Giriş yapmadınız.

Alkan

Usta

  • Konuyu başlatan "Alkan"

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

1

28.09.2005, 23:45

borsa ya para yatırmak caiz midir?

selamın aleykum

benim sorum şimdi benim bir miktar param var bunu borsadaki şirketlere yatırarak değerlendiriyorum.... caiz olup olmadığı konusunda bilgisi olan var mı acaba?
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

2

29.09.2005, 01:04

III- BORSA

Menkul kıymetlerin alınıp satıldığı yere menkul kıymetler borsası adı verilir. Menkul kıymetler kapsamına tahvil, hazine bonosu ve hisse senetleri girer. Tahvil ve hazine bonosu faizli borç senetleridir. Bunların alım satımı faizli işlem kapsamına girer. Hisse senetleri ise şirketlerin ortaklık senetleridir. Bunları alanlar, ilgili şirketin ortağı olurlar. Bunlar küçük ortak olacağından A.ş'nin büyük ortaklarının insafına terkedilmiş olurlar. SPK. (Sermaye Piyasası Kanunu) ve yönetmeliklerle bunların durumu iyileştirilmeye çalışılmıştır. Ancak A.ş'lerin yapısında temel değişiklikler yapılmadan, yönetimi üstlenen kişiler, yaptıkları haksız davranışlardan bizzat sorumlu tutulmadan, en küçük ortağın hakkını koruyacak değişiklikler yapılmadan bu haksızlıkların önüne geçmek mümkün olmaz. Bugüne kadar yapılan değişiklikler yeterli olmamıştır.

A- Menkul Kıymetlerin Halka Arzı ve Satışı

SPK. nun 6. maddesine göre, " Menkul kıymetlerin halka arzında açıklanacak bilgiler izahnâmede yer alır. ızahnâmede hangi bilgilerin bulunacağı hisse senetleri ve tahvil ihraçları bakımından ayrı ayrı olmak üzere T.T.K.nun ilgili maddelerindeki hususlar göz önünde tutularak kurul tarafından belirlenir.

Halka arz izninin verilmesinden sonra izahnâme Ticaret Siciline tescil ve ilan edilir. Halkın menkul kıymetleri satın almaya davet edilmesi izahnâme ve esas sözleşmeye, Kurulun gerekli maddeleri eklediği bir sirküler ile yapılır. Yapılacak ilan ve açıklamalar, ne gerçeğe uymayan abartılı veya yanıltıcı bilgiler içerebilir ne de halka arz izninin resmî bir teminat olarak yorumlanmasına yol açacak açık veya dolaylı bir ifade taşıyabilir. Kurul, yanıltıcı nitelikte gördüğü reklâmları yasak­lar."

SPK'nın 10. maddesinde izahnâme ile halka açıklanan konularda meydana gelen değişikliklerin ilgili A. şirket tarafından en geç 10 gün içerisinde Sermaye Piyasası Kuruluna bildirilmesi zorunlu tutulmaktadır. T.T.K. 281. maddesine göre izahnâme şirketin maksat mevzu ve müddeti ve esas sermaye olarak ko­nan ayınlar ve bu ayınların karşılığı ve mevcut bir işletmenin ya da bazı ayınlarının devralınması esas mukavele hükümlerinden ise onun bedelini ve kuruluş genel kurul toplantılarının yerini ve toplanma usulünü ihtiva eder.

Yukarıdaki hükümler, bir şirketin hisse senedini alacak kişilerin şirketle ilgili bilgilere sahip olmasını sağlar gibi gözükmektedir. Ancak bunlar, şirketi ve şirket mallarını görme hakkına sahip olmadıklarından izahnâmede yazılı bilgilerle yetinmek zorunda kalırlar. Bir şey yazılı veya sözlü olarak ne kadar anlatılsa gözle görmek gibi olamaz. Bu sebeple fıkıhta görme muhayyerliği müşterinin temel hakkı sayılmıştır. Bu hak taraflarca ortadan kaldırılamaz. Ona dua ve selam olsun, Allah'ın Elçisi şöyle demiştir: "Kim görmediği birşeyi satın alırsa görünce muhayyer olur" Müşteri, ben görme muhayyerliğinden vaz geçtim dese de onun bu hakkı düşmez[224].

ızahnâmede verilen bilgilerin gerçeğe aykırı olduğu ortaya çıksa, ya da yapılan ilan ve açıklamaların gerçeğe uymayan abartılı beyanlar olduğu tesbit edilse, bu yüzden zarar gören kişilerin zararı karşılanamaz. Mesela 2000 li­raya satılması gereken bir hisse senedi, yanlış beyanlar sebebiyle 3000 liraya ya da daha yüksek fiyata satılmış olsa vatandaşın bunu şikayet edeceği bir makam bulması mümkün değildir. Bu konuda vatandaş korumasız kalır.

Aldatma fahiş ölçülere varmışsa (gabn-ı fahiş) aldanan taraf satışı bozabilmelidir[225]. Yani yanlış bilgilere kanıp hisse senedini yüksek fiyatla satın almış olan kişi, onu geri verme hakkına sahip olmalıdır. Borsada böyle bir hak kabul edilmez. Gerçek değeri bin lira olan hisse senetlerinin, büyük reklam kampanyaları sayesinde 100 bin liradan satıl­dığı ve kısa süre sonra bu değerin hızla gerilediği yaşanan olaylardandır. Hisse senetle­rini bu şekilde piyasaya süren şirketler, büyük paralara hükmedecek konuma gelmektedir.

Mecelle, taşınır mallarda %5'lik aldanmayı akdi bozma sebebi saymıştır. Buna göre gerçek kıymeti 2000 lira olması gereken bir senedi, gerçeğe aykırı ilan ve reklamlara aldanıp 2100 liradan alan kişi onu geri verebilir. Ama menkul kıymetler borsası bu hakkı hiç kimseye tanımaz.

S.P.K. nun 47. maddesine göre, halka yapılan yazılı açıklama ve ilanlarda menkul kıymetlerin değerini etkileye­cek önemli hususlarda gerçeğe aykırı veya noksan bilgi verenler 100 bin lira­dan 1 milyon liraya kadar ağır para cezası ve 1 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile tecziye edilirler. Bu kanunun 10. maddesine aykırı hareket edenler ise ellibin liradan beşyüzbin liraya kadar ağır para cezasına çarptırılırlar.

Ceza sözlükte, ışlenen bir suçun karşılığı anlamına gelir. Burada suç, hisse senedi alan vatandaşları maddi yönden zarara sokarak haksız kazanç sağ­la­maktır. Verilecek ceza bu suça engel olmalı ve bu yolla za­rara uğrayanların zararını gidermelidir. Devlete ödenecek nakdi cezaların ve hapis cezasının bu zararı karşılamayacağı açıktır.

S.P.K. 49. maddesi, zarar gören vatandaşa bu konuda dava açma hakkı tanımamıştır. Bu suçlardan dolayı kovuşturma yapılabilmesi için Sermaye Kurulunun teklifi üzerine Maliye Bakanlığı tarafından Cumhuriyet Savcılığına yazılı baş vuruda bulunulması gerekir. Konuyla ilgili bilgi sahibi olan Cumhuriyet Savcıları da Maliye Bakanlığını haberdar ederek durumun incelenmesini isteyebilirler. Yanlış izahnâmeden dolayı zarar gören Maliye Bakanlığı veya savcılık değil vatandaştır. Onların konuyu mahkemeye intikal ettirmesini beklemek kimi tatmin eder? Kanun koyan kişiler ne olup bittiğinden haberdar olamayan en zayıf vatandaşların bile hakkını korumaya mecburdurlar.

B- Kâr Dağıtımı

SPK. nın halka açık şirketlerle ilgili olarak getirdiği ve sonuçları itibariyle çok önemli sayılan yenilik kâr dağıtımıyla ilgilidir. Kanunun 15. maddesinde şu ifade yer alır. "Hisse senetleri halka arz yoluyla satılan A. Ortaklıkların esas sözleşme­lerinde birinci temettü oranının gösterilmesi zorunludur. Bu oran Kurul tarafın­dan tesbit oluncak miktardan aşağı olamaz."

A. şirketlerde genel kurul, kâr dağıtıp dağıtmama konusunda serbesttir. Sermaye Piyasası Kanununa tabi şirketlerde genel kurulun böyle bir serbestisi yoktur. Kâr varsa dağıtımı mutlaka yapılır. Ancak bilançoda eski yıllardan kalan zarar kapatılmadıkça şirket kâr dağıtmına zorlanamaz. Kâr dağıtımının en önemli özelliği birinci temettü oranında gö­zükür. T.T.K. da %5 olarak tesbit edi­len birinci temettü oranı[226] halka açık şirketler için Sermaye Piyasası Kuruluna bırakılmıştır. Kanun bu oranın kurul tarafından tesbit edilecek orandan az ol­mamak üzere ana sözleşmede gösterilmesini emretmektedir. Birinci temettü ayrılmadıkça başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve yö­netim ku­rulu üyeleri ile memur, müstahdem ve işçilere kârdan pay dağıtılma­sına karar verilemez.

Birinci temettü ile ilgili şu kural getirilmiştir: "Hisse senetleri halka arz yoluyla satılan A. Ortaklıkların birinci temettü oranı uzun vadeli devlet iç borçlanma tahvillerinin ilgili hesap döneminin son günlerindeki faiz oranıdır. Ancak ödenmiş sermaye üzerinden hesaplanacak bu birinci temettü oranı hesap dönemi net kârından vergi ve benzerleri düşülmek suretiyle bulunan dağıtılabilir kârın yarısından az ve %75'inden çok olamaz[227]."

Bilançolar üzerinde oynanabildiği ve kâr oranı düşük gösterilebildiği bilinen bir gerçektir. Buna göre şirketler, uzun vadeli devlet tahvilinin faiz oranı kadar kâr dağıtımı ile yetinebilirler. Bu faizin %50 oranınında olduğunu düşünelim. Bu oran, hisse senedinin nominal değerine göre belirlenir. Senetlerin üzerine bin lira yazdığı için her senet için 500 lira kâr vermekle yetinilebilir. ısterse bu senet borsada 50 bin lira üzerinden işlem görsün. Eğer kâr payı 1000 lira olursa şirket %100 kâr dağıtmış sayılır.

C- Bilanço Kârını Etkileyen ışlemler

S.P.K'un 15. maddesinde, şirketlerin bilanço kârını düşürebilecek işlemlere mani olunmaya çalışılmaktadır. Maddenin 3. bendi şöyle der:

"Hisse senetleri halka satılan bir A. ortaklık yönetim, denetim veya sermaye bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili bulunduğu diğer bir teşebbüs veya şahısla emsallerine göre bariz bir şekilde farklı bir fiyat, ücret ve bedel uygulamak gibi işlemlerde bulunarak yıllık kârını azaltamaz."

Bu kanuna aykırı davranışın cezası 100 bin liradan 1 milyon liraya kadar ağır para cezası ve bir aydan 2 yıla kadar da hapis cezasıdır. Bu konuda kovuşturma yapma yetkisi Maliye Bakanlığına bırakılmıştır.

Bir alım-satımda malın emsallerine göre bariz bir şekilde farklı bir fiyatla alınıp-satıldı­ğını kim, nasıl tespit edebilir? Mallara biçilen fiatların piyasada bariz bir şekilde farklılık gösterdiği bilinen bir gerçektir. Faizli ekonomilerde ve enflasyonun olduğu yerde fiyat istik­rarını sağlamak çok zordur. Bu durumda yukarıdaki kanunu uygulamak imkansız gibidir.

Türk Ticaret Kanunun 336. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptık­ları sözleşme ve işlemlerden dolayı şahsen sorumlu olmazlar. Bu kanunun konuyla ilgili bir istisnası vardır. Buna göre gerek kanun, gerekse esas sözleşmenin idare meclisi aza­larına yüklediği vazifelerin kasten veya ihmal sonucu yapılmaması halinde ilgili kişiler sorumlu tutulabilirler. Bu durumda SPK. 15. maddesinde belirtilen işlemin kasıt veya ihmal sonucu olması gerekir ki, bunun ispatı da çok zordur.

D- Batık şirketlerin Hisse Senetlerinin Borsada Satışı

Sermaye Piyasasının Teşviki Kanununun[228] 5. maddesinin a fıkrasına göre finansman güçlüğü içinde bulunan anonim şirketlerden alacaklı olan bankalar, alacaklarının sermayeye dönüştürülmesi teklifinde bulunabilirler.

Aynı kanunun 7. maddesinin a bendine göre bu bankaların iktisab ettikleri iş­tirak paylarının, iştirak edilen sermaye şirketinin sermayesinin %15'ini aşması halinde aşan paylar 1992 yılından itibaren yedi yıl içinde Sermaye Piyasası Kuruluna bilgi verilerek satılabilir. 7. maddenin c bendi şöyledir: "Bu kanunun uygulanması dolayısıyla borsaya kote edilecek hisse senetleri için hisse senet­lerini çıkaran A. şirketin kârlılığı aranmaz"

Burada birbirine zıt ve ortaklık kavramıyla uyuşmayan birçok şey vardır:

a- Mesela borç nasıl sermaye olabilir. Sermaye, işletilebilip şirkete gelir getirebilen, şirketin işlerinin kendisiyle rahatlıkla yapılabileceği şeydir. Borcu sermayeye dönüştürmek şirketin tabiatı ile bağdaşmaz.

b- şirketlerin bankalara olan borcu hisse senedine dönüştürülerek vatandaş­lara satılır ve bu satışın yapılması için ilgili şirketin kâra geçip geçmemesi aranmazsa bu kanun batık şirketlerde alacağı olan bankaları kurtarırken vatan­tadaşı batağa atmış olmaz mı?

E- Hisse Senedi Fiyatlarında Sun'i Dalgalanma

şirket yöneticileri, şirketi bir sene kârlı göstererek hisse senedi fiyatlarının artmasına, ikinci sene de kötü göstererek hisse senedi fiyatlarının düşmesine sebep olabilirler. Fiyatları düşünce senetleri ucuz fiyatla toplayıp ikinci sene pahalıya satarak büyük ölçüde haksız kazanç sağlayabilirler. Maalesef bugünki kanunlara göre bunu önlemenin imkânı yoktur. Çeşitli yayın ve basın organları ve bir kısım gazete yazarları ile devlet yetkilileri de hisse senetlerinin sun'i ola­rak düşüp çıkmasında etkili olmaktadırlar.

Sağlıklı bir mali yapı, devlet adamlarının beyanına bağlı olmayan ve şirket yöneticileri­nin yanlış davranışlarına imkân vermeyen, çeşitli basın ve yayın or­ganlarının insanları yanlış etkilemesine fırsat tanımayan bir yapıdır. Bunun ger­çekleşmesi köklü değişikliklerin yapılmasına bağlıdır.

F- Sıfır Maliyetli Kredi

şirketlerin yapısındaki bozukluk, borsada satılan senet­lerin bedellerinin, sıfır maliyetli kre­diye dönüştürülmesine imkân vermektedir. Mesela yöneticiler, kredi alıp bu krediyi bir başka şirketlerine aktarabilirler. Halka açık şirket o kredinin faizini öderken, diğer şirket onun gelirinden yararlanır. Böylece bu şirketten öbürüne kâr aktarılmış olur. Bir müddet sonra birinci şirket borçlarını ödeyemez hale gelir. Haberin piyasada ya­yılmasıyla hisse senetleri panik içerisinde satıl­maya ve nominal değerin de çok altında bir fiyatla piyasaya sürülmeye başlanır. Mesela 40-50 bin liraya satın alınmış hisse senetleri 40-50 liraya müşteri bula­mayabilir. Daha sonra da tasfiye masasına giden şirket, borsa kotundan çıkarılır. Genellikle böyle şirketler, bankalardan aldıkları borcu kapatamayacakları için, hisse senedi almak için verilmiş paraların tamamı kötü niyetli yöneticilerinin bir başka şirketlerine sermaye olmuş olur. Usulüne uygun yapıldığı takdirde bunun denetlenmesi mümkün değildir. Bu durumda şirketi batıran kimseleri sorumlu tuta­cak bir mekanizma da yoktur.

IV- SONUÇ

Sonuç olarak anonim şirketlerinin bugünki yapısı ve borsanın işleyişi karşı­sında hisse senetlerinin Menkul Kıymetler Borsasından alım-satımını caiz gör­mek mümkün değildir. Çünkü bu, insanların mallarının haksız^ yere yenmesine göz yummak olur. Allahü Teâlâ, ekonomik ilişkilerin bel kemiği sayılan bir âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:

“Mümin­ler, mallarınızı aranızda hak­sız yol­larla ye­meyin, ama karşılıklı rıza ile yapılan bir alım satımla yiyebilirsiniz" (Nisa 4/29)

Başarı Allah'tandır.




[224]- Mahmut b. Mevdud el-Mavsılî, el-ıhtiyar li-Talîl'il-Muhtar. Basım yeri ve tarıhi yok. II. Cilt Sayfa. 15,16.

[225]- Bkz. Mecelle 357.

[226]- T.T.K. 298 ve 466.

[227]- 26.2.1982 tarih ve 17617 sayılı resmî gazetede yayınlanan tebliğinin 7. maddesi.

[228]- 3332 sayı ve 25 Mart 1987 tarihli Kanun.

3

29.09.2005, 08:08

Borsa diyince benim aklıma "Birbirinizin malını aranızda haksızlık ile yemeyin" meâlindeki emir geliyor. Borsada ne oyunlar var, onu bilenlerden dinleyin.

ve aleykümüsselamü ve rahmetüllah
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir