Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

24.01.2011, 12:23

Risâle-i Nur ve nesl-i âtî

Risâle-i Nur ve nesl-i âtî
24.01.2011












Risâle-i
Nur ve hakiki şakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet
büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük
bir tehlikeden

kurtarmaya çalışıyorlar.













[“Kendi
Kendime Hasbihal” nâmındaki parçaya lâhika olarak, Adliye Vekiliyle ve
Risâle-i Nur’la alâkadar mahkemelerin hakimleriyle bir hasbihâldir]

Efendiler! Siz, niçin sebepsiz bizimle ve Risâle-i Nur’la
uğraşıyorsunuz? Kat’iyen size haber veriyorum ki: Ben ve Risâle-i Nur,
sizinle değil mübareze, belki sizi düşünmek dahi vazifemizin
haricindedir. Çünkü, Risâle-i Nur ve hakiki şakirtleri, elli sene sonra
gelen nesl-i âtîye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan
ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar. Şimdi
bizimle uğraşanlar, o zaman kabirde elbette toprak oluyorlar. Farz-ı
muhâl olarak, o saadet ve selâmet hizmeti bir mübareze olsa da, kabirde
toprak olmaya yüz tutanları alâkadar etmemek gerektir.

Evet,
Hürriyetçilerin ahlâk-ı içtimâiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir
derece lâubalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince,
ahlâkça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden, şimdiki
vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli
milletin nesl-i âtisi, seciye-i diniye ve ahlâk-ı içtimaiye cihetinde
ne şekle girecek, elbette anlıyorsunuz. Bin seneden beri bu fedakâr
millet, bütün ruh u canıyla Kur’ân’ın hizmetinde emsalsiz kahramanlık
gösterdikleri halde, elli sene sonra o parlak mazisini dehşetli
lekedar, belki mahvedecek bir kısım nesl-i âtînin eline elbette
Risâle-i Nur gibi bir hakikati verip, o dehşetli sukuttan kurtarmak en
büyük bir vazife-i milliye ve vataniye bildiğimizden, bu zamanın
insanlarını değil, o zamanın insanlarını düşünüyoruz.

Evet,
efendiler! Gerçi Risâle-i Nur sırf ahirete bakar; gayesi Rıza-yı İlâhî
ve imanı kurtarmak ve şakirtlerinin ise, kendilerini ve vatandaşlarını
idam-ı ebediden ve ebedi haps-i münferitten kurtarmaya çalışmaktır.
Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir; ve
bu millet ve vatanı anarşilik tehlikesinden ve nesl-i atinin biçareler
kısmını dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır. Çünkü bir Müslüman başkasına
benzemez. Dini terk edip İslâmiyet seciyesinden çıkan bir Müslim
dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez.

Evet,
eski terbiye-i İslâmiyeyi alanların yüzde ellisi meydanda varken ve
an’anat-ı milliye ve İslamiyeye karşı yüzde elli lakaytlık gösterildiği
halde, elli sene sonra yüzde doksanı nefs-i emmâreye tabi olup millet
ve vatanı anarşiliğe sevk etmek ihtimalinin düşünülmesi ve o belâya
karşı bir çare taharrîsi, yirmi sene evvel beni siyasetten ve bu
asırdaki insanlarla uğraşmaktan katiyen menettiği gibi; Risâle-i Nur’u,
hem şakirtlerini, bu zamana karşı alâkalarını kesmiş; hiç onlarla ne
mübareze, ne meşguliyet yok.

Madem hakikat budur; adliyelerin, değil
beni ve onları itham etmek, belki Risâle-i Nur’u ve şakirtlerini himaye
etmek en birinci vazifeleridir. Çünkü, onlar bu millet ve vatanın en
büyük bir hukukunu muhafaza ettiklerinden, onların karşısında, bu
millet ve vatanın hakikî düşmanları Risâle-i Nur’a hücum edip, adliyeyi
şaşırtıp, dehşetli bir haksızlığa ve adaletsizliğe sevk ediyorlar.

[b]Emirdağ Lâhikası, s. 54
[/b]
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir