Giriş yapmadınız.

1

05.11.2007, 17:18

Günümüzde cihad nasıl yapılmalıdır?

ınsan, sosyal bir varlıktır; yaratılıştan medenidir. şahsi hayatını, ancak toplum hayatıyla devam ettirebilir. Yediği ekmekte, giydiği elbisede nice insanların emeği vardır. (1) Bundan dolayı insan, topluma şükran borçludur. Herbir fert, topluma yararlı çalışmalar yapmak zorundadır.

Her insanın mahiyetinde, bitmez tükenmez arzular, kin, intikam gibi duygular olduğundan, tarihin hemen her devrinde toplumda bir takım sıkıntılar yaşanmıştır. Aklı başında olan insanlar, kötü duyguların mahkumu kimselerle mücadele ettiğinde, o toplum bir huzur toplumu olmuş, mücadeleyi terk ettiğinde, toplum bozulmuştur.

Kur'an’da Yahudilerin Allah'ın lanetine uğradıkları anlatılırken, şu özellikleri nazara verilir:
"... Bunun sebebi; isyan etmeleri ve haddi aşmalarıdır. Onlar, birbirlerini yaptıkları fenalıklardan alıkoymazlardı..."(Maide Sûresi,78-79).

Yahudilerin başına gelenin, ümmet-i Muhammed'in de başına gelmemesi için, Resulullah pek çok uyarılarda bulunur. Mesela:
" Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse, diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir." (2)

Mesela, TV yayınlarının kontrolünde devlet eldir. Programları tenkit eden yazarlar birer dildir. Fakat, el durumunda olanlar, sadece dil mertebesinde kalıyorlarsa, vazifelerini yapmıyorlar demektir. Konuşması lazım gelenler, sadece kalben buğz etmekle yetiniyorlarsa, imanın en zayıf mertebesindedirler anlamındadır. şu hadis, bu noktada bize yol gösterir:
Bir gün Resulullah, etrafındakilere şöyle der: "Sizden birisi kendini küçük düşürmesin!" Bunun üzerine "Ya Resulullah, derler. Bizden biri kendini nasıl küçük düşürür?" Resulullah şöyle cevap verir: "Kötü bir durum görür. Orada Allah için bir söz söylemesi lazımdır. Fakat o, bir şey demez. Allah ona kıyamet günü "şöyle şöyle demene engel olan neydi ?" der. O kimse, "insanlardan korktum" deyince, Cenab-ı Hak buyurur: "Asıl benden korkman gerekmez miydi ?" (3)

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" şeklindeki bir düşünce, ıslami olamaz. Müslüman, toplumda meydana gelen olaylara ilgisiz kalamaz. Bu konuda Hz. Ebu Bekir'in şu ikazı, son derece anlamlıdır:
"Ey insanlar ! Sizler, "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz hidayette olduktan sonra, başkasının dalaleti size zarar, vermez" (Maide Sûresi,105) ayetini yanlış anlıyorsunuz. Biz Resululah'ın şöyle dediğini duyduk: "ınsanlar kötülüğü görüp de, onu değiştirmeye çalışmazlarsa, Allah'ın onlara umumi bir bela vermesi yakındır." (4)

Resulullah'ın şu ifadesi de, kâmil müminin kötülüklere karşı tavrını belirlemektedir: " Cihadın en efdali, zalim sultanın yanında, hak sözü söylemektir." (5)

Ancak, şu hususun bilinmesinde yarar vardır: " Her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı. Fakat her doğruyu demek, doğru değildir." (6) Mesela, ıslam'ın Mekke döneminde müslümanlara şu ılahi hatırlatma yapılır:
" Onların Allah'tan başka taptıkları şeylere sövmeyin ki, onlar da bir ilme dayanmaksızın haddi aşarak Allah'a sövmesinler..." (En'am Sûresi,108) Saldıran bir yılana karşı yapılması gerekenle, uyuyan bir yılana karşı yapılması gereken birbirine karıştırılmamalıdır. Fevri hareketler, kahramanlıktan ziyade, duygusallık alametidir.

Toplumdaki kötülerle iyilerin mücadelesini Resulullah (asm.), aynı gemide yer alan iki grup yolcu temsiliyle anlatır. Bir grup yolcu geminin güvertesinde, diğer grup yolcular ise, geminin alt katındadır. Alt kattakiler güvertedekilerden su isterler. Üstekiler ise, ne su verirler ne de onların su almak için yukarı çıkmasına müsaade ederler. Bunun üzerine, alt kattakiler, su elde etmek niyetiyle gemiyi delmeye başlarlar. Üsttekiler, buna engel olurlarsa hepsi kurtulacaklar; onları kendi hallerine bırakırlarsa, beraber boğulacaklardır. (7)

ışte toplum o gemidir. Tarihin her devrinde bu gemiyi batırmak isteyenler olmuştur. Günümüzde de, yaşadığımız toplum gemisini batırmaya çalışanlar az değildir. Bu menfi çalışanlara mukabil, müspet cephede yer alanlar, görevlerini yapmak zorundadırlar.

Kaynaklar:
1-Bkz. ıbnu Haldun, s.41 - 42
2-Tirmizi, Fiten, 11; ıbnu Mace, Fiten, 20; Ebu Davud, Salat, 242
3-ıbnu Mace, Fiten, 20
4-ıbnu Mace, Fiten,20; Ebu Davud, Melahim,17; Tirmizi, Fiten, 8
5-Ebu Davud, Melahim,17; Tirmizi, Fiten, 13; ıbnu Mace,Fiten, 20
6-Nursi, Mektubat, s., 265
7-Tirmizi, Fiten,12
8.sorularlaislamiyet.com / şadi Eren (Doç.Dr.)

2

05.11.2007, 21:13

konu eklemeden önce yukarda arama motorundan eklemek istediğiniz konu var mı yok mu bakabilirsiniz... :)

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtop…highlight=cihad
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

3

06.11.2007, 12:06

tavsiyen için teşekür ederim kardeşim..

4

06.11.2007, 15:39

Aziz kardeşlerim,
Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı ılâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i ılâhiyeye karışmamaktır. Bizler âsâyişi muhafazayı netice veren müsbet ımân hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.
Meselâ, kendimi misal alarak derim: Ben eskiden beri tahakküme ve terzile karşı boyun eğmemişim. Hayatımda tahakkümü kaldırmadığım, birçok hadiselerle sabit olmuş. Meselâ, Rusya'da kumandana ayağa kalkmamak, Divan-ı Harb-i Örfîde idam tehdidine karşı mahkemedeki paşaların suallerine beş para ehemmiyet vermediğim gibi, dört kumandanlara karşı bu tavrım, tahakkümlere boyun eğmediğimi gösteriyor. Fakat bu otuz senedir müsbet hareket etmek, menfî hareket etmemek ve vazife-i ılâhiyeye karışmamak hakikati için, bana karşı yapılan muamelelere sabırla, rıza ile mukabele ettim. Cercis Aleyhisselâm gibi ve Bedir, Uhud muharebelerinde çok cefa çekenler gibi, sabır ve rıza ile karşıladım.
Evet, meselâ seksen bir hatâsını mahkemede ispat ettiğim bir müdde-i umumînin yanlış iddiaları ile aleyhimizdeki kararına karşı, beddua dahi etmedim. Çünkü asıl mesele bu zamanın cihad-ı mânevîsidir. Mânevî tahribatına karşı sed çekmektir. Bununla dahilî âsâyişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir.
Evet, mesleğimizde kuvvet var. Fakat bu kuvvet, âsâyişi muhafaza etmek içindir. Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenemez. (En'am Sûresi: 164.)
düsturu ile-ki "Bir câni yüzünden onun kardeşi, hanedanı, çoluk-çocuğu mesul olamaz"-işte bunun içindir ki, bütün hayatımda bütün kuvvetimle âsâyişi muhafazaya çalışmışım. Bu kuvvet dahile karşı değil, ancak hâricî tecavüze karşı istimal edilebilir. Mezkûr âyetin düsturuyla vazifemiz, dahildeki âsâyişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Onun içindir ki, âlem-i ıslâmda âsâyişi ihlâl edici dahilî muharebat ancak binde bir olmuştur. O da aradaki bir içtihad farkından ileri gelmiştir. Ve cihad-ı mâneviyenin en büyük şartı da vazife-i ılâhiyeye karışmamaktır ki, "Bizim vazifemiz hizmettir; netice Cenab-ı Hakka âittir. Biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükellefiz."

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3877
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

5

06.11.2007, 15:40

Ben de Celâleddin Harzemşah gibi, "Benim vazifem hizmet-i imaniyedir; muvaffak etmek veya etmemek Cenab-ı Hakkın vazifesidir" deyip ihlâs ile hareket etmeyi Kur'ân'dan ders almışım.

Haricî tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünkü düşmanın malı, çoluk çocuğu ganimet hükmüne geçer. Dahilde ise öyle değildir. dahildeki hareket, müsbet bir şekilde mânevî tahribata karşı mânevî, ihlâs sırrıyla hareket etmektir. Hariçteki cihad başka, dahildeki cihad başkadır. şimdi milyonlar hakikî talebeleri Cenab-ı Hak bana vermiş. Biz bütün kuvvetimizle dahilde ancak âsâyişi muhafaza için müsbet hareket edeceğiz. Bu zamanda dahil ve hariçteki cihad-ı mâneviyedeki fark pek azîmdir.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3878
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

6

06.11.2007, 22:12

Alıntı sahibi ""islamiyet Pınarı""

tavsiyen için teşekür ederim kardeşim..


rica ederim... :wink:
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

Mesajlar: 108

Meslek: Öğretmen

Hobiler: Risalei- Nur -Eğitim Öğretim- Bulmacalar - Arılar ve Bal

  • Özel mesaj gönder

7

05.04.2008, 15:32

Günümüzün cihadı kitabi olmalı, fertleri kurtarmayı ön plana almalıdır.Önce nefsi cihadını yürütüp kendini ıslah edebilmeli Mücahit.Daha sonra kişiler üzerine yoğunlaşarak onların da ıslamı yaşar hale gelmesine yardımcı olmalıdır.
Asmak kesmek günmüzde cihat anlamı taşımaz.
Her nefis ölümü tadacaktır.
Ayeti Kerime meali

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir