Giriş yapmadınız.

1

07.11.2006, 11:13

Dua'da haddi aşmak ne demektir?

"Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. -Gerçek şu ki O, had­di aşanları sevmez."

bu hadisi nasıl anlamalıyız, duada haddi aşmak ne demektir?
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

2

07.11.2006, 11:25

Benim aciz fikrim şudur:
Allah arzu ettiğimiz netice için önce üzerimize düşeni yapmamızı istiyor. Yani fiili dua istiyor. Mesela borcumuz çok, ödemek için çalışmamız gerekir. Evde oturup sabahtan akşama yapılacak dua borcun ödenmesi için Adetullah gereği yetmeyecektir.
Eve hırsız girmesini istemiyorsak, sağlam bir kapı takarız veya kilitleriz sonra dua ederiz. Böyle yapmayıp kapıyı açık bırakıp hırsızlara davetiye çıkardıktan sonra dua etmek Allah 'ın hikmetini ve Adetullahı itham etmek olacağından haddi aşmak ile sonuçlanacaktır.

Haramı istemek için dua etmekte haddi aşmaktır. Yada birine zarar gelmesi için yapılan dua da haddi aşmaktır. Hiç dua etmeyen birinin tutuğu takımın galip gelmesi için yaptığı dua da dahi haddi aşmaktır.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

07.11.2006, 11:46

Evet allah razı olsun..bunlar aklıma gelmemişti..Ben de şöyle fikir yürütmüştümkendi kendime :Bazen çok çok süslü kelimelerle dualar edilir ya,ama dilde kalır sadece..samimiyetten uzak düşer..Acaba o kısım dualar mı diye düşünmüştüm...

Çok sağolun,selamlar..
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

4

07.11.2006, 15:20

Senin söylediğin de haddi aşan dualara eklenebilir. Güzel düşünmüşsün :wink:

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

07.11.2006, 20:37

Bazen ani ve insanı şok eden haller olur. Evladı yüksekten düşen bir anne, çocuğuna bir şey oldu korkusu ile feryad figan dua eder. Allah sanki bir şeyi yapmaya mecburmuş gibi dua eder.
Yada bazen insan Allah'a şart koşarark dua eder. Sen böyle yap ben böyle yapayım,der.

Mesela yağmurun yokluğu yağmursuzluk namazının vaktidir. Bir kişi çıkıp yağmur namazını kılar ,yağmuruda o şarta bağlar, sanki onun duasından dolayı olmuş gibi riyaya ve kibire kapılır.ışte bu da haddi aşmaktır. Yada maddi durumu çok çok iyi olan birinin hala bol rızk için dua etmeside haddi aşmaktır. Sadece kendi için dua etmekte haddi aşmaktır. şükür gerektirecek bir nimette şükürsüzlük gösterip , bir nimetin elinden gitmesi sonucu feryat figan duaya sarılmakta, çok dua ettiği bir şey olduktan sonra şükretmemekte haddi aşmaktır.

Baki selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

6

07.11.2006, 22:59

Alıntı sahibi ""Ceka""

şükür gerektirecek bir nimette şükürsüzlük gösterip , bir nimetin elinden gitmesi sonucu feryat figan duaya sarılmakta, çok dua ettiği bir şey olduktan sonra şükretmemekte haddi aşmaktır.


Evet çok doğru..Bir de bir kısım insanların duaları genelde sadece maddi getirisi olan dualar oluyor.Hani vardır ya şunu okursan şu belalar başına gelmez,şu duayı şu kadar okursan isteğin gerçekleşir.Bunlara aşırı derecede itibar ediyorlar.Sebep dertler,beklentiler de dertlerin son bulmsı.Halbuki dua bir ibadettir,rabbimizle konuşmamız,dertleşmemizdir.yukarıda söylediklerim şöyle bir hatıradan geliyor: Birisi dua kitabı arıyordu.Cevşen de çok külli bir dua.Cevşeni gösterdim mealiyle birlikte.Aldı bayağı bir inceledi.Ertesi günü geldi dedi ki,bunda hep cehennem ateşinden koru falan diyor dedi.Ben şu hastalığa şu derde şifa şu duayı şu kadar okumandır gibi bişey istiyorum dedi.Ben çok şok oldum,çünkü en büyük korkumuz cehennem ateşi zaten,dünyalık dertleri büyütüp de cehennem ateşinden allaha sığınmanın küçümsenmesi beni dehşete düşürmüştü..Dua bir ibadettir belki de insan meyvesini bu dünyada görmek isteyerek acele ediyordur...Ama yine de ne olursa olsun insanların acizlikleri vakti Allah a sığınması çok güzel..

Rabbim duanın hakikatine varmayı nasip etsin bizlere..Allah razı olsun.Selamlar..
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

7

08.11.2006, 08:57

Allah razı olsun kardeşim güzel bir noktaya değinmişsin..bende konuyla alakadar bişeyler aktarayım.

Duada dikkat edilecek hususlar

Eller semaya, kalpler Mevla'ya yöneldiğinde dikkat edilecek hususlar şunlardır:

1–"Allah Teâlâ'ya kabul edeceğine yakinen inanarak dua edin. ıyi bilin ki; Allah, şuursuz gafil kalbin duasını kabul etmez."(1)

2– Rabbinize yalvara–yakara ve için için dua edin ve haddi aşmayın."

3–Dua ederken taşkınlık edip tevâzu sınırlarını aşmayın. "şüphe yok ki Allah, haddi aşanları sevmez."(2)

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır, bu ayetin tefsirinde şu bilgileri verir:

"Önce haddinizi bilip Rabbinizi tanıyınız… Allah'ın lütuf ve ihsanında cimrilik olmadığını biliniz, ona göre arzu ve ihtiyaçlarınızı isteyiniz. ısteyiniz, ama pervasızca veya bağırıp çağırmakla değil, tam tâzim ile yalvararak ve ihlâs ile gizli yalvarma halinde…

Allah, ilâhî emrin tayin ettiği sınırı aşmak isteyenleri sevmez, haklarında hayır murad etmez. şu halde kendilerini talep ve duadan ihtiyaçsız sayanları sevmediği gibi, duanın sınırını aşanları da sevmez, dualarını kabul etmez.
Duada yalvarma halinde bulunmamak, varlığa, bir çeşit çalıma delâlet eder. Ufak bir saygısızlık etmek, dua sınırını –haddini– aşma olayı olduğu gibi, duayı gizli bir şekilde yapmamak, bağırıp çağırmak da ihlâs sınırından gösterişe, şikâyet ve davaya geçen bir hadsizliği kapsar.


Nitekim sahih bir hadiste de şöyle buyrulur:

"Siz bir sağıra ve gaibe dua ediyor değilsiniz. ışitici ve size pek yakın bir Allah'a niyaz ediyorsunuz."(3)

Ayrıca duada fazla söz söyleme ve uzatma da haddi aşma cümlesindendir. Kısaca yalvararak ve gizleyerek dua ediniz, haddi aşmayınız."(4)

Ancak duada, kalıptan ayrılıp öze inmeli, şekilciliğe son verilmeli. Dil ile dua ederken, fiilî duayı da ihmal etmemeli. Kavlî duaları tamamlayan, kabûle karîn hâle getiren şey, fiildir, harekettir. Dil ile yapılan dualara kalpler de iştirak etmeli. Kalbin katılmadığı duanın dua sayılmadığı bilinmeli. Duada yoğunlaşıp, içimiz dışımız dua kesilmelidir.

Hz. Musa, duası kabul olmayan birisi için Rabbine sorar ve aldığı cevap şu olur:

"Ya Musa, ben kullarıma senden çok acırım. Ancak bu kul diliyle dua ediyor, fakat kalbiyle koyunlarını kırkmayı ve yünlerini satmayı düşünüyor. Dili duada, kalbi koyunlarında olan kimsenin duasını kabul etmem." buyurur.
Hatalarına üzülmeyen, günahlarına ağlamayan, gözü yaşarmayan, yüzü kızarmayan, kalbi taş kesilmiş, aşk ve muhabbet fukarası bir gönülden yükselecek dualar kabul makamına nasıl ulaşır?



Dipnotlar

1. Tirmizi.Deavât.65–A.bin Hanbel. Müsned.2/177
2. A'raf: 55_Feyz'ül–Kadir c.2. s.128
3. Buhari cihad.131–Müslim. Zikir.44–45. A.bin Hanbel. c.4. 55, 87
4. Feyzü'l–Kadir: 2. 126

kaynak

8

08.11.2006, 11:25

Allah Razı olsun kardeşlerim. Çok doyurucu açıklamalar.

Ya Dolunay34 kardeşim. ışte gerçek haddi aşma bu olsa gerek.Güzel yakalamışsın. Buna benzer olaylar benim çevremde de mevcut.

Dua'nın ne demek olduğunu çok iyi anlamak lazım. Nuraşığı kardeşimizin yazdıklarını çok iyi anlamak lazım
Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

9

08.11.2006, 12:16

yazılar gerçekten doyurucu....ayrıca ben bu dua kitaplarında da hata olduğunu düşünüyorum mesela ben risale-i nurlarda bu bölümleri okumadan çnce o duaların hastalığın gitmesi,veya işlerin yoluna girmesi için okunduğunu düşünüyordum... mesela dua kitabında fihristede yazıyor ki, sıkıntılardan kurtulmak için okunacak dua, hastalıktan kurtulmak için okunacak dua... böyle olunca avam insanlarda duaları bu niyetle okuyorlar...
dua ile..
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

10

08.11.2006, 12:59

Allah razı olsun Alkan Ünal kardeşim en önemli meseleyi atlamışız.
Mesela, yazıyor ''bu duayı okuyan borçları dağ gibi olsa ödeyebilir...''. Oysa o dua borç musibetinin gelmesi ile vakti girdiği için okunur. Ödülü ise borçtan kurtulmak için Allahın yaratacağı bir vesile.

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

11

08.11.2006, 14:58

Alıntı sahibi ""Ceka""

Mesela, yazıyor ''bu duayı okuyan borçları dağ gibi olsa ödeyebilir...''. Oysa o dua borç musibetinin gelmesi ile vakti girdiği için okunur. Ödülü ise borçtan kurtulmak için Allahın yaratacağı bir vesile.


Allah razı olsun abi..bende aynen öyle düşünüyorum..

12

08.11.2006, 15:14

ıKıNCı MESELE: Ubudiyet, emr-i ılâhîye ve rıza-yı ılâhîye bakar. Ubudiyetin dâîsi emr-i ılâhî ve neticesi rıza-yı Haktır. Semerâtı ve fevâidi uhreviyedir. Fakat ille-i gaiye olmamak, hem kasten istenilmemek şartıyla, dünyaya ait faydalar ve kendi kendine terettüp eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubudiyete münâfi olmaz. Belki zayıflar için müşevvik ve müreccih hükmüne geçerler. Eğer o dünyaya ait faydalar ve menfaatler o ubudiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüz'ü olsa, o ubudiyeti kısmen iptal eder. Belki o hâsiyetli virdi akîm bırakır, netice vermez.

ışte bu sırrı anlamayanlar, meselâ yüz hâsiyeti ve faydası bulunan Evrâd-ı Kudsiye-i şah-ı Nakşibendîyi veya bin hâsiyeti bulunan Cevşenü'l-Kebîr'i, o faydaların bazılarını maksud-u bizzat niyet ederek okuyorlar. O faydaları göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur. Çünkü o faydalar, o evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasten ve bizzat istenilmeyecek. Çünkü onlar fazlî bir surette, o hâlis virde talepsiz terettüp eder. Onları niyet etse, ihlâsı bir derece bozulur. Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer.

Yalnız bu kadar var ki, böyle hâsiyetli evrâdı okumak için, zayıf insanlar bir müşevvik ve müreccihe muhtaçtırlar. O faydaları düşünüp, şevke gelip, o evrâdı sırf rıza-yı ılâhî için, âhiret için okusa zarar vermez. Hem de makbuldür. Bu hikmet anlaşılmadığından, çoklar, aktabdan ve Selef-i Salihînden mervî olan faydaları görmediklerinden şüpheye düşer, hattâ inkâr da eder.

lemalar/17.lema/136

13

08.11.2006, 16:04

"O faydaları göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur. Çünkü o faydalar, o evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasten ve bizzat istenilmeyecek. Çünkü onlar fazlî bir surette, o hâlis virde talepsiz terettüp eder. Onları niyet etse, ihlâsı bir derece bozulur. Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer. "

Üstad ne güzel söylemiş değil mi?Risale i nurlarla karşılaştığımız için çok şanslıyız gerçekten..
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

14

08.11.2006, 16:05

evet kardeşim.çok şükretmeliyiz.çok.
selametle kal.kardeşim.

15

08.11.2006, 17:46

Ilim maluma tabiidir .malum ilime tabi degildir.Had hudud meselesi umumi bir hitaptir,muhatablarinin konumuna göre sartlar degisir...Müracat edecegi sebepler varken onlari terk etmek baskadir ,müracat edecegi esbab yokken ,müsebbebül esbaba müracat etmek elbette yerinde olur...istenilen seyler helal olmak kaydiyla mesrudur...bir insan cok zengin olsa sükrünü eda etse Allahtan yine helal rizik istese daha fazlasini istese bu haddi asmak olmasa gerek ,bir malki Allahin cizdigi hududlarda kullanilan güzel bir nimettir.Bir fakirlikki Allaha isyan ettiren müsibettir her insan her halinde cocugun elinin yetisemedigi ihtiyaci olan seyleri anne ve babasindan istemesi gibi sebepleri halk eden Allahtan ister ,ekecek tarlayi Allahtan ister ki tarlayi ekerek fiili duayida yapabilsin.Allah kimine tarlayi miras yoluyla verir ,kimine calistiri verir ,kiminede baska yollar verir,önemli olan elimize gecenin helal yoldan gelmesidir ve kullandigimiz zaman helal dairede hareket etmemizdir...süleyman a.s in saltanati onun peygamberligine halal vermedigi gibi güzel bir nimettir ,isa a.s yada yunus a.s in baslarina gelenler onlarin peygamberliklerine veya kulluklarina halal vermemistir...hulasa her ne halde olursak olalim allaha edebi ve adabi ile yönelelim ,yönelmeyi nasib etmesini Allahtan isteyelim ,bir damla gözyasinin yaptigini ,,,bir kirik kalple yapilan duanin hürmetine cenabi hakkin halk ettigini milyoblarca insan bir araya gelseler ,bütün esbabada yapissalar cenabi hakkin O SAFI duaya verdigni digerleri bulamazlar...bu daire cok genistir bizim haddimizide asar ...en güzeli ve en dogrusu kuran ve sünnet cercevesinde bizim büyüklerimize tabi olarak yerimizide bilerek yolumuzu yürümektir...dua etmeyide sebelere müracat etmeyide hülasa elimize ne kadar güzellik gecmis ise hepsini veren Allahtir lütuftur ihsandir,elimiz ne kadar yanlis is varsa ser ve tahribat varsa ,hisse sahibi önce nefsimizdir ,meylimizdir ,cenabi hakkin halk etmesidir...daim ondan isterizki hakkimizda hayirli olan seyleri versin.. yanlisimiz olursa af etsin,bütün mümin kardeslerimizede ayni sekilde muamele etsin...
Ümitvar olunuz..

16

08.11.2006, 18:03

Allah razı olsun çok güzel ve isabetli yazmışsın. ıstifade ettim

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

17

10.11.2006, 15:34

Hiç duanın haddi olur mu?
Belki o hadisde Haddi aşmayın derken ,başka şeye işareti olmasın mı?

Hiç duada aşırılık olur mu?

ıstediğin kadar et ,ha et!

Hiç kimse duada haram bir şeyi talep etmez ki?

Hiç kimse duada illahi olsun demez ki?

Herhalde ben mi? yanlış anlıyorum.

18

10.11.2006, 20:08

CEvapları okumanı tavsiye ederim. Okuduktan sonra itirazını yapabilirsin
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

19

12.11.2006, 12:49

Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. -Gerçek şu ki O, had­di aşanları sevmez."

bu hadis nerde geçiyor.ve tamamını eklerseniz .o zaman burda belki konu başka yöne kayabilir.
hele bende bir araştırayım.

yazılanları okudum beni tatmin etmedi.

20

12.11.2006, 17:01

Farzedelim böyle bir hadis yok.
Aklen bu hadis diye gösterilen cümlenin manasının yanlış olup olmadığını düşünelim.

ıslam dini vasat dinidir.Hikmete binaen istisnalar hariç ifrat ve tefritin her türlüsü dinimizce yasaklanmıştır. Çok çalışmak dünya işleri ile fazla uğraşıp dini ihmal etmek yasak olduğu gibi. Bütün bütün ibadete yönelip dünyayıda unutmak, maişetini temin etmekle görevlendirdirildiğimiz kişilere eziyet olmasından yasaktır.
Halk edilimş her fiil ve amelde bir ifrat bir tefrit vardır. Az konuşmak , çok konuşmak; az yemek,çok yemek; az namaz çok namaz, az dua , çok dua.
Kavram olarak ilk bakışta bazı örnekler ters gelebilir. Ancak namazı dosdoğru kılmayıp namazdan çalmak yasaktır. Çok namaz da yasaktır. Sıkışınca çok dua edip, bollukta unutmak , yada bollukta şükredip darlıkta isyan etmek haddi aşmaktır. Bu son yazdıklarım sadece akli delil değil tabiki bu hususlarda ayet dahi vardır. Yani "duada haddi aşmayın dendiğinde" hadis olmasa bile bir içtihattır. ıçtihat olmayıp kötü niyetli birinin sözü olsada isabetlidir. Çünkü ne akla, ne nakile muhalif bir yanı yok.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir