Sie sind nicht angemeldet.

Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.

nevfel

Profi

  • »nevfel« ist der Autor dieses Themas

Beiträge: 411

Hobbys: müzik,kitap,radyo,bilgisayar

  • Nachricht senden

1

Samstag, 9. Juni 2007, 14:15

Erkek eşine neden Seni seviyorum demez?

Erkek, eşine neden ‘Seni seviyorum’ demez?

Karı-koca ilişkilerinde erkeğin sevgi kelimesini hanımından esirgediği hususunda yeteri kadar yazıldı, çizildi; ama gerçek sebepler nedense yeterince araştırılmadı. Yaşanmış olaylara baktığımızda bunun sebebini bulmak çok da zor değil.
Karı-koca ilişkileri sevgi kadar sorunlar yumağıdır. Elazığ’dan bizlere bir mektup gönderen ve yılların tecrübesini kendi dilinde anlatan sevgili okurumuzun bu sıcak mektubunu kısaltarak aktarıyoruz. AıLEM

--------------------------------------------------------------------------- -----


FAHRı TıRYAKı-ELAZIğ


Bir kişinin 100 lirası olsa bunu çarçabuk harcayarak bitirse cüzdanında para kalır mı? Tabii ki kalmaz. Aslında erkeğin de kadının da karşılıklı olarak birbirlerine sevgileri vardır; ama bu sonsuz değildir. Karşılıklı olarak “harcanırsa” bitiverir. O zaman nasıl eşine dönüp de “Seni seviyorum!” diyebilir ki bir insan. Artık sevgi kalmamıştır ki. Bu yazıda hadiseye biraz erkeklerin gözüyle bakmaya çalışayım ki hanımlar hiç de dikkat etmedikleri bazı noktaları anlayabilsinler.

Erkekler kendisine karşı yapılan hataları affederler; ama akrabasına, arkadaşına veya misafirlerine karşı yapılan hataları asla affedemezler. Yani bir kadın kocasının yakın akrabasına, arkadaşına veya misafirlerine yüz vermezse sevgi, saygı biter. Bunu söylerken bazı hanımları tenzih ederim: Kocasının akrabalarına, arkadaşlarına, misafirlerine kul köle olan hanım kardeşlerimiz var. Ama bazı hanımlar nefsine uyarak ve peşin hükümlü olarak kocasının akrabalarına asla yüz vermiyor. ışte o zaman da sevgi eriyiveriyor. ısterseniz bizzat çevremde yaşanan ve duyduğum birkaç olayı anlatayım:

Bundan 20-25 sene önce yaşanmış bir olay: 6-7 arkadaş her hafta bir arkadaşın evinde toplanarak sohbet edip kitap okuyorduk. Bizdeki sohbetten sonra sıra bir amcaya geliyordu. O amcalara bir sefer gittik, ikinci sefer sohbet sırası bize geldi ve gelecek hafta yine o amcalara gidecektik. Arkadaşlar birbirine sordu gelecek hafta nerede toplanacağız diye. Kendilerinde toplanılmasına hanımı karşı çıkmış olacak ki amcamız hemen atıldı şöyle dedi: “Sohbeti gelecek hafta burada yapalım, ben çiğ köfte vereyim!” Neyse gelecek hafta sohbeti çiğ köfteli olarak bizde yaptık. Tabii sıra döndü dolandı bir daha amcamıza geldi. O zaman amcamız dedi ki: “Babamın bir odası var orada toplanalım!” Tahtalı oda adında bir oda var. Oraya gittik ki ne görelim, duvarlar nem çekmiş, pas kokuyor. Taban tahtaları çürümüş velhasıl oturulacak gibi değil. Bütün arkadaşlar “Yahu senin evin yok mu? Bizi neden buraya getirdin?” diye sitem ettiler ve orayı terk ettiler. Tabii amcamız çok mahcup oldu.

Kocasının tarafına yüz vermeyen bir kadın diğer hizmetleri ne kadar iyi yaparsa yapsın eşinin gözünde bir mânâ ifade etmez. Bazen de bunun tersi olabilir. Erkek hanımının tarafına yüz vermez. Tabii bu da çok yanlış bir hareket; ama bu durumda kadın sizin gelmenize kocam izin vermiyor diye rahatlıkla söyleyebilir. Ama erkeğin karım bırakmıyor demesi alay konusu olur.

FREKANSA GÖRE SERVıS!

Bir başka olayı esnaf olan bir arkadaşım anlattı: Bir gün bizim hanım dükkana telefon açtı. Gayet yumuşak bir sesle konuştu; “Ahmet Bey ne var ne yok, işler nasıl?” dedi. O yumuşak konuşunca ister istemez ben de yumuşak davrandım, “Sağ olasın canım çok iyiyim!” dedim. “Akşam ne pişireyim?” deyince ben de, “Sen bilirsin ne alayım?” dedim. O da biraz lüks yemek olsun diye pirzola siparişi verdi. Ben de alayım dedim. Sonra düşündüm, bizim hanım böyle yumuşak davranmazdı. Bunda bir iş var! Neyse akşam olup eve gittiğimde baktım ki kayınvalidem bizde! O olaydan birkaç gün sonra dükkanda otururken birdenbire aklıma geldi. Yahu bugün de ben hanımı telefonla arayayım, hatırını sorayım. Telefonu açtım:

-Hanım nasılsın iyi misin? deyince, o da, “Hiç iyi değilim!” dedi. “Akşam ne yemek var?” deyince, sert bir sesle, “Zıkkımın kökü var anladın mı?” diye cevap verdi. Akşam eve gittim ki annem bizde!




--------------------------------------------------------------------------- -----


Bu akşam abimlere gidelim! (Yaşanmış bir olay)

Bir arkadaş anlatıyor: Bir akşam hanıma dedim ki: Bu akşam abimlere oturmaya gidelim. Hanım cevaben “Gidecek durumda değilim, çamaşır yıkadım, evleri sildim, çok yorgunum!” deyince ben de durumu idare ederek lafı değiştirdim, dedim ki: “Sen yanlış anladın, benim abimlere değil, senin abinlere gidelim. Cevaben “Ha o zaman olur dedi ve hanımın abisine gittik!



--------------------------------------------------------------------------- -----

Hoca kahvaltıya gidelim!

Benim hanımın dedesi köyde idi. Bir gün sabah namazına camiye gitmiş. Sabah namazı çıkışında imama demiş ki: Hoca bugün sabah kahvaltısını bizim evde yapalım. Hoca da kabul etmiş ve eve gitmişler. Köy evi, dış kapı bahçeye açılıyor. Bahçeye girmişler. Hoca bahçede duruyor. Bizimki odaya girmiş ve hanımına hocayı kahvaltıya davet ettiğini söylemiş. Hanımı ise açmış ağzını yummuş gözünü. Hanımın dedesi alttan almış, yalvar yakar hanımı razı etmiş ama bahçeye çıkmışlar ki hocanın yerinde yeller esiyor!



--------------------------------------------------------------------------- -----

“Güveci götür size “iftar veriyorum” de!

“Ben Ramazan’da iftar yemeği ikram etmeyi çok seviyorum. Bir Ramazan günü hanıma dedim: Bu akşam karşı komşuyu iftara davet edelim. Hanım, “Bu sıcakta yemek yapmaya hiç halim yok!” dedi. Ben de “O zaman ben fırına güveç vereyim.” Sen rahatına bak. Akşam olunca misafirlere güveç ikram ederiz.” dedim. O da, “Öyle olmaz, fırına güveç ver, güveç pişince götür o komşuya ver. Dersin işte sizi iftara davet ediyorum!” O öyle geçti. Birkaç gün sonra Ankara’dan misafirlerim geldi eve götürmeye gözüm kesmedi! Eve bir çeşit, misafirlere başka türlü yalan söyleyerek onları iftar için lokantaya götürdüm. Ama misafirler durumu anladılar. Ben de mahcup oldum!”
Ne zaman bir hicran bestesi duysam
Gözlerim mechule dalıyor Anne...

2

Samstag, 9. Juni 2007, 14:42

Paylaşım için ALLAH razı olsun abi...

başlığa uygun olarakdan efendimizden bir örnek..

Nasıl seviyorsun?

Hz.Aişe, peygamberimizle yeni evlenmişti.eşinin kendisini sevip Sevmedigini merak etmekteydi.
Ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdigini..

Aişe bu düşüncesini peygamber efendimizle konusmadan edemedi.

"Ey Allah'in resulü,ben seviyor musun?"

" Evet, ya aişe tabi seviyorum!".

Aişe dahasını da merak ediyordu.acaba nasil seviyordu? Hemen sordu.

" Beni nasıl seviyorsun...?"


Peygamberimiz S.A.V sevgi şeklini tanımladı eşine;

" Kördüğüm gibi..."

Bu cevap hz. Aişe'yi cok sevindirdi.çünkü kördügüm açılamazdı.
Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.

Alacağı cevap onu çok mutlu ettigi için,
Hz. Aişe kadinca br ihtiyaçla sık sık sorardi:

" Ey Allah'in resulü, kördüğüm ne alemde?"

Peygamberimiz S.A.V, aişe'yi memnun eden cevabi verdi her defasinda:

" Ilk günkü gibi..."

Sevmekte de eşsizdi o...
O aynaydi:


_________________
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

3

Samstag, 9. Juni 2007, 15:47

Zitat

Bu akşam abimlere gidelim! (Yaşanmış bir olay)

Bir arkadaş anlatıyor: Bir akşam hanıma dedim ki: Bu akşam abimlere oturmaya gidelim. Hanım cevaben “Gidecek durumda değilim, çamaşır yıkadım, evleri sildim, çok yorgunum!” deyince ben de durumu idare ederek lafı değiştirdim, dedim ki: “Sen yanlış anladın, benim abimlere değil, senin abinlere gidelim. Cevaben “Ha o zaman olur dedi ve hanımın abisine gittik!


Bu konuyu bizde cok tartisiyoruz sonuc olarak su cikiyor bayan kendi ailesine daha rahat gidiyor cünkü orada hareket kisitlamasi yok .Esinin ailesinin yaninda ise devamli hareketlerine sözlerine dikkat etmek zorunda ve bu bayanlari asiri derecede rahatsiz ediyor .
Ümitvar olunuz..

4

Samstag, 9. Juni 2007, 15:50

:roll: :)
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

5

Samstag, 9. Juni 2007, 15:55

bencede . bide eşin ailesinin yaklaşımıda önemli.hanımlara eşleri ortama alışmaları için destek olmalı.

6

Samstag, 9. Juni 2007, 17:46

ilk günkü gibi demek, ilk defa okudum abla, Allah razi olsun cok güzel bir paylasimdi, peygamberimizin hayatindan kesitler okumayi cok seviyorum..

Nural ablanin yazdigi olay kadinin tarafindan esine yapilan haksizlik bence. :roll:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

7

Samstag, 9. Juni 2007, 18:49

Ben bu işlerde tecrübesizim ve pek de anlamam ama edecek 2 kelamım var;

1- Ne olursa olsun evlatlar, ana babanın gönlünü kıramaz onlara saygısızlık yapamazlar

2- Kaynana ve kayınbabanın normal ana babadan farkı olmamalıdır

3- Bu ikisine kim dikkat etmezse hatalıdır.

4- Eşi veya kaynanası ya da kayınbabasının hatalı davranması, kişiye hatalı davranma hakkı vermez

Muhabbetle...

8

Freitag, 13. Juli 2007, 23:16

sa

ya korktum ya evlenmekten ne kadar co dikkat edilecek husus var.

9

Samstag, 14. Juli 2007, 13:48

şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

10

Samstag, 14. Juli 2007, 16:01

Zitat von »"talhagenc"«

Ben bu işlerde tecrübesizim ve pek de anlamam ama edecek 2 kelamım var;

1- Ne olursa olsun evlatlar, ana babanın gönlünü kıramaz onlara saygısızlık yapamazlar

2- Kaynana ve kayınbabanın normal ana babadan farkı olmamalıdır

3- Bu ikisine kim dikkat etmezse hatalıdır.

4- Eşi veya kaynanası ya da kayınbabasının hatalı davranması, kişiye hatalı davranma hakkı vermez

Muhabbetle...

Güzel şeyler yazmıssın talha kardeşim sana katılıyorum fakat gerçek bu kadar kolay degil.Sizlerin bayanları anlamanız çok zor.
Hyat malesef hayal ettigimiz gibi degil.

Beiträge: 676

Wohnort: istanbul

Beruf: öğrenci

  • Nachricht senden

11

Montag, 15. Oktober 2007, 00:05

bir kişiyi seviyorsanız ona söyleyin

ben bunu kıstas alırım
uyguladığım gibi
görmek de isterim
cılkını çıkarmamak şartıyla tabiki
ama su da bir gerçek seyrek söylemek yerine
erkekler nedense hiç söylemiyor
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

12

Montag, 15. Oktober 2007, 01:31

Ben söylerdim sanırım, sorun olmazdı, sadece söylemekle kalmaz, sürekli jestler ve güzel sözlerle de gönlünü almaya, sevgisini taze tutmaya çalışırdım.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

13

Montag, 15. Oktober 2007, 13:00

Zitat von »"cutenur"«

Güzel şeyler yazmıssın talha kardeşim sana katılıyorum fakat gerçek bu kadar kolay degil.Sizlerin bayanları anlamanız çok zor.
Hyat malesef hayal ettigimiz gibi degil.


Sünnete uyan ve kadere teslim olan için zor diye bir şey olduğunu hiç zannetmiyorum.

14

Montag, 15. Oktober 2007, 14:11

sen ne kadar uyarsan uy karşındakininde senin kadar uyması lazım kardeşim.
Bende bekarken böyle cömertçe konuşuyordum.ama sonu istedigim gibi olmadı o yüzden büyük konuşmamak lazım diye düşünüyorum.
imza :tecrübe

15

Montag, 15. Oktober 2007, 18:09

Karşındakinden beklenti içinde olarak hareket ediyorsan zaten sünnete uyuyor olamazsın. Çünkü Resulullah'ın (a.s.m) en başlıca sünneti her şeyi ama herşeyi Allah rızasından başka hiç bir beklenti taşımaksızın yapmasıydı. Ben büyük konuşmuyorum, sülalemin düzenini görüyor ve zorluk yaşayanların en başlıca sıkıntıyı gıybet yüzünden yaşadığını da biliyorum. Her neyse.. Allah hepimizin nasibini hayırlı kılsın inşallah...

16

Montag, 15. Oktober 2007, 18:15

bizce en doğrusu herkese kendi sınırını belirlemek, tüm kargaşanın en basit yolu! kayınvalidenin de, gelinin de, erkeğinde birbirlerine müdahalede bir sınırı olmalı değil mi?
bakın hiç kayınpeder adı geçiyor mu böyle mevzularda.. :roll:

17

Montag, 15. Oktober 2007, 22:26

Sınırlar zaten koyulmuş. Huzur ancak ve ancak ıslam'dadır. ıslam'la verilen haklarına razı olamayanlar 2 dünyada da huzur bulamazlar. Her yaptığını tam bir ihlasla yapan kimsenin de dünyada gerçek manada keder yaşamayacağından Allah'a olan imanım kadar eminim...

18

Montag, 15. Oktober 2007, 23:12

Bence iki tarafta akrabaları bir kenara bırakmaları lazım bence.Evdeki soğukluk erkegin akrabalarına soğuk davranmaktan bozulmuyor, bence, çünkü benim ailemde,. eşimin akrabaları Türkiyede benimkilerse başka şehirdeler, yani ikimizin de kimsesi yok, bulundugumuz yerde...Ama eve soğukluk, istesende istemesen giriyor...Hayatı paylaşmak kolay değil ki(hele kültür farkı varsa ortada o da zor). Allah ailelerimizi beterinden korusun, ne olucak soğukluk arada bir olu versin. (Her kıştan sonra, baharın gelmesi güzeldir)!!

Beiträge: 676

Wohnort: istanbul

Beruf: öğrenci

  • Nachricht senden

19

Dienstag, 16. Oktober 2007, 00:46

anlayış çok önemli
beklenti olmamalı ki gelen şey güzel görünsün
eş taraflarına da saygıyla davranılmalı
böyle yapanların kazandığı görüyoruz
etrafımızda mutlaka örnekleri vardır
kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela yazmaz kul azmayınca!!!

20

Dienstag, 16. Oktober 2007, 12:21

Hz. Ömer r.a. ın bir kıssası vardır. hani sahabeden biri eşini şikayete gelmişte, bakmış halifenin evinden hanımının sesi yükseliyor. Hz. Ömer r.a. neden geldiğini sormuş. " ben ailemden şikayete geldim, ama görüyorum ki siz de aynı durumdasınız"
Hz. Ömer r.a. o veciz ifadesiyle " ben hanıma nasıl kızayım, o benim hem çamaşırcım, hem aşcım, hem çocuklarımın bakıcısı. v.b"

Thema bewerten