Giriş yapmadınız.

1

15.06.2004, 11:58

Namazın Kerâmeti

Namaz kurtardı


Irak’ın Felluce şehrinde geçen hafta kaçırılan, daha sonra serbest bırakılan Mehmet Karakaya, Hayri Ekinci ve Ali Cesur da Adana’daki ailelerine kavuştu. Krediyle aldığı ineklerin parasını ödeyebilmek için Irak’a gittiğini belirten Hayri Ekinci, “Rehin alanlar bizim ABD’li olduğumuzu sandılar. Kafamızı kesmekle tehdit edince Ali Cesur namaz kılmak istedi. Böylece Müslüman olduğumuzu anladılar. Ondan sonra bize çok iyi davrandılar” dedi.

Irak’ın Felluce kentinde geçen hafta kaçırıldıktan sonra serbest bırakılan Tarkan Arıkoğlu’nun ardından Mehmet Karakaya, Hayri Ekinci ve Ali Cesur da Adana’daki ailelerine kavuştu. Karaisalı ılçesi’ne bağlı Pirili Köyü’nde oturan ve lastik tamircisi olarak Irak’a giden Hayri Ekinci ise Felluce’nin Musul’dan daha tehlikeli olduğunu, 8 yaşındaki çocukların bile ellerinde otomatik tüfekler bulunduğunu söyledi. Krediyle aldığı ineklerin parasını ödeyebilmek için Irak’a gittiğini kaydeden Ekinci, şöyle konuştu: ‘’Yakalandığımızda ilk başta korkmamıştık. Çünkü bizi yerel polisler gözaltına almıştı. Daha sonra bizi başkalarına verdiler. Rehin alanlar 5-6 kez yerimizi değiştirdi. Bizim ABD’li olduğumuzu sandılar. Kafamızı kesmekle tehdit edince Ali Cesur, namaz kılmak istedi. Böylece Müslüman olduğumuzu anladılar. Ondan sonra bize çok iyi davrandılar. Bundan sonra borcumu ödemek için tekrar Irak’a gidebilirim. Zaten, ilk çalıştığımız Musul kenti Felluce kadar tehlikeli değil.’’ Babasının serbest bırakılması nedeniyle çok mutlu olan Ekinci’nin oğlu Enes (9) ise ‘’Babamın bir daha oralara gitmesini istemiyorum’’ dedi.


“MÜSLÜMAN OLDUğUMUZU

ANLATMAKTA ZORLANDIK”


Adana’nın Karaisalı ılçesi’ne bağlı Salbaş Beldesi’ndeki evine gelen Mehmet Karakaya, TIR şoförü olarak gittiği Felluce’de, kendilerini Iraklı yerel polislerin durdurduğunu ve karakolda sorguladığını belirtti. Sorgunun ardından yerel polisin kendilerini ‘’direnişçilere’’ verdiğini belirten Karakaya, ‘’Bizi esir alanlar, 12 saat ellerimizi ve gözlerimizi bağladılar. Bizi ABD’li sandılar. Kendilerine Türk ve Müslüman olduğumuzu anlatmakta zorlandık. Sonra Ankara’da birkaç yıl kalmış ve Türkçe konuşabilen bir arkadaşlarını getirerek tercümanlık yaptırdılar. Bizim kafamızı keseceklerini söylediler. Yakalandıktan sonraki 2 gün ölüm korkusuyla yaşadık’’ dedi. Mehmet Karakaya’nın eşi Nilüfer Karakaya ise eşinin gelmesine çok sevindiğini ifade ederek, ‘’Çok mutluyum, diyecek bir şey bulamıyorum. Bundan sonra onun kesinlikle gitmesini istemiyorum’’ diye konuştu.


ARTIK IRAK’A KESıNLıKLE GıTMEM


Merkez ılçe Seyhan’daki ailesinin yanına gelen TIR şoförü Ali Cesur da Felluce’deki ilk günü korkuyla geçirdiklerini belirterek, şunları söyledi: ‘’Felluce’de bizi taşıyan taksi şoförü, gideceğimiz ABD üssünü tam olarak bilmiyordu. Bu nedenle yolda birkaç kişiye sordu. Taksicinin ABD üssünü sorması, halkın bizi ABD’li sanmasına neden oldu. Bizi linç etmek istediler. Ancak Iraklı yerel polis kurtardı. Daha sonra da bizi direnişçilere teslim etti. Artık Irak’a kesinlikle gitmem.’’

/ ADANA

15.06.2004

Namazın bir kerameti daha ortaya çıktı. şükürler Olsun Rabbim. Müslümanı diğerlerinden ayıran namaz. Ortak dilimiz ışte bu olsa gerek.

2

15.06.2004, 12:30

BıR KISSA BıN HıSSE




Abdulhalık Duran anlatıyor:

Kastamonu’da bulunuyordum. Bir gün şeyh şaban Camiinde namaz kıldım.

Ve şeyh şaban’ın türbesini ziyaret ettim. Oradaki yaşlı bir adama, “Bu şeyh büyük bir zât mıdır?” diye sordum.

Yaşlı zat, “Evet büyük bir zattır!” dedi.

Ben, “Nereden biliyorsun?” dedim.

Bana, “Bediüzzaman Said Nursî burada iken bu yoldan her geçtiğinde atından iner ve mutlaka bu zatı ziyaret ederdi. Soranlara da, ‘Bu şeyh büyük bir velîdir’ derdi” dedi.

Ben, “Bediüzzaman atıyla bu yoldan nereye giderdi?” dedim.

Yaşlı zat, “ıleride ağaçlık bir tepe vardır; oraya gider ve orada ibadet ederdi” dedi.

Ben, “Sen onu gördün mü?” dedim. Yaşlı zat bana anlattı:

“Evet ben onu gördüm. Ben o zaman on beş yaşında bir çocuktum. Bir gün o tepenin çevresinde koyunlarımı otlatıyordum. Bediüzzaman da oraya geldi. Biraz dinlendikten sonra namaz kılmaya başladı. Ben bir de baktım ki, ne göreyim, Bediüzzaman rükûa ve secdeye gittikçe, o tepenin ağaçları da onunla beraber rükûa ve secdeye gidiyordu. Hiç böyle bir şey görmemiştim. şaşırıp kalmıştım!”

Ben merakla sordum:

“Sen o zamana kadar Bediüzzaman’ı tanıyor muydun?”

Yaşlı muhterem, “Hayır! Tanımıyordum. O olaydan sonra onu tanıdım!” dedi.

Düşündüm ki, Cenab-ı Hak Rahman Suresinin altıncı ayetinde, “Bitkiler ve ağaçlar da secde ediyorlar” buyuruyordu. Demek bitkilerin ve ağaçların secdeleri bazen bir velînin kerametiyle açıkça ve bizim anlayacağımız şekilde görülebiliyordu.

(Velîler ve Kerâmetleri, 3/370.)

Süleyman KÖSMENE

15.06.2004

Üstadım birde kerametim yok diye tevazü ediyorsun. Peki bu ve bunun gibi kerametlerin... Belki sende farkında değildin. Ağaçların seninle secde ettiğinden.Belki de farkındaydın.Ama bildirmedin.ıhlas ve Sırrı imtihan yüzünden.

3

15.06.2004, 13:10

ıslam şehidi Hubeyb idam edilmeden önce namaz kılan ilk kişiydi,bu güzel şeyi o başlattı,
Allah ondan razı olsun,

Üstad da Nikolay'den korkmayınca idama mahkum edilmişti,bu kadar pervasızlığı gören Nikolay namaz kılarken idamdan vazgeçmişti.

Daha nice hikayeler var...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir