Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

13.01.2011, 09:17

Deccalın mühim kuvveti...

Deccalın mühim kuvveti...
13.01.2011












Rivayette var ki, “Deccalın mühim kuvveti Yahudidir. Yahudiler severek tâbi olurlar.”






[b]On Dördüncü Mesele [/b]


Rivayette var ki, “Deccalın mühim kuvveti
Yahudidir. Yahudiler severek tâbi olurlar.” (Müslim, Fiten: 124; Müsned,
3:224, 292, 4:216-217.)
Allahu a’lem, diyebiliriz ki, bu rivâyetin
bir parça tevili Rusya’da çıkmış. Çünkü, her hükûmetin zulmünü gören
Yahudiler, Almanya memleketinde kesretle toplanıp intikamlarını almak
için, komünist komitesinin tesisinde mühim bir rol ile Yahudi
milletinden olan Troçki nâmında dehşetli bir adamı, Rusya’nın
Başkumandanlığına ve terbiyegerdeleri olan meşhur Lenin’den sonra Rus
hükûmetinin başına geçirerek Rusya’nın başını patlatıp bin senelik
mahsulâtını yaktırdılar. Büyük Deccalın komitesini ve bir kısım
icraatını gösterdiler. Ve sâir hükûmetlerde dahi ehemmiyetli sarsıntılar
verip karıştırdılar.

[b]On Beşinci Mesele
Ye’cüc ve Me’cüc hâdisâtının
icmâli Kur’ân’da olduğu gibi, rivâyette bir kısım tafsilât var. Ve o
tafsilât ise, Kur’ân’ın muhkematından olan icmâlî gibi muhkem değil,
belki bir derece müteşâbih sayılır. Onlar tevil isterler. Belki
râvîlerin içtihadları karışmasıyla, tâbir isterler.
Evet, “Lâ
ya’lemu’l-gaybe illallah” (Gaybı ancak Allah bilir), bunun bir tevili
şudur ki: Kur’ân’ın lisân-i semâvîsinde “Ye’cüc” ve “Me’cüc” namı
verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin’den bir
kısım başka kabileleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa’yı
hercümerc ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zîr ü zeber
edeceklerine işaret ve kinayedir. Hattâ şimdi de komünistlik içindeki
anarşistin ehemmiyetli efradı onlardandır.
Evet, ihtilâl-i Fransevîde
hürriyetperverlik tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi,
tevellüd etti. Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesatı tahrip
ettiğinden, aşıladığı fikir, bilâhare bolşevikliğe inkılâp etti. Ve
bolşeviklik dahi çok mukaddesat-ı ahlâkiye ve kalbiye ve insaniyeyi
bozduğundan, elbette, ektikleri tohumlar hiçbir kayıt ve hürmet
tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek. Çünkü kalb-i insanîden hürmet
ve merhamet çıksa, akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar
canavarlar hükmüne geçirir; daha siyasetle idare edilmez. Ve
anarşistlik fikrinin tam yeri ise, hem mazlum kalabalıklı, hem
medeniyette ve hâkimiyette geri kalan çapulcu kabileler olacak. Ve o
şerâite muvafık insanlar ise, Çin-i Maçin’de kırk günlük bir mesafede
yapılan ve Acâib-i Seb’a-i âlemden birisi bulunan Sedd-i Çinînin
binasına sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız
kabileleridir ki, Kur’ân’ın mücmel haberini tefsir eden Zât-ı Ahmediye
(Aleyhissalâtü Vesselâm) mu'cizâne ve muhakkikane haber vermiş. [/b]


[b]On Altıncı Mesele[/b]
Rivâyette var ki: İsa
Aleyhisselâm Deccalı öldürdüğü münasebetiyle, “Deccalın fevkalâde büyük
ve minareden daha yüksek bir azâmet-i heykelde ve Hazret-i İsa
Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu” (İbn-i Kesîr,
Nihâyetü’l-Bidâye ve’n-Nihâye, 1:103-4) gösterir.
“Lâ ya’lemu’l-gaybe
illallah” (Gaybı ancak Allah bilir); bunun bir tevili şu olmak gerektir
ki: İsa Aleyhisselâmı nur-u imân ile tanıyan ve tâbi olan cemaat-i
ruhâniye-i mücahidînin kemiyeti, Deccalın mektepçe ve askerce ilmî ve
maddî ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir.


[b]On Yedinci Mesele
Rivayette var ki, “Deccal
çıktığı gün bütün dünya işitir ve kırk günde dünyayı gezer ve harikulâde
bir eşeği vardır.” (İbn-i Kesîr, Nihâyetü’l-Bidâye ve’n-Nihâye, 1:106)
Allahu
a’lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla tevilleri şudur: Bu
rivayetler mu'cizâne haber verir ki, “Deccal zamanında vasıta-i muhabere
ve seyahat o derece terakkî edecek ki, bir hadise bir günde umum
dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garp işitir ve umum
ceridelerinde okunacak. Ve bir adam kırk günde dünyayı devredecek ve
yedi kıt’asını ve yetmiş hükûmetini görecek ve gezecek” diye, zuhurundan
on asır evvel telgraf, telefon, radyo, şimendifer, tayyareden mucizâne
haber verir.
Hem Deccal, deccallık haysiyetiyle değil, belki gayet
müstebit bir kral sıfatıyla işitilir. Ve gezmesi de her yeri istilâ
etmek için değil, belki fitneyi uyandırmak ve insanları baştan çıkarmak
içindir. Ve bindiği merkebi ve himarı ise, ya şimendiferdir ki bir
kulağı ve bir başı cehennem gibi ateş ocağı, diğer kulağı yalancı cennet
gibi güzelce tezyin ve tefriş edilmiş. Düşmanlarını ateşli başına,
dostlarını ziyafetli başına gönderir. Veyahut onun eşeği, merkebi,
dehşetli bir otomobildir veya tayyaredir veyahut... (Sükût lâzım!)
Şuâlar, 5. Şuâ, s. 918[/b]
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir