Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

btokgoz

Acemi

  • Konuyu başlatan "btokgoz"

Mesajlar: 36

Konum: ıSTANBUL

Meslek: MUHASEBE

  • Özel mesaj gönder

1

13.12.2005, 10:22

Salaten Tuncina´da neden ellerimizi çeviriyoruz?

Selamün Aleyküm arkadaşlar...Namazlarda farzlardan sonra okuduğumuz Selaten Tuncina duasında afat deyince neden elleri aşşağı çeviriyoruz.dün akşam biri sordu bende haliyle sebebini bilmediğim için tam olarak cevaplıyamadım, bida çıkarıyorsunuz ben şimdiye kadar böyle birşey görmedimde duymadımda dedi haklıda çünkü insanların çoğu ilk defa görüyor ve garipsiyor..beni akli ilmi ve dini yönden kaynak da vererek bilgilendirirseniz sevinirim..Allah Razı olsun şimdiden...
BeytullaH

2

13.12.2005, 12:33

EA arkadaslar
Elleri cevirmek sünnettir, sevgili Peygamberimiz(sas) öyle yapiyormus, Cehennem atesi,Kabir azabi v.s kötü ve istemedigimiz seyler yerin dibine batsin diye.
umarim biri daha ayrintili bilgi vere bilir.
Allaha emanet

3

13.12.2005, 16:17

eliz kardeşim bu sünnetin kaynağını biliyormusun.....

........................................................................... .......
iyilik isteklerinde ellerin yukarıya kötülüklerden sakınma isteklerinde ellerin aşağı indirilmesi mantıklı bence....

çünki islamın inandığı rab sadece göklerde bulunan bir göktanrı değil....

allahın yerlerin ve göklerin hükümranı olduğunu düşünürsek....

felsefi açıdan bir sorun yok....

ama dinde yeri nedir bilmiyorum....

4

13.12.2005, 17:47

bu meseleyi iki adımda çözmeli

1. adım : kimin bildiği hakkında... 19.mektuptan

Bir sual: Deniliyor ki: "Sen çok şeylere mütevatir dersin. Halbuki biz onların çoğunu yeni işitiyoruz. Mütevatir birşey böyle gizli kalmaz."

Elcevap: Ulema-i şeriat yanında çok mütevatir ve bedihî şeyler var ki, onlardan olmayana göre meçhuldür. Ehl-i hadis yanında da çok mütevatir var, sairlerin yanında âhâdî de olmuyor. Ve hâkezâ, her fennin ehl-i ihtisası, o fenne göre bedihiyâtı, nazariyâtı beyan edilir. Umum halk ise, o fennin ehl-i ihtisasına itimad eder, teslim olur veya içine girer, görür.

2. adım : kimi takip ettiğimiz hakkında...

Her asır başında hadisçe geleceği tebşir edilen dinin yüksek hâdimleri, emr-i dinde mübtedi' değil, müttebidirler. Yani, kendilerinden ve yeniden bir şey ihdas etmezler, yeni ahkâm getirmezler. Esasat ve ahkâm-ı diniyeye ve sünen-i Muhammediyeye (a.s.m.) harfiyen ittibâ yoluyla dini takvim ve tahkim ve dinin hakikat ve asliyetini izhar ve ona karıştırılmak istenilen ebâtılı ref' ve iptal ve dine vâki tecavüzleri red ve imha ve evâmir-i Rabbâniyeyi ikame ve ahkâm-ı ılâhiyenin şerafet ve ulviyetini izhar ve ilân ederler. Ancak tavr-ı esâsiyi bozmadan ve ruh-u aslîyi rencide etmeden, yeni izah tarzlarıyla, zamanın fehmine uygun yeni ikna usulleriyle ve yeni tevcihat ve tafsilât ile îfa-i vazife ederler.

Bu memurîn-i Rabbâniye, fiiliyatlarıyla ve amelleriyle de memuriyetlerinin musaddıkı olurlar. Salâbet-i imaniyelerinin ve ihlâslarının aynadarlığını bizzat îfa ederler. Mertebe-i imanlarını fiilen izhar ederler. Ve ahlâk-ı Muhammediyenin (a.s.m.) tam âmili ve mişvar-ı Ahmediyenin (a.s.m.) ve hilye-i Nebeviyenin (a.s.m.) hakikî lâbisi olduklarını gösterirler. Hülâsa, amel ve ahlâk bakımından ve sünnet-i Nebeviyeye (a.s.m.) ittibâ ve temessük cihetinden ümmet-i Muhammed'e (a.s.m.) tam bir hüsn-ü misal olurlar ve nümune-i iktida teşkil ederler. Bunların, Kitabullahın tefsiri ve ahkâm-ı diniyenin izahı ve zamanın fehmine ve mertebe-i ilmine göre tarz-ı tevcihi sadedinde yazdıkları eserler kendi tilka-yı nefislerinin ve karîha-i ulviyelerinin mahsulü değildir, kendi zekâ ve irfanlarının neticesi değildir. Bunlar, doğrudan doğruya menba-ı vahy olan Zât-ı Pâk-i Risaletin (a.s.m.) mânevî ilham ve telkinatıdır. Celcelûtiye ve Mesnevî-i şerîf ve Fütuhu'l-Gayb ve emsali âsâr hep bu nevidendir. Bu âsâr-ı kudsiye o zevât-ı âlîşan ancak tercüman hükmündedirler. Bu zevât-ı mukaddesenin, o âsâr-ı bergüzîdenin tanziminde ve tarz-ı beyanında bir hisseleri vardır; yani bu zevât-ı kudsiye, o mânânın mazharı, mir'âtı ve ma'kesi hükmündedirler.

---

eller bahsi ise müslim'de ve diğer kitaplarda anlatılmış. sadece batı anadoluda unutulmuş bir adet olduğunu ve sünnet olduğunu hem kitaplardan hem diğer islam coğrafyasından öğreniyoruz. tenkid amaçlı soranlar için diyecek bişey yok. onlar zaten ne duysalar itirazdalar. samimi dostlara diyecek bişey yok onlar zaten teslimdeler... biz hikmeten öğrenmek istersek onu da cemaatimizin tatbikatından öğreniyoruz... bu cemaat ne ilginçdir ki yaşayan bir sünnet olmuş...

bu mesele aklıma yağmur duasını getirdi...

zaten bu uygulama tüm islam aleminde kaht ve susuzluğun kalkması için dua ederken de aynı şekilde eller ters çevrilerek hatta talebin şiddetini göstermek için yukarı kaldırılır.. yoksa yağmur yağdırmak için değildir...

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

5

13.12.2005, 23:17

âfât: afetler, belâlar.

Yani afet ve belalardan korunmak icin elimizi ters ceviriyoruz.

btokgoz

Acemi

  • Konuyu başlatan "btokgoz"

Mesajlar: 36

Konum: ıSTANBUL

Meslek: MUHASEBE

  • Özel mesaj gönder

6

14.12.2005, 12:29

abi peki hangi Hadis kitabında geçiyor yer ve sayfa olarakda kaynak verebilirmisiniz ? zahmet oluyor ama hazırcı zihniyet olunca :)
BeytullaH

Sedat

Orta Düzey

  • "Sedat" bir erkek

Mesajlar: 167

Konum: Frankfurt

Meslek: Sürücü kursu ögretmeni

  • Özel mesaj gönder

7

15.12.2005, 00:39

S.Aleyküm

Bu uygulama sadece Nurculara mahsus degil, Ben Antakyada ki camilerde de hoca ile birlikte cemaatin ayni sekilde uyguladigini gördüm, hatta ilk farkettigimde allah allah baya nurcu var buralarda diye düsünmüstüm ama sonradan nuculukla ilgili olmadigini anladim.
Ama tabiiki esas kaynak unutulmaya yüz tutmus Peygamberimizin bir sünneti olmasi. Hadisi bulunca yerini verecegim insaallah.

Selam ve dua ile Sedat

8

15.12.2005, 10:55

Ayrıca; salaten tüncînâ Kuzey Afrika'da, yani ımam şafii hazretlerinin bölgesinde meşhurdur.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

18.12.2005, 16:46

Fıkıh

Bismillah!
Esselamu aleykum warahmetullah saygıdeğer Abi ve Ablalar! 8)
Zannımca ilk önce şunu belirtmek mühimdir: Mesleğimiz fıkhî meselelerin tafsilâtını tahkik etmek değildir...Etrafımızda, hertarafta imanımız-evlatlarımız tutuşmuş yanarken bu tür kösteklere ayağımız çarpsa hissetmemez bile gerektir!
Delile gelince şafi ilmihalinde elleri ters çevirmek sunnet olduğunu okumuştum(bence bu kâfidir, tabi eğer ilmihal kaynak oluşturuyorsa)..Üstadında şafi mezhebine göre amel ettiği mâlum!Tabi daha farklı kaynaklarda mevcuttur muhakkak!Bizim caheletimiz yokluğuna delil olmaz-olamaz da!(ilmihali inclemek isteyen, sabah namazında kunut duasında "vakina şerra ma kadeyt" ifadesinden sonra/sırasında eller ters çevrilir!
"Malûmdur ki, Kur'ân-ı Azimüşşan, yalnız bir asra değil, bütün asırlara nâzil olmuştur. Hem bir tabaka insanlara mahsus değil, bütün tabakat-ı beşere şümulü vardır. Hem bir sınıf insanlara ait değil, bütün beşerin sınıflarına râcidir. Binaenaleyh, herkes, her tabaka, her zaman, fehmine, istidadına göre Kur'ân'ın hakaikinden hisse alabilir ve hissedardır. Halbuki nev-i beşer derece itibarıyla muhtelif ve zevk cihetiyle mütefavit; ve keza meyil, istihsan, lezzet, tabiat itibariyle birbirine uymuyor. Meselâ bir taifenin istihsan ettiği birşey, öteki taifenin zevkine muhaliftir. Bir kavmin meylettiği birşeyden öteki kavim nefret ediyor. Bu sırra binaendir ki, Kur'ân-ı Kerim, günahların cezası veya hayırların mükâfatı hakkında zikrettiği âyetlerde tahsisat yapmamış, âmm bir şekilde bırakmıştır ki, herkes zevkine göre fehmetsin.

Hülâsa, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan, âyetlerini, cümlelerini öyle bir şekilde nazmetmiş ve vaz etmiştir ki, her cihetten ihtimal yolları bulunsun ki, muhtelif fehimler ve istidatlar, zevklerine göre hisselerini alabilsinler. Binaenaleyh, ulûm-u Arabiyenin kaidelerine muvafık ve belâgatın prensiplerine uygun ve ilm-i usule mutabık olmak şartıyla, müfessirlerin birbirine muhalif olan beyanatı ve ihtimalleri, zamanlara, tabakalara ve fehimlere göre murad ve câizdir diye hükmedilebilir. Bu nükteden anlaşıldı ki, Kur'ân'ın i'câz vecihlerinden biri odur ki, nazmı öyle bir üslûptadır ki, bütün asırlara, tabakalara intibak edebilir."<işarat'ül i'caz>
Ki Kur'an böyle ise yorum daha açık olan Fıkhîn tafsilatı(ayrıntılı,ince meseleleri) nasıl olmalıydı ve şu an nasıldır(Alhamdulillah) siz kıyas ediniz!:oops:
vesselam!
Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin!. şûra kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet Hüda'ya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmîn... :sadbye:

10

24.09.2008, 05:28

el-cevab

“Peygamber Efendimiz Aleyhissalatüü vesselam, Allah’tan bir şeyin olmasını istediği zaman ellerinin içini yukarıya çevirirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman ise ellerinin içini aşağıya çevirirdi.” (Bu konuyla ilgili Hadisler için bkz: Müsned, Ahmed b. Hanbel 4/56; Mecmau’z- zevaid, 10/168; Cemu’l-fevaid, 2/618; el-Fethu’l-kebir, 2/357; )

Selam ve dua ile...

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

11

28.09.2008, 13:30

Re: el-cevab

Alıntı sahibi ""kesan""

“Peygamber Efendimiz Aleyhissalatüü vesselam, Allah’tan bir şeyin olmasını istediği zaman ellerinin içini yukarıya çevirirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman ise ellerinin içini aşağıya çevirirdi.” (Bu konuyla ilgili Hadisler için bkz: Müsned, Ahmed b. Hanbel 4/56; Mecmau’z- zevaid, 10/168; Cemu’l-fevaid, 2/618; el-Fethu’l-kebir, 2/357; )

Selam ve dua ile...


Allah razı olsun

12

09.10.2008, 09:28

Allah razi olsun.Hepsi birlikte harika oldu.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir