Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

29.12.2008, 22:29

Mehir ne kadar verilir?

Merhaba dostlarım aslında yeni üyeyim ve bugün üye oldum ve umarımda uzun bir süre burda olmak istiyorum.

Sizlerle bir proplemimi paylaşmak istedim tabi bana yardımcı olurmusunuz bilemem ama olursanız beni bir sorunumdan kurtarmış olacaksanız.Allah kısmet ederse 6 ay sonra dügünüm var ve bir yerde kafam karıştı sizlere başvurmak istedim.

Mehir nekadar verilir miktarı nasıl heseplanır bu konuda bilgi almak istiyorum.

Ben bir işçiyim evimde kira malım yok .Bana yardımcı olursanır sevinirim tabiki eşler arasında anlaşılır bunu biliyorumda günmümüzce en az nekadar olmalıdır .

Eger yanlış bir yere actıysam konuyu özür dilerim..

2

29.12.2008, 22:50

Nikahı kıydırmayı düşündüğünüz Hoca efendiye nikahtan evvel sorup, ona göre bütçenizi ayarlayıp, refika-yı ebedî adayınızla anlaşabilirsiniz..

Eyüb Camiindeki Hoca efendiler 10 reşat altın üzerinden hesab ediyorlar..

En az mehir hesabları bu galiba..

Neye göre yapııyorlar bu hesabıı bilemiyorum..

Tafsilli araştırmak lâzım...

3

29.12.2008, 22:56

Ebû Hanîfe`ye göre, mehrin en az miktarı on dirhem gümüş veya bunun karşılığıdır.
Hz. Peygamber devrinde bu kadar para yaklaşık iki kurbanlık koyun bedelidir.
Hırsızlıkta, had cezasının uygulanmasını gerektiren en az miktar. bir dinar altın para olup, mehirde buna kıyas yapılmıştır.
Çünkü bir dinar altın para, on dirhem gümüş paraya satın alma gücünde eşit durumda idi.

ıımam Malik`e göre mehrin en az miktarı üç dirhemdir.
Bu mezhep de kendi hırsızlık nisabını ölçü olarak almıştır.

imam şafiî ve Ahmed b. Hanbel, en az miktar için bir sınır koymamışlardır.

Delilleri; mehir ayetinde malın azına bir sınır konulmamasıdır


(Buhârî, Nikâh, 34-51; es-Sabûnî, Tefsîru Âyâti`l-Ahkâm, Dımaşk 1397/1977, I, 453; ez-Zühayli, a.g.e., VII, 256; Ömer Nasuhî Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, Istanbul 1967, IV, 121-123; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Islâm Hukuku, Istanbul 1983, s. 279, 280).

http://www.sorularlaislamiyet.com/subpag…rticle&aid=8374

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

4

30.12.2008, 04:34

reşat ne dirhem ne
benim bildiğim eşler anlasirsa
mehir olmasa da olur
mutlaka olmak zorunda bir izlenim edindim
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

5

30.12.2008, 13:26

Sevgili kardeşim bu tür meseleler daha önce foruma eklendiği için yeni konu açmadan evvel arama imkanını bilhassa yeni üyelerin kullanmasını tavsiye ediyoruz. Daha önce forumda mehir konusunun gündeme geldiği bir iki başlık:

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=9915

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=10414

Biz yine de sizin için ve sizden sonra bu başlığa uğrayacak kardeşler için bir kaç satır ekleyelim.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

6

30.12.2008, 13:29

Mehir nasıl hesaplanır?

Mehir meselesi
Süleyman Kösmene

“Mehir hakkında bilgi verebilir misiniz? Kadına verilecek mehir bedeli nasıl hesaplanır, neye göre verilir?

Mehir, nikâh akti sebebiyle erkeğin karısına ödediği veya ödemeyi taahhüt ettiği nikâh bedelidir. Nikâhı yapılan kadın için mehir bir hak; nikâh eden erkek için ise bunu ödemek farzdır.

Mehir olarak verilecek mal ister belirlensin, ister belirlenmesin, kocanın onu vermesi gerekir. Hattâ, taraflar mehir verilmemesi konusunda anlaşsalar bile, erkek az veya çok kadının mehrini vermekle mükelleftir. Çünkü mehir Allah’ın emridir.

Kur’ân şöyle buyurur: “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.”1 Peygamber Efendimiz (asm) bütün evliliklerde mehrin mutlaka verilmesini emretmiştir.

Mehrin en azı, tarafların belirleyeceği bir miktardır. En çoğuna ise sınır konmamıştır. Kur’ân buyurur ki: “Hanımınızı boşayıp başka biriyle evlenmek isterseniz, evvelki hanımınıza yükler dolusu mehir vermiş olsanız bile, ondan hiçbir şeyi geri almayın.”2

Mehir nikâhın bir unsuru veya şartı değil, bir bağış veya bir hediye değil, nikâh akdine rızâ gösteren kadının hakkıdır. Nikâh esnasında bu hak hiç mevzubahis edilmese dahi kadın bu hakkını alır. Bu hak, nikâh esnasında verilebileceği gibi, kocanın bir borcu olarak bilâhare de verilebilir. Koca bu borcunu mutlaka vermelidir. Koca vermeyip, kadın da hakkını helâl etmediği takdirde, koca kul hakkı yemiş olur.

Mehir belirlenmiş olup olmama durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i Müsemma. 2- Mehr-i Misil

1- Mehr-i Müsemma: Nikâh akdi sırasında belirlenmiş olan mehirdir.

Âmir bin Rabî (ra) bildirmiştir: Fezâre oğullarından bir kadın, mehir olarak bir çift ayakkabı karşılığında evlendi. Resûlullah (asm) kadına:

“Nefsinin karşılığı ve hakkın olduğu halde bir çift ayakkabıya râzı oldun mu?” buyurdu.

Kadın:

“Evet!” dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (asm) bu evliliğe izin verdi.3

2- Mehr-i Misil: Mehrin miktarı nikâh akdi esnasında belirlenmemişse, kadın dengi olan kadınların aldığı mehir kadar mehir almaya hak kazanır. Buna ortalama mehir veya rayiç mehir de denebilir. Eğer nikâh esnasında her hangi bir miktar üzerinde anlaşmaya varılmamışsa kadın mehr-i misil alır.

Mehir peşin veya veresiye olma durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i Muaccel (peşin mehir) 2- Mehr-i Müeccel (Veresiye mehir)

1- Mehr-i Muaccel: Nikâh esnasında peşinen verilen mehirdir. Mümkünse hiç olmazsa mehrin bir kısmını nikâh esnasında peşin vermek daha faziletlidir.

2- Mehr-i Müeccel: Nikâh esnasında verilmeyip sonraya bırakılan mehre mehr-i müeccel, yani veresiye mehir denir. Mehr-i müeccel için bir ödeme plânı belirlenmişse, bu plân çerçevesinde zamanı geldiğinde ödenmelidir. Eğer bir ödeme plânı yapılmamışsa boşanma anında veya eşlerden birinin ölmesi durumunda mehrin ödenmesi farz olur. Mehir boşanmaya kadar ödenmediğinde, boşanma tazminatı olarak mutlaka ödenmelidir. Kadının hakkı olan bu tazminatı ödemeden kadından ayrılmak, kocanın kadına yapacağı en büyük zulüm ve haksızlıktır.

Günümüzde boşanan kadınlara mahkemelerce boşanma tazminatı olarak belirlenen nafaka, toplam olarak eğer mehr-i misil miktarına ulaşıyorsa, şüphesiz mehir niyetiyle verilebilir. Böylece Kur’ân’ın mehir ile ilgili emri yerine getirilmiş, kul hakkı çiğnenmemiş olur.

Dipnotlar:
1- Nisâ Sûresi: 4
2- Nisâ Sûresi: 20
3- Tirmizî, Nikâh, 21

Copyright © www.fikih.info - Kaynak gösterilerek veya izin alınarak yayınlanabilir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

7

30.12.2008, 13:31

Mehir hakkında dinimizin bildirdikleri

Mehir hakkında Dinimizin Bildirdikleri
Süleyman Kösmene

“Mehirle ilgili dinimizin emirleri nelerdir? Düğün nişan gibi mesut günlerde hanım kızlarımıza erkek tarafından takılan takıların mülkiyeti kime aittir? Tasarruf hakkı kimindir? Dört mezhebe göre şerh ve izah eder misiniz? Mehrin asgarî ve azamisi ne kadardır? Nasıl ve neye göre vaz edilmiştir? ıslâm tarihinden örneklerle izah eder misiniz?”

Mehir, nikâh akdi sebebiyle erkeğin kadına ödediği veya ödemeyi taahhüt ettiği nikâh bedelidir. Nikâhı yapılan kadın için mehir bir hak; nikâh eden erkek için ise bunu ödemek farzdır. Peygamber Efendimizin (asm) ifadesiyle mehir, kocanın, ırzını kendine helâl etmesi karşılığında kadına vermekle yükümlü olduğu bedeldir.1 Mülkiyeti kadına aittir. Tasarruf hakkı kadınındır.

Kadına mehir namına olmayarak takılan takıların mülkiyeti de kadına aittir. Çünkü kadına takılmıştır. Kadın dilerse kendi rızasıyla bunu evi ve geçimi için harcar, dilerse harcamaz. Fakat kadın evi ve geçimi için harcamada bulunmaya zorlanamaz.

Mehir olarak verilecek mal ister belirlensin, ister belirlenmesin, kocanın onu vermesi gerekir. Hatta taraflar mehir verilmemesi konusunda anlaşsalar bile, erkek az veya çok kadının mehrini vermekle mükelleftir. Çünkü mehir Allah’ın emridir.

Kur’ân şöyle buyurur: “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.”2 Peygamber Efendimiz (asm) bütün evliliklerde mehrin mutlaka verilmesini emretmiştir.

Mehir nikâhın bir unsuru veya şartı değil, bir bağış veya bir hediye değil, nikâh akdine rıza gösteren kadının hakkıdır. Nikâh esnasında bu hak hiç mevzubahis edilmese dahi kadın bu hakkını alır. Bu hak, nikâh esnasında verilebileceği gibi, kocanın bir borcu olarak daha sonra da verilebilir. Koca bu borcunu mutlaka vermelidir. Koca vermeyip, kadın da hakkını helâl etmediği takdirde, koca kul hakkı yemiş olur.

Mehir belirlenmiş olup olmama durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i Müsemma. 2- Mehr-i Misil

1- Mehr-i Müsemma: Nikâh akdi sırasında belirlenmiş olan, adı ve miktarı konusunda anlaşmaya varılmış olan mehirdir.

Âmir bin Rabî (ra) bildirmiştir: Fezare oğullarından bir kadın, mehir olarak bir çift ayakkabı karşılığında evlendi. Resûlullah (asm) kadına:

“Nefsinin karşılığı ve hakkın olduğu halde bir çift ayakkabıya razı oldun mu?” buyurdu.

Kadın: “Evet!” dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (asm) buna izin verdi.3

2- Mehr-i Misil: Mehrin miktarı nikâh akdi esnasında belirlenmemişse, kadın dengi olan kadınların aldığı kadar mehir almaya hak kazanır. Buna ortalama mehir veya rayiç mehir de denebilir. Eğer nikâh esnasında her hangi bir miktar üzerinde anlaşmaya varılmamışsa kadın mehr-i misil alır.

Mehir peşin veya veresiye olma durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i muaccel (peşin mehir) 2- Mehr-i müeccel (Veresiye mehir)

1- Mehr-i muaccel: Nikâh esnasında peşinen verilen mehirdir. Mehir peşin vermek, hiç olmazsa cinsel beraberlikten önce bir kısmını vermek faziletlidir.

2- Mehr-i müeccel: Nikâh esnasında verilmeyip sonraya bırakılan mehre mehr-i müeccel, yani veresiye mehir denir. Mehr-i müeccel için bir ödeme plânı belirlenmişse, bu plân çerçevesinde zamanı geldiğinde ödenmelidir. Eğer bir ödeme plânı yapılmamışsa boşanma anında veya eşlerden birinin ölmesi durumunda mehrin ödenmesi kadın lehine bir hak olur.

Mehrin miktarı:

Mehrin en az miktarı üzerinde tartışılmış, en çoğu üzerinde tartışılmamıştır. Çünkü mehrin tavanını Kur’ân serbest bırakmıştır. Kur’ân buyurur ki: “Hanımınıza yükler dolusu mehir vermiş olsanız bile...”4

Mehrin en azı Hanefîlerce on dirhem (yaklaşık 32 gram) gümüştür. şafiîlerce ve Hanbelîlerce mehrin tavanı gibi tabanı da, yani en azı da taraflara bırakılmıştır. ımam-ı Malik’e göre ise mehrin en azı çeyrek dinar altın veya üç dirhem gümüştür. Alım satım kapsamına giren her mal mehir olabilir.

Eğer on dirhem gümüşten daha az bir mehir belirlenmişse, ımam Züfer’e göre kadın mehr-i misil almaya hak kazanır.5

Kadın hangi durumda ne kadar mehir hak eder?

Mehrin tamamının verilmesini gerektiren durumlar:

şu üç durumda, mehrin tamamını vermek kocaya farz olur:

1- Cinsel temas kurulmuşsa: Nikâh akdinden sonra cinsel birleşme meydana gelmişse, hemen ardından boşanma olsa bile mehrin tamamını vermek kocanın borcudur. Eğer mehrin tamamı daha önce verilmişse, cinsel birleşmeden sonra meydana gelen boşanmada koca geriye hiçbir şey almaz.

Bu hakkı Kur’ân şöyle bildiriyor: “Hanımınızı boşayıp başka biriyle evlenmek isterseniz, evvelki hanımınıza yükler dolusu mehir vermiş olsanız bile, ondan hiçbir şeyi geri almayın.”6

2- Halvet-i sahîha meydana gelmişse: Nikâh akdi yaptıran kadın ile erkek, cinsel birleşmelerine dinî veya tabiî bir engel yokken, tenha bir yerde baş başa kalırlarsa halvet-i sahiha meydana gelmiş olur.

Dinî engel: Eşlerden birinin veya ikisinin Ramazan orucu tutuyor olması, ihramlı olması, kadının hayızlı veya lohusa olması cinsel birleşmeye dinî birer engel olduğu için, halvet-i sahihanın meydana gelmesine de engeldir.

Tabiî engel: Eşlerden birinin veya her ikisinin küçük olması, cinsel birleşmeye güç yetiremeyecek kadar hasta olması, eşlerin yanında üçüncü bir şahsın bulunması cinsel birleşmeye tabiî birer engel olduğu için, halvet-i sahihanın meydana gelmesine de engeldir.

Mehir konusunda halvet-i sahiha, cinsel birleşme hükmündedir. Eşler eğer halvet-i sahihadan sonra boşanmışsa, koca mehrin tamamını vermek zorundadır. Eğer mehir vermişse verdiği mehirden hiçbir şey geri almaz.

Kur’ân buyurur ki: “Verdiğiniz mehri hanımlarınızdan nasıl geri alırsınız ki, siz birbirinize o kadar yakın oldunuz, karı koca olarak o kadar hukukunuz geçti ve onlar nikâh sırasında sizden, haklarını koruyup gözetmeniz hususunda kuvvetli bir ahit almıştı.”7

3- Erkek ölmüşse: Nikâhtan sonra eğer erkek ölürse, kadın mehrin tamamını almaya hak kazanır. Burada cinsel birleşmenin veya halvet-i sahihanın meydana gelip gelmediğine bakılmaz. Eğer mehir belirlenmemişse, kadın mehr-i misil alır.

Mehrin yarısı şu durumda verilmelidir:

Mehrin belirlenmesi şartıyla, nikâhtan sonra, cinsel birleşme veya halvet-i sahiha olmadan evlilik sona ererse, kadın belirlenen mehrin yarısını almaya hak kazanır. Bu durumda eşler boşanma sebebine göre hareket edebilirler. Eğer boşanmaya sebep erkekse, erkek mehrin hiç olmazsa yarısını vermeden kadını serbest bırakamaz.

Eğer boşanmayı kadın istiyor ve boşanma karşılığında mehrinden vazgeçeceğini de bildiriyorsa, ancak bu durumda kadına mehir verilmez.

Delili şu âyettir:

“Eğer onları daha temas etmeden boşar da, onlar için bir mehir takdir etmiş olursanız, o halde mehrin yarısını vermek gerekir. Eğer kadın kendi hakkından vazgeçer ve mehri bağışlarsa veya nikâhı elinde bulunduran erkek tamamını verirse o başkadır. Sizin mehrin tamamını vermeniz ise takvaya daha yakındır. Aranızda fazileti ihmal etmeyin. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızı hakkıyla görür.”8

şu durumda mehir yerine hediye verilir:

Mehrin miktarı belirlenmeden nikâh kıyılmış, ancak cinsel birleşme veya halvet-i sahiha öncesinde ayrılık (boşama) olmuşsa, bu durumda kadına uygun bir hediye verilir.

Delil şu âyettir:

“Kadınlarınızı, daha kendilerine temas etmeden ve bir mehir takdir etmeden boşamanızda bir günah yoktur. Ancak onları, gönüllerini alacak bir şeyle faydalandırın. Zengin olanın gücü yettiğince, fakir olanın da haline göre, iyilikle bir şeyler vermesi gerekir. Bu, başkalarının hukukuna riayet edip iyilik yapmak isteyenler üzerine bir haktır.”9

şu durumlarda mehir verilmez:

1- Sahih olmayan bir nikâh akdi yapılır ve cinsel birleşme olmadan ayrılık meydana gelirse mehir vermek gerekmez. Meselâ nikâhı kıyılan eşlerin birisinin bulunmadığı, bulunmayan eşin şahitlerden birisine ya da nikâhta hazır bulunan birisine vekâlet verip vermediği bilinmediği, şahidin bulunmadığı veya şahitlik şartlarına haiz olmayan birisinin şahitliğini yaptığı, eşlerden birisinin açık ve anlaşılır biçimde ‘evet’ demediği veya ‘hayır’ dediği nikâhlar sahih nikâh değildir. Böyle sahih olmayan nikâhlar erkeğe mehir mesuliyeti getirmez. (Sözlülük ve nişanlılık da mehir mesuliyeti getirmez.)

2- Sahih bir nikâh akdi yapılmış olsa da, cinsel birleşme veya halvet-i sahihadan önce kadının fiiliyle veya isteğiyle ayrılık meydana gelirse mehir verilmez.

Dipnotlar:
1- Nesâî, Talak, 44
2- Nisâ Sûresi: 4
3- Tirmizî, Nikâh, 21
4- Nisâ Sûresi: 20.
5- Hidâye, 1/204.
6- Nisâ Sûresi: 20.
7- Nisâ Sûresi: 21.
8- Bakara Sûresi: 237
9- Bakara Sûresi: 236

Copyright © www.fikih.info - Kaynak gösterilerek veya izin alınarak yayınlanabilir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

8

30.12.2008, 13:33

Mehir farz mıdır, sünnet midir?

Mehir farz mıdır, sünnet midir?
Süleyman Kösmene

Sual: “Mehir farz mıdır, sünnet midir?”

Kur’ân, “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin”1 buyurur. Bir diğer âyette: “Kadınların nikâhına, halinize uygun bir mehir karşılığında talip olmanız size helâl kılındı”2 buyurur.

Görülüyor ki Kur’ân, mehri kadının özlük hakkı olarak görüyor ve teşvik ediyor.

Mehir, Kur’ân’ın teşviki olan bir meseledir ve farzdır. Mehir miktarı erkeğin haline, kızın da rızasına uygun olacak biçimde kız tarafınca belirlenir. Nikâh esnasında belirlenmemiş olursa nikâh yine geçerlidir. Fakat bu durumda erkek otomatik olarak kıza mehr-i misil vermeye borçlanmış olur. Mehr-i misil rayiç mehirdir. Yani eşinin dengi olan kızların evlenme mehri ne ise, erkek onu eşine ödemeye borçlanır.

Erkek bu borcunu kızın da rızası çerçevesinde belirli bir süre içinde ödemeyi taahhüt eder ve taahhüt ettiği zaman geldiğinde eşinin mehrini öder. Eğer ödeme için belirli bir zaman dilimi tayin edilmemişse, bu durumda erkek boşanma esnasında kadının mehrini derhal ödemekle yükümlü olur. Boşanma olmadığında ise mehrin ödeme zamanı ölünceye kadar geniş tutulabilir. şu da var ki, kadın eğer helâl ederse erkeğin üzerindeki mehir borcu kalkar. Fakat eğer kadın mehri helâl etmez ve erkek de karısına mehir ödemeden ölürse, mahşere borçlu gitmiş olur.

Dipnotlar:
1- Nisa Sûresi: 4
2- Nisa Sûresi: 24

Copyright © www.fikih.info - Kaynak gösterilerek veya izin alınarak yayınlanabilir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

9

30.12.2008, 13:34

Mehir meselesi önemlidir
Süleyman Kösmene

“Mehirle ilgili bilgi verir misiniz? Dini nikâh yapılırken bana mehir konusu anlatılmadı ve bana dendi ki; ‘Sana nişanda taktığımız şu beş bileziği mehir olarak kabul edeceksin, yani bunlar sana ait’ ve mehri öğrendim ki ben belirleyebilirmişim ve bana ne olduğu anlatılmadan bu şekilde kabul ettirildi ve çok üzüldüm. Bu konuda hakkım gasp edilmiş oluyor mu?”

Mehir, nikâh akdi sebebiyle erkeğin kadına ödemekle yükümlü olduğu nikâh bedelidir. Kadın için mehir bir özlük hak; erkek için ise bunu ödemek farzdır. Peygamber Efendimizin (asm) ifadesiyle mehir, kocanın, ırzını kendine helâl etmesi karşılığında kadına vermekle yükümlü olduğu bedeldir.1

Mehir olarak verilecek mal ister belirlensin, ister belirlenmesin, kocanın onu vermesi gerekir. Hatta taraflar mehir verilmemesi konusunda anlaşsalar bile, erkek az veya çok kadının mehrini vermekle mükelleftir. Çünkü mehir Allah’ın emridir.

Kur’ân şöyle buyurur: “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.”2 Peygamber Efendimiz (asm) bütün evliliklerde mehrin mutlaka verilmesini emretmiştir.

Mehir, nikâhın bir unsuru veya şartı değil, bir bağış veya bir hediye de değil, nikâh akdine rıza gösteren kadının özlük hakkıdır. Nikâh esnasında bu hak, hiç konu edilmese dahi kadın bu hakkını alır. Bu hak, nikâh esnasında verilebileceği gibi, kocanın bir borcu olarak daha sonra da verilebilir. Koca bu borcunu mutlaka vermelidir. Koca vermeyip, kadın da hakkını helâl etmediği takdirde, koca kul hakkı yemiş olur.

Mehir belirlenmiş olup olmama durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i Müsemma. 2- Mehr-i Misil

1- Mehr-i Müsemma: Nikâh akdi sırasında belirlenmiş olan, adı ve miktarı konusunda anlaşmaya varılmış olan mehirdir.

Âmir bin Rabî (ra) bildirmiştir: Fezare oğullarından bir kadın, mehir olarak bir çift ayakkabı karşılığında evlendi. Resûlullah (asm) kadına:

“Nefsinin karşılığı ve hakkın olduğu halde bir çift ayakkabıya razı oldun mu?” buyurdu.

Kadın: “Evet!” dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (asm) buna izin verdi.3

2- Mehr-i Misil: Mehrin miktarı nikâh akdi esnasında belirlenmemişse, kadın dengi olan kadınların aldığı kadar mehir almaya hak kazanır. Buna ortalama mehir veya rayiç mehir de denebilir. Eğer nikâh esnasında her hangi bir miktar üzerinde anlaşmaya varılmamışsa kadın mehr-i misil alır.

Mehir peşin veya veresiye olma durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i muaccel (peşin mehir) 2- Mehr-i müeccel (Veresiye mehir)

1- Mehr-i muaccel: Nikâh esnasında peşinen verilen mehirdir. Mehri peşin vermek, hiç olmazsa cinsel beraberlikten önce bir kısmını vermek faziletlidir.

2- Mehr-i müeccel: Nikâh esnasında verilmeyip sonraya bırakılan mehre mehr-i müeccel, yani veresiye mehir denir. Mehr-i müeccel için bir ödeme plânı belirlenmişse, bu plân çerçevesinde zamanı geldiğinde ödenmelidir. Eğer bir ödeme plânı yapılmamışsa boşanma anında veya eşlerden birinin ölmesi durumunda mehrin ödenmesi kadın lehine bir hak olur.

Mehrin miktarı:

Mehrin en az miktarı üzerinde tartışılmış, en çoğu üzerinde tartışılmamıştır. Çünkü mehrin tavanını Kur’ân serbest bırakmıştır. Kur’ân buyurur ki: “Hanımınıza yükler dolusu mehir vermiş olsanız bile...”4

Mehrin en azı Hanefîlerce on dirhem (yaklaşık 32 gram) gümüştür. şafiîlerce ve Hanbelîlerce mehrin tavanı gibi tabanı da, yani en azı da taraflara bırakılmıştır. ımam-ı Malik’e göre ise mehrin en azı çeyrek dinar altın veya üç dirhem gümüştür.

Alım satım kapsamına giren her mal mehir olabilir.

Eğer on dirhem gümüşten daha az bir mehir belirlenmişse, ımam Züfer’e göre kadın mehr-i misil almaya hak kazanır.5

Siz; mehir konusunda geç kalmış sayılmazsınız. Sonradan da mehir miktarı belirlenebilir. Eşinizin imkânları çerçevesinde karşılıklı rıza ile yeniden mehir miktarını belirleyebilirsiniz.

Dipnotlar:
1- Nesâî, Talak, 44;
2- Nisâ Sûresi: 4;
3- Tirmizî, Nikâh, 21;
4- Nisâ Sûresi: 20;
5- Hidâye, 1/204

Copyright © www.fikih.info - Kaynak gösterilerek veya izin alınarak yayınlanabilir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

10

30.12.2008, 13:36

İslâm Dininde mehir

İslâm Dininde mehir
Süleyman Kösmene

“Damat tarafı kızın kız kardeşlerine teklifsiz kendi istekleriyle para veriyormuş; kız tarafı da bu parayı alıp almamakta tereddüt ediyormuş! Bu para alınır mı? Dinen caiz mi?”

İslâm Dininde mehir, evlenecek kızın veya kadının hakkı olarak, damat tarafına Allah’ın (cc) emridir. Cenâb-ı Hak (cc) şöyle buyurur: “Kadınlara mehirlerini cömertçe verin!”1

Mehir, damadın, evlenmek istediği kadına ödemesi gereken bir borçtur ve kadının hakkıdır. Bu hakkın miktarını kadın veya kadının ailesi belirlemekle beraber; evlilik gerçekleştiği takdirde mehirle ilgili tasarruf hakkı tamamen kadına geçmiş olur. Bu hakkı kadının annesi veya babası kullanamayacağı gibi, kadının rızası olmadan kocası da kullanamaz!

Başlık parası ise haramdır. Yani kız babasının veya ailesinin, kızını vermesi karşılığında kendisine belli bir miktar para verilmesini şart koşması, aksi takdirde kızını vermeyeceğini beyan etmesi haram olduğu gibi, bu şekilde alınan para da haramdır.

Ancak damat tarafının, kadının mehirini temin ettikten sonra, kızın babasına veya ailesine, kendi rızalarıyla hediye almalarında bir sakınca yoktur. Tamamen damat tarafının takdirinde olan bir meseledir. Ancak bu yardım veya hediye, başka bir beklentiye bedel olarak veriliyor olmamalıdır.

Dipnotlar:
1- Nisâ Sûresi,4/4.

Copyright © www.fikih.info - Kaynak gösterilerek veya izin alınarak yayınlanabilir.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

11

30.12.2008, 13:40

abicim çok teiekkür ederim :oops:
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

12

30.12.2008, 14:06

theQueen bi de doğru yazsan :mrgreen:
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

13

30.12.2008, 14:10

Muha1 lütfen!!!
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

14

30.12.2008, 14:17

aaaa üstüme iyilik sağlık :!:
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

15

30.12.2008, 16:05

Yahu şaka ettik.

@bi ben şaka yollu söyledim ya. :utandım:
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

16

30.12.2008, 17:21

theQueen de sakadan anladigina göre bence muha1in taklimasinda bi sakinca yok. :D
@bdullah abi sana lütfen :nono:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

17

30.12.2008, 21:04

Bence sakınca var çünkü ciddi bir meselede gırgır şamata yapılıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Evet gırgır şamata da olacak ama zamanında ve mekanında olmalı.
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

18

30.12.2008, 21:22

tmm susuyorum artik.. haklisin @bdullah abi..
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Kullanılmış Etiketler

evlilik, mehir, nikah

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir