You are not logged in.

Dear visitor, welcome to Muhabbet Fedâileri. If this is your first visit here, please read the Help. It explains in detail how this page works. To use all features of this page, you should consider registering. Please use the registration form, to register here or read more information about the registration process. If you are already registered, please login here.

nurladol

Trainee

  • "nurladol" started this thread

Posts: 53

Location: fransadan

Occupation: ogrenci olabilmek

Hobbies: talebelik gorevine devam etmek

  • Send private message

1

Monday, May 3rd 2004, 6:24am

.:::Mu'minin Dua Buudu:::.

MÜMıNıN DUA BUUDU

*ıbn-i Mes'ud (radıyallâhu anh) hazretleri anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Teâla Hazretleri'nin fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever. ıbadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir."

Dua kulluğun özü, Rabbe yönelişin adı ve simgesidir. ınsan yaratılışı itibariyle hadsiz bir acze ve nihayetsiz bir zaafa sahiptir, ta ki daimi bir surette dergah-ı ilahiyeye iltica edip, niyaz etsin. Buna karşılık insanın emelleri ve istekleri gözünün alabildiğine geniş ve çoktur. O bu hadsiz derecedeki isteklerini kendi iktidarıyla elde edemeyeceği gibi, yine kendi gibi cüzi iktidar sahibi biri tarafından karşılanmasını bekleyemez. Bu yüzden insan kendi isteklerini yerine getirebilecek, her türlü kusurdan münezzeh ve müberra olan ve Kadir isminin tecellisiyle her yerde kendini gösteren Rabbisinden yardım istemelidir. ışte bu yardımın onun yüce katında kabul görmüş halidir dua.

Dua başlı başına bir esas-ı ubudiyet ve kulun yapması gereken önemli bir ibadettir. Hatta Kuran-ı kerim duanın önemini vurgularken insanın kanını durdururcasına çok manalı ve ikazlı bir ifadeyle bizi uyarır; “De ki: Eğer duanız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan suresi 25:77) Demek Rabbimiz biz kullarından kendisine el açmamızı o sonsuz zenginliklerinden ve nimetlerinden yararlanmamızı istiyor. Bizler duanın mahiyetini tam manasıyla anlamış değiliz, eğer gerektiği gibi bu meselenin önemi idrak edebilseydik sadece namazın sonuna sıkıştırılacak kadar küçük ve ehemmiyetsiz bir mesele olmadığını çok defa anlayacak, ruhumuzda derinlemesine duyup, hissedecektik.

ınsan Kuran-ı Kerim`in ifadesiyle “en güzel biçimde yaratıldığını” (Tin suresi 95:4) bilse de nefsi itibariyle aczini, fakrını görmek istemez, gururu ve kibiri itibariyle her şeyin maliki ve hakimi olduğuna inanır, bu yüzden de duaya gereken önemi vermez. Kuran’da bir çok ayette gururu ve kibiri bir tarafa bırakmayan insanlara karşı tehditkârâne bir ifadeyle şiddetli bir şekilde ihtar ediyor. Demek dua, kulun gurur ve kibirini bir tarafa bırakmasını, nefsin isteklerine boyun eğmek yerine, her meselede Rabbine iltica etmesini sağlıyor.

ınsanlar duaya gereken önemi vermemesine rağmen Allah (c.c.) “ Bana dua edin, size cevap vereyim (Mü’min suresi 40:60) ayet-i kerimesiyle insanlığı duaya celbediyor, kul için her şeyin bittiği, ümitlerin söndüğü, sebeplerin sustuğu, aklın ve mantığın durduğu yerde kemal-i şefkat ve merhameti ile biz kullarına; sebepleri susturacak, zerreden seyyarata kadar olan her şeyi bir yörüngede hareket ettirip kontrol edecek, madde aleminden mana alemine kadar olan her şeye hükmedecek, mikro alemde yaşayan canlılardan makro alemde yaşayan canlılara kadar olan her varlığı rızıklandırıp emrine itaat ettirecek, ezel ve ebed sultanı benim diyerek kalpleri körelmiş, ruhları kirlenmiş, ümitleri sönmüş, sebeplere takılıp kalmış sinelere birer ab-ı hayat oluyor...

Ne mutlu dua kanatları ile Rabbin uçsuz bucaksız Rahmet semasında süzülenlere....
En hayırlı genç odur ki ihtiyar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışandır...

wcf.user.socialbookmarks.titel

Rate this thread