Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.05.2008, 17:36

101. Sayı - Sevgi




Sevgi

Editör

Yaratılışın mutlak nedenlerinden biri olarak kabul edilen sevgi, Kur'ân'ın da temel kavramlarındandır. Bununla birlikte felsefe, sosyoloji, psikoloji, edebiyat ve ilahiyat gibi sosyal bilimler de sevginin kaynağı, mahiyeti ve fert-toplum üzerindeki etkileri üzerinde araştırmalar yapmışlar ve konuyu çeşitli boyutlarıyla ele almışlardır. Modernizmin insan üzerindeki yıkıcı etkilerinden bahsederken sevginin değerini yitirmesi en çok vurgulanan hususlardan biri olmalıdır. Sevgi, modern çağ insanının en çok aradığı, varlığına en çok muhtaç olduğu bir değer haline gelmiştir. Iletişim çatışmalarının had safhaya ulaştığı günümüzde, sevgisizliğin insanlığı bütün olarak mutsuzluğa sürüklediği sosyo-psikolojik araştırmaların da dik...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...


Sevgi Odaklı ınsan Modeli

Atilla YARGICI

Yrd. Doç. Dr. Harran Üniversitesi

Günümüz dünyası bir taraftan baş döndürücü teknolojik ve bilimsel gelişmeler sergilerken, diğer taraftan insanî değerlerde ve ahlakta korkunç bir geriye gidiş ve kaos yaşamaktadır. Akıl, gazap ve şehvet kuvvelerine yaratılıştan bir sınır koyulmayan insanoğlu bu duygularını düzenleyici ilahi prensiplerden mahrum olmasından dolayı ifrat ve tefrit arasında bocalamakta, duyguları arasında denge anlamındaki adaleti kaybederek kendisine, çevreye, topluma ve tüm insanlığa zarar verecek eylemler yapabilmektedir.1 ınsanın aç gözlülüğü ve hırsı geçtiğimiz asırda dünyayı birçok defa kana bulamıştır. Bunun en büyük sebepleri, insanlığın dinin yerine bilimi kutsaması, materyalist düşünce ve akımların etkisinde kalması, yüreğinden Allah...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

ıslam Sevgi Dinidir


ıslam is a Religion of Love

Recep şENTÜRK

Prof. Dr., Fatih Üniversitesi

Peygamberimizin yolu, izi aşktır. Biz aşk çocuklarıyız. Aşk bizim anamızdır. (Mevlana, Rubailer, 49.) ıslam sevgiye en fazla önem veren dindir. Bundan dolayı ıslam medeniyeti sevgi medeniyetidir; Müslüman toplum da sevgi toplumudur. Çünkü ıslam, (1) sevgi olmadan imanı kabul etmez; (2) insanın varlıkla tüm ilişkilerini sevgiye dayalı olarak yeniden kurar; (3) insanın bütün davranış ve ilişkilerinde sevgiyi ve rahmeti yansıtmasını zorunlu kılar. Fert ve toplum seviyesinde sevgi ve ıslam ilişkisinin en güzel tezahürü Sahabe döneminde ortaya çıkmıştır. Daha sonraki dönemler ise bu altın çağa yakınlıkları nispetinde sevginin aynası olmuşlardır. Materyalizm ve bencilliğin hakim olduğu günümüz dünyasında ise Müslümanlar, fer...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Sevgi ve Hoşgörü Uygarlığı

The Civilization of Love and Tolerance

Musa K. YILMAZ

Prof. Dr., Harran Üniversitesi, ılahiyat Fak. Öğretim Üyesi

Sevgi sözcüğü, Arapçadaki “muhabbet” sözcüğünün Türkçemizde yaygın olan karşılığıdır. Bununla birlikte her ikisi de dilimizde kullanılmaktadır. “şefkat” kelimesi de Allah’ın, “Rauf-Rahim” isimlerinden mahlûkata verdiği ve karşılıksız sevgiyi ifade eden çok güçlü bir kelimedir. “Aşk” da sevgiyi ifade eder. Fakat şefkat kadar etkileyici ve büyüleyici değildir. Çünkü şefkat çok daha kapsamlı ve daha geniş anlamlıdır. Bir insan, sevdiği evladı dolayısıyla bütün yavrulara karşı bir şefkat hisseder. Oysa fani bir sevgiliye âşık olan bir insan her şeyi sevgilisine feda edebilir.1 Denilebilir ki, yukarıda zikrettiğimiz kelimeleri kullanmayan ve sevmeyen hiçbir insan yoktur. Çünkü “sevmek” yaratıcı tarafından insanın fıtratına ye...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Toplumsal Sevgi ınşasının Harcında Mahrumların Öfkesi

The Anger of Destitutes in the Plaster of Construction of Social Love

Gıyasettin EKıCı

“Sevgi, sevgi üreten bir güçtür, güçsüzlük, sevgi üretememektir.” (Erich Fromm) Her gün derme çatma evinden çıkıp, birçok geçiş noktasında potansiyel bir suçlu gibi arandıktan sonra ısrail’in mamur kentlerinden birindeki işine varan ve ağır şartlarda bedensel bir çalışma sonunda, yeniden, gün dönerken yoksun mahallesine dönmek üzere yola koyulan yoksul bir Filistinli işçi düşünün. Bu işçinin gidip harcında çalıştığı konakların içinde oturacak varsıl ısrailliyi seveceğini düşünür müsünüz? Ya da Diyarbakır’dan gelip Kuşadası, Bodrum ya da Etiler’deki villaların yapımında çalışan yoksul işçinin burada oturacak kişiye ve sınıf, sosyal ve ekonomik statü olarak benzerlerine karşı duymasını beklediğimiz baskın duygunun adının ...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Sevgi Odaklı Yaşam Ne Kazandırıyor?

What Does Love-Focused Life Bring In?

Nevzat TARHAN

Prof. Dr., ınsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfı Başkanı, Psikiyatri Uzmanı

Kayıp Halka Bulundu Sinir bilimlerindeki son gelişmeler insan beyninde dağınık çalıştığı zannedilen bazı hücrelerin varlığını tespit etti. “Ayna nöronlar” denilen bu hücreler, sezgisel durumu kopyalamayı başarıyorlardı. Bu ayna sinir hücreleri, birlikte olduğumuz insanların duygusal akışını ve niyetlerini tespit edip kopyalayıcı hücreler. Bizim beynimiz ile diğer insanların beyni arasında duygusal alışveriş deneylerle gösterilebildi. Altıncı duygu denilen sezgisel duyular tespit ediliyor; ama bu kanıtlanamıyordu. Kayıp halkanın bulunması konusunda somut bir adım olan sinirsel mekanizmalar nelerdi? Ayna sinir hücreleri iki insan arasındaki duygu koordinasyonuna ve senkronizasyona hizmet ediyorlar. Bir insanın duygusal yak...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Dünya Barışının Sağlanmasında ınsan Sevgisini Merkeze Alma Zorunluluğu

The Necessity to Consider the Human Love at the Center to Establish the Peace all Over the World

Ali BAKKAL

Prof. Dr., Harran Üniversitesi ılahiyat Fakültesi öğretim üyesi

Giriş ınsanı öncelemeyen ve insan hayatının değerini her şeyin üstünde tutmayan hiçbir sistem ve düşüncenin dünya barışına sürekli katkı sağlaması düşünülemez. Bu tür sistem ve düşünceler ne kadar hümanist olsalar da, yeri ve zamanı geldiğinde öteki diye tanımladıkları insanlardan bir kısmını, kendi insanı adına feda etmekten çekinmezler. Dolayısıyla bütün insanlara daimî olarak huzur ve saadeti getirecek sistemlerin mutlaka insanı merkeze alması gerekir. 1. ıslâm’ın Düalist Bakış Açısı Bir din olarak ıslâm insanı merkeze mi alıyor? ıslâm’a göre insanlar temelde mü’min ve kâfir olarak iki kısma ayrılmıyor mu? Bu ayırıma göre bazı müminler günah işleseler de neticede bütün mü’minler Cennete girecek, kâfirler de Cehennem...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

ımanda Sevgi Boyutu ve Allah Sevgisi

The Love Aspect on Faith And The Love of God

Hülya ALPER

Yrd. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi ılahiyat Fakültesi

1. ımanda Sevgi Boyutu Sevgi, imanın duygu unsuru içinde yer alan en temel duygulardan biridir. Öyle ki içinde sevginin bulunmadığı bir imanın varlığından bahsetmek imkânı yoktur1. Psikologların dinle en çok ilgili gördükleri duygu sevgidir2. Bu yönüyle sevgi imanın yapısını oluşturan duygu içinde birinci sırayı almaktadır. Tabiî bu birinci sırada oluş ancak bir yığın alt inançlarıyla birlikte kendi içinde bir bütünlük oluşturan imanın genelinden hareket edilerek yapılmış bir değerlendirmedir. Bir dine iman eden kişinin, genel anlamda bu dine imanı değerlendirildiğinde, burada sevgi duygusu hâkimdir. Mü’minde olan sevgi temelde din sevgisidir; iman ettiği dinin en güzel, en doğru olduğunu düşünür ve dinine sevgiyle bağ...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

ısm-i Vedûd: “Kâinat kalbindeki ciddi aşk, bir Maşuk-u Lâyezalî’yi gösterir”

The Name of VEDÛD (All Loving God): “The serious love in the heart of cosmos denotes a Non-Ending Beloved”

M. Said ışERı

Arapça’da sevgi, meveddet ve muhabbet ya da vüdd ve hubb kelimeleriyle ifade edilir. Vedûd, “sevgi” anlamına gelen “mevedde” ve “vüdd” mastarından gelir. Fa’ûl kalıbı, hem ism-i fail hem de ism-i mef’ul manasına geldiği için, bu kalıpta gelen Vedûd da hem çok sevilen hem de çok seven diye manalandırılmıştır.1 ıbn Kayyim’e göre “vüdd”, yine sevgi anlamına gelen “hubb”dan daha üstün ve daha derin anlam taşımaktadır.2 Allah peygamberlerini, meleklerini ve mü’min kullarını sever, onlar tarafından da sevilir. Onlara Allah’tan daha sevgili hiçbir şey yoktur. Allah dostlarındaki Allah sevgisi, ne aslında, ne keyfiyetinde ve ne de taalluk ettiği şeylerde başka hiçbir sevgiye denk olamaz. Kulun kalbindeki Allah sevgisinin bütün s...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Aşk Redifli Gazellere Göre Klasik Türk şiirinde Aşk

Love in the Classical Turkish Poetry According to the Ghasals with the Rhyme of Ask

Mahmut KAPLAN

Prof. Dr., Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi

Aşk, bütün dünya edebiyatlarının başlangıçtan itibaren en vazgeçilmez temalarından biridir. ınsanoğlunun yaratılışından itibaren en yoğun yaşadığı duygu aşk olsa gerektir. ınsanın, daha geniş bir ifade ile kainatın yaratılış sebebi de mutasavvıflara göre aşktır. Allah bir gizli hazine olan varlığını tanıyacak göz, sevecek gönül, sanat eserlerini takdir edecek bir akıl dilemiş, evreni ve bütün güzellikleri idrak melekesiyle donanmış insanoğlunu yaratmıştır. Kainatı, bütün güzellikleriyle insanoğlunun beğenisine sunan yaratıcı, ondan bu güzellikleri takdir ve tahsin etmesini, nimetlerine karşı şükür ve ibadetle karşılık vermesini beklemiştir. ınsan ruhlarını yaratıp topluca onlardan “Ben rabbiniz değil miyim?” sorusuyla “eve...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Sevginin Tarihteki ızi

The Trace of Love in History

Josef NASEH

Sevgiyi kavrayabilmek için, bu sözcüğün dil bilimsel olarak ne anlama geldiğini bilmemiz gerekir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre sevgi, “ınsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu.” olarak tanımlanır. O halde sevgi kavramının varlığını, evrenin var oluş süreci ile başlatabiliriz. Evrenin var oluş sürecinden bugüne kadar insanoğlunun göstermiş olduğu evrensel gelişim, sevgi kavramının anlam ve ifadelerinin sürekli değişmesine neden olmuştur. Paracelsus bunu şöyle tanımlamıştır: “Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şey anlamayan, değersizdir. Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür… Bir şeyin aslında,...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Dinlerde Sevgi

Love in Religions

ısmail TAşPINAR

Yrd. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi ılahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

Sevgi, tarihte bütün dinler ve medeniyetlerde ifadesini bulmuş en önemli kavramlardan biridir. Öyle ki, Doğu’dan Batı’ya geleneksel toplumlardan en karmaşık olanlarına kadar her kültürde mutlaka sevgiye karşılık gelen bir ifade bulunmaktadır. Sevgi, soyut bir ifade şekli olan kelimelerle olduğu gibi, somut ve sanatsal ifade şekilleriyle de kendini söz konusu kültürlerde tezahür ettirmiştir. ınsanlığın ortak paydasını oluşturan bu duygu dinlerin kutsal metinlerinde işlenmiştir. Sevgi her biri kendi ifade tarzına göre insanlara mesajını ulaştırmada bir bakıma dinlerin merkezini oluşturmuştur, denebilir. En çok dikkati çeken husus ise, sevginin dinlerdeki yerinin daima en üst düzeyde olmasıdır. Kimi dinlere göre sevgi varlı...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Peygamberimiz (A.S.M) ve Sevgi Medeniyeti

Our Prophet (Pbuh) and Civilization of Love

Osman GÜNER

Prof. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi, ılahiyat Fakültesi

Allah Resûlünü (a.s.m) daha iyi anlamak, onu daha güzel tanımak ve gönüllerdeki müstesna yere taşımak mü’minler için imanî bir mükellefiyettir. ımanî bir mesuliyettir; zira O'nun örnek hayatı incelendiğinde görülecektir ki, Yüce Yaratıcı'yı en kâmil vasıflarıyla tanımanın, buyruklarına sadakatle bağlanmanın, birlikte aynı ortamı paylaştığı insanların dertlerine ortak olmanın, yardımlaşmayı ve dayanışmayı vicdanî bir görev bilmenin, insanlara sırf insan oldukları için sevgi ve saygı duymanın, intikam yerine bağışlayabilmenin en mükemmel örneklerini O'nun yaşantısında görmekteyiz. Nitekim Yüce Allah da O'nu bizim için her konuda yegane model olarak göstermiştir: "And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşm...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Mevlana'da Hz. Peygamber Sevgisi

The Love on Prophet by Maulana

Cüneyt GÖKÇE

Yrd. Doç. Dr., HRÜ., ılahiyat Fak. Öğrt. Ü., cuneytgokce@harran.edu.tr Bu çalışma, 26–28 Ekim 2007 tarihleri arasında şanlıurfa’da düzenlenen “Uluslar arası Mevlana ve Mevlevilik Sempozyumu”na bir bildiri olarak sunulmuştur.

Mevlana ile ilgili bir takım açıklama ve yorumların; ıslamiyet ve Hz. Peygamber göz önünde bulundurulmadan yapılması ve sanki Mevlana’nın, ıslam’dan bağımsız biriymiş gibi lanse edilmeye çalışılması böyle özet bir çalışmayı yapma ihtiyacı doğurmuştur. 1- Mevlanaya Göre peygamberliğin Gerekliliği: ınsanoğlunun bu dünyaya gönderilişinin temel amacı baş başa bırakıldığı sınavı başarıyla bitirmesini sağlamaya yönelik tavırlar sergilemesidir. Kuşkusuz bu sınavı başarabilmesi, hakkı batıldan, iyiyi kötüden ve güzeli çirkinden ayırt edebilmesine bağlıdır. Yüce Yaratıcı’nın görevlendirdiği rehberler bu hususta yol göstericidir. ışte bu bağlamda Mevlana, dünya hayatını bir zindana, bir efsun sandığına benzetir ve bu efsun sandığı...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Duygusal Motif Olarak Sevgi ve Korku

Love and Fear as Einational Motifs

Ahmet ALBAYRAK

Yrd. Doç. Dr., Rize Üniversitesi, ılahiyat Fakültesi, Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Sevgi yalın anlamıyla bir duygu ve heyecan türüdür. Sevgi, insanın bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermesine denir. Bir başka tanıma göre de “sevgi, öğrenilen duygusal bir tepkimedir.”1 ıbn Arabî Hazretlerine göre sevginin tanımı yapılamaz. Sevgi ancak tadılır. Tadan kişi de sevginin ne olduğunu yeterince anlatamaz. Aynı zamanda sevgi evrensel bir duygudur. Annenin çocuğunu sevmesi, eşlerin birbirlerini sevmesi, ilâhî bir sır olarak, gayesi “bir tenle bir teni, bir canla bir canı kavuşturmak” olan sevginin evrenselliğine en güzel örnektir.2 Aynı zamanda ıbn Arabî sevgi için, “Sevgi seveni sevilene bağlayan bir bağdır ve sevgi sevenin var oluşudur”3 der. Sevgi, zorlama olmadan sadece özgür olduğ...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

"Harb-i Umumi"nin Sevgi ve şefkat Kahramanları

The Love and Clemency Heroes of the First World War

Nazmi EROğLU

Osmanlı toplumunun yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı felaketler aileleri derinden sarsmıştı. Önce Balkan Savaşları'yla kırılan Müslüman-Türk nüfusu kısa bir süre sonra daha büyük bir felaketle karşı karşıya kaldı. Büyük çoğunluğu köylerde yaşayan ve ziraatla meşgul olan genç ve orta yaşlı erkekler annelerinden, karıları ve çocuklarından ayrılarak cepheye koştu. Bu barışsever insanlar, kısa bir süre içinde muharip olarak şartlara uyum sağlamayı başardı. Ancak, savaşı onlar istememişti. Meydana gelen olayları, Osmanlı toplumu kucağında bulmuştu ve değer verilen ne varsa tehlike altında idi. Savaşmaya, karşı koymaya, vatan ve geleceklerini korumaya mecburdular. Erkekler düşmanla boğuşurken, ülkenin en büyük yükü kadınların ü...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Biz Muhabbet Fedaileriyiz, Husumete Vaktimiz Yoktur

"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Bediüzzaman Said Nursi

Yanlışa muhabbet … Zahirî mün'imleri medih ve muhabbet edip Mün'im-i Hakikî’yi unutmak, ondan bin derece daha belâhattir. Sözler, s. 18. ıbadet ve muhabbet ıbadetin manası şudur ki: Dergâh-ı ılâhîde abd kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp, kemal-i rububiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i ılâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Sözler, s. 71. Zeval, ahiretin delili olan muhabbeti adavete döndürür. Daimî bir cemal, zail bir müştaka razı olamaz. Zira, dönmemek üzere zevale mahkûm olan bir seyirci, zevalin tasavvuruyla, muhabbeti adavete döner, hayret ve hürmeti tahkire meyleder. Çünkü, insan bilmediği ve yetişmediği şeye düşmandır. Sözler, s. 87. Bir daha dönmemek üzere zeval ise, şefkati ...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

Uhuvvet Risalesi şerhi

The Commentary on Brotherhood Treatise

Hakkı YILMAZ - Nuri ÇAKIR

Bediüzzaman Said Nursî, Mektubât’ındaki 22. Mektup’ta, sosyal hayata dair ve birbiri ile ilgili üç konuyu ele almaktadır: Birinci Mebhas’ta ehl-i imanı uhuvvet ve muhabbete davet etmekte, ıkinci Mebhas’ta Müslümanları hırstan men etmekte ve hatimede de gıybeti tarif etmektedir. Bu çalışmada bizler, sevginin insani bir boyutu olan uhuvvet (kardeşlik) konusunun ele alındığı Birinci Mebhas’ı şerh etmeyi deneyeceğiz. Ön hatırlatma olarak şunu belirtelim ki Bediüzzaman, mektubun bir yerinde mektuba muhatap olanlara; yani bizlere yönelik olarak “Senin, mânevî bir nedamet, gizli bir tevbe ve zımnî bir istiğfar hükmünde olan kusurunu bilmen ve o haslette (adavet-düşmanlık hasletinde) haksız olduğunu anlaman, onun şerrinden seni ...

Yazının devamı Kış 2008 sayısında...

www.koprudergisi.com
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir