Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

1

09.04.2007, 06:44

Kuran-ı Kerim dizilişi ile ilgili?

neden indiriliş sırasına göre değil de şu andaki şekli ile dizilmiştir...

hikmetleri ve veya sebepleri nelerdir?
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

2

09.04.2007, 09:27

Alıntı

1- Allah'ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa ılâhi fermanı olan Kur'an, 23 senede âyet âyet, sûre sûre nazil olmuştur.

Peygamber Efendimiz kendisine nazil olan âyet ve sûreleri yanında bulunan sahabelerine okur, sahabeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı. Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimizin vahiy kâtipleri vardı. Bunlar nazil olan âyetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler.

Gelen âyet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrail (A.S.) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamberin sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail (A.S.) her Ramazanda gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu.

Efendimizin vefatından evvelki son Ramazanda Hz. Cibril yine gelmiş, ancak bu sefer Kur'an'ı Peygamberimizle iki sefer okumuşlardı. Birinci sefer Hz. Cibril okumuş, Peygamberimiz dinlemiş; ikinci seferde ise Peygamberimiz okumuş, Hz. Cibril dinlemişti. Böylece Kur'an son şeklini almıştı.

2- Kuran 23 senede nazil olmasına ve her bir ayetin de ayrı ayrı konular sebebiyle inmesine rağmen bu kadar konu birliği içerisinde olması bir mucizedir. Hayatın her yönünü içine alan ve iki dünyanın saadetini temin eden Kuranın, bu kadar değişik zaman diliminde ve değişik problemlere göre nazil olması, ayrıca farklı zamanlarda inen ayetlerin yerlerinin sırayla olmadığı halde konu birliği ve bütünlüğü bulunması harikadır ve mucizedir.

3- Kuranın her bir suresi Küçük bir Kuran gibidir. Bu nedenle her hangi bir sureyi okuyan bir kuran okumuş ve istifade etmiş gibi olacaktır. ışte ayetler iniş sırasına göre olsaydı bu hikmet de yok olacaktı.

4- Allah’ın işleri insanlarınkine benzemiyor. Nitekim bir insanın yaratılmasında önce baş taraftan ayaklara veya ayaklardan başa doğru bir gidiş olmuyor. Bütün organları beraber büyüyor ve gelişiyor. ışte Allah’ın Kelamı olan Kuran-ı Kerim de bu şekilde farklı ama mucize bir metotla tanzim ve tertip edilmiştir.

Yukarıda da açıklandığı gibi gelen âyet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrail (A.S.) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamberin sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail (A.S.) her Ramazanda gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu. Bu nedenle Kuran ayetlerinin tertibi Allah'ın emrine göredir.

Âyet’in kelime anlamı açık alâmet, demektir(1). Türkçe’de kullanilan « bellik », Farsça’daki « nişane » kelimeleri de ayni anlamdadır.(2) Âyet kelimesinin çogulu ayât’tır. Genel olarak bir şeyin tanınmasına sebep olan emare mânâsına da kullanılır. Allah (cc)’ın varlığına delâlet eden her seye de «ayet» denilmistir (3)

Istılâhî olarak ise Ayet: «Sûrelerin içinde; evvelinde ve sonunda munkati olan, mürekkep bir kelâmdır» şeklinde tarif olunmustur.(4)

Kur’ân-ı Kerimdeki bütün âyetlerin; bizzat Resûl-ü Ekrem (sav) tarafından tertib olundugu kesindir. Dolayisiyle bu hususta hiçbir kimsenin içtihadından veya reyinden söz edilemez . Meselâ; harf-i mukatta’dan Elif Lâm-Mim bir âyet oldugu halde; Elif Lâm-Ra bir âyet degil, âyetten bir cüzdür. Eger bu hususta kıyas sözkonusu olsaydı, durum farklı olurdu. Âyetlerin tertibi tevkifî oldugu yani inen ayetlerin nereye konulacağı Allah’ın c.c Peygamberimize a.s.m bildirmesiyle olduğu gibi, bize ulaşması da tevatür yoluyla olmuştur.(6).

Kur’ân-i Kerim’den herhangi bir âyeti inkâr eden kimsenin küfrü üzerinde ittifak edilmistir.

(1) Ismail el-Cevherî, s-Sihhah, Misir,1956, c. VI, sh.2275, Islâm Ansiklopedisi, c. II, sh. 63.
(2)M. Hamdi Yazir, Hak Dini Kur’ân D, Ist.1935, c.I, sh.23.
(3)Doç. Dr. Ismail Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, Ank.1971, sh.52.
(4)Islâm Ansiklopedisi, c. II, sh.64, Ayrica bkz., Doç. Dr. Ismail Cerrahoglu,a.g.e., sh.52.
(5)Sah Veliyullah Ahmed Ibn Abdurrahman ed-Dihlevî, el-Fevzü’l-Kebir fi Usuli’t-Tefsir,1980, sh.88, vd. Ayrıca bkz.: Doç. Dr. I. Cerrahoglu, a.g.e., sh.53.
(6)Abdülaziz el-Buhari, Keşfü’l-Esrar, Ist.1308, c. II, sh.36. Aliyyü’l Kari, Serhu’ş-Sifâ, Ist.1309, c. II, sh.525 vd. Ayrica bkz.: Feteva-i Hindiyye, c. II, sh.266 vd.


www.sorularlaislamiyet.com
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

3

09.04.2007, 11:13

Re: Kuran-ı Kerim dizilişi ile ilgili?

Alıntı sahibi ""pegasoszaza""



hikmetleri ve veya sebepleri nelerdir?
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

MıRZASAıD

Orta Düzey

Mesajlar: 319

Meslek: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz

  • Özel mesaj gönder

4

09.04.2007, 12:18

hmmm nurdan cevaba ne dersinz :) :

Alıntı

Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Mektup

ıhtar

Lâfz-ı Resul'deki nükte-i azîmenin beyanında yüz altmış âyet yazıldı. ışbu âyetlerin hâsiyeti pek azîm olmakla beraber, mânâ cihetiyle birbirini ispat ve tekmil ettiğinden, çok mânidar olduğu için, muhtelif âyâtı hıfz etmek veya okumak arzusunda bulunanlara bir hizb-i Kur'ânî olduğu gibi, Kur'ân kelimesindeki nükte-i azîmenin beyanında, altmış dokuz âyât-ı azîmenin derece-i belagat¨ pek fevkalâde ve kuvvet-i cezâleti pek ulvîdir.

Bu da ikinci bir hizb-i Kur'ânî olarak ihvâna tavsiye edilir. Yalnız Kur'ân kelimesi, yedi silsile-i Kur'ân'da mevcut olup, umum o kelimeyi tutmuş, hariç iki kalmış. O iki de "kıraat" mânâsında olduğundan, o huruç, nükteye kuvvet vermiştir. Resul lâfzı ise, o kelime ile en ziyade münasebettar sûreler içinde Sûre-i Muhammed ile Sûre-i Fetih olduğundan, o iki sûreden çıkan silsilelere hasrettiğimizden, hariç kalan Resul lâfzı şimdilik derc edilmemiştir. Vakit müsaade etse, bundaki esrar yazılacaktır inşaallah.

Üçüncü Nükte:Dört Nüktedir.

Birinci Nükte: Lâfzullah, mecmu-u Kur'ân'da 2806 defa zikredilmiştir. Bismillâh'takilerle beraber lâfz-ı Rahmân 159 defa, lâfz-ı Rahîm 220, lâfz-ı Gafûr 61, lâfz-ı Rab 846, lâfz-ı Hakîm 86, lâfzı Alîm 126, lâfz-ı Kadîr 31, Lâ ilâhe illâ Hû'daki Hû 26 defa zikredilmiştir.Kur'ân'daki âyâtın mecmu-u adedi 6666 olması ve şu geçen 89'uncu sayfada mezkûr Esmâ-i Hüsnânın adedi altı rakamıyla alâkadar bulunması, ehemmiyetli bir sırra işaret ediyor; şimdilik mühmel kaldı.

Lâfzullah adedinde çok esrar ve nükteler var. Ezcümle, lâfzullah ve Rab'dan sonra en ziyade zikredilen Rahmân, Rahîm, Gafûr ve Hakîm ile beraber lâfzullah, Kur'ân âyetlerinin nısfıdır. Hem lâfzullah ve Allah lâfzı yerinde zikredilen lâfz-ı Rab ile beraber, yine nısfıdır. Çendan Rab lâfzı 846 defa zikredilmiş; fakat dikkat edilse, beş yüz küsuru Allah lâfzı yerinde zikredilmiş, iki yüz küsuru öyle değildir.

Hem Allah, Rahmân, Rahîm, Alîm ve Lâ ilâhe illâ Hû'daki Hû adediyle beraber yine nısfıdır; fark yalnız dörttür. Ve Hû yerinde Kadîr ile beraber, yine mecmu-u âyâtın nısfıdır; fark dokuzdur.
Lâfz-ı Celâlin mecmuundaki nükteler çoktur. Yalnız şimdilik bu nükte ile iktifâ ediyoruz.

ıkinci Nükte: Sûreler itibarıyladır. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kast ve bir iradeyi gösterir bir tarzda tevafukatı vardır.
Sûre-i Bakarada, âyâtın adediyle Lâfz-ı Celâlin adedi birdir; fark dörttür ki, Allah lâfzı yerinde dört Hû lâfzı var (meselâ Lâ ilâhe illâ Hû'daki Hû gibi); onunla muvafakat tamam olur.

Âl-i ımrân'da, yine âyâtıyla Lâfz-ı Celâl tevafuktadır, müsavidirler. Yalnız Lâfz-ı Celâl 209'dur, âyet 200'dür; fark dokuzdur. Böyle meziyât-ı kelâmiyede ve belâgat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez; takribî tevafukat kâfidir.

Sûre-i Nisâ, Mâide, En'âm; üçünün mecmu-u âyetleri, mecmuundaki Lâfz-ı Celâlin adedine tevafuktadır. Âyetlerin adedi 464, Lâfz-ı Celâlin adedi 461; Bismillâh'taki lâfzullah ile beraber tam tevafuktadır.

Hem meselâ, baştaki beş sûrenin Lâfz-ı Celâl adedi; Sûre-i A'râf, Enfâl, Tevbe, Yûnus, Hûd'daki Lâfz-ı Celâl adedinin iki mislidir. Demek bu âhirdeki beş, evvelki beşin nısfıdır.

Sonra gelen Sûre-i Yûsuf, Ra'd, ıbrahim, Hicr, Nahl Sûrelerindeki Lâfz-ı Celâl adedi, o nısfın nısfıdır. Sonra Sûre-i ısrâ, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiyâ, Hac, Haşiye o nısfın nısfının nısfıdır. Sonra gelen beşer beşer, takriben o nispetle gidiyor; yalnız bazı küsuratla fark var. Öyle farklar, böyle makam-ı hitabîde zarar vermez. Meselâ bir kısım 121, bir kısmı 125, bir kısmı 154, bir kısmı 159'dur. Sonra, Sûre-i Zuhruf'tan başlayan beş sûre, o nısf-ı nısf-ı nısfın nısfına iniyor. Sûre-i Necm'den başlayan beş, o nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısfıdır, fakat takribîdir. Küçük küsuratın farkları, böyle makamât-ı hitâbiyede zarar vermez. Sonra gelen küçük beşler içinde, üç beşlerin, yalnız üçer adet Lâfz-ı Celâli var.

ışte bu vaziyet gösteriyor ki, Lâfz-ı Celâlin adedine tesadüf karışmamış; bir hikmet ve intizamla adetleri tayin edilmiş.


Haşiye: Bu beşer taksimat üzere bir sır inkişaf etmişti. Hiçbirimizin haberi olmadan, şuradaki altı sûre kaydolmuş. şüphemiz kalmadı ki, gaipten, ihtiyarımızın haricinde altıncısı girmiş, tâ bu nısfiyet sırr-ı mühimmi kaybolmasın.

Lâfzullahın Üçüncü Nüktesi: Sayfalar nisbetine bakar. şöyle ki:
Bir sayfada olan Lâfz-ı Celâl adedi, o sayfanın sağ yüzü ve o yüze karşı ki sayfaya ve bazen soldaki karşı ki sayfa ve karşının arka yüzüne bakar. Ben kendi nüsha-i Kur'âniyemde bu tevafuku tetkik ettim, ekseriyetle gayet güzel bir nispet-i adediye ile bir tevafuk gördüm, nüshama da işaretler koydum. Çok defa müsavi olur; bazen nısf veyahut sülüs oluyor. Bir hikmet ve intizamı ihsas eden bir vaziyeti vardır.

Dördüncü Nükte: Sahife-i vahidde ki tevafukattır. Kardeşlerimle üç dört ayrı ayrı nüshâları mukabele ettik; umumunda tevafukat matlup olduğuna kanaatimiz geldi. Yalnız, matbaa müstensihleri başka maksatları takip ettiklerinden, bir derece tevafukatta intizamsızlık düşmüş. Tanzim edilse, pek nadir istisna ile, mecmu-u Kur'ân'da 2806 Lâfz-ı Celâlin adedinde tevafukat görünecektir. Ve bunda bir şule-i i'câz parlıyor. Çünkü, fikr-i beşer, bu pek geniş sayfayı ihata edemez ve karışamaz. Tesadüfün ise, bu mânidar ve hikmettar vaziyete eli ulaşamaz.

Dördüncü Nükteyi bir derece göstermek için yeni bir mushaf yazdırıyoruz ki, en münteşir mushafların aynı sayfa, aynı satırlarını muhafaza etmekle beraber, san'atkârların lâkaytlığı tesiriyle adem-i intizama maruz kalan yerleri tanzim edip, tevafukatın hakikî intizamı inşaallah gösterilecektir; ve gösterildi.



Ey Kur'ân'ı indiren Allahım! Kur'ân'ın hürmetine, Ay ve Güneş dönüp durdukça bize Kur'ân'ın esrarını tefhim et; kendisine Kur'ân'ı indirdiğin zâta ve bütün Âl ve ashabına salât ve selâm et. Âmin.
Zübeyir Gündüzalp diyor ki: "Dünyada huzur ve rahat mı arıyorsunuz? Ukbada saadet mi istiyorsunuz? Risale-i Nur okuyunuz.

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

5

09.04.2007, 15:06

ilgine çok teşekkür ederim kardeşim...

yalnız benim merakım Kuran-ı Kerim in ve belagatının hikmetleri değil,indiriliş değilde sonradan aldığı şeklin hikmetleri yönünde idi...

bu konudada yardımını bekliyorum..

selam ile...
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

6

10.04.2007, 08:08

Bakara suresi medine de indirilmişti..büyük bir kısmıda ilk iki senede inmiş bir sure..

O Kitapki kendisinde şüphe olmayandır..takva sahipleri(inananlar) için hidayet vericidir...diye devam ediyor...

Fatiha ile kapıları açılan bir Kitap ve ıhdınessıratel müstakim de olunması
istenen mümin şekli Bakara suresinin 3,ayetinden itibaren tarif ediliyor..

namazı kılan,infak eden vs vs..

ayrı zamanlarda indirilmiş velakin farklı sırada dizilmiş Kuran da bunun gibi çok hikmetler var..

bundan ne anlamalıyız...?
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

7

09.10.2007, 21:44

sıralama neden bu kadar önemli ki anlamadım..yapanların bir bildiği vardır mutlaka!

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

8

15.10.2007, 10:35

hiç soru sormadan bir şry öğrenilebilir mi?

şu ayet burada ne anlatıyor,ne anlamalıyım,hikmeti ne,vs vs soruları sormazsak derinlerdeki anlamı keşfedebilir miyiz?
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

9

15.10.2007, 10:42

Hz. Osman r.a hayatını okuyun o zaman!

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir