Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.02.2007, 17:13

Neden yaşıyoruz?

Allahü Teala bir musibeti kuluna gercekten müstahak oldugu icin mi veriyor??

Acilar neden var?? Hikmeti ne?

Neden yasiyoruz?

Basimiza gelen bir musibetin imtihan mi yoksa hakettigimiz icin mi verildigini nasil ve nerden anlayabiliriz??
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

2

20.02.2007, 18:26

Musibet başımıza hak ettiğimiz için mi yoksa imtihan için mi geldi kesin olarak bilemeyiz.

Ben kendi başıma gelen musibeti işlediğim bir hatanın,günahın neticesi olarak görürüm.

Başkasının başına gelen musibet için ise Allah imtihan ediyor veya mertebesini yükseltmek için bela veriyor diye düşünürüm.

Musibetlerin niye verildiği konusunda ise, hani üstad bir örnek veriyor ya:
Bir terzi var, seni model olarak tutuyor,ücretini de veriyor.Üzerine bir elbise giydirip o elbiseyi uzatıyor, kısaltıyor, üzerine oynamalar yapıyor.
Sen o terziye diyemezsin beni oturtup kaldırmakla beni yoruyorsun, beni güzelleştiren elbisemi kesip biçerek bozuyorsun.Çünkü o elbise sana ait değil, ve modellik yaptığın için de ücretini alıyorsun.

Aynen onun gibi biz de Allah'ın mülküyüz.Mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf eder.Bela verir, musibet veir, ferahlık verir.

Mülkündeki nakışların daha iyi görünmesi için çeşitli şekillere sokar.

Mesela hastalık verir lki şafi ismi görünsün.

Açlık verirki Rezzak ismini görelim.
ya rabbi!ya rabbi!ya rabbi! Beni bu yolda büyüt,bu yolda yürüt,bu yolda çürüt.Fakat asla ve asla döndürme..

3

20.02.2007, 18:39

Her musibet insanın işlediklerinin kelimeleridir. ışlediklerinin habercisidir.

Mesela deprem. Yeryüzü insanların üzerinde işlediklerini haber veriyor. Üzerinde yaşıyan masumlarda nasibini alıyor. Ancak o musibetzede masumsa ona Rahmet oluyor. Günahlarına kefaret oluyor. Kur'an'ın dediği gibi ;Allah mallarını ve cannalarını kıymeti ölçülemiyecek değerde satın alınması ile ödüllendiriyor.
Hem Hz. Musa demiş "Ya Rabbi içimizdeki beyinsizler yüzünden bizide helak eder misin?". Hayır Allah içimizdeki zalimler ve beyinisizler yüzünden bizi helak etmez. Musibet ise helak olmak değil hikmetli bir arınmaktır.
Mesela Hızır(a.s) ile Hz. Musa(a.s)'nin görüşmesi kıssasında Hızır(as.) bir çocuğu katlediyor. O çocuğun katli anne ve babası için bir musibettir. Sabrederse musibettir,Rahmete dönecek.Sabretmesse helakettir.

Allah'ın hikmet örgülerine akıl sır erdilemez. Bir olayla iç içe hadsiz hikmet örgüleri örer. Her musibetzede için farklı bir hikmet halk eder.

Musibetlere kişisel bakarsak;mesela, bir adama Hakim haksızca hırsızlıktan ceza verir, zulm eder. Ama kimse bilmiyor adamın gizli bir katli var, kader bu musibetle adalet ediyor. şimdi bu adam kendi zulmünden dolayı helaketine yol açacak bir musibetle terbiye edildiğini, adalet edildiğini anlarsa musibet rahmete döner. Yok Hakimin zulmüne bakıp isyan ederse helak olur gider.
Zalim Allah'ın kılıncıdır, bizi onunla terbiye eder. Her musibet Allah'ın hikmetili kılınçlarıdır kullarını terbiye ediyor, imanını tekmil ediyor, ihlasını ziyadeleştiriyor.
En önemlisi kömür ile elmasın eleği oluyor.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

4

20.02.2007, 21:19

Cevapla sorularin karsisinda:

Acilar neden var?? Hikmeti ne? bir hikmeti her sey ziddiyle bilinir.

Neden yasiyoruz? Allah(C.C) yasamamizi istedigi icin.

Basimiza gelen bir musibetin imtihan mi yoksa hakettigimiz icin mi verildigini nasil ve nerden anlayabiliriz?? Anlayamayiz

5

20.02.2007, 21:32

Öncelikle Tarihçe-i Hayat'ta yer alan bir söz ile başlamak isityorum..

'''musibet şerr-i mahz olmadığı için bazan saadette felaket olduğu gibi, felaketten dahi saadet çıkar'''

Bazen insanın başına okadar çok musibet geliyorki bu sıkıntılara dayanamayan insan ibadetinden ödün vermeye başlıyor..(Allah muhafaza :!: ) oysaki musibet geldiği zamanda daha çok yalvarmalı Allaha sığınmalı kulluktan ödün vermemeliyiz..

Üstadın en mühim dediği iman bahislerinin olduğu risalelerin bir çoğunu hapishane dönemlerinde yazdığını görüyoruz..musibetlerin olması ona hiçbirzman engel olmamış 1 saatte, bazen 2 saate, bazen 3 saatte ne hakikatler ilham olmuş dökülmüş birer nur halinde sayfalara..Ve bakıyorum şimdi şu halimize :!: azıcık bir musibetle karşılaştığımızda herşeyi salıveriyoruz..işlerim çok yoğun bu hafta misafir var,çok hastayım, evin işi bitmiyorki hiç.., sınavlarım var,.. gibi milyonlarca bahane türetip haftalık risale dersine gitmeyebiliyoruz.. işlerinmi var kalk sabah erkenden yap yemeklerini evini temizle git risale dersine, misafirnmi var buyur et evine az sohbet ettikten sonra bende derse gidiyordum de topla onlarıda götür Risale dersine! sınavlarınmı var Hakiki imanı elde edersen kainata meydan okuyabiliyorsun değilmi o halde iman hakikatlerinde yükselmek için koş risale dersine sen nur talebesisin zami dikkat dusturuna sahipsin derslerinede muhakkak çalışırsın..hastamısın o haldede olsan git risale dersine nurla dolsun için şifa bulursun yine..Üstadımki ne zorluklar musibetler içinde neşretmiş nurları..biz o hakikatleri dinlemek için bahane üretmeyelim..sonrada musibetler başımdan gitmiyor diye Allaha şekva etmeyelim...

Üstadım şualar adlı eserinde ne buyurmuş:

Kardeşlerim, ben nurlarla meşgul oldukça sıkıntılar azalıyor. demek vazifemiz nurlarla iştigaldir ve geçici şeylere ehemmiyet vermemek ve sabır ve şükretmektir..

6

20.02.2007, 21:34

Allah razı olsun ceydanur kardeşim, kolay vazgeçiveriyoruz bazen zorluğu görünce vesselâm.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

7

21.02.2007, 14:13

peki imtihanin hikmeti ne?
neden sürekli imtihan ediliyoruz?
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

8

21.02.2007, 14:33

Cevaplarıma bakıp kendini beğenmiş görmeyin. Ben kendimi denemek ve geliştirmek ve eleştirtmek için forumlara katılıyorum. Cevaplarım uçuksa lütfen eleştirin.
(ınsanların yüzde 90 'ı eleştiriden hoşlanmaz diğer yüzde onuda...
Hoşlanıyorum diye yalan söyler :D )
Neyse!

ımtihan meselesini sorunca biraz düşündüm. Aklıma karmaşık şeyler geldi en netini yazıyorum.

Kur'an-ı Kerim'de Peygamber kıssalarına baktığımızda tebliğ ile vazifelendirildiklerini görüyoruz. Gönderildikleri kavmi dine davet ediyorlar. Davete icabet edenleri eğitiyorlar.
ışte imtihanları bu noktada değer kazanıyor. Belki başlıyor.

