Giriş yapmadınız.

1

03.09.2006, 14:09

SUAL

S.A. Ne zamandır aklıma takılan ufak bir soru : Ashab(R.A) neden Peygamber efendimize (A.S.M) olan sevgilerini - Anam babam sana feda olsun Ya Rasulallah (A.S.M) - diyerek gösterirlerdi ? Bu sözün hikmeti nedir acaba... teşekkürler.
Namaz kılmak ve büyük günahları işlememek ne derece hakiki bir vazife-i insaniye ve ne kadar fıtrî, münâsip bir netice-i hilkat-i beşeriye...

2

03.09.2006, 14:23

ve aleykümüsselam

Araplar bölük pörçük yaşarlardı cahiliyet döneminde, amma velakin, akrabalarını çok gözetirlerdi, en değerlisi de onlar için anne baba olsa gerek,

Hatta, müşrikler Hz.Peygamber'e a.s.m o kadar eziyet etti ki Mekke döneminde, bi ara Ebu Leheb bile akrabalık damarından itiraz etti müşriklere, sonradan devam etti tabi kendisi de, halbuki kendisi de çok eziyet ediyordu bundan önce,

Kur'an'da Leheb diye, onu ve karısını cehennemmle müjdeleyen bir sure var. Dikkat buyurun, ayetlerde diğer büyük kafirlerden bahsedilmiştir, Firavun, Nemrut gibi, ama ismi sure ismi olan kötü adamlardan, bir tek bu şahıs var hatırladığım kadarıyla.

Düşünün ki, böylesine bir azaba müstehak şahsın dahi, o Arap toplumunda, o derece kuvvetli bir akraba damarı var, kendisi kendi akrabasına eziyet ediyor, ama başkası yapınca damarı kabarıyor.

Böyle insanlar, ana babasını, hem de başkasına feda etmiş, daha neyini feda etsin?

Allah razı olsun sorduğun için, önemli bir noktaya temas ettin.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

3

03.09.2006, 15:00

Abdülkadir said abim çok güzel açıklamışsın Allah razı olsun..

Soruda güzeldi kardeşim sendende Allah razı olsun.bilgilenmiş olduk.

4

03.09.2006, 15:04

resulullahı herşeyden çok sevdiklerini ifade ediyorlar.

zaten resulullah buyurmuş beni nefsinizden ve herşeyden çok sevmedikçe kamil imana eremezsiniz.bu mealde hadis var.bakılabiir.

işte sahabe efendilerimizde resulullah a.s.m. efendimizi herşeyden çok sevdiklerini ifade etmek için bu cümleleri kullanıyorlar.selam.

acaba biz ne kadar seviyoruz.onu a.s.m. ne kadar konuşmalarımızda dile getiriyoruz.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

5

03.09.2006, 15:52

benim bildiğime göre o zamanlarda insanlar çok sevdikleri birisine anam babam sana feda olsun derlermiş o yüzden Peygamberimize(sav) olan sevgilerini bu şekilde gösteriyorlarmış.

selametle
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

6

22.09.2006, 18:16

Allah kainatı Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine yaratması meselesi bu haftaki ders konularımızdan biri idi.
Kainat Allah'ın binbir Esmasının nakışlarıdır,Cemalinin ve Celalinin tezahürleridir. Allah kainatı yarattı; kainatı pek çok zişuur ,zevil idarak zihayatın meskeni yaptı. Tüm yaratlımışların içinde en seçkini insan yaptı. Nasıl kainatı binbir Esmasının nakışları ile dokudu, Cemali ve Celali isimlerinin memeri, geçiş yeri yaptı, aynen öylede kainata denk tuttuğu arzı dahi binbir Esması ile dokudu. ıçini de kainata eş değer tutulmuş insanın hayatını sürdürebileceği bir şekilde döşedi. ınsan ise Allah'ın bütün Esma ve sıfatlarının tecelligahı ve tezahürü olarak yarattı. Tüm mahlukattan üstün tuttu.
Yani kainatta ne var hepsi insan da vardır. Diziliş ve nizamdan, şekil ve oranlara varıncaya kadar insan kainatın küçültülmüş örneği oldu.
Her şeyin bir azami mertebesi vardır. Nasıl ki Allah'ın ism-i azamı var, tüm mahlukatın dahi her meselede ulaşabileceği bir azami mertebesi vardır.
Böylece Allah'ın esmasındaki azamet anlaşılır oldu. Zira sınır sınırsızlığı akla yaklaştırılır.

Madem Allah insanı kainata eşdeğer göstermiş, madem kainatta her şey insanın emrine musahhar kılınmış, madem insan eşeref-i mahlukat seçilmiş ,madem her şeyin bir azami mertebesi var,o zaman denilebilir ki ınsanlığın en eşrefi Muhammed-i Arabi(a.s.m) dir. O zaman denilebilir ki Kainatın yaratılma sebebi O Zat(a.sm)'ı görmek ve göstermek içindir. Zira O Zat(a.s.m) bütün kainatın fihristesi hükmündeki insanın en eşreflisidir. Madem kainat Allah'ın esmasın nakışlarını, Cemalini ve Celalini görmek ve göstermek için yaratılmış. Madem bunun en güzel numunesi ınsandır. ınsanın içinde ise en harika olan Muhammed-i Arabi'dir. O zaman denilebilir ki Allah'ın kainatı yaratma gayelerinin en azamisi olan kendi Esmasını görmek ve göstermek işini en iyi icra eden O Zat(a.s.m) dir. Bu yüzden denmiş ve denilebilir ki Allah kainatı onun hürmetine yarattı. Hem O Zat(a.s.m)'ın ahlakının,yüksek karakterinin tezahürü olan ve ümmetinin en seçkinleri olan, onun yetiştirdiği Sahabeler için yaratmıştır. Hem o Zatların silsile yolu ile yetiştirdiği zatların en ekmelini tanıtmak ve kainatın en azami fitnesi olan Deccal fitnesine karşı koymalarını göstermek için yarattı ve hakeza.

Allah'ın varlığının en büyük delili olan ve "sen olmasaydın sen olmasaydın kainatı yaratmazdım " övgüsüne nail olan O Zat(a.s.m)' a anam babam feda olsun.

Selam ve muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

7

22.09.2006, 18:45

Allah razı olsun abicim..

8

14.10.2006, 03:39

“Anam, babam feda olsun sana!”

Müslümanların sayısı 30 kişiyi bulmuştu. Bir gün sahabeler Dârü’l-Erkam’da otururlarken Hz. Ebubekir (ra) Peygamberimize (asm) “Yâ Resulullah! Artık kendimizi gizlemeyelim. Hak dini açıktan yaymaya başlayalım” dedi. Bu hususta ısrar etti. Peygamberimiz (asm) “Henüz sayımız azdır” dedi ise de ısrarına devam etti.

Peygamberimiz (asm) Darü’l-Erkam’dan çıktı. Sahabeler de kimi evlerine gitti ve kimisi de Kâbe’nin etrafına dağıldılar. Yakınlarının arasına girdiler ve Kur’ân okuyarak açıktan dâvete başladılar. Hz. Ebûbekir (ra) Kâbe yakınında yüksek bir yere çıktı ve veciz bir hutbe okumaya başladı. Hz. Peygamber de (asm) Ebûbekir’i (ra) dinliyordu. Ebûbekir’in (ra) konuşmasına dayanamayan müşrikler üzerine yürüdüler. Mü’minler de işe karıştı ve ortada büyük bir kargaşa ve arbede yaşandı. Ortalık karıştı.

Bu esnada Hz. Ebûbekir’i (ra) o derece dövmüşler ve hırpalamışlardı ki düşüp bayıldı. Müşriklerin en şakîlerinden olan Utbe bin Ebi Rebia Ebûbekir’in (ra) üzerine çıktı. Altı çivili ayakkabısı ile yüzüne, gözüne vurmaya başladı. Hz. Ebûbekir’in (ra) yüzü kan revan içinde kaldı ve tanınmaz hale geldi. Bunu duyan Teymoğulları koşarak geldiler, Hz. Ebûbekir’i (ra) bir örtüye sararak evine götürdüler. Sonra Kâbe’ye gelerek “şayet Ebûbekir (ra) ölecek olursa biz de Utbe bin Ebî Rebia’yı öldüreceğiz!” dediler ve tehditlerde bulundular. Tekrar eve döndüler ve babası Ebu Kuhafe ile beraber onu uyandırmaya ve konuşturmaya çalıştılar.

Nihayet Ebûbekir (ra) gözlerini açtı ve ilk olarak “Allah’ın Resûlü ne durumdadır?” diye sordu. Resûlullah’a (asm) olan sevgisini gösterdi. Akrabaları ona: “Sen onun yüzünden bu felâkete uğradın. Sen ise gözünü açar açmaz onu soruyorsun” dediler ve “Ne halin varsa gör!” diyerek yanından ayrıldılar.

Annesi Ümmü’l-Hayr bir şeyler yedirmeye çalışıyordu. O ise mütemadiyen “Hz. Peygambere ne oldu? Allah’ın Resûlü ne durumdadır?” diye soruyor, başka bir şey demiyordu. Annesi “Bilmiyorum!” diyince “O halde Ümm-ü Cemil bin Hattab’a git. Ondan sor!” dedi. Nihayet annesi Ümm-ü Cemil’e gitti. Peygamberin durumunu sordu. O da henüz Müslüman olmayan Ümm-ü Hayr’dan çekinerek “Bilmiyorum! Haberim yok, Ebû Bekir’e gidelim” dedi ve beraber geldiler. Ümm-ü Cemil, Ebûbekir’i (ra) yara-bere içinde görünce bir çığlık attı ve “Seni bu hale getirenler kesinlikle kâfir ve fasıklardır. Ümit ederim Allah senin intikamını onlardan alır” dedi.

Ebûbekir (ra) ona “Hz. Peygamberin durumu nasıl?” diye sordu. Ümm-ü Cemil “Annen burada” deyince Ebûbekir (ra): “Annemden çekinme!” dedi. Bunun üzerine “Resulullah iyidir, merak etme” cevabını verdi.

Hz. Ebûbekir (ra) “O şimdi nerededir?” diye sordu. Ümm-ü Cemil “Dârü’l-Erkam’dadır” dedi. Hz. Ebûbekir (ra) “Vallahi onu görüp iyi olduğuna tam kanaat getirmedikçe bir lokma ekmek yemem ve bir damla su içmem” dedi.

Gece yarısı aralarına Ebûbekir’i (ra) alarak Dârü’l-Erkam’a gittiler. Hz. Ebûbekir (ra) Peygamberimizi (asm) görür-görmez gözyaşları içinde boynuna sarıldı. Allah’ın Resûlü ve oradaki mü’minler kendisi için üzüldüklerini söyleyince şöyle dedi: “Anam ve babam sana feda olsun ey Allah’ın Resûlü! O fasığın yüzüme vurmasından başka derdim yok. Sen mübareksin, annem Ümm-ü Hayr için duâ buyurun da Allah onu da iman ve hidayet ile şereflendirsin. Sizden ve ondan başka bir derdim ve düşüncem yoktur” dedi.

Peygamberimiz (asm) duâ buyurdular. Bu hali gören annesi Ümm-ü Hayr da daha fazla direnmedi ve Kelime-i şahadet getirerek Müslüman oldu.1

Dipnot:
1- Hayatü’s-Sahabe, 1:270-271; Halebi, ınsanu’l-Uyun, 1:275

M. Ali KAYA - Yeni Asya
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

9

14.10.2006, 15:05

Sümeyra binti Kays radıyallahu anha Uhud’da gösterdiği örnek davranışıyla unutulmayan bir hanım sahabi!... “O sağ olduktan sonra her musibet hiç gelir bana” diyebilen bir iman eri!... Uhud günü Allah rasûlünü dünya gözüyle görebilmek için çırpınan ve bir an önce ona sağ olarak kavuşabilmek hasretiyle yanan bahtiyar bir hanım!...

Bir mü’minde Rasûlullah sevgisi nasıl olmalıdır? Gönüllere yerleşen Rasûlullah sevgisi nasıl gösterilmelidir? Peygamber sevgisinin kalbde çoğalması neyin işareti sayılmalıdır?

Sümeyra Hatun’un Uhud günü gösterdiği örnek davranış, gönüllerde oluşan bu suallere bir bir cevap vermektedir. Onun bir hanım olarak ortaya koyduğu sabır, metanet ve muhabbet kıyamete kadar gelecek müminlere bir meş’ale olacaktır. Kendi şehitlerinin acılarına aldırış etmeden ısrarla Rasûlullah efendimizi araması, sorması peygamber sevgisine dair en güzel örnek olarak zikredilecektir. Onun ibret dersleri veren bu güzel davranışı şöyle nakledilmektedir.

Sümeyra Hatun Uhud Savaşında müslümanların mağlubiyet haberini alınca çok üzülmüştü. Babası, kocası, kardeşi ve iki oğlu da savaşa katılmıştı. Acaba durumları ne olmuştu? Resul-i Ekrem (s.a) Efendimiz hakkında da bir takım şâyialar duymuştu. Merak içerisinde kalmıştı. Rasûlullah (s.a) Efendimiz hakkında sağlam bilgi alabilmek için hanım sahâbîlerden bir gurub ile Uhud’a koştu.

Sümeyra Hatun savaş meydanına girince babasının, kocasının, kardeşinin ve oğlunun şehid olduğunu öğrendi. Hatta ok ve kılıç darbeleriyle param parça olmuş cesetlerini gördü. Sahâbîler Sümeyra Hatun’a baş sağlığı diliyor, sabır tavsiyesinde bulunuyorlardı. Bu şekilde onu teselli etmeye çalışıyorlardı. O ise metanetini bozmadan, vakur bir şekilde ısrarla Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi soruyordu. Onun sağlığı, sıhhati hakkında bilgi almak istiyordu. Kendisine sabır dileyen sahâbîlere:

“Rasûlullah ne yapıyor? Nasıldır? “ diye sorular yöneltiyordu.

Ashâb-ı kiram onun acısını paylaşmak istiyor o ise bir an önce Rasûlullah’ı görmek istiyordu.

Sümeyra Hatun’un bu engin muhabbetine hayranlıkla şahid olan ashâb-ı kiram onun suallerine şöyle cevap veriyorlardı:

“Allah’a hamd olsun o iyidir. Senin istediğin gibidir.” Fakat bütün bu gayretler onun kalbindeki ıstırabı bir türlü dindirmiyordu. Bizzat kendisi Sevgili Peygamberimizi dünya gözüyle görmek istiyordu. Gözleri savaş meydanında hep onu arıyordu.

Sümeyra Hatun kendisini teskin etmeye çalışan ashâb-ı kirama adeta yalvarırcasına: “Onun bulunduğu yeri bana bildirin. Onu bana gösterin de ona bir bakayım?” dedi. Sahabiler iki Cihan Güneş Efendimizin bulunduğu tarafı işaret edince Sümeyra Hatun derhal o tarafa yöneldi. Koşarak hızlı bir şekilde oraya gitti. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin sağ olduğunu görünce Rabbimize şükretti ve :

“Anam - babam sana feda olsun Ya Rasûlallah! Sen sağ olduktan sonra her türlü musibet hiç gelir bana.” diyerek gönlündeki derin muhabbet ve hasreti dile getirdi.

“Sen sağ olduktan sonra” sözüyle dünyada her şeyin, her acının, her üzüntünün önemsiz olduğunu bu örnek davranışıyla göstermiş oldu.

ışte onlar Rasûlullahı böyle seviyorlardı. Ashâbı yıldızlaştıran, erişilmez yapan sır da bu değil miydi?

Ne derin muhabbet!... Ne kavi iman!... Ne hasret!... Ne metanet!... Ne sabır!... Ne teslimiyet!... Ne güzel örnek!...

Allahım bizlere de o aşk ve muhabbeti lutfeyle!... ımanımızı kavî, davranışlarımızı güzel eyle!... Allah ve Rasûlullah sevgisini gönlümüzde daima önde tutabilmeyi kolay eyle!... Ashâb-ı kiramın bu tür örnek davranışlarından hisseler alabilmeyi nasib et!... Sümeyra Hatun (r.anha)’nın şefaatlerine cümlemizi nail eyle!... Amin.



Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

10

22.09.2007, 05:08

Anam babam sana feda olsun Ya Resulallah..

@bdullah abim, hz. Ebubekirin hayatinda da okumustum, hak dini aciklama teklifini ve akabinde kan revan icinde kalmis olmasina ragmen Resulu düsünmesi.. simdi tekrar okumak gözyaslarina bogdu beni. Ne büyük bi sevgi, nasil baglilik, o muhabbet... Ne güzel ki rüyada bile görecek kadar cok seviyoruz (!)
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir