Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.01.2004, 23:03

Namazları Cem etmek

Esselamun Aleykum,

Özelikle kis zamani namazlarin vakti pes pese geldiginden, insanlar kolaylik arayip bunlara bas vurmak istiyor. Namazlari cem etme konusunda bir bilgisi olan varmi? Bilhasa Risale-i Nur dairesinde bakis acisi ne sekildedir? Üstad Hz. hic cem etmismidir?

Vslm
:roll:

Mesajlar: 31

Konum: Hollanda

Meslek: ogretmen

  • Özel mesaj gönder

2

08.01.2004, 12:21

cem-i takdim

Bu konuda degisik gorusler var. Benim bildigim kadar Hanefi mezhebinde sadece Hacc'ta yapilmasina musade etmistir. Fakat diger mezheplerde olabilecegine dair bir gorus vardir. Bazilarida sunu tavsiye ediyor; ornek, ogle namazini geciktirip, ikindinin vaktine 15-20 dakika kala ogleyi kilip, ardindan ikindi vakti girince hemen ikindi namazi kilinmakta...

3

17.01.2004, 04:48

Namazları cem etmek

Normal şartlarda beş vakit namazı kendi vakitlerinde kılmak esastır ve en faziletli olanıdır. Peygamber Efendimiz (asm) namazı vaktinde kılmayı teşvik etmiş ve vaktinde kılınan namazın en faziletli amel olduğunu beyan buyurmuştur. (1)

Peygamber Efendimiz (asm) bir gün ashâbına (ra): “Rabb’iniz ne buyuruyor biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâb-ı Kirâm (ra): “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” Dediler. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm):
“Kim ki bütün erkân ve şartlarına riâyet ederek namazı vaktinde kılarsa, Benim onun için bir ahdim vardır: Onu Cennete koyarım. Kim ki namazın erkân ve şartlarına riâyet etmez ve namazı vaktinde kılmazsa Benim onun hakkında bir sözüm yoktur; dilersem cehenneme koyarım, dilersem cennete” buyurdu. (2)

Vaktin evvelinde Kâbe’yi nazara almak suretiyle namaz kılmanın en efdal amel olduğunu beyan eden Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, beytullahın etrafında birbiri içine giren dâireler tarzındaki saflardan tâ dünyanın en uzak bölgelerinde tutulan saflara kadar namaz kılanların dünyayı ihâta etmiş olduğunun o esnada hayâlen görüleceğini, vaktin evvelinde o saflara girmekle o büyük dâireye dahil olunacağını ve o büyük cemaatin icmâ ve tevâtürünün onun namazda her söylediğine bir hüccet ve delil teşkil edeceğini kaydeder. Meselâ namaz kılan “Elhamdülillah” dediği zaman, o büyük cemaati teşkil eden bütün mü’minler mânen, ” evet, doğru söyledin.” Diyorlar ve onun sözünü tasdik ediyorlar. Bu tasdikler, namaza dâir hücum eden evham ve vesveseler için kalkan vazifesi görmektedirler. (3)

ıki namazı bir arada kılmak meselesine gelince: Bazı şartlarla sınırlı olmak kaydıyla, namazda cem’-i takdim ve cem’-i tehir denilen “iki namazın bir arada kılınması” mümkün ve vâkidir. Meselâ, hac esnasında Arefe günü Arafat’ta öğle ile ikindi namazını cem’-i takdim ederek öğle namazı vaktinde kılmak sünnettir. Yine hac esnasında Müzdelife’de akşam ile yatsı namazını cem’-i tehir yaparak yatsı namazı vaktinde kılmak vâciptir.

Hanefî mezhebine göre haccın dışında cem’-i takdim ve tehir yapmak, yani iki namazı bir vakitte birleştirerek kılmak câiz değildir. Hanefîler bu hükümlerinde namazın belirli vakitler için farz kılındığını beyan eden âyetlere (4), Hazret-i Cebrâil’in (as) peş peşe iki gün Peygamber Efendimiz’e (asm) imamlık yaparak beş vakit namazın ilk ve son vakitlerini göstermesine, kasten namazı geciktirmeyi ve vaktinin dışına çıkarmayı yasaklayan hadislere, Hazret-i Âişe’den (ra) ve ıbn-i Mesut’tan (ra) gelen ve Peygamber Efendimiz’in (asm) bazı istisnalar dışında bütün namazlarını vakti içinde kıldığına dâir haberlere (5) dayanmışlardır.

Ancak, Allah Resûlü’nün (asm) haccın dışında da, seferde veya sefer haricinde bazan söz konusu namazları cem’ederek bir arada kıldığına dayalı haberler ve hadisler de mevcuttur. Meselâ Peygamber Efendimiz’in (asm) Tebük gazvesinde yolculuğun acele sürüp gittiği zor anlarda öğle ile ikindi namazını, akşam ile de yatsı namazını birleştirerek kıldırdığı ıbn-i Ömer’den (ra), Enes ibn-i Mâlik’ten (ra), ıbn-i Abbas’tan (ra) (6) ve Muâz bin Cebel’den (ra) (7) gelen rivâyetlerde beyan edilmektedir. ıbn-i Abbas’tan (ra) gelen rivâyetlerde ise Peygamber Efendimiz’in (asm) bazan Medîne’de iken sefer ve korku dışında da söz konusu namazları birleştirdiğini öğreniyoruz. (8) ımam-ı Mâlik’in, bu rivâyeti işittiğinde, “Bu, şiddetli yağmur yağdığı bir günde olmuştur” dediği nakledilir. (9) ıbn-i Abbas (ra), Resûlullah’ın (asm) “ümmetini zorluğa ve güçlüğe sokmamayı murad ettiği” için bazı şartlarda namazları cem’ yoluna gittiğini kaydeder. (10)

Bu rivâyetler, zikredilen namazların belirli şartlarda birleştirilmesine cevaz veren şâfîi, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinin dayandığı delillerdendir. Binâenaleyh bu mezheplere göre: Seferîlik ve cemaatin toplanmasına engel olacak derecede aşırı yağmur gibi ciddî mazeret teşkil eden durumlarda, alışkanlık haline getirmemek şartıyla, öğle ile ikindi namazını, akşam ile de yatsı namazını cem’-i takdim veya tehir yapmak, yani birleştirerek kılmak mümkün ve câizdir. Mâlikî ve Hanbelîler bu özürlere hastalığı da ilâve ederler.

Hanefî mezhebinin, yukarıdaki rivâyetlere ilişkin görüşü ise, “vakit içinde kalmak kaydı ile” namazların cem’edilmiş olduğu şeklindedir. Yani Hanefîlere göre, bazı zor yolculuklarda veya şiddetli yağmurlarda Peygamber Efendimiz (asm), meselâ öğle namazını ikindi namazı vakti öncesine kadar, akşam namazını da yatsı namazı vakti öncesine kadar geciktirmiş; ve birinci vaktin içinde—henüz vakit çıkmadan—birinci namazı kıldırmış, hemen akabinde giren vakitte de vakit namazını kıldırmıştır. Böylece görünüşte iki namaz birleştirilmiş olmakla berâber; aslında her namaz kendi vakti içinde kılınmış olmaktadır. ıslâm dîni zorlukları kolaylaştıran, sıkıntıları gideren, ıztırapları çözen ve genişlik veren bir rahmet dînidir. Esas olan namazın kılınmasıdır. Namazı kazâya bırakmaktansa veya büsbütün terk etmektense, bazı zorunlu hallerde bu “birleştirme” kolaylığından yararlanmak mümkün ve câizdir. Ancak alışkanlık haline getirmemeye dikkat edilmelidir.

Dipnot:
(1) Tirmizî, Namaz, 170;
(2) Dârimî, Salât, 24;
(3) Mesnevî-i Nûriye, s. 66;
(4) Meselâ: Nisâ Sûresi, 4/103;
(5) Tirmizî, Namaz, 174;
(6) Müslim, Salat’il-Misâfirîn, 5, 6;
(7) Tirmizî, Sefer, 31;
(8) Müslim, Salât’il-Misâfirîn, 6;
(9) Tecrit Terc. 2/487;
(10) Müslim, Salâti’l-Misâfirîn, 50, 51

Kaynak: www.fikih.info

4

15.05.2004, 23:02

Es selamu aleykum,

namazlar cem edilir mi edilmez mi bu ayri bir konu!
Ama Peygamber'in cem ettigi siyer kitaplarinda mevcuttur!
Ve kardesler Üstadin namazlarini cem edip etmemesi niye sizi ilgilendiriyor? Yoksa onun sünnetine mi uymak istiyorsunuz?

wes selam
Cevrelerine uymak icin kendini yontanlar, tükenip giderler!

5

16.05.2004, 05:58

@ Bengisu

Yazı yazmadan konuya verilen cevapları okumanızı tavsiye ederim! Üstad´ın sünnetine uymak diye birşey söz konusu değildir! Meseleyi çarpıtarak forumda huzursuzluk çıkarmanıza müsade edilmeyecektir. Bilginize...
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

6

16.05.2004, 22:39

...

Bediüzzaman Said Nursi Hz. hayati boyunca RESULULLAHIN (s.a.v.) sünnetinden sadece 2 tanesini yapmamisdir:

1. Sakal birakmak
2. Evlenmek

(bunlari nicin yapmadiginin dahi bir hikmeti, bir aciklamasi var!!!)

Efendimizin (s.a.v.) sünnetini en güzel sekilde yasayan bir zat, elbetde ölcü olabilir. Benim icin de bir Nur talebesi olarak Üstad Hz. ve Risale-i Nurlar ölcüdür!!!

Kainatin Efendisi yürüyen Kuran olarak vasiflandiriliyordu. Evet, onun ahlaki, Kuran ahlaki idi. Onun ahlakinla boyanmak, ancak onun sünnetine uymakdan gecer. Ahirzamanda yasayip, bu zamanin problemlerine Kuran ve Sünnet isiginda cözüm getirmis bir zat, elbetde benim icin ölcü olabilir.

Alıntı

Ama Peygamber'in cem ettigi siyer kitaplarinda mevcuttur!


Peygamber Efendimizin (s.a.v.) cem etdigini bende biliyorum. Yoksa "cem etme" ifadesini nereden ögrenmis olabiliriz??? Bu ama soruma cevap degil!!

Efendimizin (s.a.v.) Sünnetini en güzel sekilde Bediüzzaman Said Nursi yasamisdir ve yazdigi Risale-i Nurlari'da bununla boyamisdir.
Dikkat edilirse burada asagi dogru bir zincirleme var, paralelik söz konusu degil.

Saygilarimla....
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

7

16.05.2004, 22:59

bu forumda fitne, fesat cikarmaya niyetli degilim cünkü bir mü'mine bu yakismaz...
Ama dikkatinizi cekerim.
Arkadas diyor ki; Üstad cem etmismi?
Sanirim burasi "Nur sitesine ait bir forum" olduguna göre Üstad'dan maksat Peygamber efendimiz degil de Said Nursidir.
Muhammed Ummeti olarak Peygamberin Sünnetini takip etmemiz gerekirken arkadas Üstadinizin cem edip etmedigini sormasi sizce abes degil mi?
Meramimi anlata biliyormuyum?
Cevrelerine uymak icin kendini yontanlar, tükenip giderler!

8

17.05.2004, 00:24

...

Alıntı

Muhammed Ummeti olarak Peygamberin Sünnetini takip etmemiz gerekirken arkadas Üstadinizin cem edip etmedigini sormasi sizce abes degil mi?


Sanirim bu sorunuzun cevabini üst yazimda yeterince acikladim... !!!
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

9

23.05.2004, 17:19

slma,

Yüce Kur´ani Kerim ve sevgili Peygamber Efendimiz her mü´min icin evvelen ve basta gelir, bu Nur talebesi icin de böyledir. Aksini iddia eden hezeyana düsmüstür.
Mücedditler ise gönderildikleri zamani tenvir etmek ve dini ihya etmekle mükelleftirler. Bir Sah-i Geylani hz., bir Imami Rabbani, bir Mevlana Halid hz. bulunduklari asra göre islamiyeti zamanlarina uygun ihya etmisler, örnek hayat teskil etmisler. hangi akilsiz, bu yüce müceddidi-dinlerin yaptiklarini Islamiyete muvafik bulmayabilir ki?
Velhasila,
Bediüzzaman ise asrin müceddidi olarak , asrina uygun, Kuran ve Sünnet isiginda tebdilat yapicaktir. Bu acidan onu örnek alanlar, müceddid olarak kabul etmis insanlar, elbette onun fikrine de müracaat edecekler. Bunda bir beis yoktur. Ki zaten bediüzzaman ´söylediklerimi mihenge vurun, öyle kabul edin,der. kör taklid Nurculukta yoktur. Ammaaaa Bediüzzamani kabul etmemis insanciklar ise elbette buna karsi cikacaktir.


Vslm

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir