Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

61

05.08.2004, 11:03

Bediüzzaman’a göre ‘Sen olmasaydın’ hadisi-1 (Süleyman KÖSMENE)

Zeynep Berhunî: “Risâle-i Nûr’a göre, ‘ Sen olmasaydın Ben âlemleri yaratmazdım’ hadis-i kudsîsinin yorumu nasıldır?”


Hazret-i Muhammed Aleyhisselatü Vesselâm bir insandır; tamam! Fakat insanın saadetine vesîle olmuş, insana Allah’ın eşsiz kelâmını getirmiş, insanın saadetinin yolunu açan bir dînin sahibi, insanı Allah’ın rızâsına yükselten bir sünnetin sahibi bir insandır!

Kaldı ki, Kur’ân’a göre, insan da yer yüzünde halîfe olarak yaratılmadı mı?1 ınsana ahsen-i takvim2, yani kâinâtta en üstün makam verilmedi mi? Kâinâtın, kâinâta halîfe olarak yaratılmış ve kendisine en üstün makam verilmiş olan insan cinsinin Reisi hürmetine yaratılmış olması hiç de abartılı bir söylem değildir! Aksi takdirde, insan cinsinin halîfelik vasfında da, ahsen-i takvim makamında da abartı aramamız gerekecektir. Öyle ya, bu sıradan (laşan) insan neden kâinâta halîfe olsun ve neden en üstün niteliklere sahip olsun ki?

Fakat, gerçek şu ki: Bu sıradan dediğimiz insanı Allah tercihleriyle baş başa bırakıyor, Kendisine muhatap alıyor, şerefini ve saygınlığını koruması için kendisine peygamber üstüne peygamber gönderiyor, kitap üstüne kitap indiriyor, vahiy üstüne vahiy nazil buyuruyor ve insanı, yani halîfesini kâinât üstü bir gâyeye, yani Kendisine yönlendiriyor! Allah’ın, cinlerden başka, irâdesini eline verip salıvermekle berâber, serbest tercihine bağlı olarak salih amel beklediği ve bunun için hiç durmadan yönlendirdiği başka bir varlık cinsi yoktur! Cinler de, insan cinsinden gelen peygamberler eliyle yönlendirilmişlerdir.

Yani kâinâtın merkezinde insan vardır, çekirdeğinde insan vardır, gayesinde insan vardır! Bu hiç abartılı bir söylem değildir. Çünkü Allah insanla konuşuyor! ınsan da irâdî olarak duâsıyla ve ibâdetiyle doğrudan Allah’a yöneliyor!

ışte Bedîüzzaman Hazretleri, Hazret-i Muhammed’i (asm) “Levlâke=Sen Olmasaydın” hadîsinin ışığında kâinât ağacının hem çekirdekliğinde, hem meyveliğinde görüyor. Hazret-i Muhammed (asm), kâinâtın hamlık döneminde bir olgun nûr çekirdek, kâinâtın meyveye durduğu olgunluk döneminde de kâinâtı ebedî âhirete sürükleyen eşsiz bir rehber meyvedir! Evet, Hazret-i Muhammed’in (asm) gerek peygamberlik derecesiyle, gerek insanlık derecesiyle, gerek Allah’ın kulluğu derecesiyle tarihte bir eşi ve bir benzeri daha yoktur ve gelmemiştir! Kezâ O’na gelen Kur’ân’ın Allah kelâmı olarak bir eşi ve benzeri yoktur ve gelmemiştir! Kezâ O’na inen ve insanın dünyada ve âhirette saadetinin anahtarını taşıyan ıslâmiyetin insanı tümüyle hitap çemberine alan mükemmellikte bir din olarak bir eşi ve benzeri yoktur ve gelmemiştir! Bunlar Bedîüzzaman Saîd Nursî’ye göre “Levlâke=Sen Olmasaydın” hadîsinden çıkan sonuçlardır ve hiç de abartılı söylemler değildir.

Nitekim Bedîüzzaman, Hazret-i Muhammed’in (asm) getirdiği nûr olmadığında kâinâtın ve her şeyin değerinin hiçe ineceğini ispat ettikten sonra, “Levlâke=Sen Olmasaydın” hadîsi ile örtüşecek biçimde hükmünü şöyle ortaya koyuyor: “Böyle bedî bir kâinâtta, böyle bir zât lâzımdır! Yoksa kâinât ve eflâk olmamalıdır!”3

Saîd Nursî Hazretleri, On Birinci Sözü de bu kâinâtta Hazret-i Muhammed’in (asm) neden olması gerektiği ve Hazret-i Muhammed (asm) olmadığında bu kâinâtın neden olamayacağı sorusu üzerine kurgular! Orada eşsiz bir saray vardır. Bu eşsiz sarayın kemâl sıfatlar sahibi eşsiz bir Sahibi vardır. Saray Sahibi tarafından saray misafirleri için tayin edilen eşsiz bir de kılavuz Üstad vardır! Kılavuz Üstad, sarayın niçin binâ edildiğini, saray sahibinin kim olduğunu, saray misafirlerinin nasıl hareket edeceklerini ince ince anlatmakla görevlidir.

Bedîüzzaman bu dev kurguyu bir büyük hükümle sonuçlandırır: Bu sarayın varlığı iki şeye bağlıdır:

1-Saray Üstadının varlığı. Çünkü Saray Üstadı olmadığında sarayla ilgili bütün maksatlar boşuna olacaktır. Tıpkı, anlaşılmaz bir kitabın, eğer öğretmensiz olsa, mânâsız bir kağıttan ibâret kalacağı gibi!

2- Saray misafirlerinin Saray Üstadının sözünü kabul edip dinlemeleri.

Demek Saray Üstadının varlığı sarayın varlığı için olmazsa olmaz şarttır! Saray misafirlerinin, Saray Üstadının sözünü dinlemeleri ise sarayın devamlılığının olmazsa olmaz şartıdır! Diğer yandan, sarayın yıkılması da Saray Üstadının sözünün dinlenmemesine bağlanmıştır!4

Öte yandan Bedîüzzaman’ın Otuzuncu Lem’a’da Hayy ismini ve hayat hakîkatini açıkladığı bölümde geldiği sonuç da ilginçtir ve tam bu hükmü doğrular niteliktedir: “Evet, evet, evet! Eğer kâinâttan risâlet-i Muhammediyenin (asm) nûru çıksa, gitse, kâinât vefat edecek! Eğer Kur’ân gitse, kâinât dîvâne olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek! Belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyâreye çarpacak, bir kıyâmeti koparacak!”5

Demek kâinâtın varlığının devamlılığı, Hazret-i Muhammed’in (asm) dîninin dinlenmesine bağlıdır!

(Yarın inşallah devam edelim)


DUÂ


Allah’ım! Sana sonsuz hamd olsun ki, kâinâtın kıvanç kaynağı olan muazzez elçini âlemlere rahmet, bize müşfik bir hâmi kıldın! Elçini (asm) bize düşkün kıldığın gibi, bizi de O’na (asm) ve O’nun getirdiklerine düşkün kıl! Bizi O’ndan (asm) uzak eyleme! Bizi O’nun getirdiği nûra karşı kör, sağır ve duyarsız kılma! Aklımızı, kalbimizi, duygularımızı, gözümüzü, kulağımızı O’na (asm) gönderdiğin nûr ile aydınlat! Canımızı, nefsimizi, şeytanımızı O’na nazil buyurduğun hidâyet güneşi ile terbiye et! Bizi O’na açtığın kemâlât yolunda yürüt! Bizi O’na indirdiğin Kur’ân ile katında makbul olgunluğa ulaştır!

Âmîn... Âmîn... Âmîn...


Dipnotlar:


1- Bakınız: Bakara Sûresi: 30; 2- Tîn Sûresi: 4; 3- Sözler, s. 215; 4- Sözler, s. 113; 5- Lem’alar, s. 329; Sözler, s. 103; Aynı mânâyı besliyor: şuâlar, s. 510

01.07.2004

http://www.yeniasya.com.tr/2004/07/01/yazarlar/suleymankosmene.htm
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

62

05.08.2004, 11:18

Bu konuda 11. Sözü okumanizi tavsiye ederim. kainatin ve insanin yaratilis sirrini ve namaz hakikatinin manasini cok güzel ve mantiki bir sekilde aciklanmisdir.


Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Yemin olsun güneşe ve aydınlığına. • Ve onu takip eden aya. • Ve onu gösteren güne. • Ve onu örten geceye. • Ve gökyüzüne ve onu binâ edene. • Ve yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene. • Ve insana ve onu intizamla yaratana. (şems Sûresi: 1-7.)


Ey kardeş! Eğer hikmet-i âlemin tılsımını ve hilkat-i insanın muammâsını ve hakikat-i salâtın rumuzunu bir parça fehmetmek istersen, nefsimle beraber şu temsilî hikâyeciğe bak:

http://www.yeniasya.org.tr/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Sozler&Page=111
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

63

05.08.2004, 18:25

Kardeşlerim önyargılarımızı bir kenara bırakalım , risalede yazıyor diye bir sözü kabul etmek ilim ehline yakışır mı ? Hiçbir hadis kitabında yer almayan bir sözü sırf risalede yazıyor diye kabul etmek taassuptan başka bir şey değildir.
Türkiyede hadis konusunda ne yazıkki alimlerimizin pek bir şey bilmediği aşikar. Mesele o kadar açık ki ; şu inadımızdan vazgeçip Kur'an dan başka bütün kitapların hatalı olabileceğini kabul etsek sorun kalmayacak.

Lütfen biraz daha geniş ufuklu olalım. Siadi Nursi bir insandır. Bu konuda hata yapmıştır. Hiçbir hadis kitabından yer almayan bir sözü kitabına almış ve çeşitlli tevillere girşimiştir.

Hatta hatası büyük denilebilir. Zira kaynak verdiği kitap olan Keşful Hafa da bu hadisin uydurma hadis olduğu belirtilir.

Neden anlayamıyoruz.

Önyargıdan uzak gönüller dileğiyle.

64

05.08.2004, 20:24

Ben bi Süleyman Kösmene ağabeyi göreyim inşa'Allah,

65

05.08.2004, 20:39

Gör kardeşim , şu sitede bana umut veren iki kişi oldu , biri Abdulkadir kardeş sensin , diğeri de sebil kardeş.

HAKıKATı ARAMA ÇABASI ıÇıNDE OLANLARA SAYGIM HERZAMAN VARDIR.

Sizin de bu arayış içinde olduğunuzu düşünüyorum.

Rabbim bizi yalnız kendine kulluk edenlerden eylesin.

66

05.08.2004, 20:40

bir sorum var,vasıtasıyla uydurma olduğunu öğrendiğin bu arkadaşın necidir ne iş yapar,bu işin ehli midir,yoksa o da birinden mi öğrenmiş?

67

05.08.2004, 20:43

Kendisi şeriat Fakültesi mezunu , baya arapça bilgisi olan , kaynakları devamlı araştıran ve okuyan bir kardeşimiz.

68

05.08.2004, 20:46

Üstad da fasih Arapça konuşan,bir çok kitabı ezberlemiş,medrese,tekke görmüş,13-14 yaşında icazet almış bir insan,

Keşf'ül-Hafa da bu uydurma olayını görecek de pas geçecek,hem de böyle ciddi bir konuda?

adını,sanını duymadığın kitapları okumuş olan Üstad bu kadar ünlü bir hadis kitabını da okumuştur büyük ihtimal ile,80 küsur kitabı ezberlemiş,
Keşf'ül-Hafa 'daki bu uydurmadır yazısını görmeyecek kadar dikkatsiz mi?

69

05.08.2004, 20:53

Kardeşim sanırım bu sorunun muhatabı bende değilim. Kitap ortada duruyor, arapça orjinaline bakılır.

Keşful Hafa adlı eseri bizim alimlerimiz yanlış tanımışlar. Zaten Siad Nursiye hadis konusunda zayıf olduğu için bazı kimesler eleştiriler yöneltirler.

Söz konusu eser ; halk arasında dolaşan hadislere islam alimlerinini sahihmi yoksa uydurma mı dediğini belirtmek için yazılmıştır.

Söz konusu hadis kitapta zikredildikten sonra , bu hadis için askalani uydurmadır der acluni.

Bende said Nursinin bu hatayı nasıl yaptığını anlayamıyorum doğrusu. Bu da bazılarını said nursi için hadis konusunda zayıf olduğu sözlerini güçlendiriyor açıkçası.
Çünkü kitap ortada.

Ama said Nursinin bulunduğu zamanın alimlerini de bakacak olusrsak hadis ilminde gerçekten çok zayıf kaldıklarını görebilceğiz.Sadece Said Nursi ile ilgili bir konu değil anlayacağınız. Bu genel bir eksikliğimiz.

70

05.08.2004, 21:01

Kardeş bir yanlış anlaşılma olmasın ben bu hadisin uydurma olduğunu Mustafa ıslamoğlundan öğrendim , diğer kardeşimizden Keşful Hafa ile ilgili bilgiyi öğrendim.

Ama isterseniz Mustafa ıslamoğluna da sorabilriim keşful hafada ne yazdığını ama cevabı geç sürer.

71

05.08.2004, 21:02

Yahu ben de onu diyorum ya,madem Aclunî bu kitabı yazdı,
yanına da buna ıbni Hacer El-Askalanî uydurmadır diyor dedi,

Üstad'ın bunu görmemesi imkânsız gibi bir şey,

ıbnî Hacer neden uydurma dedi, onu sorsana bi arkadaşına,

Raviler mi sakat,metin mi hoşuna gitmemiş,nedir olay?

72

05.08.2004, 21:06

Peki kardeş bir telefo açıp sorayım ,

73

05.08.2004, 21:10

Kardeşim şu an cevap vermiyor ben ara sıra denerim size cevabı yazarım.

74

05.08.2004, 21:21

Üstad'a hadis konusunda zayıf diyen kişiler 19.Mektub gibi uzun bir mektub (belki 100 sayfadan fazla) var Peygamberimiz ile (a.s.m.) ilgili,ona baksınlar,hapishanede,yanında kaynak kitap bulunmadan yazılmıştır,
külliyatta geçen 1500 de hadis var,nasıl hadis konusunda zayıf diyorlar?

75

05.08.2004, 21:26

Kardeş sakın ola ki kendimi büyük gördüümü sanmayın , benim ilmim alimlerimizin yanında denizde kova kadardır.
Ama şu an size yüz sahifeden oluşan tamamı sahih hadislerden oluşan kitap yazarım.

76

05.08.2004, 21:56

Kardesim su hadis meselesini bir baglasak, ne dersiniz?? Yani bu is bir yere varacak gibi degil...

Biz Risale- i Nurlari kabul ediyoruz, icindeki Hadisleride, cünki Üstad Hz. herhangi bir alim degil, asrin mücedditi (son müceddit) ve ayni zamanda mehdi oldugunu kabul ediyoruz. Hic akil kabul ediyormuki böyle bir zatin bukadar acik bir hata yapacagini ve "uydurma hadis" dediginizi görmesin, bilmesin, rasgele Risale-i Nurlara yazsin. Asla akil bunu kabul etmez kardesim.

Bence vaktimizi bos yere sarf etmeyelim, baska konular hakkinda bilmedigimizi birbirimize ögretelim, fikir alisverisinde bulunalim. :roll:

vslm
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

77

05.08.2004, 22:03

Evet malesef bu kadar açık bir hata yapılmıştır.Mehdi mi dediniz? O zaman sizin bütün mehdi hadislerini inkar etmeniz gerekiyor. Çünkü o hadislerde anlatılan birçok şeyi Said Nursi yapmamıştır. Mesela Mehdinin Hz.ısa ile görüşceği hata sabah namazını mehdini kıldıracağını , o sırada Hz.ısanın yeryüzüne ineceğini ve mehdinin namazın imamlığını ona bırakmak isteyeceğni ama Hz.ısanın bunun kabul etmeyeceğini.

Kardeş lütfen duygusal hareket etmeyin. ılim ciddiyet ister. ılmi olmak bu kadar mı zor.

Dediğim gibi hadis konusunda bırakanız sahihi zayıf olarak dahi hiçbir hadis kitabında bulunmayan rivayeti almıştır eserine.

Hadis kitapları elde mevcuttur. Lütfen açıp okuyunuz. Zor bir iş değildir.
Ama siz gerçekleri kabul etmek istemiyorsunuz.Nefislerimize galip çıkalım , yenik düşmeyelim ,
ben bana sunacağız delilleri kabule derim , Amacım hakikati bulmaktır.

Çünkü önyargılarınızı kırmak çok zor geliyor.

Einstein demiş ki ; "Bir önyargıyı oradan kaldırmak atomu parçalamaktan bile zordur."

Evet ben atomu parçalamaya talip olan , ilim sevdalısı , taassuptan uzak gönüllerin sahibine sesleniyorum.

Onlar bu kadar yazılarımızdan muhakkak pay çıkaracaklardır.

Allaha emanet olunuz.

78

05.08.2004, 22:37

Alıntı

Evet malesef bu kadar açık bir hata yapılmıştır.Mehdi mi dediniz? O zaman sizin bütün mehdi hadislerini inkar etmeniz gerekiyor. Çünkü o hadislerde anlatılan birçok şeyi Said Nursi yapmamıştır. Mesela Mehdinin Hz.ısa ile görüşceği hata sabah namazını mehdini kıldıracağını , o sırada Hz.ısanın yeryüzüne ineceğini ve mehdinin namazın imamlığını ona bırakmak isteyeceğni ama Hz.ısanın bunun kabul etmeyeceğini.


Kardesim siz Nur talebelerini bukadar ahmak mi saniyorsunuz? Yukarida yazdiginizin hepsinin elbetde bir aciklamasi var. Ama sizin sandiginiz gibi "dar düsünce"ile degil tabi..... Sanirim bu mehdi konusu forumda yeterince tartisilmisdi, birde oraya baksaniz....

Önyargili oldugumuzu sanmiyorum, insallah Cenab-i Hak HAK olan neyse o yolda bize bir isik, bir nur tutsun, amin. :wink:
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

79

05.08.2004, 22:42

Hiç kimseye ahmak demek haddime düşmez.Hatayı söylerim o kadar dileyen anlar , dileyen önyargılı davranır.
Anlayışı verecek olan Rabdır.

Valla daha bu kadar basit bir meseleyi anlamadınız kardşim mehdi meselesine girersek ne olur halimiz bilemiyorum ?

Rabbim hepimize anlayış ve şuur versin. Önyargıdan kurtarsın.

80

06.08.2004, 10:36

Kardeş Sordum , Askalani senet açısından tenkidini yaparak uydurma demiştir.

Metin tenkidi konusunda ise şunları söyleyebilirim ki eski hadis alimlerimiz zaten metin tenkidine pek önem vermezlerdi.
Eğer hadisin senedi kuvvetli ise onu sahih kabul ederlerdi.Hadis usulü incelenirse zaten bu usulün senet tenkidine dayandığı görülür.
Zaten Buhari ve Müslim gibi bu konuda otoriter hadis alimlerinin en çok eleştirildikleri nokta metin tenkidine önem vermeyişleri olmuştur.
Askalanide bu sebepten senet açısında incelemiş ve uydurma olduğunu söylemiştir.

Hadis usulü hakkında steyen kardeşlerimize daha detaylı bilgi verebilirim. Ama bu konu için bu kadarı yeterlidir sanırım.

Allaha emanet olunuz.

Bu konuyu değerlendir