Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

canex

Acemi

  • Konuyu başlatan "canex"

Mesajlar: 6

Meslek: bilişim

Hobiler: bilgisayar teknolojileri

  • Özel mesaj gönder

1

28.06.2004, 17:36

kaza namazları

Selamınaleyküm. Yüce Rabbimin sevgisi ve selamı üzerinize olsun.

benim sorum şu ;
Rabbim müsaade ettiği sürece ve inşiallah kabul ederse namazlarımı kılmaya çalışıyorum, ancak bunca yıldır kazaya kalan namazlarımı nasıl kılacağımın (yaşım 35) borçlarımı nasıl ödeyeceğimin üzüntüsü içindeyim ben büyüklerimin tavsiye ettiği bir şeyi epeydir yapıyorum kazalarımı bitirmek adına ama doğru bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Bu uygulama şöyle sabah namazlarımda 2 rekat sünnet, 2 rekat farz kıldıktan sonra tekrar en son kazaya kalan diye niyet edip 2 rekat kaza için, öğle-ikindi ve yatsı namazlarımda 4 rekat sünnetler yerine sünnetleri terkedip en son kazaya kalan farzıma deyip kılıyorum (tabiki 2 rekat kıymetli sünnetleri terketmeyip eda ediyorum). akşam namazımda ise farzı ve sünneti kılıp sabah namazındaki gibi 3 rekat ta en son kazaya kalan farzı kılıyorum. Bu yaptıklarımın doğru olup olmadığı uktesi var içimde bu konudaki tavsiyelere ihtiyacım var Allah (cc) hepinizden razı olsun.

2

28.06.2004, 23:38

hergün en azından bir günün 5 vaktinin kazasını kılmaya devam et inşa'Allah,
ömrün yetmez ise en azından böyle bir şeye azmetmiş olarak vefat edersin,bu konuda www.yeniasya.com.tr ye girip Fıkıh Köşesi'nde Süleyman Kösmene ağabeye bir e-mail yazmanı tavsiye ederim,


ızmir'liymişsin,

ben de ızmir'liyim,

Konak'a gitme imkânın varsa git, 2 tane asker pazarının bulunduğu bir sokak var,oraya gir, Kemeraltına yakın bir yerde,

Yeni Asya bürosuna var, hem çay içersin,hem bu konuda Süleyman Kösmene ağabeyin yazdığı kitapları okuyabilirsin,satın almana gerek yok,bir git tanış derim,

özelden bana mesaj atabilirsin bu konuda bir şey sormak istersen,

3

29.06.2004, 11:26

Abdülkadir Said ve canex kardeşler;

kaza kılma arzunuz ve tavsiyeliriniz muhabbet dolu.
allah sohbetiniz, ibadetiniz ve ilminizi arttırsın.

Abdülkadir kardeşim süleyman Kösmene için tavsiyede bulunmuş.

bu konuda ben de bir ilave yapayım.

şu anda Süleyman Beyin yazıları;

http://www.saidnursi.de/fikih/index.html

adresinde kayıtlı bulunmaktadır.
basit bir arama motoru da var.

ben namaz bölümünü arattım
ve kardeşimiz ile ilgili aşağıdaki linki buldum

http://www.saidnursi.de/fikih/fikih_151_200/189.html

sorunuza cevap mahiyetinde.

Abdülkadir kardeşim sen de ilgili siteyi detaylı bir incele.
işine yarayacak şeyler bulacaksın.

4

29.06.2004, 11:30

Bu linkte daha fazla bilgi buldum;

http://www.saidnursi.de/fikih/fikih_101_150/138.html

ilginize

5

29.06.2004, 11:43

uğraşmış aramışsın,

Allah razı olsun,

okuyacağım inşa'Allah,

canex

Acemi

  • Konuyu başlatan "canex"

Mesajlar: 6

Meslek: bilişim

Hobiler: bilgisayar teknolojileri

  • Özel mesaj gönder

6

29.06.2004, 16:07

Teşekkür ederim

Abdülkadir Said ve Ahmetsaid kardeşlerim öncelikle ilgilendiğiniz için teşekkür ederim Allah (cc) razı olsun.

Ahmetsaid bey araştırıp yorulmuşsun hakkını helal et sağolasın.
verdiğiniz linkteki yazıları okudum bundan şöyle bir kannat uyandı bende kazaları eda etme ile ilgili kesin bir hüküm yok, sünnetleri de iyice terketmeden biraz daha vakit ayırarak kazalarıda ömrümüz yettiği sürece bitirmek gerekiyor. Rabbim izin verirse bitiririm inşa'allah. Hepiniz Allah'a (cc) emanet olun.

7

29.06.2004, 16:33

evet canex kardeşim;

vicdanınızdaki kanaat güzel.

sünnetleri terk etmeden her gün bir günlük kaza kılsanız.

on yılda on yıllık kaza namazı kılmış olursunuz.

hem böylece devamlı bir ibadet de yapmış olursunuz.
allah ibadet etme konusunda gayret ve şevkinizi arttırsın.amin

allah a emanet olunuz.
saygılar

8

29.06.2004, 23:09

Kazâ namazları için nasıl bir yol izlemeli?

“Kazâ namazı çok olanlar borçtan kurtulmak için nasıl bir yol izlemeli? Vitir namazının kazâsı kılınır mı?”

Hayatı, Allah’ın hîbe ettiği ve her an geri alınmaya müsâit bir emânet olarak değerlendirdiğimizde, Allah’a karşı vazifelerimize bakış açımız da rayına girmiş olur. Ne gençlik ömrün ilkbaharıdır; ne de ihtiyarlık sonbaharı! Ömre anlık bir gül goncası gibi bakmalı; var olduğu her ânı bir “ilkbahar” tâzeliğinde değerlendirmeliyiz. “Farz” ibâdetlerimizi de bu tâzelikte ele almalıyız. Ömür gülü solmadan, farzları eksiksiz yerine getirmeliyiz.

Amellerimizi farz, vâcip, sünnet, müstehap, mubah gibi mes’ûliyet ve fazîlet derecelerine ayıran dînimizin, en çok feyiz ve fazîleti “farz” ibâdetlere verdiğini biliyoruz. Farzları net olarak elimizde tutarsak, geriye kalanlar hakkında tercihimizi kullanabilme imkânımız olur. Farzları, hiçbir şeye fedâ etmeyiz. Başka bir ifâdeyle, farzlar hakkında irâdemizin tercih yapma hakkı ve yetkisi yoktur; farzlar zorunlu olarak yapmakla yükümlü olduğumuz feyiz kaynaklarımızdır. Diğerleri ise,—olumlu veya olumsuz—tercihimize bağlı olarak yapabildiğimiz; yaptığımız takdirde sevap kazandığımız, yapamadığımız takdirde ise günahkâr olmadığımız amellerdir.

Hayatımızda “farzlar” oldukça azdır. Farzların az oluşu, bizim için Cenâb-ı Allah’ın şefkat ve merhametinden başka bir şey değildir! Peygamber Efendimiz (asm), bizim için farz olur endişesiyle, bir çok ibâdeti halkın gözü önünde yapmazdı ve halkı “emir” sîgasıyla teşvik etmekten de sakınırdı. Meselâ teravih namazı buna en canlı örnektir. Allah Resûlü (asm) bir iki gecenin dışında halkın içinde terâvih namazı kılmamış ve bunun nedenini “Farz olursa güç yetiremezsiniz!” endişesiyle açıklamıştır.1 Yine Allah Resûlü’nün (asm), zor gelir endişesiyle ümmetinin misvak kullanmalarını farz kılmaktan geri durmasında da2 bu rahmetin tecellîsini bulmak mümkündür. Hazret-i Âişe validemiz (ra), Peygamber Efendimizin (asm), duhâ namazı konusunda da ümmete farz olur endişesi taşıdığını beyan eder.3 Örnekleri arttırmak mümkün.

Oldukça az olan farzları ise, “Allah’ın üzerimizdeki zimmeti” olarak algılamalı ve muhakkak edâ etmeliyiz. Eğer tercih kullanacak isek, diğer fazîletlerde kullanmamızın hiçbir sakıncası yoktur. Ama farzları aslâ tercih konusu yapmamalı; farzları yerine getirmeliyiz.

Çünkü farzlar bir yönüyle zorunlu; diğer yönüyle bizi Allah’a yaklaştırmakta, feyizde ve sevapta eşi ve benzeri olmayan ibâdet biçimleridir. Nitekim Cenâb-ı Hak, “Kulum kendisine farz kıldıklarımdan bana göre daha sevimli hiçbir şeyle Zâtıma yaklaşmamıştır” buyurur.4
Farzların hem zorunlu oluşu, hem de sevap ve feyiz açısından eşsiz oluşu; bütün dikkatimizi üzerinde yoğunlaştırmamız ve âdetâ farzları edâ etmeyi hayatımızın biricik gâyesi kılmamız için yeterli sebeptir. Tâbir yerindeyse, farzları edâ etmek için yaşadığımızı düşünmeliyiz.

Kazâ borçlarımız, günlük farzlarımızla “aynı ölçüde” eşsiz ve benzersiz sevap ve feyiz kaynaklarımızdır. Günlük farzlarımızla birlikte, bizim için “yine farz ölçüsünde” feyiz ve sevap kazandırmaya kabiliyeti ve istidâdı bulunan bu ibâdetleri de, ”uygulayabileceğimiz bir plânlama” ile yerine getirmeye bir an önce başlamalıyız.

Önce; “Bismillah” diyelim ve hergün sâdık kalabileceğimiz, uygulanır bir program yapalım. Sonra da, bu programı günlük takip etmeye başlayalım. Bir süre sonra kendimizin, “günlük farz” ve “kazâ farz” olmak üzere “topyekûn farzlarımızı” yerine getirmeye—inşaallah—uyum sağlamış olduğumuzu göreceğiz.

Geçirdiğimiz bir namazın yalnız farzının ve vâcibinin kazâsı kılınır. Bunlar, sabah namazında iki rek’at farz, öğle namazında dört rek’ât farz, ikindi namazında dört rek’at farz, akşam namazında üç rek’at farz, yatsı namazında dört rek’at farz ve üç rek’at vitir vâcip olmak üzere her gün için toplam 20 rek’at namazdan ibârettir. Hepsini her gün bir arada kıldığımızda bile günlük sadece 20 dakikamızı alır. Düşünelim bir kere: Her gün yirmi dakika nerelere vermiyoruz ki?

Yapacağımız tek şey; farz için kâmet etmek, “Niyet ettim Allah rızâsı için vaktinde kılamadığım en son (meselâ) sabah namazının farzını kazâ etmeye” diye niyet etmek ve sabah namazının farzını nasıl kılıyorsak kazâyı da aynı şekilde kılmaktır.

Bu şekilde günlük beş vakit namazın kazâsını; ya her vaktin arkasından birer vakit de kazâ kılmak suretiyle; ya da—buna vaktimiz müsâit olmadığında—yatsı namazının ardından bir günlük de kazâ namazı kılmak suretiyle yapmaya niyet ettiğimizi düşünelim. (şartlarımıza uygun başka çözümler bulmak da mümkün) Bu niyetimize sâdık kalarak ibâdetlerimize başladığımızda, belli bir süre sonra, yaklaşık olarak çıkardığımız kazâ borçlarımızı—inşaallah—kolayca ödemiş oluruz. Oruç borçlarımızdan da aynı yol ile kurtulmamız mümkün.

Cenâb-ı Hak, “Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muâmele ederim”5 buyuruyor. Allah Resûlü (asm) ise bir hadislerinde, “Ameller ancak niyetlere göredir”6; bir diğer hadislerinde de Cenâb-ı Hakk’ın meleklerine “Kulum bir iyilik yapmaya niyet eder, fakat yapmaya muktedir olamaz ise, ona bu güzel niyetine mükâfât olarak, tam bir iyilik yapmışçasına sevap yazın”7 diye emrettiğini beyan buyurmaktadır.

Binâenaleyh, içimizden geçen hayır ve iyi niyeti,—ölüm gibi zorunlu bir sebeple—yapmaya muktedir olamadığımızda, Cenâb-ı Hakk’ın, bunu yapmış gibi kabul buyurması, merhametinin ve mağfiretinin şe’nidir. Cenâb-ı Hakk’ı böyle bir merhametle bilmek de, bizim kulluğumuzun şe’nidir. Ancak bizim niyetimiz de sadâkatimiz ve kararlılığımız, Allah’ın merhametine ve mağfiretine mazhar olmamız için önemli bir faktördür.
Biz başlayalım. ınşaallah Cenâb-ı Hak imkân lutfeder.

Cenâb-ı Hak cümlemizi ibâdetlerde muvaffak kılsın. Âmin.

Dipnot:
1-Buhârî, S. Terâvih, 2;
2-R. Sâlihîn, 1193;
3-Buhârî, 4/579;
4-R. Sâlihîn, 95;
5-Buhârî, Tevhid, 15 (Bedîüzzaman’ın tercümesiyle-Sözler, s. 39);
6-Buhârî, 1/1;
7-Buhârî, 12/21841


Kaynak: www.fikih.info

Mesajlar: 1

Konum: istanbul

Meslek: mühendis

  • Özel mesaj gönder

9

04.11.2004, 14:22

kaza nemazı borçlarından kurtulmak için

KAZA NAMAZI BORÇLARI ıÇıN

Hamza Efendi hazretlerinin Bey’ ve şir’a risalesinin şerhinde, (Kaza borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. Sünnetlere nafile denir.



Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:

(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)

Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer’e yaptığı vasiyetinde, (Farz olan ibadetler ödenmeden nafileler kabul olmaz) buyurdu. (Kitab-ül Harac)



Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire]

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftah-ün-necat]

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [Buhari]

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuh-ul-gayb m.48]

Kaza namazlarını kılıp bir an önce farz borcundan kurtulmak lazımdır. Fırsat buldukça kaza namazı kılmalıdır. Hesabın kolay olması için, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edilirse ve aşağıda bildirildiği gibi kılınırsa, bir günlük kaza namazı kılınmış olur.


Sabah namazının sünnetine vacip diyen âlimler de olduğu için sabah namazının sünnetine sünnet diye niyet etmelidir.



Öğle namazının ilk dört rekat sünnetini kılarken, (ılk kazaya kalmış öğle namazının farzını ve öğlenin ilk sünnetini kılmaya) diye niyet edilir. Aynen farz gibi kılınır. Son iki rekatta zammı sure okunsa da olur, okunmasa da olur. Çünkü dört rekatlı farz namazların son iki rekatında zammı sure okumakta mahzur yoktur.



Öğle namazının son sünnetini kılarken, (ılk kazaya kalmış sabah namazının farzını ve öğlenin son sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.



ıkindi namazının sünnetini kılarken de, (ılk kazaya kalmış ikindi namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.



Akşam namazının sünnetini kılarken, (ılk kazaya kalmış akşam namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir ve [akşam namazı gibi] üç rekat kılınır. Üç rekat nafile olmadığı için, böyle niyet uygun olmaz sananlar var. Peygamber efendimiz, akşamın farzından sonra 2, 4, 6 rekat sünnet kılmıştır. Bir kimse de akşamın farzından sonra herhangi bir namaz kılarsa, bu sünneti yerine getirmiş olur.



Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken, (ılk kazaya kalmış yatsı namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.



Yatsının son sünnetini kılarken de (ılk kazaya kalmış vitir vacibi kılmaya) diye niyet ederek üç rekat vitir namazı kılınır. Burada da farzdan sonra, bir namaz kılındığı için sünnet yerine gelmiş olur.

Böylece bir günlük kaza namazı kılınmış olur, sünnetler de terkedilmiş olmaz. Bir kişi, böyle kaza kılarken vaktin sünnetine diye niyet etmese de yine sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü sünnet, vaktin farzından başka bir namaz kılmak demektir. (N. Fıkhıyye)
Hacı Murad-2004

10

04.11.2004, 16:45

Böyle iki namaza birden aynı anda niyet edilmez diye bir fetva okuduğumu hatırlıyorum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

11

04.11.2004, 20:17

Cok sevdigim bir zatin sunnetlerle ilgili bir yorumu vardi(Nurlari cok seven alim bir zat). Aslinda edep hakkinda bir sorum olmustu, onu cevaplarken demisti bunlari.

"Edep sunnetlerin onundeki surlardir, sunnetler de farzlarin onundeki surlardir. Farz kalesini korumanin yolu, sunnetleri edadan gecer"

Bunu soylerken bir ulkede ki bazi kardeslerin bir yanlis hisse kapilip sunnetlerini terkettigi icin oraya kadar gittiklerini ve de o insanlara yaptiklarinin yanlis oldugunu izah ettiklerini soyledi.

F. Gulen H. Efendinin de namazla ilgili muthis bir yorumu var:

"Namazin bir vucud-u misalisi vardir. Onun elini ayagini kirarsaniz, abus cehreli br hale koyarsaniz, o size ahirette "Allah hayrini versin" mi der, yoksa "Allah'a beddua mi eder" orasi bilinmez. Iste sunnetler farzlarin eksiklerini gidermek icin onemli bir vazife ederler. " sonra bir yerde ekliyor: "Kaza icin ayri zaman ayarlamali. Sunnetlerden feragat etmemeli"

Kardesim, inshallah dediginizi sunnetleri bu ugurda terketmek yerine her vakit bir kac dakika fazla ayirarak yapabilirsiniz. Inshallah Allahin yardimi sizinle olsun.
hurmetler
Barish

not: Bunlar daha cok benim kendi aklimda kaldigi sekilde yazdiklarim. yoksa birebir o zatlarin soyledikleri ile uyusmuyor.
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir