Muhabbet Fedâileri

Yazımıza başlamadan önce bir hatırlatmada bulunalım: Yeni Asya Neşriyat’ın da katıldığı “30. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı,” yarından sonra kapanıyor. Henüz fuarı ve standımızı ziyaret etmeyen okurlara duyurulur!

Gelelim bu haftaki konumuza…
Dost-düşman herkesin tasdik edeceği üzere, faaliyet alanı günden güne artan “Risâle-i Nur hareketi” açısından ünü, içinde bulunduğu ilçeyi, ili, hattâ ülkeyi aşan bir belde varsa, o da Barla’dır, denilebilir. (Cümledeki “dost-düşman” vurgusuna dikkat kesilenlere, “dost”ların ziyaretlerini, “düşman”ların da Bediüzzaman’la özdeşleşmiş ağaçları bile kesmesini hatırlatabiliriz!) Yine buna göre, “Barla” denince akla Türkiye (ülkesi), Isparta (ili) ve Eğirdir (ilçesi) geliyor olsa gerek...

Bilmeyenler için Barla’yı en iyi anlatan pasajlar, Risâle-i Nur Külliyatı’nda şöyle geçer:

“Barla, ehl-i imanın manevî imdadına gönderilen Risâle-i Nur Külliyatı’nın telif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin, hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalâlet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur’ân’dan gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği beldedir. Barla, rahmet-i İlâhiyenin ve ihsan-ı Rabbanî’nin ve lütf-u Yezdanî’nin bu mübarek Anadolu hakkında, bu kahraman İslâm milletinin evlâtları ve âlem-i İslâm hakkında, hayat ve mematlarının, ebedî saadetlerinin medarı olan eserlerin lemean ettiği bahtiyar yerdir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 240.)

Sevgili okuyucularımız, yazının başlığından ve de bu girizgâhtan sizler de anladınız ki, bu hafta da yepyeni bir eserle, “çağın tefsiri”ne başlangıç oluşturan mübarek belde Barla hakkında bir kitapla karşınızdayız: “Barla Rehberi…” 13,5 x 21 cm ebadında ve 200 sayfalık kitap, “gezi rehberi” türünde.
Kitabın kapak yazısı ise şöyle:

“Barla şirin mi şirin, güzel mi güzel bir Anadolu beldesi. Oranın havası, suyu, toprağı, ağacı, deresi, çayı, dağı, tepesi, gülü, çiçeği bir başka güzeldir. Bu güzelliğin sırlarına kapı aralamak, bu güzelliklere güzellik katan Bediüzzaman’ın izini sürmek… / Bu kitapta, Barla’nın maddî-manevî güzelliklerini görüp tanıyacaksınız. Belki Barla’ya gitmek, orada yaşamak, orada kalmak isteyeceksiniz… / Anadolu’yu mayalayan manevî merkezlerden belki en sevimlisi olan Barla’yı bu eserle görün, tanıyın.”

Anlamlı bir kapakla satışa arz edilen kitabın bariz özelliklerini takiben, şimdi de muhtevasını özetle aktarmaya çalışalım.

Kitap, “Nur’un ilk medresesi,” “Barla’nın tarihçesi,” “Barla ve kutlu misafir,” “Barla hayatının diğer safhalarından örnekler,” “Bir istikamet şehidi: Binbaşı Âsım Bey,” “Barla Sıddıkları,” “Nereleri gezelim?” ve “Şiirler” başlıklı bölümlerden oluşuyor. Kısacası eserde, 1927-34 yılları arasında Barla’da yaşayan Bediüzzaman Said Nursî’nin şaheseri Risâle-i Nur Külliyatı’na ait en önemli kitapların yazım macerasının yanı sıra Barla’da kâtiplik ve sair işler yoluyla ona yardımcılık eden saff-ı evvel talebeleri ve Barla’daki belli başlı Nur menzilleri anlatılıyor.

Şimdi de yazarın kaleme aldığı “Ön Söz”den önemli bir bilgiyi, “kitabın yazım gerekçesi”ni paylaşalım: “Bugün Nur’un bayramından söz edebiliyorsak, Barla’yı iyi okumak ve iyi tanımak gerektiğini de anlamış olmamız gerekir. / Nur sevdalıları Barla’ya koşuyorlar, hakkı ve hakikati öğrenmek için. Hüsn-ü zan mümkün oldukça su-i zan etmemeye çalışıyoruz. [Ama] Barla ziyaretlerinde bazen istemeden yanlış bilgilere kulak misafir olmak zorunda kalıyoruz; gelen ziyaretçiler bazen yanlış bilgilere yönlendiriliyor, kaş yapayım derken göz çıkartılıyor! / ‘Barla Rehberi,’ o günlerden bugünlere gelişin bir hikâyesi olarak ortaya çıktı. Barla’ya gidenlere, gideceklere veya rehberlik yapacaklara bir kılavuz olmasını arzu ettik. Siz rehberinizi iyi seçerseniz, her hâlde aldanmazsınız, yolunuzu doğru bulursunuz…” Doğru söze ne denir?