Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

1

Freitag, 21. September 2007, 19:10

Ailede demokrasi

Aile içerisinde demokrasi olması konusunda çok farklı düşünceler olmakla birlikte konuya ufaktan giriş yapmak istiyorum.

Aile içerisinde demokrasi deyince anladığım şey şu ki; Evin reisi baba olmasına rağmen aile veya kendisiyle ilgili karar verirken eşi ve çocuklarının fikrini almasıdır. Kişinin bu konuda ifrat edip çocuğunu veya eşini tamamen hür ve kendi bildiğine bırakması da, baskı ve tarassud altına alarak emr-i vaki yapması da bence yanlıştır.

Özellikle çocukların bir birey olarak muhatab alınıp, okuyacağı okuldan gerekirse giyeceği elbiseye kadar (veya kız çocukları için tesettürüne kadar) aile meclisinde istişare edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Namaz ve ibadetlerle birlikte günlük meselelerle ilgili olarak eş ve çocukların fikrine başvurması ve babanın yapmak istediği konusunda ailesini bilgilendirerek ikna etmesinin aile içi iletişim ve sorumluluk paylaşımının, ailenin huzur ve mutluğunun teminatı haline gelebileceğini iddia ediyorum.

Babasının veya annesinin çocuğunun fikrini de dinleyerek onu iknayla anlaşmalar yapması sonucunda, çocuğun daha karakterli ve daha hayırlı bir şekilde yetişeceğine inanıyorum.

Acab bu konuda eksik veya yanlışlarım nelerdir?

2

Sonntag, 14. Oktober 2007, 23:02

zarar- menfaat hesabı ortaya konduktan sonra, asla müsamaha gösterilmeyecek konular hakkında da hatırlatmalar yapılmalı değil mi?
aksi takdirde çocuk nasıl olsa karar tamamen bana ait düşüncesine kapılıp, dışarının tesirlerine açık hale gelebiliyor. madem ki anne-baba çocuktan 18 yaşına kadar sorumlu; herhangi bir şekilde zarar görmesi durumunda mahkeme önüne çıkarılıyor, o zaman çocukta her hususta serbest olmamalı.. :?:

3

Montag, 15. Oktober 2007, 12:58

Bendeniz , ne çocukların, ne annenin ve ne de babanın her hususta serbest olmasını asla onaylamıyorum. Aile bireylerinin hepsi de tamamen birbirine bağlı olmalıdır. Babanın kıravat alırken renk konusunda çocuğuyla istişare etmesi gibi basit şeylerde bile aile birbirlerine bağlı olmalıdır.

Öyle aileler var ki, çocuğunun mesleğini bile onlar belirliyor. Çocuğunun iyiliği için-miş. Çocuk belki mutsuz olacak, belki istemeyecek , kime ne... Önemli olan onun iyiliği değil mi?

Ayrıca dışarının tesirinden koruyacak olan anne babanın koyduğu kurallar değildir. Ebeveyn-evlat ilişkilerindeki samimiyet, hoşgörü, anlayış, güven, saygı ve sevgidir. Mesela; Bir baba hep çocuğuna güvenip güvenemeyeceğini düşünüp de , çocuğunun kendisini güvenilir bulup bulupmadığını önemsemezse kesinlikle evladını kaybeder!!!

Beiträge: 173

Beruf: Sosyolog

Hobbys: Siyaset-Haber-Çevre

  • Nachricht senden

4

Montag, 15. Oktober 2007, 13:51

evet, tabi ki..bir ailenin güvenilir dediğine başka bir aile güvenilmez der..nice anne- baba var ki, sokaktaki insandan daha çok zarar veriyor evladına!

5

Mittwoch, 17. Oktober 2007, 09:54

Cenab-ı Hak, yer yüzüne bir halîfe olarak “insan cinsini” yaratmayı murad ettiğinde durumu meleklerle istişâre ediyor. Bu konuyu Kur’ân şöyle ifâde buyurur:
“Hani, Rabbin meleklere, ‘Yer yüzünde emirlerimi yerine getirip varlıklar üzerinde tasarrufta bulunacak bir halîfe yaratacağım!’ buyurduğunda, melekler şöyle demişlerdi: ‘Yer yüzünde fesat çıkarıp kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz, Seni hamd ile tesbih eder, Seni her türlü noksandan yüce tutarız!’ Allah ise; ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim!’ buyurmuştu.”1
Bu ayeti tefsir eden Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın bu ayetle danışma ve müşavere üslubunu insanlara benimsetmek istediğini, yoksa Cenab-ı Hakkın müşavereden ve danışmaktan münezzeh olduğunu beyan eder.2
Görüldüğü gibi, Allah, hiç ihtiyacı yokken, meleklerle istişare ediyor. Melekler de –Allah’ın muradına uygun olmasa da- görüşlerini açıklıkla ve medenîce bildiriyorlar. Allah ise kendi yüksek muradına uygun olmayan görüşlerinden dolayı melekleri kınamıyor, suçlamıyor, itham etmiyor, azarlamıyor, rahmetinden kovmuyor. Sadece, gayet net biçimde, gayet açık bir üslupla, gayet şefkatli bir ifade tarzı ile meleklerin itirazlarına da gücenmeyerek, insan yaratma ile ilgili muradındaki yüksek hikmeti bildiriyor. Melekler hemen teslim oluyorlar ve şöyle diyorlar: “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz! Senin bize öğrettiğinden başka bizim bilgimiz yoktur! Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın!”3
Kur’ân ayrıca, “Onların aralarındaki işleri istişare iledir.”4 Ayeti ve “ışlerinde onlarla istişare et!”5 Ayeti ile istişareyi ve danışmayı her hususta -kadın erkek ayırt etmeksizin-, insana bir ılâhî ferman ve emir olarak duyuruyor.
Demek, hayatın her alanında olduğu gibi, dar manada elbette aile hayatında ve ev yönetiminde de işlerin istişare ile yapılması, anne ve babanın birbirleri ile her konuda istişare etmeleri, birbirlerinin aykırı görüşlerine tahammül göstermeleri, saygı duymaları, farklı düşüncelerini medenîce ortaya koymaları ve yekdiğerini baskı ile değil, bağırıp çağırmakla değil, sindirmekle değil; sabır ile hikmet ile bilgi ile güzellikle, tatlı dil ile ve yumuşak huyla ikna etmeleri Kur’ân’ın emir ve tavsiyeleri arasında yer almaktadır.


Çocuklarımızla zaman zaman istişare yapmalıyız. Fikirlerini öğrenmeliyiz. Unutmayalım ki, Hz. Yakup Hz. Yusuf’la rüyası hakkında istişare yapmış ve oğluna yol göstermiştir. Aynı şekilde Hz. ıbrahim Hz. ısmail’e rüyasında onu kurban etttiğini anlatmasını ve onun fikrini aldığını görmekteyiz
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

6

Mittwoch, 17. Oktober 2007, 12:20

yine harikasınız nurdan hanım!
Biz de yukarıda geçtiği gibi, cenab-ı hak'kın insanlara nasıl tahammül ve demokrasi misalleri verdiğine hayret edenlerdeniz. En mükemmel izah ve misaller hep Kur'an'da..Hatta şeytana kıyamete kadar mühlet vermesi dahi demokrasi misali değil mi? Herkes eşit şartlarda imtihana tabi..şeytana dahi söz hakkı vermiş Sübhanallah!

7

Mittwoch, 17. Oktober 2007, 20:25

nurdan hanım Allah razı olsun. Benim lisanımın eksiklerini güzel misallerle tamamlamışsınız... :alkış:

8

Donnerstag, 18. Oktober 2007, 23:53

bir dostumuzun yakında olacak düğünü için bastırdığı davetiyede okumuştuk;
"şükredici bir kalp, zikredici bir dil, dünya ve ahiret işlerinde sana yardım eden saliha bir hanım; insanların, kıymetinden dolayı sakladıkları herşeyden daha hayırlıdır." Camiü's-sağir
Burada dikkatimizi çeken, dünya ve ahiret işlerinde kadının yardımcı olması nasıl olur?

Thema bewerten