Giriş yapmadınız.

1

17.05.2004, 22:35

Yakin

Selamun aleykum ,
Hz.Ali (r.a.) demis ki:"Eger gozumun onunden perdeyi kaldirsalar ve allahi gozumle gorsem imanim zerre kadar degismez".
Yani onun imani ulasilabilecek en son noktaya ulasmis.
Peygamberimiz(sav) in yakin imani hakkinda ise konusmaya bile gerek yok.
Acaba boyle bir yakine nasil ulasilir?
I am Free because I am Slave of Allah

2

18.05.2004, 01:05

herşey ruhunu Allah'a ulaştırmaya dilemekle başlar...islam'a bu şekilde adım atıldıktan sonra ancak bu hakikatte bir ilerleme sağlanabilir..islam'ın esası teslimiyettir..bu teslimler nedir peki? ruhun, fizik vücudun, nefsin ve iradenin Allah'a teslimi..bunları gerçekleştiren kişi islam olur...ıslam'ın en son basamağına ulaşan kişi de Allah'ın zatına ulaşma ve zatını gorme şerefine erişmiş olur...Hz. Ali'nin bir başka sözünü hatırlatmak isterim size
"Ben görmediğim Allah'a ibadet etmem"
şüphesiz doğru yol, Allah'ın yoludur. (Al-i ımran 73)

3

18.05.2004, 09:18

saygıdeğer Free;

yazınızda konu ettiğiniz "yakin" meselesi iman hakikatlerinin bir insanda tam hakikati ile tecelli etmesi meselesidir. Nitekim Peygamberimizde özellikle Mirac hadisesinden sonra tam ve en üst noktada tecelli etmiştir.

Zira Resulu-u Ekrem(asm) Mirac yolu ile cenneti, cehennemi, melekleri, ve Zat-ı Zülcelali bizzat gözü ile müşahede etti, gördü. ışte bu noktada imanın en yüksek noktası olan "HakkalYakin" mertebesinin de en yüksek noktasına ulaştı. Cebrail (as) bile ulaşamayacağı "kab-ı kavseyn" makamına ulaştı.

ışte peygamberimizin açtığı bu yoldan gidenler derecesine göre "yakin" mertebelerine yükselmişlerdir. bunaların en başında evliayaların şahı olan Hz Ali efendimiz gelir. Öyle ki çocukluğundan bu yana Peygamberimzin dizi dibinden ayrılmayan Hz. Ali cenab-ı Hakkı müşahede ederek namaz kılabilecek seviyeye yükselmiştir.

bu zatlardan sonra Abdül kadir Geylani gibi büyük evliyalar da derecesine göre bu yüksek imani kaikatlere erişmişlerdir. Hatta Bu mübarek zat kader kaleminin cızırtılarını duyabilecek derecede üst noktalara erişmiştir.

bizlere gelince.
Bu devrilerde böyle yüksek noktalara ulaşmak çok kolay değil. çünkü zaman ve zemin müsait gözükmüyor. bu nedenle Bediüzzaman Hazretleri "bu zaman imanı kurtarma" zamanıdır demiştir. belki hakkalyakin değil ama imanı kurtarmanın "ilmelyakin" bir yolunu açmıştır.
bilindiği üzere imani hakiaktlere ulaşmanın üç yolu mevcuttur.
ilmelyakin, aynelyakin, hakkalyakin.
işte bu devride ilmelyakin yolu Risale-i Nur ile açılmıştır.
belki görerek değil ama hissederek bilerek imani hakikatler yaşanabilir.


bu konuda başka bir görüş olursa sohbete devam ederiz

saygılar

4

18.05.2004, 21:01

...

Alıntı

Zira Resulu-u Ekrem(asm) Mirac yolu ile cenneti, cehennemi, melekleri, ve Zat-ı Zülcelali bizzat gözü ile müşahede etti, gördü.


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Zat-i Zülcelali bizzat gördü degince, Onu gercektenmi gördü, yoksa sadece Nurunumu gördü??
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

5

19.05.2004, 05:22

islamın şartlarından olan teslimlerin hepsini gerçekleştirebilen kişilerin kalp gözleri ve kulakları açılır..Allah'ın dilediği şeyleri gorur ve duyarlar...gormek kalp gözüyle olur; baş gözüyle değil...
şüphesiz doğru yol, Allah'ın yoludur. (Al-i ımran 73)

6

27.05.2004, 00:57

ıman-ı tahkikî ilmelyakînden hakkalyakîne yakınlaştıkça daha selbedilmeyeceğine ehl-i keşf ve tahkik hükmetmişler ve demişler ki: Sekerat vaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şübheler verip tereddüde düşürebilir. Bu nevi iman-ı tahkikî ise yalnız akılda durmuyor. Belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra, hem öyle letaife sirayet ediyor, kökleşiyor ki, şeytanın eli o yerlere yetişemiyor; öylelerin imanı zevalden mahfuz kalıyor. Bu iman-ı tahkikînin vusulüne vesile olan bir yolu, velayet-i kâmile ile keşf ve şuhud ile hakikata yetişmektir. Bu yol ehass-ı havassa mahsustur, iman-ı şuhudîdir.

ıkinci Yol: ıman-ı bilgayb cihetinde sırr-ı vahyin feyziyle bürhanî ve Kur'anî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizacıyla hakkalyakîn derecesinde bir kuvvet ile, zaruret ve bedahet derecesine gelen bir ilmelyakîn ile hakaik-i imaniyeyi tasdik etmektir. Bu ikinci yol; Risalet-in Nur'un esası, mâyesi, temeli, ruhu, hakikatı olduğunu has talebeleri görüyorlar. Başkalar dahi insafla baksa, Risalet-in Nur
hakaik-i imaniyeye muhalif olan yolları gayr-ı mümkin ve muhal ve mümteni' derecesinde gösterdiğini görecekler.
Hazırlanınınz! Başka daimi bir memlekete gideceksiniz.öyle bir memleket ki bu memleket ona nisbeten bir zindan hükmündedir.

7

24.11.2009, 09:50

CEVAP: Yakin

Selamun aleykum ,
Hz.Ali (r.a.) demis ki:"Eger gozumun onunden perdeyi kaldirsalar ve allahi gozumle gorsem imanim zerre kadar degismez".
Yani onun imani ulasilabilecek en son noktaya ulasmis.
Peygamberimiz(sav) in yakin imani hakkinda ise konusmaya bile gerek yok.
Acaba boyle bir yakine nasil ulasilir?

O yakînın mahali neresi..?



Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir