Giriş yapmadınız.

1

19.03.2004, 00:57

23.Söz

Slma,
(23.Söz) Tin Suresi 4-6 inci ayetlerde söyle buyuruluyor:"Muhakkak ki biz insani en güzel bir sekilde yarattik,......"
BIZ derken Cenab-i Hak ve meleklerin kastedildigini biliyoruz. Buna ragmen bu Ayet-i Kerimeyi, özellikle buradaki BIZ kavramini biraz acarmisiniz? Baki Selam

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

2

19.03.2004, 13:38

kesinlikle yanlış düşüncedir... Allah bir varlığı yaratcağızaman yada vardan yaratçağızaman kimselerden güç almaz bu düşüncede düşünülmesi ise yanlış anlaşılmaktan geliyor nedeni ise Biz demek istemesinin gayesi farklı.. açıklayalım

1. Allah tektir fakat teferutlıdır..
2. Allah'ın tek olması özeliğinin tek olması manasınada gelmez..
3. Allah'ın 14 bize bildirdiği sıfatları vardır.. gerçek sayıyı Allah bilir.
4. Allah'ın sayısında sınır olmayan fakat bu alemde 1001 tabir edilen güzel isimleri vardır..
5. Allah bize göre çok nazik bir varlıktır anlayana.

şimdi konuyu açıklık getirelim Allah tek fakat birçok bizim bilmediğimiz özeliğe sahip ve tanınmak istiyor nasıl olucak.. bu nasıl olucak ? birçok yoktan var etiği ve o güzel isimlerinin tecelisini bizler ilmen görmek bakımından özeliğini kulanarak ancak anlam ifadesi olabilir ..

"And olsun ki, Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik-ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna." Tîn Sûresi, 95:4-6.

bu ayet sanki birden fazla Allah varmış gibi anlatımı var.. unutmamak lazımki ayetlerin bir iman birde inkar yolu daima açıktır anlıyana

şimdi bu ayeti iman gözüyle bakalm neden Biz kelimesini kulanmış insandaki özelikte çoktur yani görme işitme duyma irade-i cüziye vs.. bu özeliklerin tecelisi ni yansımasıdır neyin tecelisi Allah'ın külli isim ve sıatlarını gösterir ve bunları anlatırken Biz ifadesini kulanmıştır Biz demek sadece Allah demektir başka mana gelmez ve çok teferutlı bir zat olduğundan yansımaları görmemiz için ve hemde tek elden nasıl çok farklı sanatları çookça isimlerinin tecelisinin işaretlerini ihbar ediyor..

şimdi sadece insandaki özeliklerinin tecelisini bakalım neden Biz demiş..

1. Allah Haydır.. insanda hayat özeliğinin tecelesi var
2 Allah Alimdir.. insandada alimlik tecelisi var..
3 Allah Sasir dir..insanda görme duygusu vardır
4 Allah Semihdir..insanda işitme duygusu vardır
5 Allah Cemaldir..insanda güzelik haleri vardır
6 Allah Kadirdir.. insanda güç haleri vardır
7 Allah Celaldir..insanda sertleşme vardır
8 Allah Kelamdir.. insanda konuşabilir
9 Allah Sanidir.. insandada el becerileri vardır
10 Allah Ehaddir.. her insan tektir bir eşi yoktur

yukarıdaki özelikler sadece örnek verdim dahada var neden Biz kelimesini kulndığını daha iyi anlamak lazım diye bu özeliği çok olduğundan ve anlamamız için Biz kelimesini uygun görmüş ve kulanmış Ben deseydi ilim yönünden çok varklı olurdu yani teferutlı bir inceleme olmazdı vede imtian bir nevi kalkmış olurdu oysaki bizler imtihan alemindeyiz birde şunu örnek vereyim Rezak isminin tecelisi çoktur hücreden başlar organlar ve vücut ve bitki ve hayfan ve hayvan nevilerini ve bitki nevi
lerini birtek rezak ismi veriliyor ama yanlış onda bile çokluk ifadesi var yani aynı isim alrtında rızıklar verilmiyor birçok Rezak ismi var Allah'ın onun içinde Ben demek olmuyor Biz demesi gerekiyor

3

19.03.2004, 14:48

yesghost arkadaşım

"Allah'ın onun içinde Ben demek olmuyor Biz demesi gerekiyor"

bu sözü biraz açarmısınız?
Allah için bir gereklilik nasıl oluyor, açıklayabilir misiniz?
"Ben demek olmuyor" olduğuna nasıl karar verdiniz?

4

19.03.2004, 15:17

arkadaşım;
konuyu merak ettim.


www.kurandaara.com adresinden Kuran'da geçen "ben" kelimesini arattım 502 adet kayıt buldu.

bu kayıtlar içinde Cenab-ı Hak bir çok ayet-i kerimede "ben" ifadesini bizzat kendi Zat-ı Zülcelali için kullanmış.

işte bir misal:


Alıntı


hicr suresi 27-28 ayet
Ve düşün o vakti ki, Rabbin meleklere: "Ben, kuru bir çamurdan biçimlendirilmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.


Bunun için, Ben onu muntazam bir insan kıvamına getirip içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun için secdeye kapanın!"


merak eden ilgili adrese bakabilir.

yine yukarıdaki adresten kuranda geçen "biz" kelimesini arattırdık.
917 sonuç çıktı.

yine bu kayıtlar içinde Cenab-ı Hak bir çok ayet-i kerimede "biz" ifadesini kendi Zat-ı Zülcelali için kullanmış.

demek ki Cenab-ı Hak için hem "ben" hemde "biz" ifadesi Kuranda mevcut.

bu araştırmalardan sonra
yesghost arkadaşımızın kullandığı
"onun içinde Ben demek olmuyor Biz demesi gerekiyor"
ifadesi için ciddi bir "istiğfar" gerekiyor gibi geliyor.
Allah Korusun....

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

5

19.03.2004, 16:20

hasansalih arkadaşım sadece o süredeki bizi anlatmaya çalıştım neden ben demediğini anlatmak için araştırma yapman güzel 502 ben kelimesi
917 de biz kelimesi geçiyor diyorsun ozaman ne sonuca vardın onu bir açıklarsan menun olurum..

biz kelimesinin manası çokluğu ifade eder...
ben kelimeside şahsı ifade eder..

benim açıklamalrım o ayet üzerinedir ve birçok yerde biz ifadesi geçer..
yazıyı iyi okursan anlarsın örnekte verdim Rezak ismini

6

19.03.2004, 16:46

Allah´ın birliği ve Kur'ân´daki "biz" ifâdesi

“Cenâb-ı Allah Kur’ân-ı Kerîm’de ben yerine biz yarattık der; neden?”

“Kur’ân-ı Kerîm’de bazı âyetlerde “Biz yarattık”, “Biz yaptık” şeklinde ifâdeler var. Allah bir olduğu halde, Kur’ân-ı Kerîm’de neden “Ben” yerine “Biz” tabiri kullanılmıştır?”


Cenâb-ı Hak Kur’ân’da kendi Zât-ı Akdes’ini bazan “mütekellim-i vahde”, yani “birinci tekil şahıs” zâmirleriyle; bazan ise “mütekellim-i maalgayr” yani “birinci çoğul şahıs” zamirleriyle nazara verir. Bunda hiç şüphesiz muhtelif hikmetler mevcuttur.

Önce bir hususu nazara verelim: Biz de çoğu zaman kendi şahsımızdan bahsederken “tek” olduğumuz halde, “ben” yerine, “biz” tabirini tercih ederiz. Ve “ben” yerine “biz” tabiri, yerine göre daha nâzik, yerine göre daha mütevâzi, yerine göre daha müşfik, yerine göre daha ölçülü olarak kullanım alanımıza girer; bazan kendi zâtımızı, bazan ise bizim de dahil olduğumuz bir ekibi tanımlar. Bununla beraber; hiçbir zaman “biz” demekle birden fazla kişiliğimiz olduğunu kastetmeyiz.

Âyetlerden örnekler alalım:

- “Ey ısrâil oğulları! Size verdiğim nimetleri hatırlayın ve ahdimi yerine getirin ki, Ben de yerine getireyim. Yoksa Benden korkun.”1

- “Kullarım sana Benden sorarlarsa, bilsinler ki, Ben şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsına cevap veririm. Artık onlar da Benim davetime icâbet etsinler ve Bana îman etsinler ki, doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.”2

Kur’ân’da bu örneklerin devamı oldukça fazladır. Bununla berâber Kur’ân bazan Allah’ın Zât-ı Muallâsına “Biz” zamirini de izâfe eder. Örneklendirecek olursak:

- “Muhakkak Biz ki; Kitabı Biz indirdik; O’nu koruyacak olan da Biziz.”3

- “Bulutla sizi gölgelendirdik. Kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size verdiğimiz rızkların iyi ve güzel olanından yiyiniz. Onlar Bize zulmetmediler; lâkin kendi kendilerine yazık ediyorlardı.”4

Görüldüğü gibi Cenâb-ı Hakk’a “Biz” zâmirinin izâfe edildiği bazı âyetlerde, Allah’ın azamet ve kibriyâsı nazara verilir. Bazı âyetlerde ise vâsıtaların da âdetâ gönlü alınır.

Hiç şüphesiz Allah tektir, birdir, yektâdır, Vâhiddir, Ehaddir, Ferddir, bütün noksanlıklardan berîdir, mâsivâya mahsus çokluklardan mukaddestir, bütün sıfatları zâtîdir ve kemâl derecededir.

Kur’ân’da Allah’ın Vahdâniyeti ile örtüşmeyen tek bir işârete rastlanmaz. Âyetlerin bâzısında geçen “Biz” ifâdesi ise, Bedîüzzaman’a (ra) göre “azâmet ve kibriyâ”ya delâlet etmek içindir.5 Bu görüşe Ebu’s-Suûd Efendi ve Fahreddin Râzi dahil bir çok müfessir de katılır.

Bedîüzzaman Hazretleri (ra) vâsıta ile gelen tecellîler için Kur’ân’ın genelde “Biz” ifâdesini kullanmayı tercih ettiğini kaydeder.6 Meselâ vahiy için Cebrâil Aleyhisselâm vazifelidir. Bulutların gönderilmesi ve yağmurun yağdırılması için görevli melekler vardır. Tabiât olaylarının her birini Cenâb-ı Hak bir meleğin uhdesine ve sorumluluğuna vermiştir. Kur’ân’ın korunmasında ve hizmetinde Allah’ın izniyle ehl-i îmân da seferberdirler.

Cenâb-ı Hak gerek meleklerinin, gerekse insanların uhdesine emâneten bir vazîfe verir. Sonra, bu vazîfeyi yürütebilecek güç ve kudreti kendisi verdiği gibi, imkân ve şartları da kendisi hazırlar. Meleklere ve insanlara düşen sadece itaat etmek; kendilerine verilen vazîfe penceresiyle Cenâb-ı Hakk’ın Ulûhiyetine ve Rubûbiyetine şâhitlik etmek; ızzet ve Azâmetine tazimde bulunmak; Kibriyâ ve Ulviyetine tesbihle secde etmektir.

Netîce îtibariyle, melekler veya bir kısım vâsıtalar Allah’ın mülkünde Allah’ın emriyle memurdurlar. Emre tâbîdirler ve aldıkları emirleri eksiksiz ve harfiyen yaparlar. Yapmakla mükelleftirler. Cenâb-ı Hakk’ın, bazı âyetlerinde böyle vâsıtaları da ifâde ihâtası içine almış olması, O’nun emre mutî ve vazîfeye düşkün kullarına ne derece müşfik ve merhametli olduğunu gösterir. Yani Cenâb-ı Hak âyetleri kapsamına bazı vazîfedarları almak sûretiyle onların vazîfelerinden memnûniyetini ve rızâsını bildirmiş olmaktadır.

Böyle ifâdeler Tevhîde zarar vermez. Zihinlerde ve dimağlarda Allah’ın bir olduğu hakîkatı şüpheye yer vermeyecek ölçüde yerleşmiştir. Zaten hiçbir münkir bile, Kur’ân’daki “biz” ifâdelerinden hareketle Kur’ân’ın Tevhîdi—hâşâ—dışladığını iddiâ etmemiştir. Bilakis, Kur’ân’a her başvuran, cümlelerinden noktasına ve virgülüne kadar Kur’ân’da Tevhîd hakîkatının ispatını bulmuştur.

Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 2/40;
2- Bakara Sûresi, 2/186;
3- Hicr Sûresi, 15/9;
4- Bakara Sûresi, 2/57;
5- ışârât’ül-ı’câz, s. 249;
6- A.g.e., s. 249.


Kaynak: www.fikih.info

7

19.03.2004, 16:50

değerli arkadaşlar;

imani meseleler müzakere edilirken itidal ile, hakkı bulmak noktasında insaf düsturuna göre hareket edilmeli. Hak kimin elinde çıkar ise ona saygı duymalı.

yoksa "ben bilirim, bak ben senden iyi biliyorum, bil de gel, öğren de gel" tarzındaki ifadeler nefsin bir oyunudur.

aynı zamanda ilmi bir konu müzakere edilirken dikkatli olmak gerekir. yanlış anlamalara meydan vermeyecek bir üslup ve ifade tarzı takip edilmelidir.

bu kısa açıklamadan sonra:
"ben" ve "biz" kavramı oldukça önemli ve derin gözüküyor.
yukardaki açıklamalara göre her iki kelime de Cenab-ı Hakkın zatını tanımlamak için kullanılmış.
doğrusu bu konu hakkında araştırma yapmadan bir şey söylemek bizim için mümkün değil.
bu nedenle araştırma sonucunda bilgiye ulaşırsak hem kendimiz istifade etmiş oluruz, hem de buraya yazarız. bu konuda fikri olan kardeşlerimiz elbette ki fikirlerini beyan edebilirler.
bizde mühim bir konu hakkında bir fikir sahibi olmuş oluruz.


yesgost kardeşim;
biraz uslubunuza dikkat ederseniz inşallah yanlış anlaşılmalardan da kurtulursunuz.

saygılar

8

19.03.2004, 16:52

abdullah kardeş allah razı olsun;

biz yukarıdaki yazıyı yazarken siz bizim sual ve talebimize cevap vermişsiniz.

teşekkürler...

9

19.03.2004, 16:56

Ecmain, sizden de Allah razi olsun abi...
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

10

19.03.2004, 18:46

@ Yesghost

Kısa sürede aynı konu hakkında eklediğiniz bir çok mesajlar forumun kullanımını zorlaştırıyor. Söylemek istediğinizi "tek" mesajda söylemenizi rica ederiz! Mesajınızı foruma gönderdikten sonra ekleme yapmak isterseniz üzerinden yapabilirsiniz.

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

11

21.03.2004, 18:18

Alıntı

yesgost kardeşim;
biraz uslubunuza dikkat ederseniz inşallah yanlış anlaşılmalardan da kurtulursunuz.

hangi üslüb?


*************************

Alıntı

Alıntı

bu araştırmalardan sonra
yesghost arkadaşımızın kullandığı
"onun içinde Ben demek olmuyor Biz demesi gerekiyor"
ifadesi için ciddi bir "istiğfar" gerekiyor gibi geliyor.
Allah Korusun....


negibi istifar etmem söz konusu olmaktadır?

not yazıyı anlamadığınız bir hal olursa söyleyin izahını yapalım

2. not bilmediğim konularda yorum yada açıklama yapmam

*************************

Alıntı

Alıntı

5. Allah bize göre çok nazik bir varlıktır anlayana.


bu konu hakında açıklama yapmama gerek yok.. @bdullah kardeşimiz yeterli olucak tarzda zanediyorum açıklama yapmıştır


Bir açıklama....

Kur-an'ın her süresi, her ayeti, her cümlesi, her kelimesi, her harfi, her harf dizilişinde başlangıç yada sonu olmayan manalrı içermektedir. Anlattıklarım sadece cüzi bir açıklamadır. Ayetlerin her harfini anlamak insanın ömrü yetmiyor bekada verilse yetmiyecek. Hem bizler kırık manalrı olan mealerle alakalı amel etmeyelim. malesef bu forumda nedense anlaşılmamaya devam ediyorum bunada şaşıyorum . Sanki anlatıklarımda bir sınır çizdim zanediliyor o gözle bakılması çok yanlıştır.. benim anlatıklarımda yanlışlık varsa ispat edilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar nedense nereye isabet ettiği beli bile değil

Konu hakında daha evel biz ders yapmıştık. O dersten bir özet sundum. anlaşılması için . Fakat Risale-i Nur bu tarz bakışla anlaşılmaz fazlada ileriye gidilmez milim sayar duruz. Oysaki Risale-i Nur ihlas ve sadakatle sarılıp bakıldığında zamanın ehemiyetli bir alimi olucağını Risale-i Nur beyan eder.

Bu tarz müzakerelere hiç sıcak bakmıyorum bunuda belirteyim. Herkez seviyesini bilsin cümlerini ona göre kursun. konu ile bilginiz yoksa lütfen yazmayınız konuyu boğmaya kimsenin hakı yok. fakat öğrenme niteliğinde soru sorula bilir bunda mahsur yok. Ben de sorabilirim sizlerde

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

12

21.03.2004, 18:44

Aziz masum evlâdlarım!
Kur'anı öğrenmek için ders almağa çalışıyorsunuz. Sizin bildiğiniz yeni harfte noksanlar olduğu için, mümkün oldukça yeni harften okunmamak lâzım gelir.
Hem Kur'anı okumanın faidesi, yalnız hâfız olmak ve dünyada onunla bir makam kazanmak, bir maaş almak değil; belki herbir harfi, hiç olmazsa on hayrından tâ yüze, tâ binlere kadar Cennet meyvelerini, âhiret faidelerini vermesini düşünüp ve ebedî hayatın rahatını ve saadetini temin etmek niyetiyle okumak lâzımdır.
Evet mekteblerde, dünya maişeti, ya rütbeleri için fenleri ders okumak, bu kısacık dünyevî hayatta derecesi, faidesi bir ise; ebedî hayatta Kur'an ve Kur'anın kudsî kelimelerini ve nurlu ve imanî manalarını öğrenmek, binler derece daha kıymetlidir. Onlar şişe hükmünde, bunlar elmas hükmündedir.
Hem peder ve vâlidenize hakikî ve faideli evlâdlar olabilirsiniz. Siz madem masumsunuz, daha günahınız yok; böyle kudsî bir niyetle okusanız, sizleri Risale-i Nur'un masum şakirdleri içinde kabul edip umum şakirdlerin dualarına hissedar olursunuz ve nurlu ve mübarek talebeler olursunuz.
Hem üstadınızı, hem sizi, hem peder ve vâlidelerinizi, hem memleketinizi tebrik ediyorum.


E m i r d a ğ L â h i k a s ı - 1 S.238

buna bir açıklama getirmeme gerek yok diye düşünüyorum...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir