Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Mittwoch, 24. Oktober 2007, 19:02

19.Söz 2.Reşha >Bürhan-ı Tevhid

19. Sözün 2. reşhasında Peygamberimiz hakkında bürhan-ı Tevhid ifadesi kullanılıyor. Bunu acaba Peygamber efendimizin hangi özelliklerinden anlayabiliriz? ılk aklıma gelen yine ondan önceki reşhada anlatıldığı gibi sağ ve sol tarafında, enbiyalar ve evliyaların onun(a.s.m.) davasını tasdik etmeleriydi. Başka ne olabilir? Paylaşırsanız sevinirim.
"Ben ne geceyim ne de geceperestim. Ben bir hakikat güneşinin hizmetkarıyım."

2

Donnerstag, 1. November 2007, 13:24

kelimei tevhid neydi?

La ilahe illallah Muhammedun Resulullah.

değil mi?

işte burhani tevhid deyince ilk akla gelen..

sonra Resulullah sav efendimiz ilk neyi anlattı..Allahı yani La ilahe illallah'ı anlattı.

öyle olunca o'nun resul ve nebi olduğuna işaret eden ne varsa ayni zamndada tevhidinde delili oluyor.

O'nun resul ve nebi olduğuna kesin inanan elbette o'nun ilk anlattığı Allahada iman edecektir.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

3

Donnerstag, 1. November 2007, 13:40

risalei nurda 26.mektub 5.mesele(mektubattaki )bu kısmada dikkat edelim;


Beşinci Mesele


Saniyen: Mektubunuzda "Mücerred La ilahe illallah kâfi midir? Yani, -Muhammedun Resulullah demezse ehl-i necat olabilir mi?" diye, diğer bir maksadı soruyorsunuz. Bunun cevabı uzundur. Yalnız şimdi bu kadar deriz ki:

Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz, birbirini ispat eder, birbirini tazammun eder, biri birisiz olmaz. Madem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Hâtemü'l-Enbiyadır, bütün enbiyanın vârisidir. Elbette bütün vusul yollarının başındadır. Onun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz. Umum ehl-i marifetin ve tahkikin imamları, Sadi-i şirazî gibi derler:

Ey Sadi! Hz. Muhammed'i (a.s.m.) örnek almadan bir kimsenin selamet ve safa yolunu bulması imkânsızdır.


Hem



Bütün yollar kapalıdır; ancak Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) yolu açıktır


demişler. Fakat Bazen oluyor ki, cadde-i Ahmediyede (a.s.m.) gittikleri halde, bilmiyorlar ki cadde-i Ahmediyedir ve cadde-i Ahmediye dahilindedir.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

4

Donnerstag, 1. November 2007, 13:42

Hem Bazen oluyor ki, Peygamberi bilmiyorlar; fakat gittikleri yol, cadde-i Ahmediyenin eczasındandır.

Hem Bazen oluyor ki, bir keyfiyet-i meczubâne veya bir hâlet-i istiğrakkârâne veya bir vaziyet-i münzeviyâne ve bedeviyâne suretinde, cadde-i Muhammediyeyi düşünmeyerek, yalnız la ilahe illallah onlara kâfi geliyor.

Fakat bununla beraber, en mühim cihet budur ki: Adem-i kabul başkadır, kabul-ü adem başkadır. Bu çeşit ehl-i cezbe ve ehl-i uzlet veya işitmeyen veya bilmeyen adamlar, Peygamberi bilmiyorlar veya düşünmüyorlar ki kabul etsinler. O noktada cahil kalıyorlar. Marifet-i ılâhiyeye karşı yalnız la ilahe illallah biliyorlar. Bunlar ehl-i necat olabilirler.

Fakat Peygamberi işiten ve dâvâsını bilen adamlar onu tasdik etmezse, Cenâb-ı Hakkı tanımaz.

Onun hakkında yalnız la ilahe illallah kelâmı, sebeb-i necat olan tevhidi ifade edemez.

Çünkü o hal, bir derece medar-ı özür olan cahilâne adem-i kabul değil; belki o kabul-ü ademdir ve o inkârdır. Mu'cizâtıyla, âsârıyla kâinatın medar-ı fahri ve nev-i beşerin medar-ı şerefi olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmı inkâr eden adam, elbette hiçbir cihette hiçbir nura mazhar olamaz ve Allah'ı tanımaz. Her ne ise, şimdilik bu kadar yeter.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

5

Donnerstag, 1. November 2007, 13:45

Yine o mütemerrid şahıs döndü, dedi:
"Hiç olmazsa ecnebî dinsizleri gibi yaşarız."
Cevaben dedim:
Ecnebi dinsizleri gibi de olamazsın. Çünkü onlar bir peygamberi inkâr etse, diğerlerine inanabilirler. Peygamberleri bilmese de, Allah'a inanabilir. Bunu da bilmezse, kemâlâta medar bazı seciyeleri bulunabilir. Fakat bir Müslüman, en âhir ve en büyük ve dini ve dâveti umumî olan âhirzaman Peygamberi Aleyhissalâtü Vesselâmı inkâr etse ve zincirinden çıksa, daha hiçbir peygamberi, hattâ Allah'ı kabul etmez. Çünkü bütün peygamberleri ve Allah'ı ve kemâlâtı onunla bilmiş. Onlar onsuz kalbinde kalmaz. Bunun içindir ki, eskiden beri her dinden ıslâmiyete giriyorlar; ve hiçbir Müslüman, hakiki Yahudi veya Mecusi veya Nasranî olmaz. Belki dinsiz olur; seciyeleri bozulur, vatana, millete muzır bir hâlete girer. ıspat ettim. O muannid ve mütemerrid şahsın daha tutunacak bir yeri kalmadı. Kayboldu, Cehenneme gitti.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2790
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

6

Freitag, 2. November 2007, 21:09

Teşekkürler. Daha iyi anladım.
"Ben ne geceyim ne de geceperestim. Ben bir hakikat güneşinin hizmetkarıyım."

7

Samstag, 3. November 2007, 13:10

bilmukabele ..bizde istifade ettik..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

8

Mittwoch, 6. Februar 2008, 15:53

Re: 19.Söz 2.Reşha >Bürhan-ı Tevhid

Zitat von »"Hakperest"«

19. Sözün 2. reşhasında Peygamberimiz hakkında bürhan-ı Tevhid ifadesi kullanılıyor. Bunu acaba Peygamber efendimizin hangi özelliklerinden anlayabiliriz? ılk aklıma gelen yine ondan önceki reşhada anlatıldığı gibi sağ ve sol tarafında, enbiyalar ve evliyaların onun(a.s.m.) davasını tasdik etmeleriydi. Başka ne olabilir? Paylaşırsanız sevinirim.


Biz foruma yeni geldik onun için geç de olsa bir katkımız olsun niyetiyle yazıyoruz. Bu konunun daha iyi anlaşılması için Muhakemat'tan 120. sayfadan itibaren bahsin sonuna kadar okunmalıdır. selam ve dua ile.

Thema bewerten