Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

zufar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "zufar"

Mesajlar: 60

Meslek: öğretmen

Hobiler: kitap müzik yazı şiir

  • Özel mesaj gönder

1

02.12.2008, 18:50

Hac Kutsal Bir ibadettir

Milyonlarca Müslüman’ın ‘’Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk ‘’ (Emret Allah’ım! Emret Allah’ım!) diyerek Beytullah’ın etrafında pervaneler gibi döndükleri görkemli manzara, muhteşem görüntü ve gönüllerin Allah’a yaklaştığı zamanların en ulvi mevsimi hac ayıdır.
Gözlerden süzülen gözyaşı ve dünyada ulaşabilecek olan mutlulukların en yücesi…
Bu gün Terviye günüdür. Milyonlarca hacı, Mekke’yi Mükerreme’den beyaz ihramlarıyla, Lebbeyk sedalarıyla, Mina’ya çıkıyorlar. Allah’ım haccımızı mebrur eyle, günahlarımızı bağışla....
Sehl ıbnu Sa'd r.a. anlatıyor: 'Resûlullah s.a.v. buyurdular ki:
* 'Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son hududuna kadar devam eder.' Tirmizî.

Allah bu mukaddes ibadeti yerine getirmeyi herkese nasip eylesin. ıslam’ın beş şartından biri olan hac ibadeti, hayatın gayesini hatırlatır insana. Sabırla yürüyenlere ebedi mutluluğun kapılarını aralar. Hac, dünyanın her tarafından milyonlarca müminin bir araya geldiği külli bir ibadettir. Orada yapılan dualar, hem zaman ve mekânın kudsiyetinden hem de yönelişin külliyetinden dolayı kabul olur. Kısaca hac, aklını kullanabilen herkese ilâhi huzur verir.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

'Oraya gitmeye gücü yeten herkese, Allah için Kâbe'yi ziyaret edip haccetmek farzdır' Âl-i ımrân, ayet:97

‘’ Ona bir yol bulabilenlerin Beyti haccetmesi Allah’ın insanlar üzerine bir hakkıdır. Kim inkar ederse, şüphesiz Allah alemlerden müstağnidir.’’ Al-i ımran ayet:97

Haccın kabul olması için, haccın farzlarını, vecibelerini, ve sünnetlerini eksiksiz yapmaya çalışmalı, niyeti düzeltmeli, riya karıştırmamalı, ihlasla hareket etmeli ve helal para ile gitmeli.
Kul borçlarını ödemeli ve helalleşmeli, gerçek bir tövbe yaparak bu ulvi yolculuğa çıkmalı.

Peygamber Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuşlar:
* ‘’Sertlikten ve çirkin şeyden sakının. Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.’’ Müslim.

Haccın faziletini, Fahri kainat Efendimiz s.a.v. şöyle anlatıyor:
* ‘’Bir kimse hacceder ve hac esnasında fena lakırdı söylemez, büyük günahlardan çekinir, küçük günahları işlemekte ısrar etmezse, o kimse günahlarından arınarak annesinden doğduğu gibi hacdan döner.’’ S. Buhari

* ' Kim hac yapar, bu esnada cinsî temastan korunur, çirkin söz ve davranışlardan uzak durursa, annesinden doğduğu gündeki gibi günâhlarından kurtulur' Buhârî, Nesaî, ıbn Mâce, Dârimî, Ahmed b. Hanbel.

* 'Hac ve Umre yapanlar Allah'ın misafirleridir. O'ndan bir şey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. ' ıbn Mâce.


ıhramlı olarak o topraklarda ölürse?
O kişi kabrinden Telbiye getirerek kalkacak. Bu hususta ki hadislere bir göz atarsak:
ıbni Abbas r.a.hüma dan:
* ‘’ıhramlı bir sahabi devesinde düştü, kendine gelemedi ve öldü. Peygamber efendimiz:
Sidr kokulu su ile yıkayınız, başını ve yüzünü örtmeyin ihramıyla kefenleyin. Çünkü o Kıyamet günü mülebbiyen olarak dirilecek.’’ Buyurdular. ıbni Mâce.

Hacca gitme imkanı olduğu halde gitmemenin cezası ise: Resulullah s.a.v. şöyle buyurdu:
* 'Allah'ın evine (Beyt'ül-Haram'a) gitmesine imkan veren azık ve bineğe sahip olup ta hacca gitmeyen kimse isterse Yahudi, isterse Hıristiyan olarak ölsün (fark etmez) . Zira Cenab-ı Hak c.c. Yoluna imkanı olan insanlar için Beytullah'ı hac etmek,Allah'ın bir hakkıdır>buyurur.' Tirmizi.

Hac ıbadeti Üç şekilde Yapılır:

1- ıfrad Haccı: Hac ayları içinde umresiz yapılan, farz olan Hac’dır. Bu hacca niyet edenler, ihramdan çıkmazlar. Kurban kesmeleri vacip değildir.
2- Temettu Haccı: Bu haccı, ihrama girdikten Umre ibadetini yaptıktan sonra ihramdan çıkıp, hac öncesi normal hayata dönmek ve Arafat çıkışına kadar serbest olmak isteyen insanlar yapar. Arafat çıkışından önce, yeniden farz olan Hac için ihrama girer ve böylece esas farz olan haccı yapmaya çalışır. Kurban kesmesi vacip olur. Bu hac şekli en kolay olandır.
3- Kıran Haccı: Kıran haccında Umre ve Hac aynı ihram elbisesi ve aynı niyetle, yapılmasıdır. Bu hacda ihramdan çıkılmaz. Kurban kesmek mecburiyetindedir. Bu hac zor fakat sevabı çok olan bir hac’dır.
Bu ibadetlerin kabul olması için, usulüne uygun ve Peygamber Efendimizin s.a.v. öğrettiği şekilde yapılması gerekmektedir. Sevgili Peygamberimizin diliyle ‘’Makbul hac için karşılık ancak cennettir.’’ Hac mevsimi geldiğinde, hacca gidip gelebilecek kadar parası, dönünceye kadar da aile efradının yiyeceği bulunanların, bir diğer tabirle, ıslam’ın zengin saydığı kimselerin hacca gitmesi farzdır.

Arafat Gününün Fazileti:

Cabir r.a. dan Resulullah s.a.v. buyurdular ki:
* ‘’…. Allah katında Arafe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahu Teâlâ dünya semâsına rahmetini indirir de yer ehliyle semâ ehline karşı övünerek şöyle der: «Kullanma bakınız, perişan bir vaziyette, toz ve ter içinde uzak yoldan bana geldiler. Rahmetimi umuyorlar; halbuki azabımı görmeydiler.» Arafe gününden daha çok, günahkârların cehennemden azad olduğu bir gün görülmez.’’ ıbn Mâce.

Enes bin Mâlik r.a. şöyle demiştir:
* «Nebî s.a.v. güneş nerdeyse batıya dönmek üzereyken Arafat'ta durdu da Bilâl'e; «insanlara beni dinlemelerini söyle» buyurdu. Bunun üzerine Bilâl kalkarak, «Resûlüllah'ı dinleyiniz» dedi. Bunun üzerine insanlar sustular. Rasûlüllah s.a.v.:

* ‘’Ey insanlar topluluğu, Cebrail az önce bana geldi ve Rabbimden bana selâm getirerek dedi ki: «şüphesiz Alla-hu Teâlâ Arafat ve Meş'ari'l-Haram (Müzdelife'nin nihayetinde bir yer) ehlini bağışladı ve onların boyunlarındaki borçlarına kefil oldu.» Bunun üzerine Ömer bin Hattab kalkarak; «Ya Resulullah, bu sadece bize mi mahsustur? » diye sorunca, Rasûlüllah s.a.v. «Bu hem sizin için, hem de kıyamete kadar sizden sonra gelecekler içindir» buyurdu. Bunun Üzerine Ömer r.a. «Allah'ın hayrı ne kadar çoktur, hem ne de güzeldir; ’’ dedi. Ebi Davud,Tirmizi.

Müslim ve diğerlerinin Âişe'den rivayet ettiklerine göre Nebî s.a.v. şöyle buyurmuştur:

* ‘’Allah hiç bir günde, arafe gününde kullarını cehennemden azad ettiği kadar azad etmez. O gün Allah kullarına tecelli edip, onlarla meleklere karşı iftihar eder ve 'onlar ne istiyorlar? ' der.’’
Bir diğer rivayette ise:
* Abbas bin mirdâs es- selemî r.a. şöyle buyurmuştur:
‘’Resûlullah s.a.v. ümmeti için Arefe günü akşamı (Arafat'da) mağfiret duasında bulundu. O'na şöyle cevap verildi:
-Zâlim müstesna onları bağışlarım! . Çünkü ben mazlûmun hakkını zâlimden şüphesiz alırım! .
Resûlullah s.a.v.:
-Ey Rabbim, eğer dilersen mazlûma (hakkını) Cennet'ten verir ve zâlimi bağışlarsın? ..
diye dua etti. Fakat o akşam bu duası kabûl olunmadı. Sonra Resûlü Ekrem (ertesi sabah) Müzdelife'de sabahlayınca anılan duayı tekrarladı ve duası kabûl olundu.
Abbas bin Mirdâs:
Sonra Resûlullah güldü. Bunun üzerine Ebû Bekir ve Ömer:
- Babam anam sana fedâ olsun! . Bu saatte gülmezdin! . Seni güldüren şey nedir? .. Allah seni sevindirsin.
Resûlü Ekrem:
-Allah düşmanı ıblîs, Allah c.c. benim duamı kabûl edip ümmetimi bağışladığı bilince toprağı alıp başına dökmeye ve mahvoldum, helâk oldum diye bağırmaya başladı. Gördüğüm onun bu sabırsızlığı ve üzüntüsü beni güldürdü.
Buyurdu. ıbni Mâce.

Kurban Bayramının Özellikleri:

Kurban Bayramını Ramazan Bayramından ayıran kendine has özellikleri vardır:
1. Teşrik Tekbirleri: Arefe gününün sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü ıkindi namazına kadar, her farzdan sonra tekrarlanması gereken tekbirlere ‘’Teşrik Tekbirleri’’ denir. Her Müslüman, toplam 23 vakit namazda erkek ve kadının teşrik tekbirlerini getirmesi vaciptir.
Teşrik Tekbirleri şöyledir: ‘’ Allahü Ekber, Allahü Ekber, La ilahe ıllallahü vallahü Ekber, Allahü Ekber ve lillahil’ Hamd.’’
2. Gücü yetenlerin Kurban kesmesi.
3. Zengin olanların Kurban bayramı döneminde haccetmesi.
4. şayet ihya edilirse, insanı Allah’ın rızasına götüren ve cenneti kazandıran beş mübarek geceden üçü Kurban Bayramından önce ki üç gecedir. Bunlar:
Terviye, Arefe ve Kurban Bayramının geceleridir. Terviye, Arefe gününden bir önceki güne denir. Ayrıca, ıbrahim a.s. çocuğu olmadığı devrelerde, Allah kendisine bir oğlan verirse onu Allah yolunda kurban edeceğine dair vaad etmişti. Vaktaki kendisine oğlan verildi.Ve yürümek çağına erişti. ıbrahim a.s. yaptığı bu nezrini unutmuş olduğu halde, eski adeti üzere Mekke’yi Mükerreme’yi ziyarete gelmişti. Ziyaret esnasında Mina’da uykuya daldığı bir sırada rüyada: ‘’ Ya ıbrahim! Nezrini yerine getir. Allah’ın emrine binaen oğlunu kurban et.’’ Diye seslendiğini gördü. Uykudan uyanınca rüyasının Rahmani olup olmadığı hususunda şüpheye düştü. (Bundan dolayı Yevme şek veya Terviye günü diye adlandırılır.) ıkinci ve üçüncü gecelerde de aynı rüyalar tekerrür edince. Bu rüyanın gerçek olduğuna kanaat etti.
Kurban hazırlığına koyuldu…..

Terviye günü oruç tutmak çok faziletlidir. Allah’ın Rasülü s.a.v. buyurdular ki:
* ‘’ Beş gece vardır ki, bu geceleri uyanık kalarak ibadetle geçiren kimse Allah’ın rızasını kazanır ve cennete girmeyi hak eder. Bu geceler, Zilhiccenin Terviye gecesi, Zilhiccenin Arefe gecesi, Zilhiccenin bayram gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, ve bir de şaban’ın 15. gecesi olan Berat gecesidir.’’ Ettergip Vetterhip.

Terviye denmesinin sebebi, hacca gidenler umûmiyetle bu günde susuz bir sâhayı katetmeye hazırlık olmak üzere hayvanlarını bol bol suladıkları, zemzem suyundan çok içip kandıkları, yanlarına gerektiği kadar su aldıkları ve böylece Minâ' ya hareket ettikleri içindir.

Kurban ıbadetinin Fazileti:

Kurban, Allah’ın insanlara verdiği nimetlerine karşılık, kulun şükrünün ifadesidir. Aynı zamanda kurban, insanın Rabbine olan vefa borcunu ödemesidir. Bu iş takva ve gönül meselesidir. Kurban kesmek imanın gereğidir. Kurban da zekât gibi hicretin ikinci yılında emredilmiştir. Kurban hakkında Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
'Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.' Kevser sur: 2
Kurban kesmenin ve kurban bayramında bayram namazı kılmanın vacip olduğuna bu ayet delil gösterilmiştir. Ayrıca Sevgili Peygamberimiz s.a.v. de kurban kesmiş ve kurban kesmeyi öğütlemiştir.
Allahu Azimu şân c.c. Kur’an da şöyle buyuruyor:
‘’ Kurbanların ne etleri, ne kanları hiçbir zaman Allah’a erişmez. Fakat sizden O’na yalnızca takva ulaşır.’’ Hac sur: 37
Hz. Aişe r. anhâ anlatıyor:
* 'Resûlullah s.a.v. buyurdular ki: 'Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin.' Tirmizî, ıbnu Mâce.

Kurbanı, hür, Müslüman ve zengin olan kimseler kesmekle mükelleftir. Zenginliğin ölçüsü şudur:
Zaruri ihtiyaçlarından sonra, Kurban Bayramının bulunduğu ayda kurban kesebilecek kadar veya yaşayabilecek kadar parası olanların kesmesi vaciptir. Kurban edilecek hayvan hastalıklı veya sakat olmamalı, sürünün en iyilerinden olmalıdır.

Kusurlu Hayvanlar Kurban Edilemez:

1- Bir gözü görmeyen.
2- Topal olup yürüyemeyen.
3- Dişlerinin Yarı yok olan.
4- Kulağının veya kuyruğunun ekserisi,
ön veya arka ayağı kesilmiş olan.
5- Çok zayıf olan.

Bu Hayvanları Kurban Olarak Kesmede Bir Sakınca Yoktur:

a- Boynuzunun bir kısmı kırık veya doğuştan boynuzsuz olan.
b- Dişi hayvanda,erkek hayvanda kurban edilebilir.
c- Koyun ve Keçinin bir yaşını,
d- Altı ayını geçmiş koyun, semiz iri ise,
e- Sığırın iki yaşını,
f- Devenin Beş yaşını geçmiş olması gerekir.

Kurban Kesilirken Dikkat Edilecek Hususlar:

1- Önce bir çukur kazılır.
2- Hayvan Kıbleye dönük olarak yatırılır.
3- ıki ön ve bir arka ayaklarının uçlarından bir araya bağlanır.
4- Besmele çekerek,niyet ederek, Bayram tekbiri getirerek..
5- Hayvanın boğazında: a) ‘’Merî ‘’ adı verilen yemek borusu, b) ‘’Hulkûm ‘’ denilen hava borusu, ‘’Evdâc’’ adı verilen, iki yanda birer kan damarı,
6- Bu dört borudan üçü bir anda kesilmelidir.
7- Keseninde kıbleye dönmesi sünnettir.
8- Hayvan soğumaya başlamadan, yani çırpınması durmadan, kafasını koparmak, derisini yüzmek mekruhtur.
9- Kesmesini bilenin, keskin bıçakla kesmesi müstehaptır.
10- Kesmesini göze alamayan, vekiline kestire bilir.

Kurbanın Ve Her Helal Hayvan Etinin Yedi Yerini Yemek Haramdır:

1- Akan Kan.
2- Bevl aleti.
3- Hayaları (Koç yumurtası) .
4- Bezleri.
5- Safra kesesi.
6- Dişi hayvanın önü.
7- Dişi hayvanın bevl kesesi.

Kurbanın Eti:

a- Kurbanın etinin üçte biri evine.
b- Kurbanın etinin üçte biri komşulara.
c- Kalanını da fakirlere vermek müstehaptır.

Dilerse:
a- Kurban etinin hepsini fakirlere sadaka olarak verebilir.
b- Etin hepsini kendi evine bıraka bilir.

ınsan, Allah’ın ‘’Kurban kes’’emrine uyarak, Hz. Peygamberin s.a.v. ve dedesi Hz. ıbrahim’in a.s. sünnetlerini yaşatmış olur.
Rasülü Ekrem s.a.v. Kurban hakkında şöyle buyurmuştur:
* ‘’ Kurbanın kanından yere düşen ilk damlalarıyla kurban kesen müminin günahları bağışlanır.’’ Ettergip Vetterhip.
* ‘’ Kim gönül rızası ile kurban keser, sevabını Allah’tan beklerse, kestiği kurban onu cehennemden korur.’’ Ettergip Vetterhip.

Peki ya maddi durumu müsait olup da Kurban kesmeyenlerin durumlarıyla ilgili olarak sevgili Peygamberimiz ne buyuruyor:
* ‘’ Kim Kurban kesebilecek kadar imkana sahip olurda kesmezse, camimize gelmesin.’’ A.g.e. S:155, S. Buhari. Ebû Hüreyre r.a.

Görüldüğü gibi, hadîs'te, maddî durumu müsait olanın kurban kesmesi şiddetle emredilmektedir. Bu durumdaki kimselerin, kurban kesmezlerse, her türlü namazları ve ibâdetleri Allah tarafından kabûl olunmayacağı, 'mescidimize yaklaşmasınlar' ifadesinden anlaşılmaktadır.
Enes r.a. de, Resûlüllah Efendimizin s.a.v. bizzat kendi elleriyle iki koç kurban ettiğini beyan etmektedir. Kurban kesmenin uhrevî mükâfat ve faydasına bir diğer rivayette şöyle işaret edilmiştir:
* 'Kurbanlarınızı büyük büyük kesin. Muhakkak ki onlar, Sırat'ta sizin binek hayvanlarınızdır.'
Bu hadîs-i şerîfte, deve, inek gibi büyük baş hayvanları kurban etmeğe teşvik vardır.

Mihnef ıbnu Süleym r.a anlatıyor: 'Resûlullah s.a.v. 'ı işittim şöyle buyurmuştu:
* 'Ey insanlar, her aile sâhibine her sene bir kurbanlık, bir de atîre borç olmuştur. Atîre'nin ne olduğunu biliyor musunuz? O, recebiye dediğiniz şeydir.' Tirmizî, Ebu Dâvud, Nesâî, ıbnu Mace.

Câbir r.a. anlatıyor:
* 'Hz. Peygamber s.a.v. 'le musallâda hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi. Kurbanlık koçunu, gelip kendi eliyle kesti. Keserken: 'Bismillahi vallahu ekber. Bu benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenlerin adınadır! ' dedi.' Tirmizî.

Hz.Ali r.a. anlatıyor:
* 'Resûlullah s.a.v. kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, 'Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya yuvarlak delinmişi kurban yapmayın' diye emretti.' Tirmizî, Ebu Dâvud, Nesâî, ıbnu Mâce.
Enes r.a. anlatıyor:
* 'Resûlullah s.a.v. 'Namazdan önce kurban kesmiş olan bilsin ki, kestiği kurban değildir, ailesine et takdim etmiştir, yeniden kessin! ' buyurdu.' Buhârî, Müslim, Nesâî.,

Bu Vecibelerin Kabule şayan Olabilmesi ıçin:

Bu vecibeleri kabul eden ve bunları yaşayacağına dair Allah’a söz veren herkes hacı adayıdır.Her mümin elinden geldiği kadar hacca ilgiyi göstermelidir. Hacla ilgili bilgiyi öğrenmelidir. Müminlerin engin gönüllerinde haccın büyük değişikler yapacağına, Allah’ın rızasını kazanacağına inanarak bu yolculuğa çıkmak gerekir. Her Müslüman için, bir ömür boyu kalbini gönlünü bağladığı, yüzünü döndüğü Kâbe’yi görmek ve ziyaret etmek en büyük bahtiyarlıktır.
şair ne güzel söylemiş:

ıhramlar giyilince, rütbeler, statüler tek tek düşer.
Bak, mahşeri canlandıran milyonlarca beşer.

Duymuyor musun Lebbeyk sedalarını Arşı titretiyor.
Ümmül Kura da, gönül coğrafyamız birbirine kenetleşiyor.

Seyredilmesi bile ibadet sayılan Kâbe gibi yüce bir makamda kul olduğunu idrak ederek, Mübarek Zemzem suyunu içerek, bu farzıyeti bu vecibeleri, Resulü Ekrem’in s.a.v. önerdiği gibi yaparak, iki cihan mutluluğuna erişe bilme gayesiyle, haccımızı yapmak ne büyük bahtiyarlıktır.. Orada konforu rahatı aramamak, Mekke ve Medine-i Münevvere’yi her hangi bir yerle kıyas ederek şikayetçi olmamak, na-hoş olaylara meydan vermemek asli görev ve vazifelerimiz arasındadır. ıhramın hiç çıkarılmamak üzere giyilen kefen olduğunu kabul ederek, nasıl ki ölenler kalanlara hiç zarar vermiyorsa, bu şerefli yolculuğa nail olan insan da melek gibi olmaya gayret etmelidir. Bu duyguları bir ömre yaymalıdır.


Hatalı davranışlardan en önemlisi Tavafa başlarken yapılıyor:

Kâbe’de bulunan Hacer-ül esved taşı, Kıyamet günü büyük mahkemeye şahit olarak gelecek, bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hacerül Esvet taşının, karşısında tavafa başlanır.Tavafını yerine getirip sevap kazanmış olmayı umarken, insanları itmek, sıkıştırmak, yol açmak için dirsekleri ile iterek acı vermek.Bu gibi uygunsuz hareketler neticesinde meydana gelen büyük izdihamlar, bazen hacıların elbiselerinin düşmelerine yırtılmalarına ve avret mahallerinin açılmasına sebep olurken, bazen de düşmelere ve ezilme tehlikesine sebep olmaktadır. Meydana getirilen izdiham ve bunun neticesinde yaralanma ve ölüme sebebiyet verilmesi, hacının Müslüman katili olarak Allah Telâ’nın huzuruna çıkacak olması ne acı bir durum?
ıslam dinin prensipleri çok kolaydır, hükümlerini uygulamada hiçbir zorluk yoktur. Sorunlar kendi cehlimizden kaynaklanıyor.
Hacer-ül esved denilen taş, Cennetten gelmiştir. O taşı oraya Allahü Teâlâ koydurdu.
Hacer-i esvedi öpmek sünnettir. Hz. Ömer r.a. tavaf ederken, Hacer-i esvede karşı, ‘’Sen bir taşsın, bir şey yapamazsın! Ama Resulullah s.a.v. öptüğü için ona uyarak seni öpüyorum.’’dedi.
Fahri Kâinat Efendimiz s.a.v. Hacer-ül esved taşı hakkın da şöyle buyurmuşlar:

’’Hacer-ül esved, Cennet yakutlarındandır. Kıyamette, iki gözü ve bir dili olduğu halde getirilir. Tazim ve sıdk ile selamlayanın lehinde şahitlik eder. Riya ve alay ile istilam edenin de aleyhine şahitlik eder.’’ Tirmizi

’’Hacer-ül esvedi hayırlı işlerinize şahit yapın. Çünkü o, kıyamette şefaati reddedilmeyen bir şefaatçidir. Dili ve iki dudağı olacak ve ona elini sürene şahitlik yapacaktır.’’ Taberani.

’’Resulullah s.a.v. Hacer-ül esvedi istilâm ettiklerinde, onu öper ve yüzünü sürerdi.’’ ıbni Mâce.

’’Hacer-ül Esvede cahiliye zamanı adamlarının manevi pislikleri bulaşmasaydı, ona dokunup da iyi olmayan dertli kalmazdı.’’ Beyhâki.

’’Hacer-ül Esved kardan daha beyazdı, insanların günahları onu kararttı.’’ Taberani.

Diğer bir hata Terviye günü Mina’ya uğramamak:

Terviye günü, Zil Hicce’nin 8 ‘de hacıların öğle namazında orada cem olmaları gerekirken, genellikle Türk hacıları buraya uğramıyor.Bu Peygamberimizin açık seçik bir sünnetidir.

ıbni Abbas r.a. anlatıyor:
*’’Resulullah s.a.v. Terviye günü Mina’ya geldiler. Orada Öğle, ıkindi, Akşam,Yatsı ve Sabah namazlarını kıldılar, sonra Arafat’a geçtiler.’’ ıbni Mâce.

Mina’da, Enbiyaların bineklerini bağladıkları bir yer var.Yanı başında Mescidi Hayf yer alır. Allah’ın Rasülü yüz binleri aşan ashabıyla Veda Haccında, zikredilen mescide geldiler 5 vakit namaz kıldılar. O gece Mina da yattılar. Sabah namazını kıldıktan sonra Arafa’ta yol aldılar. Ama biz ne yapıyoruz. Mekke’de ki otellerin, atlas döşeklerinde mışıl mışıl uyur sonra uyanır, kestirme yoldan hemen Arafat’a çıkı veririz. Peki nerde bu hacın sünnetleri? ömürde bir defa geliyorsun değil mi?

Benzeri Hata da Müzdelife’de Yapılıyor:

Müzdelife de yatmak sünnet, sabah namazını kılmak ve oradan Mina ya hareket etmek haccın bereketli özelliklerindendir. Bunu Resulü Zişan Efendilerimiz böyle yapmış.Bazı hacı adayları gece yarısı erkenden Mina ya yol alıyorlar. Bu acele davranışlar neden oluyor? Bilemiyorum. Ama, hastalar için veya hac organizasyonunda görevliler için bir sakınca yoktur.
Ya sağlamlara ne oluyor?

Hacıların diğer bir hatalı davranışları:

Mina’da şeytan taşlama noktalarında, Cemrelerde şeytan olduğunu düşünen insan cemrelere hışım, öfke ve kuvvetle gelir. insanlara eziyet eder, öfkeli bir deve gibi öne atılır bir halde bulursunuz. Bu da bir yığın tehlikeyi beraberinde getirir. ınsan bu taşlama ile Allah Teâlâ’ya kulluk ettiğini hatırlamaz. Onu bu zanna binaen meşru ibadetin yerine meşru olmayanını yaparken görürsünüz. Büyük taşları, odun ve terlikleri, hatta eline ne geçirirse şeytan zannettiği cemreye atar. Bu davranışlar mümini kâmile yakışmaz.


Hac da hatalardan bir diğeri ise:

Kurban kesiminin vaktinin dışına tehir edilmesi. Bazı hac organizatörleri hacılarının çokluğu ve kesim elemanlarının azlığı nedeniyle bayramın altıncı, hatta daha sonraki günlere kadar kurban kestikleri olmuştur.
Bazı hacıların kurbanlarını kendi beldelerinde veya başka beldelerde kestirmeleri! Hacı kurbanını ancak ve ancak, Mina’da kesebilir. Kurban, bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günü kesilir. ımam şafiî’ye göre bayramın dördüncü günü gurup vaktine kadar da kurban kesilebilinir.

Akla Takılan Sorular:

* Kurban bayramında yerine getirilmesi emredilen Teşrik tekbirleri nereden kaynaklanıyor?

- Hz ıbrahim, a.s. Oğlu ısmail’i kurban etmek üzereyken, Allah’u Teâla Cebrail’i kurbanlıkla gönderip, Hz ısmail’i kurban edilmekten kurtarmıştır. Cebrail a.s. kurbanlıkla gelirken ‘’ Allahü Ekber, Allahü Ekber’’ demiştir. Bu tekbirleri işiten Hz. ıbrahim a.s. ‘’ La ilahe ıllallahü vallahü Ekber’’ diyerek cevap vermiştir. Bunun üzerine kurban edilmeyi bekleyen Hz. ısmail a.s. ‘’Allahü Ekber ve lillahil’ Hamd’’ diye karşılık vermiştir. Coşkuyla okuduğumuz Teşrik Tekbirlerinin sebebi budur.

* Bazıları, kurban kesen kasaba ücret yerine kurbanın derisini verdiklerini görüyoruz.
Kurban derisi satılır mı?

- Kesilen kurbanın deri, et, yün, baş, yağ gibi parçalarının satılması mekruhtur. Kurbanı kestirmek için tutulan kasaba ücret olarak kurbanın derisini ve bar-sağını vermek doğru değildir.
Kurban etinden kasap ücreti verilmez. Kurbanını kendisi kesmeyip başkasına kestirene, ücret yerine et veya kurban derisi vermek caiz değildir.Ancak kurban kesen kimse fakir ise kesme ücretiyle birlikte bir miktar et verilebilir. Kurban derisi kesinlikle ücret olarak verilmez.

Çünkü Peygamber Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuşlar:
* ‘’Kim kurban derisini satarsa o kimse kurban kesmemiş demektir.’’ S. Buhari
Kurban derisini satmakla, deriyi ücret olarak kasaba vermek aynı şeydir. Sünnete uygun olan kurbanın etini ve derisini tasadduk etmektir. Allah’ın Resulü’nün Veda Haccın da 100 adet kurbanlık devesi vardı. Bunlardan 63’ünü bizzat kendisi kesmiştir. Geri kalanların kesilmesi için ise Hz. Ali ‘ye r.a. vekalet vermiştir. S. Buhari.

Bu konuyu Ali r.a. şöyle anlatıyor:
* ‘’Hz. Peygamber Veda Haccında bir kısım kurbanlarının kesim işiyle beni görevlendirmişti.
Benden kesilen kurbanların etini, derisini, hatta develerin üzerinde ki çullarını tasadduk etmemi emretti. Ayrıca bana kesilen kurbanların kasap ücretini de vermemi emrederek buyurdu ki:’’Kurban kesme ücretini ayrıca biz vereceğiz.’’ Et Tac, C. 2, S. 109

* Hacı baba, hacı teyze gibi.. “Hacı! ” ifadesini kullanmak doğru mudur?

- Hacca giden insanlara bu şekilde hitap etme geleneği vardır. Ancak bu, ıslami açıdan doğru değildir. Zira hac da diğer ibadetler gibi, Allah’ın kullarına bir emridir. Namaz kılana “Musallî”, oruç tutana “Sâim” denmediği gibi hac ibadetini yerine getiren insana “Hacı” denilse de böyle hitap etmek uygun düşmez. Bu tarz hitabın insanları gurura ve riyaya sevk etme ihtimali olduğundan kullanılması sakıncalıdır.
Çocuk ve akıl hastaları hacla yükümlü değildir. Çünkü bunlar şer'î hükümlerle yükümlü tutulmamışlardır. Akıl hastasının yapacağı hac veya umre, ibadet ehliyeti bulunmadığı için sahih olmaz. Bu ikisi hac yapsa, sonra çocuk büluğ çağına ulaşsa, akıl hastası iyileşse, bunlara hac farz olur. Çocuğun bülûğdan önce yaptığı hac nafile sayılır. Hadiste şöyle buyurulur:

* 'Üç kişiden kalem kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, gençlik çağına girinceye kadar çocuktan, şifa buluncaya kadar akıl hastasından' Ebû Davûd, ıbn Mâce.

Kul Hakkı:
Hz. Resûlullah s.a.v. şöyle buyuruyor:

* 'Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâllaşsın! Çünkü âhirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir.' Buhârî.
* “Mü’minin ruhu, ödeninceye kadar borcuna bağlı kalır” Ebu Hüreyre- Tirmizî,. ıbni Mâce.
* 'Kibri, hıyâneti ve kul borcu olmayan mü'min, Cennete girer.' Nesâî.
O halde maddi ve manevi olan kul hakları neler olabilir?
1- Dedikodu, gıybet ve iftira kul hakkı kapsamına girer.
2- Kişinin kişisel malına, canına ve namusuna verilen zarar da kul hakkı kapsamındadır.

*Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadisinde Hz. Resûlullah s.a.v. üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin kendilerini mazlumlara (hakkı yenen kişiye) bağışlatmalarını öğütler. Bunun yapılmaması durumunda haksızlık yapan kişinin salih amelleri haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verilir. Eğer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahları zâlime yüklenir. Buhari.
Bu hadise göre kul hakkı, kişinin Cennet ya da Cehennem'e gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır.
Ebû Hüreyre r.a den rivayet edildiğine göre, Resûlullah s.a.v.
* 'Müflis kimdir, biliyor musunuz? ' diye sordu. Ashab:

'Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir', dediler. Resûlullah s.a.v.

'şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir' buyurdular. Müslim, Tirmizî.

Hac ibadeti esnasında tüm günahların bağışlandığı bildiriliyor. Fakat kul hakkının bağışlanması hak sahibinin affına bağlandığı için, üzerinde kul hakkı olan kişinin hac esnasında durumu ne oluyor?

Hak yiyen kişinin salih amellerinden hasıl olan sevapları hakkını yediği kişiye, hakkını yediği ölçüde tabiri caize manevi bir yolla akar. Ruhtan ruha bir aktarma olur bu... Bunun ölçüsü ise, kimi alimlerin yorumna göre; hakkı yenen kişinin affa razı olduğu zaman dilimi süreci kadardır, doğrusunu Allah bilir! Eğer hak yiyen kişinin sevabı yoksa, hakkı yenen kişinin günahı hak yiyene aynı yolla akar. Hak yiyen kişi hacca gittiğinde farz yükümlülüğü düşmekle beraber, eğer hakkını yediği kişi ile helalleşmeden geldiyse, bu ibadet esnasında kazandığı sevapları, hakkını yediği kişiye akar. Yine Arafat'ta günahlarının cümlesi sıfırlandığı için, hakkını yediği kişiden gelen günah varsa, bunlar da sıfırlanır. Ancak, Arafat'tan döndüğü andan itibaren, eğer hala hak ödenmemiş ise, sevapları hakkını yediği kişiye akmaya devam eder. Doğal olarak hac esnasında hakkını yediği kişiden günah akmaz, çünkü kendi zaten sevap kazanıyordur, o sevaplarla borcunu ödediği için, karşı taraftan günah gelmez. Ama hacdan döndüğünde bu hak hala ödenmemiş ise ve verecek sevabı da yoksa, yine hakkını yediği kişinin günahı varsa, onları kendine çeker.

Tövbenin Önemi:

Sevgili Peygamberimiz s.a.v. bir hadis-i şeriflerinde:
* “Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.” buyurmaktadır. ıbn Mâce.
Başka bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz:
* “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” buyurmuştur. Müslim.
O halde nasûh tövbesi; hemen günahı terk etmek, geçmişte olanlara pişman olmak, gele çekte günah işlememeye karar vermek ve üzerinde bulunan her hakkı sahibine ödemek demektir.
Yüce Allah kullarını tövbeye çağırmakta ve şöyle buyurmaktadır:
“De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Al lah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır.” Zümer, suresi:53

Allah Hakkı ile ılgili Günahlar: Allah hakkı ile ilgili günahlardan tövbe etme nin üç şartı vardır:
- O günahı işlediğine pişmanlık duymak:
- Tövbe edilen günahı kesinlikle terk etmek:
- Tövbe edilen günaha kesinlikle dönmeme kararı:
Tövbe edilmek istenen günah, insanın namusu ve şahsiyeti ile ilgili olduğunda; söylenen söz, eğer mağdurun kulağına gitmemişse, tıpkı Allah hakkı ile ilgili günahtan tövbe edildiği gibi tövbe yapılabilir. Bu tür söylenen sözler, mağdurun kulağına gitmiş ise, o zaman şahsa müracaat edilerek, helallik alınması gerekir.
Kul Hakkı ile ılgili Günahlar:
- Gasbedilen mal, elde mevcut ve sahibi de biliniyorsa geri verilmelidir.
- ancak sahibi bilinmiyorsa, bu mal tasadduk edilerek zimmetten çıkarılır.
- Bir şahısta önceki yıllara ait kul hakları var ve sahipleri de belli değilse, gasbe dilen mallar kadar tasadduk eder, hayır-hasenat yapar.

Medîne-i münevvere ve kabri seâdeti ziyâret:

Sevgili Peygamberimiz s.a.v. hayatta imiş gibi O’nu ziyarete hazırlanmak, Özellikle Medine’de, Kurân la fethedilen kutsal şehirde ve Camisin de bulunduğumuz sırada bir sahabi gibi davranarak, sevgide ve saygıda kusur etmemek müminin şiarıdır.Yol göstericimiz, kurtarıcımız, Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurmaktadır:
* 'Kabrimi ziyaret edene şefaatim nasip olur.'
* 'Kim beni öldükten sonra ziyaret ederse, hayatımda ziyaret etmiş gibidir.'
* 'Kim hac yaparda, beni ziyaret etmezse bana katı davranmış olur.'
Bir diğer hadis-i şeriflerinde, efendimiz s.a.v.:
* ‘’Kim bana gelir de selam verirse Allah ruhumu cesedime iade eder ta ki o selamı alayım. buyuruyor. Buna göre demek ki, efendimize kabri başında selam vermek bizzat kendisinin o selamı alması demektir.
Hacda kazanılan manevi hazla, Allah'ın emirlerine daha sıkı sarılma şevki gelir. şu kısa aklımızla Haccın hikmetlerini düşünürsek, bizlere sabrı ve Allah’a olan şükrü öğretir.Çünkü orada hem sefer hali var, hem nefisle mücadele var. Hac’da günlük elbiselerden soyunup iki parça beze bürünerek ihrama giren insanlar, ziynet ve servetle böbürlenmenin ne kadar boş olduğunu anlar, insanlar arasında ki eşitliği fark eder.
Allah rızası için birbirimizi sevmeli, yanlışlar içinde birbirlerimizi ikaz ve irşât etmeli. Allah gönüllerimizi kendisine yaklaştırsın.Yolunda attığımız her ihlaslı adımda bizi güçlendirsin. Allah bu hac ibadetimizi kabul eyleye Haccımızı mebrur eyleye..Bu vesile ile Kurban Bayramınızı tebrik eder, hayırlara ve kurtuluşa vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan dilerim. Kurtarıcımız, yol göstericimiz, iki cihan güneşi Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.

Kaynaklar…………………..
Kur’an-ı Kerim,Hadis Kaynakları, Sahih Buhari, Ebu Davut, Nesai, M. Gümüş, B. Dergisi s.1133, Ettergip Vetterhip.Et – Tac.C.2, S.109, M.M. Okçu. Angelic.Doç. Dr. M. Soysaldı.

Brüksel /1987


Ali Kılıç Kakiz

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir