Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

17.01.2011, 09:26

Her iki deccalın harikulâde icraatı

Her iki deccalın harikulâde icraatı
17.01.2011












Ekser tahribat ve hevesâta sevkiyât

olduğundan, kolayca harikulâde öyle işler yaparlar ki, bir
rivayette, “Bir günleri bir senedir.” Yani, bir senede yaptıkları işleri
üç yüz senede yapılmaz denilmiş.







[b]İKİNCİ MESELE
Rivayetlerde,
her iki Deccalın harikulâde icraatlarından ve pek fevkalâde
iktidarlarından ve heybetlerinden bahsedilmiş. Hattâ bedbaht bir kısım
insanlar, onlara bir nevî ulûhiyet isnad eder diye haber verilmiş. Bunun
sebebi nedir?
Elcevap: “El-ilmu indallah” (Hakikati Allah bilir)
icraatları büyük ve hârikulâde olması ise: Ekser tahribat ve hevesâta
sevkiyât olduğundan, kolayca harikulâde öyle işler yaparlar ki, bir
rivayette, “Bir günleri bir senedir.” Yani, bir senede yaptıkları işleri
üç yüz senede yapılmaz denilmiş. Ve iktidarları pek fevkalâde görülmesi
ise, dört cihet ve sebebi var:
Birincisi: İstidrâc eseri olarak,
müstebidâne olan koca hükûmetlerinde, cesur orduların ve faal milletin
kuvvetiyle vukua gelen terakkiyat ve iyilikler haksız olarak onlara
isnad edilmesiyle, binler adam kadar bir iktidar onların şahıslarında
tevehhüm edilmeye sebep olur. Halbuki, hakikaten ve kaideten, bir
cemaatin hareketiyle vücuda gelen müsbet mehâsin ve şeref ve ganimet o
cemaate taksim edilir ve efradına verilir. Ve seyyiât ve tahribat ve
zayiât ise, reisinin tedbirsizliğine ve kusurlarına verilir. Meselâ, bir
tabur bir kaleyi fethetse, ganimet ve şeref süngülerine aittir. Ve
menfî tedbirlerle zayiâtlar olsa, kumandanlarına aittir.
İşte hak ve
hakikatin bu düstur-u esasiyesine bütün bütün muhalif olarak müsbet
terakkiyât ve hasenat o müthiş başlara ve menfî icraat ve seyyiat bîçare
milletlerine verilmesiyle, nefret-i âmmeye lâyık olan o şahıslar,
istidrac cihetiyle, ehl-i gaflet tarafından bir muhabbet-i umumiyeye
mazhar olurlar.
İkinci cihet ve sebep: Her iki Deccal, âzamî bir
istibdat ve âzamî bir zulüm ve âzamî bir şiddet ve dehşetle hareket
ettiklerinden, âzamî bir iktidar görünür. Evet, öyle acip bir istibdat
ki, kanunlar perdesinde herkesin vicdanına ve mukaddesatına, hattâ
elbisesine müdahale ederler. (Zannederim, asr-ı âhirde İslâm ve Türk
hürriyetperverleri, bir hiss-i kablelvuku ile bu dehşetli istibdadı
hissederek oklar atıp hücum etmişler. Fakat çok aldanıp yanlış bir hedef
ve hatâ bir cephede hücum göstermişler.) Hem öyle bir zulüm ve cebir
ki, bir adamın yüzünden yüz köyü harap ve yüzer mâsumları tecziye ve
tehcir ile perişan eder.
Üçüncü cihet ve sebep: Her iki Deccal,
Yahudinin İslâm ve Hıristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen
gizli komitesinin muavenetini ve kadın hürriyetlerinin perdesi altındaki
dehşetli bir diğer komitenin yardımını, hattâ İslâm Deccalı masonların
komitelerini aldatıp müzaheretlerini kazandıklarından, dehşetli bir
iktidar zannedilir. Hem bazı ehl-i velâyetin istihracatıyla anlaşılıyor
ki, İslâm devletinin başına geçecek olan Süfyanî Deccal ise, gayet
muktedir ve dahi ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve
şerefe ehemmiyet vermeyen bir sadrâzam ve gayet cesur ve iktidarlı ve
metin ve cevval ve şöhretperestliğe tenezzül etmeyen bir serasker bulur,
onları teshir eder. Onların fevkalâde ve dâhiyâne icraatlarını,
riyasızlıklarından istifade ile kendi şahsına isnat ve o vasıtayla koca
ordunun ve hükûmetin teceddüt ve inkılâp ve harb-i umumî inkılâbından
gelen şiddet-i ihtiyacın sevkiyle işledikleri terakkiyâtı şahsına isnad
ettirerek şahsında pek acip ve harika bir iktidar bulunduğunu meddahlar
tarafından işâa ettirir.
Dördüncü cihet ve sebep: Büyük Deccalın,
ispritizma nevinden teshir edici hassaları bulunur. İslâm Deccalının
dahi, bir gözünde teshir edici manyetizma bulunur. Hattâ, rivayetlerde
“Deccalın bir gözü kördür” (Buhari, Fiten: 26) diye nazar-ı dikkati
gözüne çevirerek Büyük Deccalın bir gözü kör ve ötekinin bir gözü, öteki
göze nisbeten kör hükmünde olduğunu hadiste kaydetmekle, onlar kâfir-i
mutlak bulunduğundan, yalnız münhasıran bu dünyayı görecek bir tek gözü
var ve âkıbeti ve âhireti görebilecek gözleri olmamasına işaret eder.
Ben
bir mânevî âlemde İslâm Deccalını gördüm. Yalnız birtek gözünde
teshirci bir manyetizma gözümle müşahede ettim ve onu bütün bütün münkir
bildim. İşte bu inkâr-ı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle
mukaddesata hücum eder. Avâm-ı nâs hakikat-ı hali bilmediklerinden,
harikulâde iktidar ve cesaret zannederler.
Hem şanlı ve kahraman bir
millet, mağlûbiyeti hengâmında, böyle istidraçlı ve şanlı ve talihli ve
muvaffakiyetli ve kurnaz bir kumandanı bulunduğundan, gizli ve dehşetli
olan mâhiyetine bakmayarak, kahramanlık damarıyla onu alkışlar, başına
kor, seyyielerini örtmek ister. Fakat kahraman ve mücahid ordunun ve
dindar milletin ruhundaki nur-u İmân ve Kur’ân ışığıyla hakikat-ı hâli
göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı
rivayetlerden anlaşılır.
[/b]


[b]Şuâlar, 5. Şuâ, Üç Küçük Mesele, s. 927
[/b]


"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir