Giriş yapmadınız.

1

24.03.2004, 00:10

Bir Kıssa Bin Hisse

Mûsâ Aleyhisselâm bir gün hutbede iken, kendisine, “Ey Mûsâ! Yeryüzünde senden daha âlim kim vardır?” diye sordular. Mûsâ Aleyhisselâm, “Benden daha âlim kimse yoktur. En âlim benim!” buyurdu.

O anda Cenâb-ı Hakkın hitabı erişti:

“Ey Mûsâ! ıki denizin birleştiği yerde bir kulum vardır. O senden daha âlimdir!”

Bunun üzerine Mûsâ Aleyhisselâm ilim öğrenme aşkıyla sordu:

“Yâ Rabbi! O âlim kulunla nasıl buluşabilirim?”

Cenâb-ı Allah, “Yanına bir balık al, bir zembil içine koy. Balığı nerede kaybedersen, işte o kulumu orada bulursun!” buyurdu.

Hazret-i Mûsâ (a.s.) bir balık aldı, bir zembil içine koydu. Yanına genç yardımcısı Yûşâ bin Nûh’u da (a.s.) aldı ve yola koyuldu.

ıki denizin birleştiği yere gelince uykuları geldi, uyudular. O sırada ölü balık canlandı, zembilden dışarı çıktı ve denize atladı.

Mûsâ Aleyhisselâm uykudan uyanınca kalkıp yola devam ettiler. Ertesi günü sabah olduğunda Hazret-i Mûsâ (a.s.) yardımcısına, “Yemek getir de yiyelim! Yolculuktan yorulduk!” dedi.

Genç yardımcısı Yûşâ (a.s.) ise, “Gördün mü?” dedi. “Kayalığa çıktığımız zaman ben balığı unutmuşum! Onu sana söylemeyi şeytandan başkası bana unutturmadı. Balık canlanıp şaşılacak bir şekilde denize doğru gitmişti.”

Mûsâ Aleyhisselâm, “ışte aradığımız şey buydu!” dedi.

Sonra izleri üzerine geri döndüler. Oraya geldiklerinde elbisesine bürünüp oturan bir adam kılığında Hazret-i Hızır’ı (a.s.) gördüler. Hazret-i Mûsâ (a.s.), Hazret-i Hızır’a (a.s.) selâm verdi.

Hızır (a.s.), “Hayret!” dedi. “Bu memleket halkı Allah’ın selâmını bilir mi?”

Mûsâ Aleyhisselâm,“Ben Mûsâ’yım!” dedi.

Hızır (a.s.), “Benî ısrâil’e gönderilen Mûsâ mı?” diye sordu.

Mûsâ Aleyhisselâm, “Evet!” dedi. Sonra, büyük bir öğrenme aşkı ve iştiyakı ile, “Sana öğretilen ilimden bir irşâd vesîlesi olmak üzere bana da öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?” diye sordu. (Kehf Sûresi: 6366.)

Hazret-i Hızır (a.s.) kendisinin bâtınî ilimlerde âlim olduğunu, oysa Hazret-i Mûsâ’ya (a.s.) zâhirî ilimlerin verildiğini; Hazreti Mûsâ’nın (a.s.), kendisine verilen ilmi tahsil etmesinin ise aslında peygamberlik mesleği için ihtiyaç olmadığını biliyordu.

Buna rağmen Hızır Aleyhisselâm, Hazret-i Mûsâ’nın (a.s.) ilim talebini reddetmedi; şartlı olarak kabul etti.

kaynak: http://www.yeniasya.com.tr/2003/08/25/lahika/default.htm
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

2

27.03.2004, 11:37

bunun devamı da var diye biliyorum.
Hazırlanınınz! Başka daimi bir memlekete gideceksiniz.öyle bir memleket ki bu memleket ona nisbeten bir zindan hükmündedir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir