Giriş yapmadınız.

1

30.06.2005, 04:12

Hz.Aişe (R.A.) annemizin evlilik yaşı...

Hz.Aişe (R.A.) annemizin yaşı ile ilgili olarak , her nekadar 17-18 yaşına kadar iddialar var isede , Sahih bir Hadis-i şerifte görüleceği üzere 9 yaşındadır :

1-)a)

Fasıl: NıKAH BÖLÜMÜ
Konu: Resulullah (sav)'ın Zevceleri

Ravi (r.a.): Aişe
Hadis: Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Haris ıbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (ıyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] Resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.

(Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937); Nesai, Nikah 29, (6, 82) )


1-) b)

Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım (da oynamak için) yanıma gelirlerdi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (eve gelince, utanarak) saklanırlardı. Ama Aleyhissalâtu vesselâm onları tekrar bana gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik."

Buhârî, Edeb 81; Müslim, Fedâilu's-Sahâbe 81, (2440); Ebu Dâvud, Edeb 62, (4931, 4932).


2-) Asım Köksal Hocanın ıslam Tarihi adlı eserinde :

Resûlullah Aleyhisselam şevval ayının içinde benimle evlendi."[218]
Hz. Âişe, Peygamberimiz Aleyhisselamla evlendiği zaman, dokuz[219] veya on yaşında idi.[220]


3-) ıbnül Esir, El Kâmil Fi't Tarih,2. cilt sahife 110 , da yine Ayşe Annemizin evlendiğinde dokuz yaşında olduğundan bahsetmektedir.

4-) Mahmud Esad,Tarihi dini islam,Mekke cildi,Sh.454.
....Aişe'yi Hz. Fahr-i kâinata nikahladı.Fakat Aişe o zaman daha altı yaşında olduğundan zifafı hicretin birinci senesine kadar tehir edilmiştir......O vakitten beri dört sene geçmiş ve Hz. Aişe dokuz yaşını bitirmiş olduğundan hicretin birinci yılının şevval ayında bir çarşamba günü gerdeğe girmişti...

5-) Fethullah Gülen Hocaefendi , Akademi, 21.03.2003 yazısında :

"Hz. Aişe validemiz, bir peygamber hanımı, Hz. Ebubekir'in pâkize kızı ve müminlerin anası olmasına rağmen ahiretteki hesap endişesiyle ağlamaktadır. O, Efendimiz (sav) ahirete irtihal buyurduklarında daha yirmi küsür yaşlarındaydı: 8–9 yaşlarında iken kadınlık alemine bir mürşide ve bir muallime olarak ınsanlığın ıftihar Tablosu'nun saadet hanesine girmiş..."diyor !

2

30.06.2005, 10:01

iktibas info demiş ki:
Bahtiyar GÜLMEZ / BELÇıKA

Soru 1: Peygamberimizin Hz. Aişe ile evliliğini diline dolayanlar en çok onun yaşına takılıyorlar. Gerçekten Hz. Aişe annemiz çocuk denecek yaşta mı evlenmişti? Bununla ilgili bizleri bilgilendirirseniz memnun oluruz.

Cevap 1: Hz. Aişe Validemizin doğum tarihiyle ilgili bir takım görüşler ileri sürülmüştür. Bunun sebebi ise o dönemde çocukların doğum tarihine önem verilmez ve tespit edilmezdi. Bilahare çocuk meşhur biri olursa insanlar onun doğum tarihiyle ilgilenir ve tespite çalışırlardı. ışte Hz. Aişe validemiz (r.a) için de böyle olmuştur. O’nun peygamberliğin dördüncü yılında doğduğunu söyleyenler, Mekke döneminin sonunda da Hz. Muhammed (s.a) ile evlendiğini iddia ederek; bu evliliği dokuz yaşında yapılmış gibi göstermeye çalışmışlardır. Bunun doğru olmadığını Hz. Aişe validemizden yapılan bir rivayet ortaya koymaktadır: "Hz. Muhammed henüz Mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken "onların vadeleri kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti... (Buhari 1.cilt Telifil Kur’an bahsi)" Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4. yıl) inmiştir. Hz.Aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre yukarıdaki iddianın doğru olması mümkün değildir. Olayları ayrıntılarıyla hatırlayabilmek ve sokakta oynayan bir çocuk olması için en az beş veya altı yaşında(veya daha büyük) olması gerekir. Kamer suresi Mekke devrinin dördüncü yılında indiğine göre dördüncü yılda beş-altı yaşında olunca Hz. Peygamberle evlendiği zaman en az ondört – onbeş yaşında olması gerekir. Bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi Esma’nın durumudur. Kardeşi Esma Abdullah bin Zübeyir’in annesidir. Esma yüz yaşına kadar yaşamış ve Hicretin 73. yılında vefat etmiştir. Hz. Aişe validemizden on yaş daha büyüktür. Hz. Ebu Bekir (r.a) kızı Esma ve oğlu Abdullah Abdul Uzza’nın kızı Kayleden, Hz. Aişe ile Abdurrahman ise Ümm-i Rümandan doğmuşlardır. Hz. Esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. Bundan on yaş küçük olan kardeşi Hz. Aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı Buhari de Hz. Aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir. Bu dönemde inen Kur’an sure ve ayetlerini teferruatıyla hatırlayan bir çocuğun en az bu yaşlarda olması gerekir. Buna göre ise peygamberlikten dört yıl önce doğmuş olduğu kesinlik kazanmaktadır. Böyle olmasını gerektiren bir başka sebep ise Hz. Muhammed (a.s) ın eşinin vefatıyla çocuklarının bakıma ihtiyacının olmasıdır. Kızı Fatıma henüz çocuk yaşta ve bu işin üstesinden gelecek durumda değildir. Bu nedenle evini idare edip çocuklarına sahip çıkacak bir eşe ihtiyacı vardır. Dokuz yaşında bir çocuğun bunları yapması mümkün değildir. Ayrıca peygamberimizin kızı Fatıma (r.a) nın peygamberlikten bir yıl önce doğduğu ve hicretin ikinci yılında da Hz. Ali ile evlendirildiği bilinmektedir. Evlendiklerinde Hz. Ali 21 yaşından biraz büyük Fatıma’nın ise 15 yaşından biraz fazla olduğu bilinmektedir. Hz. Fatımayı Hz. Ali ile evlendirmeden önce Ebu Bekir ve Ömer(R.A) onunla evlenmek için peygamberimizden istemişler, ancak peygamberimiz onlara cevap vermemiş ve Hz. Ali ile evlendirmiştir. Buradan hareketle şunu söylemek istiyoruz: Bu bölgede ve bu zamanda kız çocukları dokuz yaşında evlenecek çağa geliyor ise niçin peygamberimiz evinde büyüttüğü Ali ile Fatımayı evlendirmek için 15-16 yaşına kadar beklemiştir? Yine dava arkadaşları onunla evlenmek istediklerine göre bu kadar süre (6-7 yıl) niçin beklemiş olsunlar? Hz. Muhammed (a.s) ile kendi kızını dokuz yaşında evlendirmiş olan Hz. Ebu Bekir niçin aynı yaşa gelince bu teklifi Hz. Muhammed (a.s) a yapmadı da yedi yıl bekledi? Bu noktadan bakıldığında da bu iddianın doğru olması mümkün görünmemektedir. Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl beraber yaşamıştır. Onun Kur’an, hadis ve fıkıh ilimlerindeki yerini bütün islam alimleri teslim etmektedir. O devrinin en büyük alimlerini tenkit etmiş, çeşitli konularda fetvalar vermiş, Kur’an’ın ve sünnetin doğru anlaşılması konusunda insanlara önderlik etmiştir. Sünneti Kur’an’la test etmenin ilk örneklerini vermiştir. Bu birikimi henüz çocuk denecek yaşta bir insanın elde etmiş olmasını kabullenmek oldukça zordur. Bu konuyu aydınlatan bir başka rivayette şöyledir: Hz. Aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişeyi oğluna almakla evine müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Hz. Ebu Bekir (r.a) islamı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu olayın vukuu, islamın alenen duyurulmasından veya şuyu bulmasından önce olması gerekir. ıslam alenen açıklanıp müslümanlar Kabe yürüyüşü veya Safa tepesi toplantısından sonra topluma deşifre olduktan sonra Ebu Bekir (r.a) ın müslüman olduğu bilinince kızını almaktan vazgeçmiş olması daha doğru görünmektedir. Bu olayda yine Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir. Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında ıse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 – 48 = 26; 26 – 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar. Bu olayda birkaç yıllık bir yanılma payının olması aklen mümkün iken dokuz yıllık bir yanılmayı akıl asla kabul etmez. Bir insanın yaşının bu kadar önemli olmasının nedeni malum olduğu üzere bir dinin peygamberine uygun olmayan bir işin isnad edilmesidir. Müslümanlar inanırlar ki peygamberler meşruiyetin örneğidir. Onlar bir hata yaparsa Allah onların hatasını düzeltir. Böylece bir dini ilk yaşayan insanın kusursuz olmasını sağlayarak insanlara doğru bir örneklik sunar. Peygamberimizin gerek ailevi ilişkilerinde, gerekse toplumsal olaylarla ilgili düzeltilmesinin Kur’an da örneklerini de görmekteyiz. (Tahrim 1-5, Abese 1-4 ) gibi. Ancak bu konuyla ilgili hiçbir uyarı söz konusu değildir. Bu bizim için en temel meşruiyet sebebidir. Eğer böyle bir yanlış yapılmış olsa idi Allah asla ihmal etmez elçisini düzeltirdi. Allah'ın doğru bulduğunu kimse yanlış göremez ve diline dolayamaz. Müslümanlar "işittik ve itaat ettik, işittik ve iman ettik" derler ve teslim olurlar. Biz de bu minval üzere teslim olup inanıyoruz ki Allah'ın Rasulü en doğru olanı yapmıştır. Bu ve benzeri olayları diline dolayanlar hep olmuş, kıyamete kadar da olacaktır. Önemli olan inananların bunlara pirim vermemesidir. Siz bunların yanlışlığını yüz defa ispat etseniz, onlar yüz bir defa itiraz ederler. Çünkü onlar sizin inandıklarınıza sizin inandığınız gibi inanmayan insanlardır.

Soru 2: Kur’an da Ehl-i Kitaptan bahsediliyor. Bir müslüman olarak bilmek istiyoruz Ehl-i Kitap ne anlama geliyor ve bunlarla ilişkilerimiz nasıl olmalı?

Cevap 2: 1. Ehl-i Kitap ibaresinin, Kur’anda mensubiyet manasında bir üst kimliği ifade ettiğini görüyoruz. Kitap ehli demek Tevhid ehli kimse demek değil iyi ve kötüsüyle bir kimliğe mensubiyet demektir: "Siz insanlar içerisinden çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inanmış olsalardı kendileri için daha hayırlı olurdu. ıçlerinde inananlar vardır. Fakat çoğu yoldan çıkmıştır." (3/110) "Hepsi bir değildir. Kitap ehlinden geceleri secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okuyup duranlar vardır. Bunlar Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. ıyiliği emreder, kötülükten men eder ve iyiliklere koşarlar. ışte bunlar iyilerdendir." (3/113-114) 2. Ehli Kitabın Kur’an’a göre itikadi durumu: "Allah Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler hiç şüphesiz kafir olmuşlardır..." (5/17, 5/72) "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler de elbette kafir olmuşlardır." (5/73) "Yahudiler "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler. Hıristiyanlar da "Mesih (ısa) Allah'ın oğludur" dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri sözleridir ki, daha önce küfretmiş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da Hak’tan döndürülüyorlar!" (9/30) "De ki ey Ehli Kitap: Siz Tevrat’ı, ıncil’i ve Rabbinizden size indirileni gereği gibi uygulamadıkça bir şey üzerinde değilsiniz. And olsun ki sana Rabbinden indirilen onlardan bir çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. O halde kafirler topluluğuna üzülme." (3/68) Ancak bu zümreler içerisinden şu özelliklere sahip olanlar için ise Allah'ın hükmü şöyledir: "şüphe yok ki iman edenler ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabilerden kim Allah'a ve ahiret gününe inanıp iyi işler yaparsa elbette onların Rableri katında mükafatları vardır. Onlara herhangi bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir." (2/62) "şüphesiz ki iman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabilerden kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve yararlı işler yaparsa artık onlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir." (5/69) 3. Ehli Kitabın kadınlarıyla evlilik konusu: "Bugün sizin için temiz nimetler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yemeği size helaldir. Sizin yemeğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan hür ve namuslu olanlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden hür ve iffetli kadınlar -namuslu olmaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla- kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde size helaldir. Kim imanı inkar ederse, ameli kesinlikle boşa gider, o ahirette de hüsrana uğrayanlardır."(5/5) 4. Umumi Yasağa belirli şartlar dahilinde ruhsat verilmiştir: "...Allah kafirlere müminlerin aleyhine asla fırsat vermez."(4/141) a) Müşrik kadınları iman edinceye kadar nikahlamayın...(2/221) "Zina eden erkek ancak zina eden veya putperest bir kadınla evlenebilir, zina eden kadın da ancak zina eden veya putperest bir erkekle evlenebilir; bu müminlere haram edilmiştir."(24/3) b) Yukarıda belirtildiği gibi (5/5) şartlara bağlayarak ehli kitabın kadınlarıyla evlenmeye izin verilmiştir. c) Umumi hürmetin tahsisi için açılan bahiste yemekleri konusunda iki taraflı izin söz konusu iken nikah konusu tek taraflı zikredilmektedir.(5/5) Bu da müslüman hanımların ehli kitapla evliliğine müsaade edilmediğini göstermektedir. "...Allah kafirlere müminlerin aleyhine asla fırsat vermez." (4/141) (Elmalılı H.Y.) 5. Ehli Kitabın kestiklerinin yenmesi konusu: Bu konu (5/5) ayette zikredilen yiyecekler konusuna dahil kılınarak islam da alenen haram kılınanlar dışındaki tüm yiyecek ve içeceklere şamildir. Ehli Kitabın Allah'tan başkası adına kesmesi düşünülmeyerek olayın zahirine göre hükmedip kestikleri hayvanların etleri yenilebilir olarak kabul edilmektedir. Yemeklerinden kastın "ekmek sebze" gibi şeyler olmayıp boğazladıkları hayvanlara da şamil olduğu ifade edilmektedir. Ancak her ehli kitabın bir olmadığı iyi değerlendirilmesi kaydıyla. 6. Ehli Kitapla ilişkilerimizin boyutları, ilişkilerin niteliklerine göre farklılık arz etmektedir. Tebliğ ve insani ilişkiler konusunda her hangi bir ayrım gözetilmemesine rağmen, stratejik konularda fevkalade dikkatli olunması gerekmektedir. Kur’an’i ifadeler şöyle; "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Sapıklığı satın alıyorlar. Sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar." "Ama Allah düşmanlarınızı çok iyi bilir. Allah size dost ve yardımcı olarak yeter." (4/44-45) "şu kendilerine kitaptan pay verilmiş olanları görmedin mi? Puta ve Taguta inanıyorlar da kafirler için "bunlar müminlerden daha doğru yoldadır" diyorlar."(4/51) "Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?"(4/144) Bu konunun sadece yabancılar için değil akrabalık ilişkisi içinde olanlar için de aynı olduğunu görmekteyiz: "Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz eğer imana küfrü tercih ediyorlarsa dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimdirler."(9/23) "Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen hakkı inkar etmişken, onlara nasıl muhabbet gösteriyorsunuz?...."(60/1) Bu nedenledir ki Allah'ın sevdiklerini sevmek, onlarla dost olmak; düşmanlarından da uzak durmak insanda imanın gereğidir diyor, Allah’a emanet olunuz diyoruz.



Zafer Dergisi, Sorularlaislamiyet.com demiş ki:
Soru : Hz Ayşe (ra.) validemiz, peygamberimizle evlendiğinde kaç yaşındaydı?

Cevap:


Peygamberliğin gelişinden on yıl sonra, 50 yaşındayken eşi Hz. Hatice’yi kaybeden peygamberimiz (asm.) kendisine hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de ıslâm’a davet faaliyetlerinde destek olacak eşlere ihtiyacı vardı. Bunun için bir yandan yaşlı ve dul bir kadın olan Sevde’yi, öte yandan da en yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir’ in kızı Hz.Ayşe’yi istetti.

Hz. Peygamberin bu isteği, vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Ayşe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın 17-18 olduğu ortaya çıkar.

Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana şibli’ nin “Asr-ı saadet” kitabında geçer. (ıst. 1928. 2/ 997)

Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki: “Esma 100 yaşındayken, hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde 27 yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam 17 yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l enbiya Hz. Muhammed ve hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)





Zafer Dergisi

3

30.06.2005, 11:14

Muhterem kardeşim ,

Hz.Aişe annemizin yaşının kaç olduğu meselesi , Sahih Hadis-i şerif ile sabittir. Sizin alıntı yaptığınız Sorular ile ıslamiyet.com sitesine göndermiş olduğumuz ve yukarıda Buhari , Müslim , Nesai ve Ebu Davut nakilli Hadis sonrası , şu maili gönderdiler :


SorularlaIslamiyet <bilgi@sorularlaislamiyet.com>
Kime: <gulsag@superonline.com>
Cc:
Konu: Re: Muhterem Efendim ,
Tarih: Pazartesi, 27/06/2005 15:28

Deeğrli kardeşim,
Bu konuda haklısınız. Ancak böyle rivayetlerin de varlığının bilinmesi gerekir. Ayrıca bu konunun dini bir yönü olmadığı için bir sakıncası da yoktur diye düşünüyoruz.
Selam ve dua ile...
----- Original Messaj...


Hz.Aişe Annemizin , arabistandaki sıcak iklim koşullarında 9-10 yaşında olmuş olması , Halet-i Ruhiyesinin 13-14 yaşında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sahih Hadis-i şerif varken , yorum üzerine konuşmak doğru değil !

4

30.06.2005, 11:23

tabiki sahih hadis-i şerif varken yorum yapmak haddime diil benim.sadece bu konu hakkında kesin bi bilgim yoktu şimdi içim rahat Allaha şükür,sizdende Allah razı olsun.zaten bu konuyla ilgili benim sorum Efendimizin H.z aişe ile küçük yaşta evlenmesinin sebebiydi?

5

30.06.2005, 11:53

Buhari'yi sıhhat bakımından Kur'an ile bir mi tutuyorsunuz yoksa? Kulaktan kulağa oynarken bile tağyir olabiliyor. Kaldı ki, Buhari'de seyrek de olsa böyle hadisler var. Hatta Yahya b. Main gibi en büyük hadis alimlerinin red ettiği hadis de var. Ama bu tür hadisler, en az Buhari'de var. Lütfen ölçüyü kaçırmayalım.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

6

30.06.2005, 12:00

Hadislerin zapt edilme vakitleri, hicretten sonra 150-200 civarlarına denk gelir, bilhassa kütüb-i sitte. Hadisi rivayet eden ilk bir kaç sahabenin rivayet zincirinde ufak bir tağyir olsa (sayı değişse mesela) , sonraki bütün hadis kitabı sahipleri ondan rivayet etse, senin elinde 10 tane o hadisten olur. Bunlar ilm-i hadisin araştırma sahası. Biz, Hz.Peygamber a.s.m. ne yaparsa hayır vardır, iyidir der, böyle iman ederiz. Bu meseleyi de daha derin dürtüklemeye gerek yok. Zamanı geri döndürüp izleme imkanınız varsa, buyurun yapın. Kendisi ahlaksız olup, ıslam'da istediği ahlakı kendi aklınca bulamayan münekkid kafirlere de prim yaptırmayın.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

7

30.06.2005, 13:12

Sevgili Abdulkadir Said kardeşim ,


"Buhari'yi sıhhat bakımından Kur'an ile bir mi tutuyorsunuz yoksa? "

Böyle bir cümle nerde sarf etmişiz acaba ? veya Kur'an-ı kerimde Hz.Aişe annemizin yaşı il eilgili bir Ayet varda , bizmi bilmiyoruz ? Dile getirirseniz seviniriz !


"Kulaktan kulağa oynarken bile tağyir olabiliyor. Kaldı ki, Buhari'de seyrek de olsa böyle hadisler var. Hatta Yahya b. Main gibi en büyük hadis alimlerinin red ettiği hadis de var. Ama bu tür hadisler, en az Buhari'de var. Lütfen ölçüyü kaçırmayalım."

Konumuz ile alaksız bir cümle daha sarf etmişsiniz ! Biz kendimiz Buhari'yi sorgulama makamında görmüyoruz , Üstad Hazretleri bile Buhari ve Müslimden olumsuz birşey bahsetmezken , biraz dikkatli olmak lazım ! Buhari tabiki Kuran değildir , lakin Buhariyi kendi seviymeizd sıradan bir insan görmek , şaytanın sağdan yaklaşmasıdır ! (yanlışanlaşılmasın )




"Hadislerin zapt edilme vakitleri, hicretten sonra 150-200 civarlarına denk gelir, bilhassa kütüb-i sitte. Hadisi rivayet eden ilk bir kaç sahabenin rivayet zincirinde ufak bir tağyir olsa (sayı değişse mesela) , sonraki bütün hadis kitabı sahipleri ondan rivayet etse, senin elinde 10 tane o hadisten olur."

Hadisi şerfilerin ilk defa yazılması sahabeyi kiram döneminde olmuştur. Kitablaştırılması , Ömer bin Abdulaziz döneminde tedvin edilmiştir. Buda takriben 80-85 sene sonrasına tevafuk eder. (Dün Bir konu başlığı açtık bu konu hakkında )

8

30.06.2005, 13:26

Kütübü sitte imamlarının doğum ve kitapları yazma yıllarını lütfen yazar mısınız?
Ben yazayım;
ımam Buhari doğumH. 194, Buhara
ımam Müslim doğum H. 206, Nişabur
ımam Tırmizi ölüm H.320
ımam Nesei doğum H.214, Nesa
ımam ıbni Mace doğum H.209, Kazvin
ımam Ebu Davud doğum H.202, Sicistan
ımam Nevevi doğum H.631, şam
ımam Beyhaki doğum H.384, Beyhek
ımam Taberi doğum H.260, şam

Kur'an sıhhatiyle bir tutmak bahsini ise yanlış anlamışsınız. Rivayet ederken sayılarda değişmeler gibi durumlar söz konusudur, olmamış değildir, bu doğaldır da, çünkü rivayet edenler bilgisayar değil insan. Ayrıca hadis alimleri, Hz.Peygamber'den direk nakil yapmadılar, bir ravi zincirinden yaptılar. O ondan, o da ondna, o Enes b. Malik'ten, o da Abdullah b. Ömer'den, o da Hz.Peygamber a.s.m. den gibi. şimdi bu zincirde bir tanesi sayı hatası yapsa, hele zincirin ilk parçalarındaysa, bu alimlerin hepsinde aynı sayı hatalı o hadis olmayacak mı? Umarım yukarıdaki kamer suresinin ayetinin nüzul zamanı ve Hz.Fatıma validemizin evliliği ile ilgili bağıntıyı anlatan yazı okunmuştur.

Buhari'nin çalışma usulünün çok sıkı olmasına rağmen arada illa ki birkaç tane hatalı olabilir. Buna rağmen büyük bir hizmet ve başarıdır, Allah ondan razı olsun. Lakin ona itiraz edenler de yoldan geçen adamlar değil. Bir alimin hata yapması, onun kıymetsiz olduğu anlamına gelmez. Fahiş hata olursa, o müstesnadır.

Hadisi zapt eden sahabileri ben de okumuştum, ama bu işin yaygın olarak yapılma zamanı dediğim vakitlerdedir. Sizin de başka başlıkta yaptığınız alıntı üzere, ayetlerle karışma ihtimaline binaen hadisler ilk dönemlerde ekseriyetle hıfz ile zapt edilirdi.

E, Buhari'de hata var ise, ibadetimizi bile nasıl yapacağız diyorsanız. ıbadet gibi muhkematla ilgili değişmez ve sabit hükümler zaten çok kanallı gelmiş ve uygulamalarıyla gelmiş, geldiği tarik sayısı ve uygulanarak gelmesi (namaz gibi) hata katsayısını indirgemiş. Buna rağmen mezhep farklılıklarını görüyorsunuz.

Bunlar ilm-i hadisin araştırma sahasıdır, en doğrusunu Allah bilir. Biz Allah ve Resulüne inandık, iman ettik, "semi'na ve ata'na" dedik.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

30.06.2005, 14:00

Hadis-i şerifler ile ilgili ilk Kitab müellifi , ımaı Zühridir :

Bu yazma hadisesinin peygamberimiz zamanında olduğunun en kati delilidir! Yazma Peygamberimiz zamanından beri vardı, ancak bu yazılanların bir birleştirilip Kitab haline getirilmesi Ömer bin Abdulaziz döneminde, bizzat kendisinin emri ile, Muhammed ıbn şihâb ez-Zührî tarafından yapılıştır. (Buhârî, ılm, 34)

Ömer ıbn Abdülaziz Hazretleri’nin başlattığı bu tedvîn faaliyeti, yalnız Medine’de ımam Zührî ile de sınırlı kalmamış, Mekke’de Abdülmelik ıbn Abdülaziz ıbn Cüreyc, Irak’ta Saîd ıbn Ebî Arûbe, şam’da Evzâî, yine Medine’de Muhammed b. Abdirrahman, Kûfe’de Zâide b. Kudâme ve Süfyân es-Sevrî, Basra’da Hammâd b. Seleme ve Horasan’da Abdullah b. Mübârek, bu işi sürdürmüş ve kendilerinden sonra geleceklere dünya kadar malzeme bırakmışlardı.(ıbn Hacer, Hedyü’s-Sârî, s.4; M. Accâc el-Hatîb, es-Sünne Kable’t-Tedvîn, s. 337.)


Buda Efendimiz (SAV) vefatından 80-85 sene sonrasına tevafuk etmektedir.

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=3105


Ayrıca konumuz Hz.Aişe annemizin yaşı ise biz 5 tane delil getirdik :

1-) Buhari , Müslim , Ebu Davut , nesai hadis Kitabları

(Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937); Nesai, Nikah 29, (6, 82) )

2-) Asım Köksalın ıslam Tarihi Kitabı
3-) ıbnül Esir, El Kâmil Fi't Tarih,2. cilt sahife 110
4-) Mahmud Esad,Tarihi dini islam,Mekke cildi,Sh.454.
5-) Fethullah Gülen Hocaefendi , Akademi, 21.03.2003 yazısında :


Konu hakkında daha fazla yoruma lüzum olmasa gerek....

10

30.06.2005, 14:08

Ben her halikurda Hz.Peygambere a.s.m. iman etmişim. Size ihtimalleri de söyledim. Kütüb-ü sitte imamları ise yıllaaaar sonra dünyaya gelmiş. Hem madem bütün hadisler mazbut, peki niye aynı hadisin değişik versiyonları var? Üstelik kağıt kalem ile zapt edenler de, direk dinlediklerinde zapt etmemiş olabilirler. Hem rivayet eden sahabilerin ve tabiinlerin çoğunun zapt etmediği de bir gerçek, zapt edildiğinin olduğu gibi. Size anlatmaya çalıştığım şu, ravi zincirinin ilk basamaklarında olacak en ufak hata, sonraki bütün alimlere de dolaylı olarak geçecektir. Hele bunların eserlerini telif yılları ortalama H.250 ise.

Ben iki durumda da Hz.Peybamerime a.s.m. inşa'Allahu teala bağlıyım. şah-ı Nakşıbend gibi, "ala zalike nahya ve nemut ve ala zalike nüb'as" , bunu üzerine yaşarız, bunun üzerine ölürüz, bunun üzerine diriltiliriz, inşa'Allahü teala , azab edilenlerden de olmayız derim, susarım. Ayreten verdiğiniz örnekler bizi ravi zincirinin ilk halkalarına yaklaştırmaktan çok uzaklaştırıyor.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

11

30.06.2005, 14:12

Tabiinden Süfyan r.a. ise bir hadisi rivayet ederken şöyle der. Hz.Peygamber şu 3 şeyi söyledi, ama ben 4 tane söylüyorum, bunlardan birisini ben karıştırdım, hangisi bilemiyorum. Bu şekilde de rivayeti ben gördüm. Bu rivayeti yapan ise tabiinden müthiş bir alim. 9 yaşında olduğuna dair diğer görüşlere de birşey demiyorum, bir alternatifi daha gündeme getiriyorum. Baktınız hiç bir işinize yaramadı, en azından ahlaksız ahlak avcısı kafirlerin ağzına tıkarsınız.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

12

30.06.2005, 14:48

abdulkadir said kardeşim,

iyide sen neden şimdi hadisi şerifleri bazı islam düşmanlarının dediği gibi eleştirmeye başladın anlamış değilim.

biz 5 tane delil ortaya koyduk , herhalde bunlara itiraz edemeyince , hadislerin yanlış olabileceğinden bahsetmen , bir Risale-i Nur talebesine yakışmıyor !

ışin ilginici Hz.Aişe annemizi 17-18 yaşında diyenlere tüm bu delillerimize mukabil , delil getiremiyorlar !

Bu arada bu forumda , son cümleyi yazan "Galib" mi ilan ediliyor , konu hedefine ulaştığı halde hala yazı yazdığına göre :-)

13

30.06.2005, 14:53

Ben sadece kafirlere prim vermemeye çalışıyorum, dinimi savunuyorum, başka ihtimallerden de bahsediyorum ki, bunlar da en azından bir ihtimal olarak aklınızda bulunsun. Kimseye, ben sanki bir ıslam düşmanıymışım gibi saldırdığım yok, kimseyi gözden düşürme niyetim de. Bazı şeyleri anlatmaya çalışyorum, ama defaatle başka şeyler anlaşılıyor. Eğer olaya "galibiyet" nokta-i nazarından baktığımı zannettiğinizi bilseydim, hiç yazmazdım. Hadi diğer başlıktaki cevap yetiştirme isnadınıza bir şey demedim, ama bu yazdığınızla beni kırdınız.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

14

30.06.2005, 15:48

aman arkadaşlar kırmayın birbirinizi

15

30.06.2005, 15:53

Abdulkadir Said kardeşim ,

Muhterem , üzdüysek affola !

Bizler "tefani" sırrına mazhar kardeşler değilmiyiz ?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir