Evin etrafı küçük bir kısmı müstesna toprakla çevrili, hem bu hayvanlar hafiftir, kolay kolay yüksekten düşmekten zarar görmez. Vücudlarının maddesinden gelen dayanıklılık ve yerçekiminin onlara vereceği azami düşme kuvvetini hesap ederseniz anlarsınız. (Afedersiniz) Osuruk böceği diye tabir edilen bir cins kötü gaz salan böceğe beyzbol sopası gibi katladığım kağıtla şiddetle vurmuştum. Öyle bir ses çıktı ki, insana vurdum desem inanırsınız. Ben dedim bu böcek ya öldü, ya komada, bir baktım hala yaşıyor turp gibi. Kafa sağlammış maşa'Allah, ölmedi hayvan. Ondan böceklerin yüksekten düşmeye daha dayanıklı olduklarına dair inancım var. Kötürüm böcek olursa pencere dışına koymakla yetiniyorum. Hamamböceklerine gelirsek, öyle evin içinde koşturmuyorum, alt komşu bizi ziyarete gelebilir yoksa
, şöyle dokunacakmış gibi yapınca tabanları yağlayıp buldukları delikten giriyorlar zaten. Daha büyük ebatlı hayvanat derseniz, bir gün salonda kanepede uyuyordum, yaz mevsimiydi yine sanırım, arada gözlerimi açtım bir de ne göreyim. Salonun ortasında 3-5 güvercin, yiyecek arıyorlar, beni gördüler bozuntuya da vermiyorlar, kovaladım onları, yürüyerek kaçmayı tercih ettiler. Güvercinlere yiyecek veriyorum diye kızıyor annem bana, alıştılar mı gitmiyorlar ve pisliyorlar da! Bazen yiyecek verirken de güvercinlere zarar verebiliyorum, ıslattığım bir topan ekmeği fırlatmıştım, güvercin kaçmadı, tam isabet denk gelmişti... Paaaat!...Her neyse, hayvanatla maceralarım çoktur