Her Peygamber ve tabileri inamayanlar tarafından yalanlama ve zülme giriftar oluyor. Dünyaları adete zindana dönyor. Peşi sıra musibetlere , zulümlere tutuluyorlar. Sürekli bir mücadele içine itiliyorlar.
Yaptıkları şey sabır ve azim ile mücadele. Böylece imanları ziyadeleşiyor, arınıyorlar. Batıldan tamamen uzaklaşıp tekammül ediyorlar. Salih ve selim birer kul ve abid oluyorlar. Elmas kömürden tam iyice ayrılıp ham olmaktan da kurtulup işleniyorlar.Nihayetinde Kudret imdada yetişiyor ve zalimler helak oluyor. Allah onlara zafer ve muvaffakiyet vererek neticeye ulaştırıyor. Yanlız dikkat edilecek olursa o mübarek Peygamber ve kavimlerin hepsi aczini anlıyor gücünü Güçlü olana terk ederek muvaffak oluyor. Gelişen olaylara adete pencereden bakıyorlar. Yanlız mertlik yapıp mücadeleyi bırakmıyorlar. Artık öyle bir hale geliyorlarki zalimler tarafından kendilerine vurulan darbelere dönüp bakmıyorlar bile. Nerden geldiğini ve niçin geldiğini biliyor ve anlamışlar. Zalimin, musibetin,zorluğun Allah'ın kılıcı , eli olduğun hakkayakın bir iman ile müşahede ediyorlar.
ışte ben imtahanı bu noktaya ulaşmak için gördüm.

Neyse tıkandım. Yardım edresiniz.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

pegasoszaza

Orta Düzey

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

9

22.02.2007, 08:42

Alıntı sahibi ""seher""

peki imtihanin hikmeti ne?
neden sürekli imtihan ediliyoruz?





aslında üstad bunu cevaplamış bildiğiniz üzre..(melekler ve hayvanların makamı değişmiyor.insanlar imtihan ile makamı kazanıyor veya kaybediyor)


şöyle bir pencere açalım;

Rabbim bizi yaratıp şöyle bir dünya ya bıraksa;
(hatta buna inanan bazı gafil eblehlerde var)
kainatın dengesini kurup devinimi ve sürekliliği tabiat ve dengelere bıraksa.anlık olarak yaptığımız kötü işlere karşılı musibetler ve hastalıklar vermese,dua diye birşey olmasa,fakat yine peygamberler vasıtası ile Kendinden ve ahiret den haberler verse...yaşayan insanlar ya gafletde yada en fazla ilmel yakin derecesinde olsalar.....
hiçbir musibet,zorluk ve meşakkatle pişip olgunlaşmasalar ve hatta makamları hiç veya çok az değişse.....
sonuçta ahirete intikal ve cennet ve cehennem olsa....
aynel yakin ve Hakkal yakin diye bir mertebede olmasa..



aslında bana göre basit anlatımla şöyle bir sonuç çıkıyor;

önde giden olmazdı...
hem hayırda hemde şer de önde gidenler olmaz,iyiliğin ve kötülüğün makamı hep aynı olurdu...
ve bunun sonucunda cennet bile kazanılsa,ne o cennetin nede hayatı verenin ,o makama nail olan insanlar karşısında anlaşılabilir bir yeri olurdu....
biz bu dünyada yaşadığımız musibetler ve tüm hayırlar ile Rabbimizi daha fazla tanıyor,aczimizi ve fakrımızı idrak ediyor ve hamd etmeyi öğreniyoruz....
verilen nimetleri kaybetmeden değerini bilen bir beşer ben görmedim.
her musibet bizim eğriliklerimizi düzeltmek için bize cetvel oluyor...
anlaşılacağı üzere aslında hepimizin musibete ihtiyacı var...
istenmez belki ama gelmezse düşünmeli ve hayatımızı sorgulamalıyız...
Yaratan beni sevmiyor.düzeltmek istemiyor,acaba hayatımda O na karşı bir küfür ,bir büyük hata mı var diye...
işte bu yüzden büyük zatlar gelen musibetlere hep şükretmişler....
musibet gelmiyor diye üzülüp ağlamışlardır...
belki musibet duası olmaz ama gelen musibetlerden ferah istenip dua edilirken kul gerçek aczini ve fakrını farkeder....
dağınıklık için üzgünüm...
istifade ederim ıNşALLAH..
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

10

22.02.2007, 09:59

Kardeşler herşeyi açıklamışlardır.Allah razı olsun.

tek cümle söyliyeyim nurlardan;

Mülk sahibi,mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

Mülk Allahın,dilediği şekilde tasarruf eder.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

11

22.02.2007, 21:30

mevla hepinizden razi olsun

cok güzel yanitlar verdiniz hepinizde

ikna oldum

aklimda ki soru isaret kalkti

yinede eklemek isteyen olursa buyursun :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

12

22.02.2007, 21:48

kuzenim bu musibet hakkinda aynen sunlari söyleymisti birgün
"seher bir düsün sen hergün ayni yemegi yemek zorunda kalsan sIkIlmaz
miydin?
her zaman ayni sey insan bir süreden sonra istemez
hayatta öyle birsey her zaman mutlu olarak sIkinti cekmeden yasasak dertsiz kedersiz hayat o zaman cekilmez olurdu?"
düsündüm de gercekten dogru söylüyor

birazda bu taraftan bakmak lazim olaya.
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

13

22.02.2007, 22:36

SEBEBI-HAYATIMIZIN BIR FERDI MUAVENETTIR

Elhasıl: Bütün bu âlemin bütün eşyası, birbirine bakar gibi birbirine yardım eder, birbirini görür gibi birbirine elele verir; birbirinin işini tekmil için birbirine omuz omuza veriyor, bel bele verip beraber çalışıyorlar. Her şeyi buna kıyas et; tâdâd ile bitmez.

ışte, bütün bu haller, iki kere ik i dört eder derecesinde kat'î gösterir ki; şu saray-ı acîbin ustasına, yani şu garip âlemin Sahibine her şey musahhardır, her şey Onun hesâbına çalışır, her şey Ona bir emirber nefer hükmündedir, her şey Onun kuvvetiyle döner, her şey Onun emriyle hareket eder, her şey Onun hikmetiyle tanzim olur. Her şey Onun keremiyle muâvenet eder, her şey Onun merhametiyle başkasının imdadına koşar; yani koşturulur. Ey arkadaş, haddin varsa buna karşı bir söz söyle.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

14

22.02.2007, 22:46

arkadaslar ben bu kadar cevaptan sonra cevap vermeyi doğru bulmuytorum yalnız temsili hikayelere pek dikkat edilmiyor nedense. hani terzi hikayesi var ya!!


allah hepimizden razı olsun!

15

23.02.2007, 03:41

Alıntı sahibi ""hy120""

temsili hikayelere pek dikkat edilmiyor nedense. hani terzi hikayesi var ya!!


terzi hikayesini bediüzzaman beslemesinde okudum diye biliyorum ama tekrar hatirlatma yapabilir misiniz acaba? :oops:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Sedat

Orta Düzey

  • "Sedat" bir erkek

Mesajlar: 167

Konum: Frankfurt

Meslek: Sürücü kursu ögretmeni

  • Özel mesaj gönder

16

23.02.2007, 23:42

Re: Neden yasiyoruz?

Alıntı sahibi ""seher""

Allahü Teala bir musibeti kuluna gercekten müstahak oldugu icin mi veriyor??

Acilar neden var?? Hikmeti ne?

Neden yasiyoruz?

Basimiza gelen bir musibetin imtihan mi yoksa hakettigimiz icin mi verildigini nasil ve nerden anlayabiliriz??

S.aleyküm Seher
Terzi misalinde söyle bir örnek veriyor üstad, bir Terzi seni model yapmis ücretini vermis sena degisik kiyaftleri giydiriyor cikriyor kolunu uzaltiyor kisaltiyor degisik sekillere sokuyor seni saga ceviriyor sola ceviriyor, burda modelin demeye hakki varmi beni güzellestiren bu elbiseyi niye kisalttin uzalttin bozdun beni saga sola niye ceviriyorsun, cükü vazifesi modellik. Onun gibi mülk sahibi yani bizim sahibimiz yaratanimiz O oldugu icin ona sikayete hakkimiz yok. Baska bir örnek vereyim ;-) örnegin ehliyet imtihanina girdin imtihanci mühendis sana saga gir sola gir diyor degisik yollara sokuyor, dar genis yollara sokuyor amaci senin kurallara uygun davranip davranmadigini görmek imtihan etmek, senin orda demeye hakkin varmi beni niye bur yollara getiriyorsun diye, cünkü imtihan kosullarini belirleyen o, imtihani kazanmak icinde kurallari uygulayip dikkat etmen lazim sikintiya sabretmen lazim.

Imtihan niye var dersen üstad gine net aciklamis, sirri imtihan olmasaydi Elmas la Kömür arasindaki fark ortaya cikmazdi, yani Elmas degerindeki Hz.Ebubekrin kalbi ile Kömür degerindeki Ebu Süfyanin kalbi ayni degerde olurdu, imtihan olmasaydi farklari ortaya cikmazdi esit kalirdi. Ve insanlarin gelismesi de olmaz Melek gibi sabit makamlari olurdu.

Selam ve dua ile Sedat

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

17

24.02.2007, 01:32

Alıntı sahibi ""Fahri Avcu""


Basimiza gelen bir musibetin imtihan mi yoksa hakettigimiz icin mi verildigini nasil ve nerden anlayabiliriz?? Anlayamayiz


Eger zulm ettiysek ve basimiza bir musibet gelirse anla ki, biz müstehak oldugumuz icin bize o bela verildi.

Eger zulm etmediysek fakat yine musibet geldiyse ozaman imtihan ediliyoruz.

Dolayisiyla iki durumdada imtihan sirri gizlidir ve ikisindede Allahin merhametini celb ederiz eger sabir ile sükür ile mukabele edersek insaallah.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

18

24.02.2007, 13:33

Cenabi Allah gizli bir hazine imis kendini tanittirmak istemis onun icin önce günesi yildizi ayi yani kisaca kainati yaratmis,hem de her seyi en mükemmel en güzel sekilde,bunlari bu kadar harika yaratip süslemis ,bunlari taniyip ve taktir etmeleri icin biz insanlara taniyacak gürecek duyacak gibi aletleri takip bu dünyaya göndermis.

Risalei nurdan yukaridaki yazdigim seyin yerini bulup buraya bir kardes aktarirsa daha iyi olur,yoksa sonra ben bakarim.

19

24.02.2007, 16:29

ya bu arada ben terzi olayini beslemede degil iklk kardesin verdigi cevapta okumusum akilda kalmadi :oops:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

20

24.02.2007, 19:10

11.Söz:

EY KARDEş! Eğer hikmet-i âlemin tılsımını ve hilkat-i insanın muammasını ve hakikat-i salâtın rümuzunu bir parça fehmetmek istersen, nefsimle beraber şu temsilî hikâyeciğe bak:

Bir zaman bir sultan varmış. Servetçe onun pek çok hazineleri vardı. Hem o hazin ellerde her çeşit cevahir, elmas ve zümrüt bulunuyormuş. Hem gizli, pek acaip defineleri varmış. Hem kemalâtça sanayi-i garibede pek çok mahareti varmış. Hem hesapsız fünun-u acibeye marifeti, ihatası varmış. Hem nihayetsiz ulûm-u bediaya ilim ve ıttılaı varmış.

Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca, o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin, ta nâsın enzarında saltanatının haşmetini, hem servetinin şaşaasını, hem kendi san'atının harikalarını, hem kendi marifetinin garibelerini izhar edip göstersin. Ta, cemal ve kemâl-i mânevîsini iki vecihle müşahede etsin: Bir vechi, bizzat nazar-ı dekaik-âşinâsıyla görsün. Diğeri, gayrın nazarıyla baksın.

Bu hikmete binaen, cesîm ve geniş ve muhteşem bir kasrı yapmaya başladı. şahane bir surette dairelere, menzillere taksim ederek hazinelerinin türlü türlü murassaâtıyla süslendirip, kendi dest-i san'atının en lâtif, en güzel eserleriyle ziynetlendirip, fünun-u hikmetinin en incelikleriyle tanzim edip düzelterek ve ulûmunun âsâr-ı mucizekârâneleriyle donatarak tekmil ettikten sonra, herbir taam ve nimetlerinin bütün çeşitlerinden en lezizlerini cami sofralar, o sarayda kurdu. Herbir taifeye lâyık bir sofra tayin etti. Öyle sehâvetkârâne, san'atperverâne bir ziyafet-i amme ihzar etti ki, güya herbir sofra yüz sanayi-i lâtifenin eserleriyle vücut bulmuş gibi, kıymetli hadsiz nimetleri serdi. Sonra, aktâr-ı memleketindeki ahali ve raiyetini seyre ve tenezzühe ve ziyafete davet etti.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir