Giriş yapmadınız.

1

14.09.2005, 01:40

Gerçek Nedir? (Yardım)

Beynim çatırdıyor.(Allah kalbimi çatırdatmasın... Amin.)
Kurtarın beni. Yalvarırım.
Öyle ki uykularım tuz buz olmaya başladı. "Gerçek, zaman ve kader " konularına daldım. Daldıkça battım. Boğulmak üzereyim.
Kısaca sorular :
Gerçek nedir?
Zaman nedir?
Kader nedir?

Birincisinden başlıyorum.
Gerçek nedir? (Kime göre neye göre?) Peki o gerçeğin gerçekten gerçek olduğunu nasıl anlayacağım?

2

14.09.2005, 01:59

selamün aleyküm,

Gerçek, gerçektir. Onu elde etmek için değişik yollar vardır. Bunlardan bir tanesi, Allah'ın sana verdiği vicdan, akıl gibi hassaları kullanarak hakikate ulaşmaktır. Ama insan, bazen muhakeme yaparken, hak yerine batılı da bulabilir, onu hak zannedebilir. Bunun sonucunda ziyana uğrayabilir, bu ziyan ne kadar büyük olur, tartışılır, Allah ahirette ziyan ve hasarete düşenlerden eylemesin, amin.

Ama, Cenab-ı Hakk'ın bildirdiği hak, her daim haktır, hiç bir zaman batıl olamaz. Çünkü O hata yapmaz, bütün eksiklerden münezzehtir, akıl gibi bir şeyleri kullanmaya ihtiyacı yoktur, zaten herşeyi hakkıyla bilir, herşeyi hakkıyla görür, herşeyden hakkıyla haberdardır.

Gerçeğin gerçekten gerçek, yani hakkın hakikaten hak ve hakikat olduğunu anlayabilmen için, Cenab-ı Hak'ın vahyi olan, kopmaz ip, hablullah, yani Kur'an'ı Kerîm'e başvurursun. Ondaki haktır. Sıhhatini araştırdığın ve emin olmak istediğin hakikatleri de sormak lazım. Matematikteki bir bağıntıyı mı arıyorsun? Hakikatten kastın ne ola? Hakkaniyetini ölçerken mihengin Kur'an ve Sünnettir, ona muhalif gidemezsin. Eğer gidersen, hakikat ararken dalalete girersin. Nitekim, Kur'an ve Sünneti beğenmeyenler, kader-i ılahî'nin tokatlarını yiye yiye o çizgiye geliyorlar. Ama o şekil, ama bu şekil hak gelir, batıl zail olur. Bahtın varsa ve tuttuğun batılın sen daha hayattayken ve imtihan bitmemişken zail olduğunu görür ve hakka kavuşabilir ve Allah'ın mağfiretine erişirsen ne mutlu, ama batılda boğulup, bunlara ulaşamazsan ne yazık, neuzubillah.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

3

16.09.2005, 07:59

(Kendimce)

Bu soruların amacı tam teslimiyettir.(Allah emrettiği "De ki : ... düşünmez misiniz?" ayetullahlarının icabını yerine getiriken bu sır denizinde nefse uyup boğulmaktan tüm inananları korusun. Amin.)


Zaman nedir?

ızahat: Her türlü yoruma açığım. Varılmak istenen nokta zaman, kader ve gerçek üçlemesi ile sırlardan bir sırdır. O sır imandır. Ne büyük lütuftur. Lutfet ya Rab! Amin.


Merakımı cezbedenler :

Sonsuzluk nedir?
Bast-ı zaman ve tayy-ı mekan nedir?
Malayanı nedir?



Herşeyi bilen "O" dur. (Amin.)
Kendimi Arıyorum...

4

16.09.2005, 08:10

T-enf kardeş soru mu soruyorsun;
yoksa sesli-yazılı mı düşünüyorsun?

5

16.09.2005, 13:57

gerçek nedir..

s.a kardeşim. sordugun suallerle ilgili risale eksenli bildiğim çok güzel kıtaplar var.. inşaallah okursanız istifade edebileceğinizi umuyorum.. Prof.Alaattin Başar ın "gerçek nedir?,bir kader sohbeti?" ve "Hülyaya mektuplar"isimli kitapları çok güzel.. inşaallah bulup okursanız istifadeli olacağını umuyorum.. zafer yayınlarından..

6

20.09.2005, 19:56

Ezelden ebede herşeyi yaratan Allah 'a yemin ederim ki ben hiç im...

ızahat: Amaç gerçektir.

Kader?



1- BıZ HER şEYı KADERıYLE HALKETTıK!.. (Kamer-49)
2- "YERYÜZÜNDE VEYA NEFıSLERıNıZDE SıZE ıSABET EDEN BıR MÜSÎBET, BıZıM ONU YARATMAMIZDAN EVVEL, MUTLAKA BıR KıTAPTA YAZILMIşTIR.

BUNU, ÖNCEDEN MUKADDER VE YAZILI OLDUğUNU BıLıP; ELıNıZDEN ÇIKAN şEYLERDEN DOLAYI ÜZÜLMEMENıZ VE ELıNıZE GıREN ıLE DE SEVıNıP şIMARMAMANIZ ıÇıN (açıklıyoruz)!.. ALLAH, DÜNYALIKLA BÖBÜRLENENı SEVMEZ" (Hadîd-22/23)
3- DE Kı: HEPSı DE KENDı PROGRAMLARI DOğRULTUSUNDA (şakûllerinde) FııLLER ORTAYA KOYARLAR. (ısra-84)


Birkaç Hadis :

Abdullah bin Amr radıya’llâhu anh’den rivayet edilmiştir:

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem elinde iki kitap (tutuyormuşcasına) üzerimize çıka geldi. ve:

- Bu kitabın ne olduğunu biliyor musunuz?.. Buyurdu.

- Hayır yâ Rasûlullah, ancak bize bildirirsen... dedik.

Bunun üzerine sağ elindeki kitap için.

-Bu, Âlemlerin Rabbı’ndan bir kitaptır!.. Cennete gireceklerin adları, baba ve kabîlelerinin isimleri, bu kitapta mevcuttur!.. Orada son kişilerine kadar icmâlen yazılmıştır ki, artık onlar kesinlikle artırılmayacak ve eksiltilmeyecektir!..

Sonra sol elindeki kitap için de.

- Bu da Âlemlerin Rabbı’ndan bir kitaptır. Cehenneme gireceklerin adları, baba ve kabîlelerinin isimleri bu kitapta mevcuttur. Orada son kişilerine kadar icmalen yazılmıştır. Artık onlar asla arttırılmayacak ve eksiltilmeyecektir!..

- Yâ Rasûlullah, durum önceden tamamlanmış ise; o halde âmel neye yarar?..

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-Doğru olun ve mûtedil davranın. Çünkü cennete girecek kişi, her ne amel işlemiş olursa olsun, onun ameli cennet ehlinin ameli ile son bulacaktır!.. Cehenneme girecek kişi de, ne amel işlemiş olursa olsun cehennem ehlinin ameli ile ameline son verecektir!.. Rabbimiz KULLARIN KADERıNı TÂYıN ETMışTıR!.. Bir bölük cehennemdedir!..


Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-Adem ile Musa Aleyhisselâm RABLARI KATINDA birbirlerine karşı delil getirecek tartıştılar. Neticede Adem, Musa'ya HÜCCETLE galebe etti.

Musa:

-Sen Allah'ın kendi eliyle yarattığı; kendi Rûh'undan ruh üflediği; meleklerini secde ettirdiği; cennetinde iskân edip oturttuğu; sonra da yapmış olduğun hatadan dolayı insanları arza indirten Adem misin, diye sordu.

Adem:

-Sen Allah’ın Rasûllükle ve kelâmıyla mümtaz kılıp seçtiği; içinde her şeyin beyânı bulunan levhaları verdiği; ve yavaşça konuşucu olarak seni kendisine yaklaştırdığı Musa'sın!.. Benim yaratılmamdan kaç sene önce Allah'ın Tevrat’ı yazdığını biliyorsun!.. dedi.

Musa:

-40 yıl önce!..

dedi. Adem:

-Peki, Tevratın içinde, "VE ADEM RABBıNE ÂSı OLDU da şAşIP KALDI". (Ta-ha:121) âyetini buldun mu?.. diye sordu. Musâ dedi:

- Evet buldum.

Adem:

-Öyle ise, Allah’ın beni yaratmasından 40 sene önce, benim yapmamı üzerime takdir ettiği işi yapmamdan dolayı beni azarlayıp, kınıyorsun!.. dedi.

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem:

- "Böylece Adem, Musâ'yı hüccet ile mağlub etmiştir."

Abdullah ibn Amr ibn As radıya’llâhu anh şöyle dedi:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurdu:

-Allah mahlûkâtın KADERLERıNı semâları ve arzı yaratmasından 50 BıN sene EVVEL YAZMIşTIR!..


Ebu’l-Esved ed-Dieliyy şöyle dedi:

ımran ibn Husayn radıya’llâhu anh bir gün bana şöyle sordu:

-ınsanların yapmakta oldukları ve emek çekip didindikleri şeye ne dersin?.. Kendilerine hüküm olunan ve sebkât etmiş bulunan kaderden, kendilerine gelip geçen bir şey midir?.. Yahut Nebî ve Rasûllerinin getirdiği şeylerden olup da kendilerini karşılayacak ve aleyhlerine delil sâbit oluveren şeylerden midir?..

-Hayır!.. (karşılaşacakları tesadüfî işler değil). Lâkin, geçmişte kendilerine yazılan ve kendilerine gelip çatan bir şeydir!.. dedim.

Bunun üzerine ımran bin Husayn sordu:

-Öyle ise bu insanlara ZULÜM olmuyor mu?..

Bu sözden şiddetle korktum ve şöyle dedim:

-Her şey, Allah'ın mahlûkudur ve elinin mülküdür!..

-O YAPTIKLARINDAN MES'ÛL OLMAZ; FAKAT ONLAR MES'ÛL OLURLAR!.." (Enbiya-23)

-Allah sana merhamet buyursun!.. Ben sana sorduğum şeylerle ancak senin aklını imtihan etmek istedim. Müzeyn kabîlesinden iki kişi Rasûlullah’ın yanına geldiler ve şöyle sordular:

-Yâ Rasûlullah!.. ınsanların bugün yapmakta oldukları ve emek çekip didine geldikleri şeye ne buyurursun?.. Bu üzerlerine hüküm edilen ve önceden yazılan bir kaderden olarak, kendilerine isâbet eden bir şey midir?.. Yahut, Nebî ve Rasûllerinin getirdiği ve üzerlerine hüccet sâbit olan şeylerden olarak, kendilerinin karşılayacakları şeyler içinde midir?..

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-Hayır!.. Bu ikinci şekil değil!.. ÜZERLERıNE HÜKÜM OLUNAN VE KENDıLERıNE GELEN BıR şEYDıR (kaderdir). Azîz ve Celîl olan Allah’ın kitabında bunun tasdiki şu âyettir:

-HER BıR NEFSE VE ONU DÜZENLEYENE, SONRA DA ONA HEM KÖTÜLÜğÜ, HEM KORUNMASINI ıLHAM EDENE. (şems-7/8 )

-Câbir radıyallâhu anh şöyle dedi:

Surûkatubnu Mâlik ibn Cu'şûm geldi ve şöyle sordu:

-Yâ Rasûlullah!.. Bize DıNıMıZıN ASLINI BEYAN ET!.. Bugünkü amel neyin içindedir?.. Bunun bilgisine nisbetle, biz sanki şimdi yaratılmış gibiyiz. Bugünün ameli, kalemlerin yazıp da kuruduğu, takdirlerin cereyan ettiği işler içinde midir?.. Yoksa karşılaşacağımız işler içinde midir?

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:

-Hayır!.. Bugün ki iş, yeniden oluşacak işler içinde değildir!.. Fakat kalemlerin yazıp kuruduğu, takdirlerin cereyan etmiş olduğu işler içindedir!.. Buyurdu.

Surâka bu defa sordu:

-Öyle ise amel ne için?..

Züheyr dedi ki: Bundan sonra Ebu Zübeyr anlamadığım bir şey konuştu; ben ne dedi, diye sordum:

-Amel ediniz, çünkü herkese kolaylaştırılmıştır!." buyurdu.



Ezelden ebede herşeyi yaratan Allah a yemin ederim ki ben hiç im..
Kendimi Arıyorum...

7

21.09.2005, 12:03

(Kendimce)
Kendimi arıyorum...

Birkaç sual ve cevap??? Oku ve anla!

ızahat: Kendimce kendimi aramam bana kolay yoluma çıkan sualler ve cevaplar ise hak.
Belkide sizlerinde karşınıza çıkan bu sualleri benimle beraber sorup cevaplayın.
Buyrun.

--------------------------------------------------------------------------- --------

-Mâdem ki benim kaderim önceden yazılmış, olacak olan olacak, olmayacak olan da olmayacak, öyle ise ben de hiçbir şeyle uğraşmam, boş otururum!?..

Cevap

-şâyet boş oturmak için varedilmiş isen, ancak o takdirde bu dediğini gerçekleştirebilirsin. Aksi takdirde, ne iş için yaratılmış isen, o iş sana kolay gelecek ve mutlaka o işi yapmaya devam edeceksin!..
Başka bir sual

-Allah benim Cehenneme gitmemi takdir etmiş ve cehennemliklerin işini bana kolaylaştırmış ise, bunda benim suçum ne?..

Cevap

- Mülk sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder!.. Sen nasıl mülkün saydığın şeyde dilediğini yapmak istiyor ve bundan engellenirsen, benim hürriyetim nerede diye isyana başlıyorsan; Allah da kâinatın mutlak meydana getiricisi olarak mülkünde dilediği gibi tasarruf etmektedir. Hiç bir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın!..
Sual

- Peki Allah bana cebren bu işi yaptırmıyor mu?!..

Cevap- 1

- Cebbar olan Allah dilediğini yapar ve bundan dolayı da kendisine sual sorulmaz!
Cevap- 2

- Esasen Allah sana yaptırıyor diye bir şey sözkonusu değildir. Çünkü gerçekte -sen’ diye bir varlık yok ki!.. -Sen’ ancak bir isimden ibaretsin!.. -sen’ ancak 5 duyunun hayal âleminde oluşturduğu bir varlıksın!.. -sen’ var kabul edilen bir izafî birimsin!.. şâyet sana hücre boyutunda baksak, sayısız hücrelerden ibaret bir kütlesin!.. Işık boyutunda baksak, renk renk ışıksın!.. Beyin yapın ve programın itibariyle seyretsek, belli bir görevi ortaya koymak için çeşitli özelliklerle programlanmış bir kozmik robotsun!.. Ama ne var ki bütün bunlarla beraber, özün itibariyle kâinatın herhangi bir yerinde mevcut olan tüm özelliklere de sahipsin!..

Sual

- Benim kendi varlığım olmadığına, varlığımın O’ndan başka, ayrı bir varlık olmadığına göre, cehennem niye olsun ve ben niye yanayım?..

Cevap

- şu anda da aynısın ve gerek maddî ve gerekse mânevî sayısız yanışlar içersindesin. Öyle ise şu anda nasıl maddî ya da manevî yanışlar sözkonusu ise, ölümötesi yaşamda da aynı şekilde yanışlar sözkonusudur!..

Sual

- Ben de, madem ki kaderim yazılmış, ibadet etmiyorum!.. Nasıl olsa, cennetlik isem cennete gideceğim, cehennemlik isem cehenneme gideceğim.

Cevap

-Allah cennet için yarattığına cennetliğin amelini nasip eder, cehennem için yarattığına da cehennemliklerin amelini. Sen hangisi için isen onun ameli sana kolay gelir!.. Zaten senden ne tür amel çıkıyorsa, sen, o senden çıkan amelin neticesine ulaşacaksın!..

Sual

-Dua, kazayı defeder!.. Bu kaderin değişmesi değil midir?..

Cevap

- Kazayı defedecek duâ dahi takdirdendir!..
Sual

- Peki irade-i cüzüm yok mu benim?...

Cevap 1

- Ne Kur’ân-ı Kerîm’de ne de bildiğimiz kadarıyla hadîs-i şerîflerde irade-i cüz’ diye bir tâbir geçmez!
Cevap 2

-Varlığın tümüyle O’ndan oluşu itibariyle, her zerrede kendi boyutlarında O’nun iradesi mevcuttur ve o mutlak irade sahibidir. Senin basiretini örten perdeyi kaldırmayı dilerse, görürsün ki sana ait olduğunu sandığın her şey O’na aittir!.. “Mutlak irade”nin senden çıkışı hâlinde aldığı isimden başka bir şey değildir Cüz-i irade. Gerçekte, "cüz-i varlık" yoktur ki; "cüz-i irade olsun!... Evren tek bir varlıktır...
Sual

-Öyle ise bendeki tüm eksiklik, kusur ve yanlışlar da O’na aittir!..

Cevap

- Saydığın tavsifler, var sandığın varlığa nisbetle kabul edilmiş "izâfî" tavsiflerdir. Gerçekte ne senin var sandığın varlıkların O'ndan ayrı birer varlıkları vardır; ne de eksik, noksan, kusurlu olan bir şey!..
Sual

- Varlıktaki bir takım süflî şeylere de “O” mu diyeceğiz?

Cevap

- Süflî şeyleri gören göz sahibi için, süflî şeyler o değildir!.. Basîret sahibine göre ise zaten böyle şeyler sözkonusu değildir. Zirâ onların beyni gözlerine tâbi değil; gözleri beyinlerine tâbidir. Gördükleri kadar düşünmek derekesinden düşünebildikleri kadar görmek mertebesine yükselmiş ve sonunda da varlıkların olmayışını idrâk derecesine ulaşmışlardır.

Sual

-Dediklerinin büyük bir kısmını anlayamıyorum. ıçimden reddetmek de gelmiyor, öyle ise ne yapayım?..

Cevap

- ılim öğren!..ilmin yaşı yoktur!..ilmi araştır ve nerede kimden olursa olsun gerçeğin ilminin talibi ol!.. Kıyamet gelmedikçe ilim yeryüzünden kalkmış olmayacaktır. ılmi daima kaynağından araştır. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in buyurduklarını bir yandan yap, diğer yandan da ilim gözüyle hikmetlerini araştır. Zîrâ Allah bir kimsenin hayrını dilemiş ise, onu dinde anlayışlı kılar!.. Daima hikmet peşinde ol. Dedikodu ile saatlerini harcama.

Sual

- Bu dediklerine kafam çalışmıyor?

Cevap

-Öyle ise sadece Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in dediklerini tatbik etmeye çalış; başkalarına da ayakbağı olmamaya gayret et!..

Sual

- Kaderimde varsa ilme çalışmak çalışırım. Ama, kaderimde varsa o ilme ermek, zaten çalışmasam da bana gelir!?..

Cevap

- Her şey bir sebeple halk olmuştur. O şeye erişeceksen, önce sana onun sebebine tutunmayı nasip eder ve sonra da o şeyi nasip eder!.. Yok zaten kaderinde o şeye ulaşmanı yazmamış ise, bu takdirde o şeyin sebeplerine yapışmak sana güç gelir, çalışmazsın ve neticede de o şeyden mahrum kalırsın.
Sual

-Peki bir kısım âyet ve hadîslerde kişinin yaptıklarının karşılığını alacağını anlatıyor. Yapmazsan alamazsın diyor, bu kişinin elinde bir şeyler olduğunu göstermez mi?..

Cevap

-Kişi kendisinden çıkan fiillerin neticesine erecektir. Müsbet ya da menfi!.. Ama kendisinden çıkanlar da Tek ve Mutlak varlığın takdir ettikleridir, bu da başka bir gerçek!..
Sual

- Ben ne yaparsam, onun neticesine erecek miyim?..

Cevap

-Hakkında ne takdir edilmiş ise, o neticeye ulaşacak fiilleri ortaya koyacak ve ona ulaşacaksın!..
Kendimi Arıyorum...

8

21.09.2005, 14:39

T-enf kardeş;

bu sapık ve saptrıılmış fikirleri nerden öğrendin?

9

21.09.2005, 15:23

Açıklama: Söz konusu yazıda yazılanlar taktir edersiniz ki benim değildir. Benim yeminim hiç olduğum yöndedir. Kendimi ararken açtığım bu kapıda henüz hiç değerinde hiç sıfır değerinde sıfırım. Amacım gerçektir. Kendimi kaybettiğim gerçeği gibi. Bulduracak olan ancak Allah tır. Ben sadece bu okyanusa ulaşmaya çalışan bir suyum ve henüz kaynağımdayım. (Bunu sakın ola kaynak Allahtır. Sen O nunlasın o zaman neyi arıyorsun daha şeklinde tasvir etmeyin. Benzetmenin amacı sıfır ın ispatıdır.)Bu su okyanusa ulaşmak için bir rehbere ihtiyaç duyar. Ki ziyan oup gitmeden ulaşsın. Rehber olarak görülen şeyler elbette ki Allah ın söz ü ve Resulu dür. Amma ve lakin herşeyi anlayabilmekte acizlik söz konusudur. Zira birşey bilmediğimi zaten belirtiyorum. O halde iken anlamaya çalışmaktaki gayretimi taktir hakkımdır. ıstediğimse sadece bir damla yardımdır.

Buldur seni ya Rab! Amin.

Sanırım şimdi daha iyi ifade ettim.
Selametle...
Kendimi Arıyorum...

10

21.09.2005, 18:12

kardeşim yukarıdaki gibi fikir ve düşüncelerle kendini bulmazsın.
biraz dikkatli olmakta fayda var.

11

26.09.2005, 03:22

sevgili T-Enf kardeşim ,

öncelikle rahat ol , panik yapma ! Cebriyye ve Mutezile 'nin yanılgıları senin kafanı karıştırmış izninle izah edelim:


Alıntı

BıZ HER şEYı KADERıYLE HALKETTıK!.. (Kamer-49)


Elmalı Hamdi Yazır tefsirinde :

"Çünkü biz, herşeyi bir kader ile yaratmışızdır. Herşeyin, meydana gelmeden önce ezelde, Allah'ın ilminde takdir edilen bir kaderi, yani ilmî bir değeri vardır ki, kazasının cereyanı, fiilen yaratılışı, o kadere göre vâki olur. Onu başkası istediği gibi yönlendiremez ve mecbur tutamaz." demektedir. Yani , Allah Ezel ılminde , senin (Eyl 20, 2005 5:56 pm ) tarihinde böyle bir soru soracağını biliyordu , lakin Allah (CC) istediği için sen sormadın , sen soracağın için Allah sorma fiilini yarattı ve sordun !'

Alıntı


Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır.Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.(Hadid suresi ; 22-23.Ayet)



Elmalı Hamdi Tefsirine bakalım :

"Ne yeryüzünde ne de nefislerinizde hiçbir musibet vuku bulmaz ki bir kitapta yazılmış olmasın...Tatlı başarılar Allah'ın lütfu olduğu gibi bütün musibetler de Allah'ın ezeli ilminde veya Levh-i mahfuz'da yazılmış bir takdiridir. Öyle ki O yeri veya nefisleri yahut da o musibeti yaratmamızdan, vücuda getirmemizden önce yazmışızdır. O nasıl mümkün olur denilmesin. Çünkü o, Allah'a göre kolaydır, Allah Teâlâ madde ve zamandan müstağni (berî)dir. O halde takdir edilen musibetten kaçınmakla kurtulma mümkün olmaz." demektedir.

Yani , Allah her insanın ne yapacağını bilmektedir ve bunu Ezeli ılminde olan Levh-i Mahfuz ( bir nevi Kader Kitabın) da yazmıştır. Allah yazdığı için biz yapmıyoruz , Allah bizim ne yapacağımızı bildiği için Kader Kitabına yazmıştır !


Alıntı

De ki: "Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir."(ısra:84)


Evet , kişi içinde bulunduğu durum ve niyet ekseninde ya Hayır yönünde yada şer yönünde bir amel çizer ! Yani herkes kendi durum ve mizacına uygun olan yolda hareket eder.Yani herkes kendi mizacına göre hareket ederek hoşuna giden yolu tutmakla doğru yol tutmuş olmaz. Bir din veya mezheb herhangi bir kişinin veya toplumun mizaç ve duygularına uygun gelmekle hemen doğru olamaz. Hak din, Allah'ın kitap ve Resulü ile bildirdiğidir. Buna göre mizacı hakka uygun olan kimselere ne mutlu!

12

26.09.2005, 03:32

Alıntı

Abdullah bin Amr radıya’llâhu anh’den rivayet edilmiştir:

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem elinde iki kitap (tutuyormuşcasına) üzerimize çıka geldi. ve:

- Bu kitabın ne olduğunu biliyor musunuz?.. Buyurdu.

- Hayır yâ Rasûlullah, ancak bize bildirirsen... dedik.

Bunun üzerine sağ elindeki kitap için.

-Bu, Âlemlerin Rabbı’ndan bir kitaptır!.. Cennete gireceklerin adları, baba ve kabîlelerinin isimleri, bu kitapta mevcuttur!.. Orada son kişilerine kadar icmâlen yazılmıştır ki, artık onlar kesinlikle artırılmayacak ve eksiltilmeyecektir!..

Sonra sol elindeki kitap için de.

- Bu da Âlemlerin Rabbı’ndan bir kitaptır. Cehenneme gireceklerin adları, baba ve kabîlelerinin isimleri bu kitapta mevcuttur. Orada son kişilerine kadar icmalen yazılmıştır. Artık onlar asla arttırılmayacak ve eksiltilmeyecektir!..

- Yâ Rasûlullah, durum önceden tamamlanmış ise; o halde âmel neye yarar?..

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-Doğru olun ve mûtedil davranın. Çünkü cennete girecek kişi, her ne amel işlemiş olursa olsun, onun ameli cennet ehlinin ameli ile son bulacaktır!.. Cehenneme girecek kişi de, ne amel işlemiş olursa olsun cehennem ehlinin ameli ile ameline son verecektir!.. Rabbimiz KULLARIN KADERıNı TÂYıN ETMışTıR!.. Bir bölük cehennemdedir!..



Peygamberimiz (SAV)'min sağ elinde tuttuğu ve cennetliklerin listesinin olduğu Kitabtaki isimler , hayatlarını cüz-i iradeleri ile Rahmani bir hayata sevk ve idare ettiklerinden inşallah kurtulanlar listesine dahil edilmiştir. Yoksa Allah , -haşa- falan kulunu veya filan kulunun ismini keyfe keder o sağ Kitaba yazmışta , ona istinaden o kişiler Cennetlik olmuş değil !


Alıntı

Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-Adem ile Musa Aleyhisselâm RABLARI KATINDA birbirlerine karşı delil getirecek tartıştılar. Neticede Adem, Musa'ya HÜCCETLE galebe etti.

Musa:

-Sen Allah'ın kendi eliyle yarattığı; kendi Rûh'undan ruh üflediği; meleklerini secde ettirdiği; cennetinde iskân edip oturttuğu; sonra da yapmış olduğun hatadan dolayı insanları arza indirten Adem misin, diye sordu.

Adem:

-Sen Allah’ın Rasûllükle ve kelâmıyla mümtaz kılıp seçtiği; içinde her şeyin beyânı bulunan levhaları verdiği; ve yavaşça konuşucu olarak seni kendisine yaklaştırdığı Musa'sın!.. Benim yaratılmamdan kaç sene önce Allah'ın Tevrat’ı yazdığını biliyorsun!.. dedi.

Musa:

-40 yıl önce!..

dedi. Adem:

-Peki, Tevratın içinde, "VE ADEM RABBıNE ÂSı OLDU da şAşIP KALDI". (Ta-ha:121) âyetini buldun mu?.. diye sordu. Musâ dedi:

- Evet buldum.

Adem:

-Öyle ise, Allah’ın beni yaratmasından 40 sene önce, benim yapmamı üzerime takdir ettiği işi yapmamdan dolayı beni azarlayıp, kınıyorsun!.. dedi.

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem:

- "Böylece Adem, Musâ'yı hüccet ile mağlub etmiştir."



Aynı mesele , Allah Hz.Adem (AS9 mın bahse konu memnu meyveden yiyeceğini ezel ilminden bildiği için , bu konuyu kendisi daha yartılşmadan önce Levh-i Mahfuz dediğimiz kader Kitabına yazmıştır . Yoksa Allah Hz.Ademin o meyveyi yemesini istediği için Hz.Adem o meyveyi yememiştir. Cü-zi ırade yemeye meyil etmiş , Allah o fiili yaratmış ve tahakku olmuştur !



Alıntı

Abdullah ibn Amr ibn As radıya’llâhu anh şöyle dedi:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurdu:

-Allah mahlûkâtın KADERLERıNı semâları ve arzı yaratmasından 50 BıN sene EVVEL YAZMIşTIR!..



50 bin sene , Allah gibi zamanden ve zeminden münezzeh olan bir Zat-ı Zülcelal için ancak kesretten kinayedir , yoksa bizim anladığımız manda 50 bin sene demek değildir. Evet , Allah-u Teala , tüm insanların , hayvanalrın ve canlı-cansız yaratıkların Kaderlerini , onları yaratmadan önce , onların nasıl hareket edeceklerini , nasıl bir tavır ve niyet ortaya koyacaklarını bildiğinden , yazmıştır , yoksa tabri-i caiz ise , Allah yazdığı için o kişiler o Kitabtaki rollerini oynamamaktadırlar !

13

26.09.2005, 04:05

Hamd ve şükür sana ya Rab!
Elhamdülillah.

Selamün aleyküm. Düştüğüm yanılgıdan kurtulmak için açtığınız kapıya minnettarım. Ve size açtıran ALLAH a hamdolsun.

Hiçlikten kastım bu yanılgımdan sonra başladı. Bunu tespitiniz kendime getirdi.


Selamet ile...
Kendimi Arıyorum...

14

09.03.2006, 02:28

ölüm gerçeği arayana iyi bir ibrettir.

bende bir zamanlar kendimle başbaşa kaldığımda bu soruları sorar bir türlü de içinden çıkamazdım çok şükür risaleler yardımıma yetişti.
ben acizane gerçek hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum .
insanın doğumuda aslında ölümü değilmidir..
din gerçeği bulmaya yardım eden bir araçtır. dikkat edilirse ölüm ve ölümden sonrası hakkında sadece dinler haber vermektedir .onun dışındaki her ilim ve fen ve felsefe sadece varlığını idrak edebildiğimiz bu alem içindeki maddeleri açıklamaktadır.
bu alem, ölümden sonraki hayatın bir gölgesi ,bir yansıması değilmidir.
gerçeği, bu yalan ve fani dünyada aramamak gerekir.
direk ölümün soğuk ve karanlık yüzüne bakıp gerçeği bulmak ve ibret almak şarttır.
ölümü hatırda tutmak her an gidecekmiş gibi hissedebilmek insanı gerçeğe götürebilir.
tabi ölümden bahsederken üstadın ölüm hakkında ki ifadeleri de kulağımda çınlıyor.
maşaallah ölümü ve sonrasını da onun kadar güzel ifade eden görmedim duymadım .
evet ölümü bir kapı bir terhis teskeresi saadet-i dareyne açılan bir kapı olarak görüyor ve ifade ediyor.
bu ifadeleri aynel yakin suretinde hisseden bir insan ın duyduğu neşeyi ve ferahı düşünebiliyormusunuz.
hasılı kelam ...
ben, acizane şahsımca, hakikati: ölümün o muammalı yüzüne bakmak ile buldum ve karanlıklı hayatımın azda olsa ışığa nura kavuşmasını, ölümden sonra bir hayat var, sonum cehennem dahi olsa ,ben .var olmaya devam edeceğim, elhamdulillah, diyerek kendimi şüphe ve vesveselerden kurtardım ...
ayrıca kaderden de bahis olmuşken ....
kim ben cehennemliğim veya cennetliğim diyebilir .bir defa bunu bilmek muhaldir bunu bilmeden hüküm vermek de abes ile iştigaldir.
rabbimin benim nereye gideceğimi bilmesi kader levhasında yazmış olması onun ilmidir onun kudretidir...
misal olarak ben kendimi cehennemlik tayin edip oraya gitmek için bütün hayatımı tanzim etsem dahi, ki bunu yapacak adamın da anlını öperim...
rabbimin benim için ...
bu kulumun ahiret e katti imanı var çünki cehennemim varlığına katti inandı ve oraya gitmek için bütün hayatı ömrünü feda etti bunun karşılığı da cennettir demeyeceğini kim garanti edebilir:)
ifadelerimde yanlış ve kusurlu bir kelime kullandıysam önce rabbimden affımı sonrada bu yazıyı okuyanlardan beni uyarmasını rica ederim..
rabbim yar ve yardımcınız olsun....

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir