Lieber Besucher, herzlich willkommen bei: Muhabbet Fedâileri. Falls dies Ihr erster Besuch auf dieser Seite ist, lesen Sie sich bitte die Hilfe durch. Dort wird Ihnen die Bedienung dieser Seite näher erläutert. Darüber hinaus sollten Sie sich registrieren, um alle Funktionen dieser Seite nutzen zu können. Benutzen Sie das Registrierungsformular, um sich zu registrieren oder informieren Sie sich ausführlich über den Registrierungsvorgang. Falls Sie sich bereits zu einem früheren Zeitpunkt registriert haben, können Sie sich hier anmelden.
Benutzerinformationen überspringen
Fortgeschrittener
Beruf: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz
Zitat
"Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma. Onlara tezellül edip mihnet çekme. Onlara temellük edip boyun eğme. Onların arkasına düşüp zahmet çekme. Onlardan korkup titreme. Çünkü, Sultan-ı kainat birdir. Herşeyin anahtarı O'nun yanında, herşeyin dizgini O'nun elindedir; herşey O'nun emriyle halledilir. Onu bulsan her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun."
(Mektubat, s. 244, 245; Asa-yı Musa, s. 227)
Zitat
"Madem cismen faniyim, fanilerden bana ne hayır gelebilir? Madem ben acizim. Acizlerden ne bekleyebilirim? Benim derdime çare bulacak bir Baki-i Sermedi bir Kadir-i Ezeli lazım."
(Lem'alar, s. 22
Benutzerinformationen überspringen
Fortgeschrittener
Beruf: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz
Zitat
Sultan-ı Kainat birdir.. Herşeyin anahtarı Onun yanında, herşeyin dizgini Onun elindedir.. Herşey Onun emriyle hâlledilir. O'nu bulsan her matlubunu buldun, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun..
20.mektuptan bir bölüm
Zitat
''Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.'' Bediüzzaman
Benutzerinformationen überspringen
Fortgeschrittener
Beruf: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz
Zitat
17.Söz'den
Yalnız biri iste; başkaları istenmeye değmiyor.
Biri çağır; başkaları imdada gelmiyor.
Biri talep et; başkaları lâyık değiller.
Biri gör; başkalar her vakit görünmüyorlar, zevâl perdesinde saklanıyorlar.
Biri bil; mârifetine yardım etmeyen başka bilmekler faydasızdır.
Biri söyle; Ona âit olmayan sözler, mâlâyânî sayılabilir.
Benutzerinformationen überspringen
Fortgeschrittener
Beruf: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz
Zitat
ıhtiyarlık sırrıyla, hemen ekseriyet-i mutlaka ile, akran ve ahbabım ve akaribimden yalnız ve garip kaldım. Onlar beni bırakıp âlem-i berzaha gittiklerinden neş'et eden hazin bir gurbeti hissettim.
ışte, şu gurbet içinde ayrı diğer bir daire-i gurbet açıldı. O da, geçen bahar gibi alâkadar olduğum ekser mevcudat beni bırakıp gittiklerinden hâsıl olan firkatli bir gurbeti hissettim.
Ve şu gurbet içinde bir daire-i gurbet daha açıldı ki, vatanımdan ve akaribimden ayrı düşüp yalnız kaldığımdan tevellüt eden firkatli bir gurbeti hissettim.
Ve şu gurbet içinde, gecenin ve dağların garibâne vaziyeti bana rikkatli bir gurbeti daha hissettirdi.
Ve şu gurbetten dahi, şu fâni misafirhaneden ebedü'l-âbâd tarafına harekete âmâde olan ruhumu fevkalâde bir gurbette gördüm. Birden, "Fesübhânallah!" dedim, bu gurbetlere ve karanlıklara nasıl dayanılır düşündüm.
Kalbim feryatla dedi:
Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,
Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet ılâhî!
Birden, nur-u iman, feyz-i Kur'ân, lütf-u Rahmân imdadıma yetiştiler. O beş karanlıklı gurbetleri, beş nuranî ünsiyet dairelerine çevirdiler.
Lisanım:
"hasbünallahü ve nimel-vekil"
("Allah bize yeter; O ne güzel vekildir." (Âl-i ımrân Sûresi: 3:173)söyledi.
Kalbim:
"Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur." (Tevbe Sûresi: 9:129)
âyetini okudu.
Aklım dahi, ıztırabından ve dehşetinden feryat eden nefsime hitaben dedi:
Bırak biçare feryadı, belâdan kıl tevekkül. Zira feryat, belâ ender hata ender belâdır bil.
Belâ vereni buldunsa eğer, safâ ender vefâ ender atâ ender belâdır bil.
Madem öyle, bırak şekvâyı, şükret; çün belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül.
Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ ender fenâ ender hebâ ender belâdır bil.
Cihan dolu belâ başında varken, ne bağırırsın küçücük bir belâdan, gel tevekkül kıl.
Tevekkül ile belâ yüzünde gül, tâ o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül.
Hem üstadlarımdan Mevlânâ Celâleddin'in nefsine dediği gibi dedim:
(O, "Ben senin Rabbin değilmiyim?" dedi; sen "Evet, Rabbimsin" dedin. "Evet" demenin şükrü nedir? "Bela" çekmektir. Belanın sırrının ne olduğunu bilirmisin? O, Allah'a karşı fakrını hissetmenin ve Allah'a dayanmadıkça hiçliğini bilmenin yoludur.)
O vakit nefsim dahi "Evet, evet. Acz ve tevekkülle, fakr ve iltica ile nur kapısı açılır, zulmetler dağılır.
(ıman ve ıslamiyet nurundan dolayı Allah'a hamd olsun.)
dedi.
Meşhur Hikem-i Atâiyenin şu fıkrası, yani, "Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?"; yani, "Onu bulan herşeyi bulur. Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına belâ bulur" ne derece âli bir hakikat olduğunu gördüm ve (O gariplere müjdeler olsun. ( Keşfü'l-Hafa, 887) )
hadisinin sırrını anladım, şükrettim.
ışte, kardeşlerim, karanlıklı bu gurbetler, çendan nur-u imanla nurlandılar; fakat yine bende bir derece hükümlerini icra ettiler ve şöyle bir düşünceyi verdiler: "Madem ben garibim ve gurbetteyim ve gurbete gideceğim. Acaba şu misafirhanedeki vazifem bitmiş midir? Tâ ki sizleri ve Sözleri tevkil etsem ve bütün bütün alâkamı kessem"fikri hatırıma geldi. Onun için sizden sormuştum ki, "Acaba yazılan Sözler kâfi midir, noksanı var mı? Yani vazifem bitmiş midir? Tâ ki rahat-ı kalble kendimi nurlu, zevkli, hakikî bir gurbete atıp, dünyayı unutup, Mevlânâ Celâleddin'in dediği gibi
Semâ'ın ne olduğunu bilir misin? O, mevcudata sırt çevirip fenâ bulmak; fenâ-yı mutlak içinde bekâyı zevk etmektir.
deyip, ulvî bir gurbeti arayabilir miyim?" diye sizi o suallerle tasdî etmiştim.
(Baki olan yalnız Allah'tır. )
Said Nursî
Zitat von »"MıRZASAıD"«
Zitat
"Madem cismen faniyim, fanilerden bana ne hayır gelebilir? Madem ben acizim. Acizlerden ne bekleyebilirim? Benim derdime çare bulacak bir Baki-i Sermedi bir Kadir-i Ezeli lazım."
(Lem'alar, s. 22
Benutzerinformationen überspringen
Fortgeschrittener
Beruf: tecavüz değil tedafüdür.Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz
Zitat
Tevekkül, Tevhid Dîni olan ıslâmiyet’in en çok önem verdiği ahlâkî değerlerden birisidir. Kur’ân “Allah’a tevekkül et; Vekîl olarak Allah yeter” buyurur.Ahzâb Sûresi, 33/3.
Allah’a îman eden, Allah’a teslim olur, boyun eğer, tevekkül eder, her işinde Allah’a güvenir, her sıkıntısında Allah’a ilticâ eder, her hâlinde Allah’a sığınır. Üstad Bediüzzaman bunu, “ıman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktizâ eder” (Sözler, S. 284.)
cümlesiyle formüle etmiştir..