmez hadsiz
hüccetleriyle, hayat-ı bâkiyeyi katiyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi
ders vermesi, elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî
veya mânevî bir kıyâmet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve
İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve
Amerika’nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rûy-i zeminin
geniş kıtaları ve büyük hükümetleri, Kur’ân-ı Mû’cizü’l-Beyânı
arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla
sarılacaklar. Çünkü, bu hakikat noktasında, katiyen Kur’ân’ın misli
yoktur ve olamaz; ve hiçbir şey bu mû’cize-i ekberin yerini tutamaz.

Sâniyen:
Mâdem Risâle-i Nur, bu mu’cize-i kübrânın elinde, bir elmas kılınç
hükmünde hizmetini göstermiş; ve muannid düşmanlarını teslime mecbur
etmiş; hem kalbi, hem ruhu, hem hissiyâtı tam tenvir edecek ve
ilâçlarını verecek bir tarzda, hazîne-i Kur’âniyenin dellâllığını yapan
ve ondan başka mehazı ve mercîi olmayan ve bir mû’cize-i mâneviyesi
bulunan Risâle-i Nur, o vazifeyi tam yapıyor. Ve aleyhindeki dehşetli
propagandalara ve gayet muannid zındıklara tam galebe çalmış ve
dalâletin en sert kuvvetli kalesi olan tabiatı, Tabiat Risâlesi ile
parça parça etmiş ve gafletin en kalın ve boğucu ve geniş daire-i
âfâkında ve fennin en geniş perdelerinde, Asâ-yı Mûsâ’daki Meyvenin
Altıncı Meselesi ve Birinci, İkinci, Üçüncü, Sekizinci Hüccetleriyle
gayet parlak bir tarzda gafleti dağıtıp, nur-u tevhidi göstermiş.

Elbette,
bize lâzım ve millete elzemdir ki: Şimdi resmen izin verilen din
tedrisâtı için, hususi dershâneler açılmaya izin verilmesine binâen, Nur
şâkirdleri, mümkün olduğu kadar, her yerde küçücük birer dershâne-i
Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi, herkes kendi kendine bir derece istifade
eder; fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. İmân hakikatlerinin
izahı olduğu için, hem ilim, hem Mârifetullah, hem huzur, hem ibâdettir.
Eski medreselerde beş on seneye mukabil, İnşaallah Nur medreseleri beş
on haftada aynı neticeyi temin edecek; ve yirmi senedir ediyor.

Hem
hükümet, bu millet ve vatanın hayat-ı dünyeviyesine ve siyâsiyesine ve
uhreviyesine pekçok faydası bulunan bu Kur’ân lemeâtlarına ve Kur’ân
dellâlı olan Risâle-i Nur’a, değil ilişmek, belki tamamıyla terviç ve
neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara keffâret ve
gelecek şiddetli belâlara ve anarşîliğe karşı bir set olabilsin.

[b]Sözler, s. 250
[/b]
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir