Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

04.03.2010, 09:34

Asya’nın geri kalmasının bir sebebi


Hadis-i Şerif Meâli

Allah'ın himaye eli cemaatle beraberdir. Şüphesiz şeytan cemaatten ayrılanla beraber koşar.

Câmiü's-Sağîr, No: 2338





04.03.2010










Asya’nın geri kalmasının bir sebebi


En büyük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûrâ-yı
hakikiyeyi yapmamasıdır. Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve
miftahı şûrâdır.

Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyedeki saadetlerinin
anahtarı, meşveret-i şer’iyedir. “Onların aralarındaki işleri, istişare
iledir.” (Şûrâ Sûresi, 42: 38.) âyet-i kerimesi, şûrâyı esas olarak
emrediyor.

Evet, nasıl ki, nev-i beşerdeki telâhuk-u efkâr ünvanı altında
asırlar ve zamanların tarih vasıtasıyla birbiriyle meşvereti, bütün
beşeriyetin terakkiyatı ve fünunun esası olduğu gibi, en büyük kıt’a
olan Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûrâ-yı hakikiyeyi
yapmamasıdır.

Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır.
Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o
şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üç yüz, belki dört yüz milyon İslâmın
ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini
açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i
imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki, o hürriyet-i
şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile süslenip garp medeniyet-i sefihanesindeki
seyyiatı atmaktır.

İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder:

İman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile başkasını
tezlil etmemek ve zillete düşürmemek, ve zâlimlere tezellül etmemek...
Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz. Birbirinizi, Allah’tan
başka kendinize Rab yapmayınız. Yani, Allah’ı tanımayan herşeye,
herkese nispetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat
eder. Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakkın Rahman, Rahîm
tecellîsiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.

Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet
bulsun! Bütün levm ve itâb ve nefret, hevâ hevese tâbi olanlara olsun.
Selâm ve selâmet, hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin.

Eğer denilse: Neden şûrâya bu kadar ehemmiyet veriyorsun? Ve
beşerin, hususan Asya’nın, hususan İslâmiyetin hayatı ve terakkisi
nasıl o şûrâ ile olabilir?

Elcevap: Nurun Yirmi Birinci Lem’a-i İhlâsında izah edildiği
gibi, haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinden, üç elif, yüz on
bir olduğu gibi, ihlâs ve tesanüd-ü hakiki ile, üç adam, yüz adam kadar
millete fayda verebilir. Ve on adamın hakikî ihlâs ve tesanüd ve
meşveretin sırrıyla, bin adam kadar iş gördüklerini, çok vukuat-ı
tarihiye bize haber veriyor. Madem beşerin ihtiyacatı hadsiz ve
düşmanları nihayetsiz, ve kuvveti ve sermayesi pek cüz’î; hususan
dinsizlikle canavarlaşmış, tahribatçı, muzır insanların çoğalmasıyla,
elbette ve elbette, o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hâcetlere
karşı, imandan gelen nokta-i istinad ve o nokta-i istimdad ile beraber
hayat-ı şahsiye-i insaniyesi dayandığı gibi, hayat-ı içtimaiyesi de
yine imanın hakaikinden gelen şûrâ-yı şer’î ile yaşayabilir, o
düşmanları durdurur, o hâcetlerin teminine yol açar.

Hutbe-i Şamiye, Altıncı Kelime, s. 65-68
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir