Muhabbet Fedâileri

bununla ilgili
2 diziden oluşan bir yazı,

http://www.yeniasya.com.tr/2004/07/01/yazarlar/suleymankosmene.htm
http://www.yeniasya.com.tr/2004/07/03/yazarlar/suleymankosmene.htm

Said kardeş ben delil istedim sen gazete yazısını delil getirdin , ilim ehline yakışırmı?
Bu arada muhterem yönetim gol üstüne gol atmaya devam ediyor, ama kendi kalesine attığından haberi yok,

bakalım site ilimsel tartışma adabına dayanabilecekmi?

biz alim miyiz,dalga mı geçiyorsun?

bildiğimiz kadarıyla konuşuyoruz,

Hz.Muhammed-i Arabî aleyhissâlatû vesselâmı öyle bir şahıs olarak düşün ki,
kulluk etmede,Allah korkusunda insanlar arasında en üst noktada,
Allah bilir,
insan eşref'el mahlukat,yaratıkların en şereflisi değil mi,
belki bu hadisin anlamı Allah'ın bu en üst noktadaki bir şahsı, yaratmayacak olsa bu kainatı yaratmayacağı,
Allah'a kullukta,Allah'ın sevmesinde Muhammed-i Arabî aleyhissalâtu vesselam dan daha yukarda kim var söyle, Allah rızası için onu sevelim,onun ettiği kulluk çok önemli demek ki,Allah Kur'an da ona "Habibim" demiyor mu,bir habibsiz insanlık aklına geliyor mu?


sen ne dersin?

Kardeşim Allah Resulü insanların en sevgilisidir. Onun habibi bizim peygamberimizdir.

Ama Allah bütün insanları kendisine kulluk etsinler diye yaratmıştır.

Neden ilmi konuşamıyoruz anlamıyorum. ıslam dini Kuran ve Sünnet üzerine kurulmuştur.

Allah Resulünü bizim aşırı yüceltmemize gerek yoktur. O zaten yücedir.

Bunun birçok örneklerini verebilriim sana. Bu ümmetin Hrsitiyanlara benzemesine yol açar.

Bazı büyük alimlerimzide ne yazık ki buna sebep olmuşlardır.

Lütfen yazılarımızda ilmi olalım.

Rahmetli Asım Köksal Hoca da böyle bir hadisin hiçbir muteber kaynakta olmadığını belirtmiştir.

Ben ilmi konuşuyorum , muhatabımında öyle olmasını isterim , eğer delil getiremiyorsanız nefsi davranmaktan vazgeçiniz lütfen.

bildiğim kadarı ile Aziz Pavlus adlı şahıs putperestleri (Jüpiter,Apollon gibi uydurma tanrılara tapanları,Roma zamanında sanırım) hrıstiyanlığa çekmek için bu teslis hikayesini uydurmuş,

biz Allah Rasulünü niye severiz,Allah'ın elçisi olduğu,en doğru yol üzerinde olduğu,en güzel ahlaka sahib olduğu için değil mi?

şimdi salavat konusu buraya nasıl ve niye geldi?
o salavatta nasıl bir aşırı yüceltme var?


Zariyat 56'da ne diyor?

Allah'a en iyi kulluk edenimiz hangimiz?
onun ettiği kulluğun bir farkı yok mu?

ve de hadis alimi olmadığım için ve bu hadisin geçtiği,içinde senedinin yazdığı kitab elimde bulunmadığı için senedi hakkında konuşmam şu an mümkün görünmüyor,

Aclûni'nin kitabında ve el-Müstedrek de geçiyor olabilir bu hadis tam hatırlamıyorum,

Aşırı yüceltme var tabi , arapça orjinalinde ki -be edatını tevil etmezseniz tevhide ters bir durum ortaya çıkar.

Zariyat56 çok açık .

Allah Resulünün bizim yüceltmemize ihtiyacı yoktur. O yücedir şereflidir.

Geçmiş kavimlerin helaklarından biride sevdikleri insanları aşırı yüceltmeleri olmuştur.

Bu konuda ne yazık ki bazı alimlerimizde hatala yapışlar, ve Müslümanalrın Peygamberlerini , Hristiyanların yaptığı gibi aşırı yüceltmişlerdir.

Allah korusun.

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

ve de hadis alimi olmadığım için ve bu hadisin geçtiği,içinde senedinin yazdığı kitab elimde bulunmadığı için senedi hakkında konuşmam şu an mümkün görünmüyor,

Aclûni'nin kitabında ve el-Müstedrek de geçiyor olabilir bu hadis tam hatırlamıyorum,

Bu hadis kardeş tekrar söylüyorum , hiçbir hadis kitabında yer almaz , zayıf veya sahih olsun , ...........

bir yerde Hakim el-Müstedrek ile Aclûni'nin bir kitabı diye görmüştüm hafızam beni yanıltmıyorsa,

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

bir yerde Hakim el-Müstedrek ile Aclûni'nin bir kitabı diye görmüştüm hafızam beni yanıltmıyorsa,

Keşful Hafada yoktur. Hakim i ise bilmiyorum. Ama hakim hadis konusunda çok eleyicidir. Birçok hadisi kabul etmez. Bence bu hadisi kabul etmez.

Dediğim gibi hadis yok kardeş.

kaynak bulursam inşa'Allah yazacağım,

Bekliyorum kardeşim , ınşallah şakirtler beni o zamana kadar atmazlar........


Eeee ilim her babayiğidin kaldıracağı iş değil...... Değil mi kardeşler?

her ilmi lafının ardından (!) bir taş atarsan kale direkleriyle beraber koyarlar kapının önüne,

dedim ya her babayiğidin harcı değil , bizim işimiz kardeşlerimizi ilmi olmaya davet etmek , ama bundan nasibini kim alır derseniz orasını Allah bilir.

Cumartesi nasip olursa Süleyman Kösmene'ye soracağım kaynağını,
mail ile sorarsam cevap geç gelir,

Bekliyorum kardeşim , bizde taassup yoktur. Eğer varsa böyle bir hadis ( ki yoktur) başımın üstünde yeri vardır.

Ayet acik diyorsunuz? Gercektende acikmi? sizce bu Ayet Yaratilis sebebinimi yoksa yaratilis gayesinimi anlatiyor??? "ilmi" bir aciklama bekliyorum!!! denilmiş ;

Allah kitabının apaçık olduğunu belirtiyor.Öğüt almak isteyen olsun yeterki.

Hadis-i kutsiye "uydurma" diyorsunuz. Uydurma demek kolay, hani delili? denil miş;

Benim delilim muteber hiçbir hadis kitabında olmamasıdır. Haids kitapları bellidir , kaç tane olduğu da bellidir, bir zahmet araştırın , eğer görürseiz bana da bildirin . Ben göremedim de.

Bak kardesim, birdaha söylüyorum, ASRIN IMAMI Bediüzzaman Said Nursi demisse, bu hadisi Risale-i Nurlarinda yazmissa, DOGRUDUR ve hic sorgu sualsiz kabul ederim. Cünki Risale-i Nurlar herhangi bir tefsir kitabina benzemez. Üstad Hz. kendince uyduruk birseyler yazmamisdir, ona YAZDIRILMISDIR !!! denil miş ;

Öncelikle Said Nursi 'ye selam ve rahmetten sonra , derim ki ;

Sorgusuz sualsiz kabul edebileceğim tek kitap Kurandır.Ve Resulün sünnetidir.
Ehli Sünnet inancında Peygamberler dışında hiç kimsenin masumluğu kabul edilmez. Said Nursi(r.a) de hata yapmış olabilir. Bu meselede de hatalıdır.Çünkü kaynağı olmayan bir rivayeti almıştır.Sizin bu tutumunuz Ehli Sünnete açıkça ters düşmektedir. ısmet sıfatı sadece Peygamberlere mahsustur.
Risalei Nurların uydurulmuş olduğunu söylemedim. Bende ara sıra okurum , faydalkanırım , ama sizin gibi Hataszı olduğunu kabul etmem.
Hatasız tek kitap Kurandır.


Asrin imamini tanimadan gidenlere aciyorum dogrusu....birde ilmim var diye böbürleniyorsunuz... Ilmim var diyen, ilmi olmadigina isaretdir denilmiş ;

Benimde dediğim gibi Said i Nursi değerli bir alimdir. Onu da diğer alimlerimiz kadar severim , sayarım . Ama hiçbir alimin hatasız olduğunu kabul etmem.

ınsanları aşırı yüceltme anlayışı işte somut örneklerde olduğu gibi bu yüzyılda da karşımıza çıkıyor. Halbu ki arkamızda bir sürü örnek var bunlarla ilgili,

dersler alabilmek dileğiyle.

Allah razı olsun muhabbet fedaisi'nden, bulmuş benim aradığımı,

http://www.yeniasya.org.tr/index.asp?Sec…iNuriye&Page=38

Acaba bütün benî Âdemi arkasına alıp, şu arz üstünde durup, Arş-ı Âzama müteveccihen el kaldırıp, nev-i beşerin hülâsa-i ubudiyetini câmi hakikat-i ubudiyet-i Ahmediye (a.s.m.) içinde dua eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman olan Fahr-i Kâinat ne istiyor, dinleyelim. Bak, kendine ve ümmetine saadet-i ebediye istiyor, beka istiyor, Cennet istiyor. Hem mevcudat aynalarında cemallerini gösteren bütün esmâ-i kudsiye-i ılâhiyeyle beraber istiyor, o esmâdan şefaat talep ediyor, görüyorsun.
Eğer, âhiretin hesapsız esbab-ı mucibesi, delâil-i vücudu olmasaydı, yalnız şu zatın tek duası, baharımızın icadı kadar Hâlık-ı Rahîmin kudretine hafif gelen şu Cennetin binasına sebebiyet verecekti. Demek, nasıl ki, o zâtın risaleti, şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi,
-1- sırrına mazhar oldu; onun gibi, ubudiyeti dahi, öteki dâr-ı saadetin açılmasına sebebiyet verdi.

-2-
Ve keza, bu âlemin geliş ve gidişatında ve bütün mahlûkatın bir hedefe sevkinde ve semâvî, süflî bütün ecramın bir kudrete bağlı ve musahhar olmasında pek büyük bir saltanat eseri görünüyor. Ve bundan anlaşılıyor ki, bu mevcudatta tasarruf eden Sâniin azîm rububiyetinde harika bir saltanatı vardır. Halbuki, bu dünya menzili tahavvülâta, zevale mâruzdur. Sanki misafirler için yapılmış bir handır ki daima dolup boşalıyor. Ne kendisinin sabit bir şekli vardır ve ne de içinde oturanların bir kararı vardır. Ve Sâni-i Âlemin garip ve acip san’atlarının nümunelerini teşhir ve ilân için tahavvülden hâli kalmayan bir meşherdir. Bu itibarla o handa ve o meşherde içtimâ eden insanlar sabit kalacak değiller. Çünkü meskenleri sâbit değildir.
ışte bu hal ve şu vaziyet, bu fâni menzilden sonra o sermedî saltanata karargâh olmak üzere, sabit, bâkî, ebedî, sermedî saadetlerin, Cennetlerin ve sarayların olacağına kat’î bir delâletle şehadet eder. Çünkü, fâni, bâkiye makam ve medar olamaz.

1 Hadis-i kudsi. "Sen olmasıydın ben alemleri yaratmazdım." Ali el-Kari, şerhü’ş-şifa, 1:6; el-Acluni, Keşfü’l-Hafa, 2:164.

2 Allahım, her iki dünyanın efendisi, iki alemin medar-ı fahri, dünya ve ahiretin hayatı, iki cihan saadetinin vesilesi, zülcenaheyn ve cin ve insin resulü olan şu Habibine, onun bütün al ve ashabına ve onun enbiya ve mürselin kardeşlerine salat ve selam et. Âmin.

Levlâke levlâk,
lemâ hálaktül eflâk,

eflâk felekler anlamına geliyor galiba,